• namaz kılan eşcinsel bir müslüman kız karakterinin olduğu dizi. böyle bir yapım amerika'dan başka bir ülkede çekilemezdi.
  • bir işle uğraşırken arkada açık bırakılarak izlenecek dizi.

    dizide en hoşuma giden şey havalı patroniçenin altın kalpli ama etrafındakilere karşı diktatör olan bir karakter olmaması. bir iş kadınının hem otorite sahibi hem de ablavari davranışlarına sahip olacağını göstermelerini takdir ettim.
  • kalitesiz netflix içerikleri arasında dolanıp hiçbir şey izleyemeden çıkmak hobim haline gelmişti ki bu diziyle karşılaştım. beklentim düşük olduğu için çalışırken en azından arkada ses olur diyerek ilk bölüme başladım ve 3 sezonu, her bölümünden acayip keyif alarak 3 günde bitirdim. öncelikle şunu söyleyeyim, büyük resimleri dünyada sizden başka kimsenin görmediğini düşünüyorsanız, fikirleriniz tartışmaya kapalıysa, doğrularınızı ölümüne savunmak gibi bir huyunuz varsa bu dizi size uygun olmayabilir.

    --- buradan sonrası spoiler ---

    netflix dizilerinin çoğunda bir sosyal mesaj kaygısı olduğunu biliyoruz, aynı durum the bold type'de de var ancak bu diziyi diğerlerinden ayıran en önemli özellik işledikleri her konuyu çift taraflı ele almaları ve her yönüyle sorgulamaları. örneğin scarlet dergisinin sosyal medya yöneticisi kat'in, terfi aldıktan sonra biyografisini yazıp yazı işlerine teslim etmesi gerekir ancak ne yazacağını bilemez. siyahi bir erkek olan çalışma arkadaşı alex, neden "en genç siyahi yönetici" olduğunu yazmıyorsun diye sorar ve kat siyahi olduğunu neden vurgulaması ya da vurgulamaması gerektiği üzerine güzel bir sorgulamaya girişir. kat bu sorgulama sonucunda kendi doğrusunu bulur güzel olan şey ise kat'in doğrusunun seyirciye dayatılmaması. yani, biz gerekli soruları sorduk kendimizce cevaplar da verdik ancak siz kendi cevaplarınızı kendiniz bulabilirsiniz demişler sanki.

    beni etkileyen bir başka nokta da karakterlerin kendi yanlışlarıyla yüzleşmeleriydi. lezbiyen çalışma arkadaşının sarhoşken kendisini öpmesine izin vermeyecek kadar duyarlı olan alex'in bilmeden de olsa, zamanında birlikte olduğu kadınları ilişkiye zorladığını fark etmesi; jacqueline'nin, çalıştığı modelleri istismar eden fotoğraf sanatçısının ifşa haberini yaptıktan sonra aslında kendilerinin de çocuk yaştaki mankenleri çalışmalarında kullanarak bu düzene hizmet ettiklerini anlaması gerçekten çok çarpıcıydı.

    son olarak kat, jane ve sutton arasındaki dostluk o kadar güzeldi ki, kıskandım imrendim keşke benim de olsa dedim. tek tesellim böyle şeylerin yalnızca dizilerde ve filmlerde olması inşallah gerçek hayatta böyle dostluklar yoktur.

    --- spoiler ---
  • sex and the city'nin günümüz versiyonu gibi olan bir dizi.
    hakkında yorum yapılmamış olması şaşırtıcı. sosyal medya, moda, ilişkiler, arkadaşlık ve daha bir çok duygu ve kavramı birleştiren bir dizi.

    ilerleyen günlerde buraya güzel yorumlar gelecek, inanıyorum.

    umarım sözleşme imzalanır ve yeni sezonları da olur. epey bağlanmış olabilirim. ^^
  • --- spoiler ---

    amerika'da cok bilindik bir tanimlama var: ananas gibi ol. dik dur, basinda tacin olsun ama icine bakildiginda tatli ol. jacqueline bence tam olarak boyle.

    henuz 1. sezonu tamamladigim icin cok bir yorumum yok. ama kat'in is disiplini ve pozitifligi cok hosuma gitti.

    edit: 4. sezonun ortasindayim ve birakiyorum. ılk 2 sezon gayet iyiydi. 3. de dayandik, direndik. ama 4'te artik akmiyor.

    ayrica jane'e iki cift sozum var. kat sevgilisi varken baskasiyla fan finifin fon yaptiginda "vay aslanim" diyordun. senin sevgilin yapinca da dram dram dram..
    --- spoiler ---
  • yirmili yaşlardaki hanım kızlarımızı bilinçlendirmek için çekilmiş, eğitici, öğretici dizi. hemen her bölümde bir konu işleniyor. cinsel tacizden meme kanserine, silah kullanımından çok kültürlü yaşama değin geniş bir yelpazede başlıklar bunlar. ama bu konuları tatlış tatlış işliyor. karakterler pek gerçekçi değil. jacqueline gibi genç kızları kollayan, anaç patronlar; richard gibi hem zengin hem yakışıklı, romantik salon beyefendileri; – hadi geçtim bunları – sürekli seni olumlayan, taşıyan, iki tartışınca bile hemen özeleştirisini yapıp özür dileyebilen, sağlam kankalar hangi paralel evrende var, bilemiyorum. öyle pambik, pozitif enerjili, entrika-free, fonda akıp gidebilecek bir yapım.
  • (bkz: #120754129)

    böyle bir tipseniz zaten başlamayın hiç. eminim ki, kızların üçünü de sıfır beden olmasın, milyon tane estetik geçirmemis olsun diye sectiklerinden. ha bence yine muhtemelen üstte referans entry sahibini hepsi cebinden çıkarır o ayrı.

    bi daha çıtır çerez diyen olursa ağzına terlikle vurucam. dizide kadın erkek eşitliği , feminizm konularini geçtim, kadının kadina ettiği zulüm bile gayet adilane bir açıdan işleniyor. ırkcilik, racial profiling, feminism, din, siyâset, digital transformation, her sey var dizide. ama kendi aklı kadar alanlar yine gelsin çerezlik dizi desin, sen bunu friends gibi izle gülüm napim artık bu saatten sonra.

    office'ten jane'i böyle olgun bir rolde görmek başta zor olabilir ama alıştık. jaqueline reyiz.
  • ilk defa kadın dergisinde çalışan bir kadın yöneticinin despot karakter olmadığını gördüğüm dizi. öyle olsaydı 1.bölümde kapatacaktım ama bir şey düşünmek istemiyorsanız çerezlik bir dizi, gayet akıcı gidiyor.
  • baya akıyor aslında ama her bölümde bir konuya önce birinin aşırı tepki göstermesi, ardından onun bu konuda travmasının çıkması, diğerleri tarafından anlayış gösterme ve kapanış şeklinde devam eden olaylar zinciri üst üst izleyince sıkabiliyor
  • jacqueline'nin naifliğine hayran kaldığım dizidir. salt naiflik de değil kadın resmen öğretmen/abla/anne/arkadaş/patron karışımı.

    yöneticilerin genelde höt höt/ egolu olmasına alışmış ben resmen ütopik bir karakter.

    jane'nin meme kanseri olayında bağırıp çağırmasını jane için bir fırsata dönüştürüp ona bir şeyler kazandırmaya çalışması mesela.

    dilerim ilerleyen bölümlerde jac'i sadece kızlara akıl hocalığı eden birisinden fazlası olarak görebiliriz. başkaları için bu kadar naif bir insanın kendine tavrını çok merak ediyorum.

    bu arada richard çok tatlı. tü tüü tüüü allah sahibine bağışlasın.
hesabın var mı? giriş yap