• tarihte this empty flow, beyond dawn ve bogus blimp'le birlikte en değeraltı olan gruplardan. atmosferik doom metal formunda başlayıp, atmosferik/ambient rock'a geçti adamlar, sonra trip-hop kastılar bir zaman sonra yine atmosferik yönü ağır basan bir müzik devam ettiler. hala faaller mi, kendilerinden son albümlerinden bu yana (sanırım 2005) haber alınamıyor.

    bir kere şunu söyleyebilirim, ya bağrınıza basarsınız ya da hiç sevmezsiniz bu grubu. şunu da ekleyim, bu grubu bulmuşsanız bir şekilde ya da denk geldiyseniz de bağrınıza basma şansınızdan başka da elinizde seçenek kalmıyor. ve anlayamadığım bir diğer özellik, bu kadar dolu ve kaotik bir müzik yapan grup nasıl olur da bu kadar değeraltı oluyor ve bilinmiyor?

    çığırlar benim gözümde müzik kavramı içinde. yani sanki o ana kadar yapılmayı yaptılar ve tek oldular; tek kaldılar hatta yıllar sonra bile. müzikte atmosfer yaratmak kolay değil, the 3rd and the mortal ise her albümünde kendi sound'unu yaratmayı başardı. aldığınız her albümü önce sonuna kadar dinlemeniz gerekti. yani atıyorum in this room'u alıp dinlemeye başladığınızda 'vay, şu şarkı çok iyiymiş!' diyemediniz. ya da memoirs'da.. ne yaptıklarını anlamaya çalışıyorsunuz hep. bu da onların şarkılarını tüketemediğiniz anlamına geliyor. ürün değil çünkü. müzik bu.

    kalkıp cover'larını kasan eden duymadım hiç. anlatamıyorum da esas anlatmak istediğimi. sadece iki gitar, bir bas, bir davul, bir vokal olayında hiçbir zaman olmadılar. hatta bunları az kullandılar yer yer. youtube'da bile canlı olarak inanılmaz eski ve boktan kaliteli iki tane kaydı var elemanların. demek istediğim yok gibiler. şaka gibiler. şener şen'le şevket altuğ'un oynadığı gölge oyunu filmi gibiler.. ben gerçekten sizi dinledim mi, siz var mıydınız? o kadın kadar çok güzeldiniz yine de, herkestense o denli farklı..

    sırf laf olsun diye in this room, painting on glass ve tears laid in earth albümlerini öneriyorum. cd'lerini bulmanız çok zor ama malum ortamlara bir bakın oralarda var. hatta flac'lerini ben yüklemiştim.
  • nereden baksan on , on bir sene öncesine tekabül eder bu grupla tanışmam. o zamanlar ergenlik diz boyu , kafamda milyon plan , milyon düşünce. ilk sevgili , ilk sevgiliyle gidilen yerler , yapılacak şeylerin saçma sapan planları. neyse , ilk sevgiliden siktiri yememin başlangıcı. kız kardeşim evde tuhaf bir şeyler dinliyor. daha önce hiç duymadığım , soundu da bir garip gelen şeyler. bilgisayarı ortak kullanmamızdan ötürü , kardeşimden sonra bilgisayarın başına geçtiğim ve ''ne dinliyormuş lan bu ? '' merakıyla açtığım grup the third and the mortal , açtığım şarkı da silently i surrender.

    sanatı hep sanatçının iç dünyası olarak gördüm. buram buram toplum kokan , sosyal mesajlar veren , eleştiri dolu eserleri pek sevemedim kendimi bildim bileli. işte , hiçbir zaman tam olarak anlayamayacağımı bilsem de sevdiğim sanatçıların zihinlerine girmeye , yarattığı şeylerde kendimi bulmaya zorladım kendimi. ne yalan söyleyeyim 3rd and the mortal'ın içine çekilmem de böyle bir zamanda , böyle bir şekilde oldu.

    müziği kategorize etmeyi pek sevmem , hiç de beceremem. serde metalcilik var , o dönemlerde çok ama çok farklı bir sounda sahip bu grubun bir üyesi olmuştum bile. o yüzden şu türde müzik yaparlar , şu albümleri vardır , gruba bunlar girdi şunlar çıktı gibi şeyler söylemeyeceğim.

    tek bildiğim benden bir şeylere sahip oldukları. yazdıkları sözler , müzikleri benden bir parça taşıyor. o yüzden kendim gibi seviyorum bu grubu.

    hala devam ediyorlar mı müzik yapmaya bilmiyorum ama yapmasalar bile farketmez. şu ana kadar yaptıkları her şeyi öpüyor ve başımın üzerine koyuyorum.

    hani adettendir , çok sevdiği bir şeyi paylaşır ya insan. ben de kesinlikle bu dünyaya ait olmadığını düşündüğüm sort of invisible şarkısının sözlerini paylaşayım istedim. her okuduğumda başka bir şey düşünür , her okuduğumda başka başka hikayeler yazarım kafamda. iyi ki vardınız ve umarım hala varsınız.

    - good evening, mr. thompson
    (you callous guy)
    - how do you do?
    - good evening, mrs. thompson
    (luxuriant madame)
    - how do you do your hair?
    - oh, ı recognized you in the crowd
    even though you were
    sort of invisible.
    - oh yes, ı am so satisfied,
    and ı love you both very well.
    thank you!
  • radiohead'in metali.

    metalin radiohead'i aslında. bu tanım daha bir uygun.
  • yıl 2000'lerin ortası, o vakitler maltepe'nin tepesindeki bilim-kurgu filmlerindeki veçhile medeniyetin çöküşü sonrası kurulan ilkel pazarları andıran bir yerden alınan mp3 cd'leriyle tanışılan grup. elbette norveç'ten. nitekim o vakitlerin sığ müzik bakış açısıyla kenara atılan müziklere imza atan adamlar ve kadın.!:kari rueslatten!:

    nitekim üstünden bir 10 yıl geçince, kıymetine kıymet katabilecek, bir nevi şarap tadındaki grup. elbette rueslatten "ben kendim çalıp söyleyeceğim" minvalindeki ayrılışından sonra, biraz daha deneysel mecralara yelken açan da bir topluluk. lâkin sorrow ve tears laid in earth ile olası bir in the woods... dönemine denk gelen, sonrasında çok farklı bir akıntıya kapılan topluluk. akıntı, kötü değil.

    ısrarcı ve uçup giden.
  • dinleyince bir garip hissettiğim,anıların aklınıza hükmetmesine engel olamamanızı sağlayan,silently i surrender adlı şarkının bestecisi grup.
  • gerçek yaratıcılığı ve melankoliyi son raddesinde verebilen kalite grup.

    demişim zamanında, 2005'ten beri aktif değiller ne yazık ki, ama yıllar sonra ilk intibanın discography paste etmekten daha iyi olacağını düşünerek en sevdiğim şarkısını beğeninize sunuyorum:
    http://www.youtube.com/watch?v=rpfjowtfkee

    daha fazla bilgi de şurda:
    http://en.wikipedia.org/…iki/the_3rd_and_the_mortal
  • yamultucu grup. duman altı bir odada gece geç saatlerde şarapla iyi gider. her bünye kaldırmaz, o da ayrı bir güzelliği.
  • (bkz: medusa)
  • sakinliği tüm bedene sel gibi yayan grup. in this room ve painting on glass albümleri inanılmazdır.
hesabın var mı? giriş yap