• hakkında asla entry girmeyeceğim kavram.
  • bir örnekle açıklamak istiyorum:
    gece gece google'dan saatlerce doğal yüz maskeleri, bitki çayları tariflerine bakıp notlar almak. sonra kola içip makyajını yıkamadan yatmak.
  • sessizliğin sesini dinlemek için yürünen ıssız yolda enjoy the silence'ı sonuna kadar köklemektir.
  • bunun sanat olanini severim.. iki karsit dusunce bir arada soylenerek yapilir:

    ''aglarim hatira geldikce gulustuklerimiz
    agzina yok dediler, dediklerince var imis''
  • an itibariyle dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken istanbul'un göbeğinde yaklaşık 15 saattir suların kesik olması ile açıklanabilecek bir gerçektir.
  • geçenlerde çok şahane bir örneğine rast geldim sözlük sayesinde. izlediğim bir film ile ilgili yorumları okurken, henüz taze yazılmış (o anda filmi izlerken) bir yorum okudum; filmi o kadar beğenmemiş ki, herhalde dayanamayıp sözlüğe bir şeyler yazmak ihtiyacı hissetmiş. eh, olabilir. yazar kişisinin filmi eleştirmesinin temel noktası; pornografik bulması, konusunun kendi beklentilerini karşılamamış olması, ve hatta sübyancı ve seksist bulması... buraya kadar her şey normal. çünkü isterse filmi sevebilir, isterse sevmeyebilir, isterse sevişme sahnelerinin olduğu bu filmi rahatsız olmadan izleyebilir, veya izlemeyebilir, isterse konusunu beğenebilir, veya beğenmeyebilir... vs. en önemlisi de fikrini paylaşabilir, eleştirebilir. ama bahsettiğim yazar, yazısını neredeyse küfürlerle örmüştü, eleştirisini -daha doğrusu nefretini- küfürlerle dile getirmeyi tercih etmişti. her iki kelimeden biri küfür; cümlenin başı, ortası, sonu küfür, alabildiğine çirkin ve olabildiğince seksist. sonra gel de sorma; dostum, sen eleştirdiğin o kaynağın başına en önce kendin oturmamış mısın? diye. sen böyle küfür edince, eleştirdiğinden farklı bir şey mi yapmış olduğunu sanıyorsun ki? diye.
  • bir edebi sanat, aynı dizede birbirinin zıddı iki kelimeyi kullanma sanatı...
  • bazı hisleri anlatmak için mükemmel bi sanat.. 'hüzünlü keyif','kopukluk zinciri' vs.
  • her yerde olan şey. çevremi sarıp sarmalamış, beni çıldırtmaya çalışan şey. insanı gülerken ağlatan, susarken bağırtan şey. adını bile koyamadığım, başetmeye uğraştığım şey. çok basit bir insan olduğumu düşünürken, içimi kavurmaya başlayan aslında hayatımın hiç de basit olmadığını zorla gözüme sokan şey. bir dışarı çıkarabilsem, ah bir açıklayabilsem çok rahatlayacağım şey.

    neden bir insan çok çirkinken göze güzel gelir?
    neden her şeyden önemli olan bir şey, çok değersiz de olabilir?
    neden insan hem ölümü bekler hem de ondan korkar?
    neden canımızın yanmadığını bilirken, canımızın yandığını düşünürüz?
    neden zeki olabildiğimiz kadar da aptal olabiliyoruz?
    neden gülebildiğimiz kadar da ağlayabiliyoruz?
    neden çok beğendiğimiz bir şeyi sadece 2 saniye sonra beğenmeyiz?
    neden kadınları severken bir o kadar da nefret ederiz?
    neden köklü arkadaşlıklarımız bir anda yokolabilecek potansiyele sahip?
    neden sex hem güzeldir hem iğrenç?
    neden aşk insanı mutluluktan uçururken birden yere çarpar?
    neden nefret/kin bize çok uzakken aniden kapıda belirir?
    düşünceler neden hep değişiyor. baki olan hiç mi bir şey yok?
    (ara: delir*)
  • "yan yana "
    "apayrı"
    tezat budur.
hesabın var mı? giriş yap