• ikramı bol tutun , jüriye bol bol yedirin için ki dinlemeye fırsatları olmasın.

    aa şundan tadayım aaa bundan tadayım derken bir bakmışlar sunum bitmiş.

    ee anlatılanın çoğunu kaçırdık ama , geçirelim bari * derler içlerinden.

    kep cübbe tak resim çekin , koy face'e resimleri yap öküzlüğünü. hayata devam et...
  • öncelikle tezinizi kendiniz yazmış olun.
  • önce sabırla antitez leri dinleyin, onları esprili ama zekice çürüttükten sonra kendi tezinizi savunmaya başlayın.
    savunmayı akılda kalıcı vurucu bir cümleyle sonlandırın ki tadı damakta kalsın.
  • çıkın, jürinin gözlerinin içine bakın, kendinizden emin bi tavırla ben ders almam veririm deyin ve sınıfı terkedin. %50 geçer, %50 kalırsınız. saatlerce savunma yapacağınıza, alınabilir bir risk bence. ayrıca tez girişinde, birine ithaf etmeyin, bunun yerine "anlayana!!!!11111" yazın. yardımı olabilir. *
  • sağlam bir tez savunmasının tek yolu sağlam ve iyi desteklenmiş savınızın olmasıdır. tez hocanızın sizi iyi yönlendirmesi de esastır. tezinizi gerçekten okuyup sizi eksikleriniz konusunda ayrıntılı bir şekilde yönlenirmeyen tez danışmanı ile yola çıkmayın. imkanınız varsa (ki neredeyse tüm üniversitelerde var diye biliyorum) bir dilekçe yazarak tez danışmanınızın değiştirilmesi konusunda ısrarcı davranın.
  • kendinize guvendiginizi karsinizdakilere yansitin. tezinize yazdiginiz herseyin onemli olduguna inanin, inandirin. sorulari da sabirla dinleyip telassiz cevaplayin.
  • biraz ukala olmak işe yarayabilir. kesintisiz konuşun. mesut yılmaz ve tansu çiller gibi konuşursanız hakim olmadığınızı düşünüp üstünüze gelmeye çalışırlar. süleyman demirel ve tayyip erdoğan gibi savunma yapın. sorulan sorunun cevabını bilmiyorsanız bile cevap verin çünkü muhtemelen savunmadaki hocalar tezinizi okumamışlardır ve şöyle bir göz atayım derken gözüne ilişen bir yerden soru sormuşlardır. derin bir cevap onları ihya eder. kaynakları nasıl bulduğunuzu ve yapmadıysanız bile sağa sola önemli yerlere gittiğinizi söyleyin.evde internetten araştırıp kes kopyaşa yapıştır olduğunu düşünmesinler.

    ikramlar önemli. mutlaka sunum esnasında önceden ikram yapmalısınız. ilk savunmada geçmemiş olmamın ikramla alakası var diye düşünüyorum çünkü ikincisinde özellikle tez danışmanım tarafından ikram olması istenmişti. neymiş diğer hocalar "böyle savunmamı olur" demişler. güzel ikramlar tez sorusundan ziyada "bunu nerden aldın yaw" "hmmmm bak bu güzelmiş ne kadar bu" sorularına bırakır kendini. mülakata girdiğim gün yan sınıfta bir kız arkadaş güne gelmiş gibi hazırlık yapmıştı. benim mülakat bittikten sonra yan sınıf kapısı açık, sınıf dolu ve resepsyon var sanmıştım. eğer kız iseniz el hünerlenizi gösterin nihayetinde emeğe saygı denen bişey var...
  • ikramin sorumlulugunu arkadaslara birakin, siz tezinizle ilgilenin. herseyi saldiri olarak algilamayin, dikkatlice dinleyin karsi tarafin soylediklerinin bittigine emin olduktan sonra cevaplayin, hoca hakliysa haklisiniz demekte sakinca yoktur, orhan babanin da bir bildigi var :) daha sonra kendi bakis acinizi ve hatta bazi teknik imkansizliklar olmussa bunlari da durustce paylasin. eger duzeltilebilir bir yorum hatasi falan ise zaten cok lafi uzatmayin, makineli tufek gibi hizli hizli konusmayin.
    ustunuz basiniz sade ve duzgun olsun, cikginlik yapmak icin hic uygun bir zaman degildir, icinizdeki anarsisti portmantoya asin oyle cikin evden. bir gece once iyi bir uyku cekmeye calisin, bunun da diger gunler gibi bir gun oldugunu unutmayin, en kotusunun de en iyisinin de 24 saat oldugunu ve hatta zip edersek bu kadar konusulan olayin birkac saat icinde bitecegini unutmayin.
  • sunumdan önce kendi kendine bir kere sunuldu mu tamamdır. en sıkıntılı tam sunumun öncesi, sunumda o sıkıntının pek bir zerresi bile olmuyor. oraya geldiğinde zaten jüri jüriye benzemiyor, sınıf sınıfa benzemiyor. cennete doğru giden yolda belirsiz silüetler oluyorlar. sen de anlattıkça onların yanından geçip gidiyor olacaksın. ortam şöyle oluyor aynen sen de o rahatlıkla anlattıkça hafifliyorsun, anlattıkça üstündeki yükten kurtuluyorsun. oooh, anlattıkça o kadar hafifsin ki. cennetteki melekler elini sana uzattıkça uzatıyor, sonrasında bulutlar kadar hafifsin.

    bir de şu var: o tezi hazırlayan sensen, senden daha iyi bilen, senden hakim kimse yok şu kavanoz dipli dünyada. o yüzden, jüri sana kurban olsun. sen onları sınava çekersin istesen, kendi konunda tabii. onlar bu akşam bir bakacak yazdıklarına, büyük olasılıkla yazdıklarından bir kısmını görmeyecek ve "bunu sen nasıl şöyle şöyle yaptın" diyecekler. sen de "elinin körü, önünde yazıyor ya" diyemeyeceksin, "şu şu şu şekilde. onu aslında şuraya yazmıştım. bakın, sayfa 79'da" diyeceksin. sonra o salak jüri kendi egosunu tatmin etmek için diyecek ki "benim bir makalemde şunun şunun şöyle olduğunu söylemiştim", diyeceksin ki "çok haklısınız, onu düzeltmelerde koyayım, bakınız not alıyorum". (mutlaka bir kağıt kalemle gir sunuma, jürinin her söylediğini not al, bayılıyorlar ona, baştan çıkıyorlar; sunum ingilizce ise "oh, baby. that's it! right there! write there!" bile diyebilirler sana. üstelik düzeltmelerde söyledikleri şeyleri unutmamak için yazmak gerekiyor)

    sonra sen çıkacaksın jüriden, onlar seni tebrik edecek. "eee, bu muydu. amaaan, ateş olsanız cürmünüz kadar yer yakarmışsınız meğer" diyeceksin içinden. dışından, "çok teşekkür ederim. hadi, bir hatıra fotoğrafı çektirelim" diyeceksin (mezuniyette falan lazım olabiliyor öyle saçma şeyler. danışmanına yakın dur fotoğrafta).

    sonra da akşam bunu kutlayacaksın ama kutlarken henüz geçtiğin, bittiği kafana dank etmemiş olacak. bütün gece arkadaşlarına sevimli ama boş bakışlar atacaksın.

    ertesi sabahı ise güneş parıldayacak, kuşlar sana şarkılar söyleyecek.
hesabın var mı? giriş yap