• mutluluğun zaferi...yaşş-aaa-sın heh he he!!!!

    ama öyle değil.....mutluluğun zaferi aslında, bertrand russell'ın önce mutsuzluğun sebeplerinden başlayıp, sonra mutluluğun kaynakları ile devam eden kitabı...

    ben kitabı hiç mi hiç sevmedim ve bu nedenle kocaman filozofu eleştiriye soyundum, ne yapsaydım playboy'a mı soyunsaydım? tamam iğrençleştim. ööööğğğğk...

    sevmedim çünkü bir kere mutsuzluk sebebi olabilecek şeylerin hiçbiri kitabın kapsamında yer almıyor... yani kitabın üzerinde durduğu mutsuzluk herhangi bir sağlık sıkıntısı olmayan, maddi sıkıntısı da olmayan, hafta içi işinde çalışıp, hafta sonu golf oynayan insanın mutsuzluğu.... öte yandan eğer golf oynayan insanın mutsuzluğu psikiyatrik bir nedenden kaynaklanıyorsa, ona da pek ehemmiyet izafe etmemiş yazar... ( bak bak bak, nasıl da kitap eleştirmeni sanıyor kendisini "yazar", entari düzeri:)

    bizim az gelişmiş memleketimizde russell'in mutsuzunu alıp, eşek sudan gelinceye kadar döverler, sanmıyorum kimse ona kafa yorsun ya da oturup bu mesele hakkında kitap yazsın...

    bana tutmuş, "kendini fazla önemseme, çok gelişmiş ego mutsuzluk nedenidir, haset etme ne olur çalış senin de olur, tabiatla bağını koparma" gibisinden şeyler salık veriyor. tabii, o bunları söylerken haddimi bu derece aşabileceğimi, kitabı hakkında türkiye’de bir internet sitesi üzerinden atıp tutabileceğimi bilmiyor, bilse ne kadar umurumda olurdu ben de onu bilmiyorum.

    bildiğim o ki, bir kitabı yazan büyük bir filozof da olsa ona “mutluluğun zaferi” gibi bir isim vermemeli. çünkü ben bu kitabı hele de bertrand russell gibi severek okuduğum bir insan yazmışsa büyük umutlarla ( great expectations) satın alıyorum, sanki derin mutsuzluğuma biraz olsun çözüm getirecekmiş ya da bana onunla baş edecek araçları bilince çıkarmamda yardımcı olacakmış gibi bir heyecan duyuyorum. sonra ne oluyor? okuduğum her bölüm hayal kırıklığı yaratıyor, kendimi kitapta kapsanmamış dışlanmış hissediyorum, bir de üstüne zaten makul bir insanın kafa yormuş olması icap eden şeylerle dolu bir metne zaman harcıyorum… sonuçta daha da mutsuz oluyorum… kendimi kandırılmış, ihanete uğramış hissediyorum… hani nerede mutluluğun zaferi diye sormak istiyorum, ha nerede?

    -ellerim bomboş, yüreğimde bir sızı!
  • bertrand russell'ın kendisinin de önsözünde belirtiği üzere çok derin felsefesi olmayan ve tecrübe edilmiş bazı sağduluyu görüşleri bir araya getirmek için yazılmış bir kitabı. ki gerçekten sağduyulu cümleler olduğunu da belirtmeliyim. hayata ve insana dair güzel tespitler var, sıradan bir insanın bile düşünebildiği ama cümleleştiremediği, belki de dank etmeyen tespitler bunlar. bu bilgileri mutluluğun anahtarı yapmak okunayana kalmış bişi. içeriğinin de "10 maddede mutlu olmak" konulu bir "kişisel gelişim" türü gibi bir kaygısı yok.

    zengin ve elistist bir azınlığa hitap ettiği düşüncesi ise algı eksikliğidir. yazar sosyalizmi yeniden yorumlayan bir kimliğe sahipken, en alt bireye ulaşmaya çalışır ki dili de çok basittir. zengin ve somut sorunları olmayan kişileri örneklerken aslında o tip mutsuzluğu da "çaba eksikliği" olarak tanımlar ve istenilene kolay ulaşabilmenin bir sonucu olduğunu savunur ki bu bilgi kesinlikle "züppe mutsuzluğu"'na dairdir ve sadece onları ilgilendirir denemez. bu bilgiden herkesin bir çıkarımı olmalıdır.

    ayrıca sadece bu kitabı yarım ağız okuyarak russell eleştrisi yapmak haddini aşmaktır, vesvesedir:
    "mutluluğun formülünü verecek sihirli cümleleri olduğunu iddia etmiş de başarılı olmamış, düdük makarnası."*

    russell'ın batı felsefesi tarihi* gibi tartışmalara konu olmuş ama çok kişiye ulaşabilen bir dille yazılmış 3 ciltlik eseri, aylaklığa övgü* gibi sosyalizmi pratiğe ve bireye indirgiyen yapıtı olduğu gibi, sorgulayan denemeler*gibi kuşkuculuk ve rasyonalizm özünde görüşleri olan bi dolu okunası yapıtı da vardır ayrıca.
  • bertrand russell'ın yazdığı ve hakkında şöyle yazdığıdır:

    "bu kitap ne bilginler için yazılmıştır, ne de pratik bir problemi sadece söz konusu edilecek birşey sayanlar için. önünüzdeki sayfalarda ne derin bir felsefe, ne de geniş bilgiler vardır. maksadım, sağduyu ürünü olduklarını sandığım bazı görüşleri biraraya getirmektir. okura sunulan reçeteler üzerindeki bütün iddiam da, bunların kendi tecrübe ve gözlemlerimle doğrulanmış olduklrı; bir de kendim bunlara uygun hareket ettiğim zamanlar mutluluğumu arttırdıklarıdır. bu bakımdandır ki, mutluluğun tadını çıkarmak yerine mutsuzluk acısı çeken, kadın, erkek birçok kimselerin kendi durumlarının teşhisiyle kurtulma çarelerini bu kitapta bulabilecekleri umudunu beslemekteyim. şuna da inanmaktayım ki, bu kitabı yazmama sebep olan iyiniyet gibi doğru yönde harcanacak bir çabayla çok kimseler mutluluğa kavuşabilir."
  • bu kadar derin bir zekaya sahip bir adamın 1930 yılında bu kadar net bir üslupla yazmayı başardığı kitabının ismi. eleştirenler tam da bu yalın ve açık dili eleştiriyorlar bana kalırsa. çünkü kim okursa okusun, anlayacak. oysa ki entelektüel felsefeden beklediğimiz karmaşıklıklar içinde anlaşılamaz cümleler bulundurmasıdır. (!)
  • kisisel gelisim kitaplarini cok sevmesem de bertrand russell gibi cok yonlu bir adam mutluluk konusunda ne demis diyerek kitabi okudum. dili oldukca basit. roman gibi akip gitmese de rahat okunuyor. kendi tecrubelerini paylasmis. kafasi analitik calisanlar icin ideal oldugunu dusunuyorum. adam mutluluk meselesine matematikci kafasiyla yaklasmis. ben begendim. cogu gorusune de katiliyorum. okurken cok kere serefsizim benim de aklima geldiydi demisimdir. kareli gomlekli muhendis arkadaslara tavsiye ederim.
  • kişisel gelişim kitaplarının atasıdır. russell birinci dünya savaşı sırasında savaş karşıtı görüşleri nedeniyle hapse mahkum edilir. sonrasında birçok farklı konu hakkında kitap ve makale yazması yönünde talep gelir. bu kitap da cesitli konularda yazdigi kitaplardan biridir. özellikle o zamandan bu yana sosyal meselelerin ne kadar az değiştini göz önüne sermesi bakımından enteresandır.
  • ing. mutlulugun zaferi, mutlulugun fethi. kitabin turkce adi mutlu olma sanati'dir.

    (bkz: #70255306)
  • size süleyman demirel'i hatırlatandır. kitap bitiminde kendinize 'meseleleri mesele etmezseniz mesele olmaktan çıkar.' dedirtir.
  • bertrand russell'in "mutlu olma sanatı" adıyla türkçeleştirilen kitabı.

    kitap 1930'da yazılmış. bugün için biraz kadük kaldığını düşünüyorum. çünkü diyor ki kendinizi o kadar da önemli hissetmeyin. dikkatinizi kendi içinize çevirmeyin, orada ilgi çekecek bir şey bulunmaz. çok yetenekli olmadığınızı kabullenin... gibi. yani günümüz kişisel gelişim tavsiyelerinin aksine, taktik maktik yok bam bam bam.

    *

    önce mutsuzluğun nedenlerini anlatıyor. "insanlar neden mutsuz olur?" diye soruyor.

    cevaplar:
    rekabet
    can sıkıntısı ve heyecan
    yorgunluk
    çekememezlik
    günah duygusu
    işkence korkusu
    kamuoyu korkusu

    bunları açıyor.

    sonra da mutluluğun nedenlerine geçiyor:

    keyif
    sevgi
    aile

    kişisel olmayan ilgiler
    çaba ve kabullenme

    *

    önsözde yazıyor ki: "insanlar çağdaşları olan filozofların düşüncelerine özel bir ilgi gösterirler, çünkü onlarla aynı deneyimleri ve sorunları yaşarlar."

    belki de bu yüzden kitaba pek ısınamadım. çağdaşım olmadığı için. bir de sert bulduğum için.

    daha ilk sayfada diyor ki:

    "siz de mutlu değilseniz, bir tek kendinizin bu durumda olmadığınızı bilmelisiniz."

    başkaları da mı mutsuz? ha tamam o zaman.

    hayır, böyle olmuyor ki. başkaları umrumda değil.

    *

    günahla ilgili söylediklerine katılıyorum. "kişi içten içe, çocukluğunda öğretilen yasakları hala yasak saymaktadır: sevmek kötüdür, içki içmek kötüdür, sıradan iş kurnazlıkları kötüdür ve hepsinin üstünde cinsellik kötüdür."

    bu günah baskısı insanların mutlu olmasının önünde bir engel.

    *

    mutsuzluk biraz da akılsız insan işi demeye getiriyor sanki.

    "akıllı adam, koşulları elverdiğince mutlu olur ve evreni anlamaya çalışırken acı duymaya başladığı noktada, başka düşüncelere geçer.(...) mantık, mutluluğa ambargo konulmasına karşıdır."

    *

    çocukları ileride mutsuz olmasınlar diye tekdüzeliğe alıştırmak gerektiğini söylüyor:

    "çok fazla yolculuk, çok değişik etkilenmeler gençler için iyi değildir ve büyüdükçe tekdüzeliğe dayanamamalarına neden olur."

    bu iyi bir fikir mi emin değilim. gezsin görsün çocuk.

    *

    insanların ekmek parası kazanma endişesinden kaynaklanan mutsuzluğuna karşı daha uygun bir hayat felsefesi ve biraz daha fazla zihin disiplini öneriyor.

    "güç ya da endişe verici bir karar alınması gerektiğinde olanca aklınızı o iş üstünde toplayıp kararlarınızı verin, karar verdikten sonra da, yeni bir gerçekle karşılaşmadıkça, o kararı yeniden gözden geçirmeye kalkışmayın."

    üzüntünüze neden olan şeyin çok da önemli olmadığını söylüyor ki bu dobralık fazla bence:

    "yaptığımız şeyler, sandığımız kadar önemli değildir; başarı ya da başarısızlıklarımız da sandığımız kadar önem taşımazlar."

    evet, sadece yıldız tozuyuz.

    yetenekli olmadığımızı da kabullenelim:

    "çok yetenekli olmadığınızı kabullendiğinizde önceleri çok üzülebilirsiniz, ama bu üzüntünüz bir gün sona erer ve normal bir yaşama dönebilirsiniz."

    beceriksiz yıldız tozlarıyız.

    yazarın halka karşı tutumu da çok net:

    "kural olarak, bir insanın halka, aç kalmasına ve hapishaneye düşmesine neden olmayacak kadar saygı göstermesi gerekir; bundan fazlası, zorbalığa gönüllü olarak boyun eğmek demektir ve kişinin mutluluğunu zedeleyebilir."

    evet, beceriksiz yıldız tozu halkı.

    *

    hobilere çok nem veriyor yazar. "bir insan ne kadar çok şeye ilgi duyarsa, o kadar çok mutlu olma olanağına kavuşur."

    ama bu hobilerin sağlığa uygun olması (içki olmaz yani.) ve ölçülü olması (evliysen eşine zaman ayırmanı önlemesin yani.) gerekli.

    *

    kitaplarda en nefret ettiğim şey eril dil.

    bunda da var.

    diyor ki:

    "herhangi bir tutkunun ıstırap kaynağı olmaması, bazı sınırlayıcı etkenlerin çerçevesini aşmamasına bağlıdır. bunlar, sağlık, yeteneklerini kullanabilmek, gereksinimlerini karşılamaya yeterli bir gelir, toplumsal görevlerden en önemli olanları, örneğin kişinin karısına ve çocuklarına karşı görevleri gibi etkenlerdir."

    kişinin karısına karşı görevleri. yani erkeklere hitap ediyor. kadınların hobisi olamaz mı?

    *

    son olarak sevmek ve sevilmek. bunlar da elbette mutlu eder.
  • "başarı mutluluğun sadece bir öğesidir ve eğer diğer öğelerin tamamının feda edilmesi pahasına elde edilmişse, çok pahalıya mal olmuş demektir."
hesabın var mı? giriş yap