• "bana öyle bir film öner ki, nefessiz izliyeyim, mantık çok önemli değil" diyen bir yakınınıza gözü kapalı tavsiye edebileceğiniz film. (böyle bir manyak çıkmaz demeyin, dövüş filmi tavsiyesi isteyip, içinde seks var mı diyen dallamalar tanıdım ben.)

    --- spoiler ---

    lakin film müthiş bir konuyla ilerlerken ortalara doğru paranormal olaylara bağlaması cidden hayal kırıklığı olmuş, oysaki ne güzel bağlanırmış ya da ne müthiş cinayet hikayesi çıkarmış filmden...
    --- spoiler ---
  • feminist korku filmi olur mu, oluyor demek.

    --- spoiler ---

    orta çağda sırf cadı sanıldıkları için yok yere katledilen yüzlerce kadının intikamını tek bir bünyede toplayan ceyn doğ bu bağlamda bana biraz trier'in antichrist'ini de hatırlatmadı değil.
    --- spoiler ---
  • the vvitch a new-england folktale'ı anımsatan film. tamamen farklı görünseler de iki filmin çıkış noktası fazlasıyla benzerlik gösteriyor.
    bunun haricinde yeterince korkutuyor mu (geriyor mu değil); evet, fazlasıyla korkutuyor. korku ögeleri yeterli mi; evet yeterli. farklı teorilere yol açıyor mu; evet açıyor.
    uzun süredir başarılı bir ürün veremeyen korku türünde gayet başarılı bir film olmuş desek yanlış olmaz. devamı gelme ihtimali de yok değil. öncesini anlatan bir film gayet de çekilebilir.
  • (bkz: olwen catherine kelly) deadgirl filminden sonra ölülere daha da saygı duymamız sağlayan film.
  • sinemada izlendiğinde hakikaten fıstık gibi geren, rahatsız eden, misyonuna ulaşabilmiş bir korku filmidir.

    hanımefendinin yüz ifadesi aklımda çok net kalmış.
  • jane doe'yu tuba ünsal'ın canlandırdığı (!) film.
  • sonunu, başladığı gibi yeterince çapıcı bağlayamadığını düşündüğüm korku filmi. kesinlikle akarı kokarı yok tabii ki, tavsiye olunur yani. bazı kısımlarında gerçekten gerilim ve korkuyu hissettim.

    --- spoiler ---

    mesela ilber hoca'nın canlandırdığı baba karakterininin, ikinci el temiz audin var mı birader ? * der suretle oğlunun ölümüne sebep olması çiğ bir kısımdı.

    cadı kız sürekli gözünü kırpacak, doğrulacak vs. diye bekledim, muhtemelen herkes gibi.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    bayağı beğendim ben bu filmi. konusuyla alakalı hiçbir şey okumamıştım. böyle doğaüstü olayların olmasını hiç ummazken oluvermesi şaşırtıyor insanı. ustaca bir film olmuş bence. tek sıkıntı sonunu pek iyi bağlayamamaları. oldu bittiye getirmeleri. daha doğrusu seyirciye tatmin zevkini yaşatmamaları. bunun tek olumlu yanı da filmin bitiş şeklinden devamının geleceğinin anlaşılması.

    --- spoiler ---
  • 70'ler ile 80'ler arası çekilen korku filmlerini anımsatıyor. kesinlikle 2000'lerin filmi değil. nostalji tadı var.

    film tam bir klasik olacakken ticari kaygılara kurban gitmiş. tutarsa testere gibi 7-8 tane çeker yolumuzu buluruz mantığıyla içine edilmiş. buna rağmen son yıllarda izleyebileceğiniz en iyi korku gerilim filmlerinden.

    bunun devamı gelir. yıllar sonra remake çekilir.

    bir de baba rolündeki adamı marlon brando'ya bir tek ben mi benzettim acaba?
  • filmin ilk yarısı müthişti. gerim gerim gerilerek izledim. fakat ikinci yarısında beni kaybetti. filmi bi yerden sonra orta parmak havada izledim desem yeridir. vakit kaybı diyemeyeceğim ama yine de izleyince mükemmel diyeceğiniz bir film olmadığını söyleyebilirim.

    --- spoiler ---

    ilk yarısı kadının derisinin açılıp üzerinde bezdeki yazılar çıkana kadar neredeyse müthiş bir şekilde kurgulanmış. hikaye akıcı, gerilim sürekli artıyor. otopsinin sonuna kadar başarılı bir korku filmi izlediğimi sanıyordum.

    sonra otopsi bitti*. bundan sonra şeytandan kaçmaya çalışan iki kişi moduna döndü hikaye. aslında eğer güzel işleselerdi; olayların cesedin yarattığı halüsinasyondan değil de, baba-oğulun tercihen anneleri etrafında dönen sohbetten sonra ikisinden birinin kafayı yemesiyle gelişen olaylar silsilesi olarak anlatılsaydı daha güzel olabilirdi kanaatimce. tabi bunun olması seneryoyu baştan yazmak demek. neyse şuan çok teorik oldu. belki de hiç yürümezdi bu senaryo, kim bilir.

    yine de söylemek istediğim yürüyen ölülerin filmin gerçekliğinden büyük bir parça kopardığı. belki oyunculuklar iyi sergilenseydi bunun da önüne geçilebilirdi fakat bu oyunculuk o kadar iyi olmalıydı ki morgdaki cesetlerin 20 saniye içinde kabinlerinin açıldığını ve boşaltıldığını gören kişilerin ne hissettiğini anlatabilsinler. bu oyunculuk yoktu filmde.

    adam yürüyen ceset görüyor. 'oh fuck what are we gonna do' diyor. herhangi bir insan olsa o durumda aklını kaybeder. bizimkiler soğukkanlılığın kitabını yazıyor.

    tabi buna 'ama oralar halüsinasyondu' diyecek arkadaşlar olabilir. onlara da şöyle cevap vermeye çalışayım. halüsinasyondu diye direk öldürseydi en baştan. yapmaması için hiçbir sebep yok. eğer bir film varsa ortada gerçekçi olması bana daha çok keyif veriyor. belki bazı izleyiciler baba-oğulun film boyunca ot içmesini sonra birden yürüyen ölüler tarafından öldürülmesini istedi. bu da olabilirdi ama çok saçma olurdu. işte bu yüzden film halüsinasyon da olsa gerçekçi olmalı bence.

    --- spoiler ---

    bir de bazı arkadaşlar gerilim filmlerinde paranormal olaylar olmasını şart koşmuş. cahilliğine veriyorum. kendisine green room adlı başarılı filmi öneriyorum. iyi akşamlar
hesabın var mı? giriş yap