• film okumak'ın gerçekleştiği bir kitap. illüzyon burada başlıyor.

    --- spoiler ---
    bir yanılsama mıdır bilemiyorum fakat hector mann'ın karısı frieda spelling karakteri, frida kahlo'ya bir gönderme gibi geldi bana.
    isimleri dışındaki birkaç benzerlik:

    *frieda spelling, new mexico'da yaşar.
    *frida kahlo, mexico city'de doğmuştur.

    *her ikisi de ressamdır.

    *her ikisinin eşleri, yahudidir.

    *frieda spelling, bir kazadan hector mann sayesinde kurtulur. yaralı mann, bir süre hastanede kalmak durumundadır ve frieda'yı, hastane günlerinden sonra yepyeni bir hayat beklemektedir. öncesinde frieda, bir daha amerika'ya -muhtemelen- ayak basmamak üzere paris'e gitmek istemektedir. bu "kaza"dan sonra hector mann ile evlenip, new mexico'ya taşınır ve yeniden resim yapmaya başlar.
    * frida kahlo, bir kaza geçirir. bir süre hastanede kalır ve o günden sonra hayatı tümüyle değişir. taburcu olduktan sonra resim yapmaya başlar.

    *frieda spelling'in çocuğu ölmüştür.
    *frida kahlo'nun düşükleri olmuştur.

    *frieda spelling, tam olarak 1940 yılı itibarıyla mavi taş çiftliği'nde yaşamaya başlar.
    *frida kahlo, eşi ile ayrılıp barıştıktan sonra -1940 yılında- çocukluğunu geçirdiği mavi ev'e yerleşir.

    *her ikisi de temmuz ayında ölmüştür.

    (hunterofphoenix, frida kahlo'nun isminin orijinal halinin, "magdalena carmen frieda kahlo y calderón" olduğunu söyledi ve böylece iki kadının isimleri arasındaki münasebet için "benzer" kelimesinin hafif kalacağına parmak basarak "tıpatıp"ın çok daha uygun düşeceğini de kanıtlamış oldu bence)
    --- spoiler ---
  • ilknur özdemir'in "humor anlayışı" gibi garip terimlerle süsleyerek (!) çevirdiği (şimdilik) sonuncu paul auster romanı. romanın kahramanı david zimmer'in adı, sadık paul auster okurlarının yabancısı olmadığı bir addır. zimmer ismi, auster'ın son şeyler ülkesinde adlı romanındaki marco'nun arkadaşının adına yapılan göndermeden başkası değildir. bu romanın kısmen geçtiği vermont, yazarın diğer romanı leviathanda da yer alır, ayrıca, başkahramanın üniversitede bir hoca olması, yazarlık kariyeri de auster'ın gerçek hayatıyla parallelik taşır.

    eleştirmenlerin çoğuna göre duygu yoğunluğunun en fazla yer aldığı auster romanı budur. pek de haksız sayılmazlar çünkü bu kesinlikle abartılı ya da gerçek dışı değildir. hatta öykü içinde öykü, yoğun bir olay örgüsünün varlığı, bazen bitmek bilmeyen flashbacklerde bile kolaylıkla hissedilebilir. görünmez kazaların, talihsiz zamanlama hatalarının, son dakika kararlarının, başlıbaşına rastlantıların insan hayatında oynadığı anahtar rolü en iyi yansıtan romanlarından birisi. bu romanda başkahraman aynı zamanda anlatıcıdır ve tıpkı auster'ın diğer eseri yükseklik korkusunda olduğu gibi çocukluktan beri olmasa da içsel bütünlüğüne nasıl ulaştığını adım adım izleme şansını yakalarız ama bu süreç yaklaşık 300 sayfa sürer. birkaç batıcı çeviri hatasının dışında olay örgüsünün su gibi anlatımı, başka dünyaların zenginliğinin romana kattığı tat, özellikle alma'nın ustalıkla betimlenmesi, cinsellik temasının ustaca ve çarpıcı bir şekilde zaman zaman vurgulanması ve karakterlerin yaratılmasındaki başarı, hatta xanaxın romandaki önemi bile okumaya değer kılıyor. şiddetle önerilir.
  • okurken hector mann'ı ayhan ışık'ın suretinde canlandırdığım kitap. bıyığı, karizması, çekiciliğiyle çok benzediği için.
  • kitabı bitirdikten sonra insanın imdb de hector mann ı arattırası geliyor. o denli gerçekçi bir anlatımı vardır. her ayrıntısı tipik paul auster tarzındadır.
  • "hayatin icinden gecerken geride kendimizin 3 ya da 4 goruntusunu birakiriz, hicbiri otekine benzemez; onlari gecmisin sisleri arasindan goruruz; degisik caglarimizin portreleri gibidirler."
    "mucizeler olabilecegine kendimizi ikna edebilmek icin, sanirim hepimiz hic olmayacak seylere inaniriz."

    ozellikle hector mann'ın "mavi ta$ ciftligi" metaforu pek enfestir. guzel roman.
  • "...ormanda bir ağaç devrilirse ve bunu kimse duymazsa ağaç ses çıkarmış olur mu olmaz mı? hector* o güne kadar epeyce kitap okumuştu, filozofların bütün numaralarını ve argümanlarını biliyordu. biri bir film çekerse ve bu filmi kimse görmezse, o film var mıdır yok mudur? işte yaptığını böyle mazur gösterdi. seyirciye gösterilmeyecek filmler çekecekti. inanılmaz bir nihilizm örneğiydi bu..." (sf: 200-201)

    kitap yazmak için dünyadaki bütün kentler içerisinde sinirlerini en az bozacak kentin new york olduğunu düşündüğünü bir kez daha dillendiren paul auster'ın son romanı. roman içinde mi film izliyoruz yoksa filmin senaryosunu zihinlerimizde mi romanlaştırıyoruz? bunu keşfetmeye çalışırken "yazarın, kitabın kahramanının silueti olduğu" fikri kafamızı bir kez daha tutsak ediyor.

    paul auster, bir kez daha çabucak okunuyor!
  • acaba bir tek bana mı öyle geliyor diye düşünemeden edemediğim benzerliğe dikkat çekmek istiyorum. geçenlerde oscar alan film the artistteki başroldeki adam bildiğin bu kitabın ana karakterlerinden hektor mann değil mi ya? tıpkısının aynısı. bıyık falan.
    http://www.youtube.com/watch?v=o8k9azcsqje
  • "hayatımı kurtarmak istiyorsam önce onu mahvetmenin eşiğine kadar gelmeliyim"

    kötü bir deneyim yaşamış ve o deneyim süresince yaşanan güzel anların acısıyla boğuşuyorsanız, bir anda yaşamın zaten bi rüyadan ibaret olduğunu kafaya kazıyan, sonra da bu bilinçle, "biten bi rüya için ne kadar üzülebilirim ki" dedirterek işin içinden çıkmanızı kolaylaştıran güzel bir roman.
  • "tenim uçucu duyumsamaların palimpsesti olmuştu ve her bir tabakada kimliğimin damgası vardı."
    yıldız tilbe kovalasın seni paul auster.
  • yine insanin bitmesini istemedigi, kitabin son sayfasini okuyunca üzüldügü bir paul auster kitabi. oracle night'dan tanidik gelen kitap icinde kitap tarzinin, bir de isin icine kitap icin filmi ekleyerek zenginlesmis hali oldukca keyif veriyor. kitapta anlatilan ve paul auster'in bu yil filmini cektigi kisa filmin kitapta anlatilan sahnelerinin kafamda olusturdugu izler, filmin fragmanini izleyince sanki kendi düsüncemi izler gibi hissettirdi. kendi kitabini cok iyi sinemaya aktarmis gözüküyor, fragman kismindan.

    bir de hakikaten yanilsamalar kitabi. insani gercekten böyle bir sinemaci yasamis hissine kaptirip, yanilsatiyor.
hesabın var mı? giriş yap