• zaten ağrıyan başımı, çiftin bitmek bilmeyen kavgalarından dolayı izlerken daha da ağrıtan filmdir.
  • beni bir yerden yakalasın diye dikkat kesilip izlediğim, ama her seferinde elindeki fırsatı kaçırmış, damağımda bir ıskalama, bir dilimin ucundalık bırakmış yüzeyden derine inememiş film.
  • insanin seyredecegi ilk sinema filmi the break up olursa, buyuk olasilikla bir daha sinemaya gitmeyecektir.
    bir film bu kadar mi bos olur. zaman kaybi. the break up diyene 'give up' demekten baska care yok.
    (bkz: britanya nin kadrolu kopegiyim)
  • kadın ve erkek düşünce sisteminin nasıl farklı olduğunu gözler önüne serip, bitmemiş işler ve inat yüzünden birbirini aslında seven iki kişinin nasıl ilişkiyi tükettiklerini örneklendiren pop-corn ve kola eşliğinde izlenebilecek bir film. bence romantik olduğu doğrudur ama komedi kısmı tartışılabilir.
  • bir iki sahnesi dışında komk bir tarafı olmayan klişe olan jennifer aniston u desteklemek için ve vince vaughn u görmek için gittiğim film. ayrıca filmin başlarında 2-3 defa yukardan görünen mikrofon ve jennifer aniston un çıplak olduğu sahnede üzerindeki ten rengi giysinin görünmesiyle biraz özensiz olduğunu düşündürtmüştür.
  • çene jennifer bildiğimiz yağsız kaburga fönlü fiyonk, vince desen psycho’dan bu yana kafayı kaplayan alından başka değişen bir şey yok, ama birkaç gerçekçi kıdemli hayat arkadaşı diyaloğu ve 60 yaş seksapeli için sabırsızlandıran judy davis karizması dışında ışıklar yandığı an unutulacak boktan bir filmken, temcit bir hollywood formülünü, uygulamalı aşkın başlangıcı ergenliğe gelene kadar bile onyüzbin romantik filmle koşullanmış kalbimize kazılı o denklemi tersyüz ediyor: ayrılık=acı, barışma=mutluluk. filmin binmilyon bayık benzerinden farkı, “ayrılık acısından nefesimiz yettiği kadar kaçalım, olmadı çılgınca kavuşmalarla barışalım” şartlanmasıyla aroması kaçık jiklete çevrilen ilişkilerin baş müsebbibini tokatlayıp, satürasyon noktasından sonra ayrılan yolların pekala bir mutlu son olabileceğini müjdeleyerek “zaman zor, yalnızlığı çekene sor, birini buldun mu işi fazla kurcalama amına kor” doktrininden azad olması (dedi kıçımdaki tekme acısı)
  • kafa dağıtmak için oturup hollywood usulu romantik komedi yapımlarını gun ıcınde dızı ızler gıbı ara ara seyreyleyen bı ınsanım yıllardır, ama boyle saçmasını da gormedım.

    ayrılın bı daha bı araya gelmeyın sakın.
  • gereğinden çok repliğe sahip film. özellikle vince vaughn ve jennifer aniston karşılıklı konuşmaya başladıkça beynim sikildi. istanbul valisi muammer gülerden bile hızlı konuşuyorlardı. esprisiz, komik olamaya çalışan sıradan bir film.
  • ayrılığın anatomisini gözler önüne seren film. bununla beraber kadının ve erkeğin tipik davranışlarına ve olayları yorumlama şekillerine de değinilmiş.

    --- spoiler ---

    erkeğin rahat davranışları karşısında kadının umursanmadığını hissetmesi, çıkan tartışmada kadının bozulan sinirleri sonucunda ayrılıkçı konuşması, erkeğin dosdoğru algısı sayesinde bunu gerçek bir ayrılık isteği olarak algılaması, altında yatan nedenleri yorumlayamaması. işin içine giren arkadaşların taraflara yardım edeceğiz derken onları daha beter birbirine karşı doldurmaları. kadın ve erkeğin karşılıklı birbirini pişman etme çabaları, oynanan oyunlar. bütün bu oyunlar arasında aklın hep karşı tarafta olması ve karşıdakinin geri dönüp boynuna sarılmasının beklenmesi. yapılan nispetlerden ve oyunlardan pişman olma anları ve karşı tarafa zeytin dalı uzatma çabaları, fakat bu aşamada zamanlama hatası olması. verdiği zeytin dalı kabul edilmeyen tarafın artık bu işin bittiğine kendini inandırması ve yoluna onsuz devam edeceği fikrine kendini alıştırması. tam da bu fikre alışmışken karşı taraftan bir zeytindalı uzatılması fakat artık çok geç olması... amacına ulaşan bir film olmuş kanımca, gerçekçi de... son sahnelerinde beklenen klasik holywood kavuşmalarının yaşanmaması ile de ayrılığın o soğuk yanını izleyiciye tam olarak hissettiriyor. insandaki ego duygusunun birbirini çok seven iki insanı ayırabilecek kadar kuvvetli olduğu, her insanda ego olduğuna göre ilişkilerin aslında ne kadar da pamuk ipliğine bağlı olduğu çıkarılabilir.
    komedi olduğunu söylemek ise zor, güldürmekten ziyade hüzünlendiriyor çünkü. "etmeyin eylemeyin, azıcık birbirinizin kıymetini bilin" nidalarıyla izlenir.

    --- spoiler ---
  • bir yandan ciddi bir pazarlama hatasindan muzdarip bir filmken bir yandan da bence izleyiciler tarafindan sonu sebepsiz yere serre yorulan mutlu son filmi.

    ama drama türünde bir film romantik komedi diye de pazarlanmaz ki. ne romantik komedi görmek umuduyla filmini görmeye gelen ne drama degil diye filminden kacan ne de sana bu sahane pazarlamayi yaptiran yapimcin mutlu olur bundan.

    "hollywood kedi olali bir fare tutmus, onu da gitmis pazarda ip diye satmis." - ipelies thelanokisos, atlantis, ad 576

    --- spoiler ---
    iliskinin son demlerinde eve sadece patates cipsi alabilecek bir kapasitede olan erkek final sahnesinde elleri kollari alisveris torbalariyla dolu halde görülür. kadin ise bazi konularda daha anlayisli olmus olmayi diledigini zaten evden tasinirken itiraf etmisti. bastan baslayabilmek icin bazen her seyi yikmak gerekir. onlar da sanki tas üstünde tas birakmayip ardindan kendilerine bir dönüp bakmis gibiler.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap