• aldous huxley adlı yüce şahsın yazdığı bir kitap. kitaptan öte notlar demek daha doğru olur. huxley'nin deney amacıyla güney amerika yerlilerinin peyote adını verdiği bir uyuşturucunun özü olan (ki bu madde sanıyorum vücutta salgılanan adrenalinin değişmiş hali gibi bişey) meskalin adlı uyuşturucu maddeyi alma deneyimini ve bundan çıkardığı sonuçları topladığı kitap.

    kitabın başında ve kitap boyunca sürekli, kendisinin hayal gücünün çok kısıtlı düzeyde olduğunu ve bu yüzden rüyalar ve hayaller yerine gerçek dünya üzerinden halüsinasyonlar gördüğünü belirtir

    kitabın özü ve isminin kaynağı şudur: bizim şu andaki dünya algımız yaşamımızı sürdürebilmek üzere koşullandırılmıştır (bkz: darwinizm). ve algı kapılarımız algılanabilecek başka şeyleri süzer. meskalin sayesinde beyne glikoz gitmesini engelleyerek beynin bu gardiyanlık görevini sekteye uğratabiliriz ve böylece şimdiye kadar algılayamadığımız şeyleri de algılayabiliriz.

    kitapta kumaşın kırışılıklarının ne kadar mucizevi geldiğinden ya da renkleri ne kadar parlak algıladığından bahseder. ve bir yerden sonra tasavvuf edebiyatı yapmaya başlamış gibi gelmeye başlamıştı bana. çünkü sonuç olarak şöyle bir yere varır: "meskalin almış insan algılamaktan o kadar zevk alır ki, algıladığını anlamaya çalışmaz." tasavvuf da zaten varlıkların içindeki tanrıdan dolayı varlıkların insana huşu vermesi felsefesi değil midir?

    kitap insanda uyuşturucu alma isteğini(özlemini) aşırı derecede kışkırtır. ve fakat transa geçmenin başka yolları da mevcuttur (bkz: trance).

    son söz: daha önce transı yaşamamış veya rasyonaliteden kurtulamamış olanlar için kitabın daha az şey ifade edeceği kanısındayım. vice versa.
  • aldous huxley, 6 mayıs 1953 günü saat 11 sularında kanadalı genç psikiyatrist dr. humphry osmond'un gözetimi altında laboratuar koşullarında 400 mg. meskalin sülfat'ı oral yolla alır. sonrasında "adem'in yaratılışı esnasında hissettiklerini yaşadığını" söyleyeceği bir trip geçirir ve bu trip esnasında bahsi geçen kitabı için çeşitli notlar alır. doors of perception bir insanın psikoaktif uyuşturucu etkisi altındaki sayıklamaları değil; üzerinde uzun süre çalışılmış bir eserdir ayrıca.
  • " hepimiz birlikte yaşarız, bir diğerimize etki ve tepki yaparız; ama her zaman ve her koşulda kendi başımızayızdır. şehitler savaş alanına el ele giderler, tek başlarına çarmıha gerilirler. birbirine sarılmış aşıklar umutsuzca yalıtılmış sevinçlerini tek bir benüstülük halinde kaynaştırmaya çalışırlar. boşuna. doğası gereği her vücut bulmuş ruh yalnız olarak acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur. duyular, duygular, iç görüler, hayaller . . . bütün bunlar özeldir ve sembollerle ikinci ellerin aracılığı dışında iletilemez. deneyimler hakkında bilgi biriktirebiliriz, ama deneyimlerin kendilerini biriktiremeyiz. aileden ulusa her insan grubu bir ada evrenler toplumudur.

    çoğu ada evrenler nihai anlamayı, hatta karşılıklı anlaşmayı veya " duygu paylaşımını " mümkün kılacak derecede birbirine benzer. yani kendi mahcubiyetlerimizi ve utançlarımızı anımsayarak benzer koşullarda diğerlerinin kederlerini paylaşabiliriz, kendimizi onların yerine koyabiliriz (her zaman, elbette, biraz uzak kalarak). ama bazı durumlarda evrenlerarası iletişim tamamlanmamış, hatta var olmamıştır. zihin belleğin kendi yeridir ve delilerle olaganüstü yeteneklilerin yerleri sıradan erkek ve kadınların yaşadıkları yerlerden o kadar farklıdır ki, anlama ve benzer duygulanım temeline hizmet için belleğin çok az veya hiç ortak zemini yoktur. sözcükler seslendirilir, ama aydınlatamazlar. sembollerin gönderme yaptıkları şeyler ve olaylar karşılıklı özel deneyim alemlerine aittir. " * *
  • buyuk usta aldous huxley'in, dunya yazin tarihinde e$ine fazlaca rastlan(a)mayacak nitelikteki ba$yapiti. ilk kez okundugunda genelde kafayi allak bullak eden ve okuma seanslarini devam ettirme istegi uyandirip kendisini tekrar tekrar okutan, durup durup sayfalari arasinda gezdiren, oldukca ilham verici bir ba$ucu kitabidir. huxley, kanimca buyuk ve esasli bir du$cu olmasina ragmen -yazdigi diger distopya ve kurgubilimlerden bu sonucu cikartmak hic de zor degil- meskalin deneyimine kadar bunu ciplakligiyla farkedememi$ gorunuyor. aslinda, yazdigi eserin ismiyle kendi farkindalik sicrayi$ina en buyuk gondermeyi yapiyor.

    kitabin gezindigi öz durumu kisaca ozetleyelim; ilik bir mayis sabahi huxley 400 mg meskalini konsume eder, tape recorderini cali$tirir, yanina ajandasiyla kalemini alarak yaninda hazir bekleyen ve deneye e$lik eden karisi ve diger iki sitter'iyla beraber okuma odasinda oturarak olacaklari beklemeye ba$lar. ba$layan efektlerle beraber oldukca guclu bir deneyim/trip gecirir, hatta kendi cumleleriyle "adem'in yaratildigi sabah gorduklerini" gorecek ve hissedecek denli guclu bir deneyim... bu ifade kanimca cok onemli. burada sozu edilen durum aslen had safhada ki$isel ve "subjektif" olarak ya$anan tum psikedelik deneyimlerin en ortak yani olsa gerek: varolu$u tum ciplakligiyla gormek. odanin icindeki nesnelerden aldigi ilhamla "$eylerin" aslinda zihnin kiliflari sayesinde gercek manalarindan uzakla$tigini, insanin bu carpitilmi$ algilama sayesinde varolu$un manasindan uzakla$mi$ oldugu sonucuna varir. ve ona gore meskalin, lsd, psilosibin ve diger psikoaktifler bu ortulmu$ algilamanin kapilarini aralayarak ki$inin gercek "olmaklik"a vakif olmasinin önünü acarlar. tipki, kitabin eklerinde ve devami olan "heaven and hell"de de bahsettigi oruc, zikir, meditasyon ve diger benzer metodlar gibi...

    deneyimin uzunluguna mukabil huxley bir $ehir gezintisine de cikartilir. di$aridaki bitkileri, dogayi, $ehri, insanlari ve akan hayati meskalin etkisi altindayken gozlemleme imkani bularak inanilmaz tasvir ve cikarimlarda bulunur. hepsini burada belirtmek zor, en dikkatimi ceken ve katildigim husus ise "kollektif bilinc" ve insan beyninin bu olguyla olan ili$kileri uzerine. huxley burada buyuk bir iddiada bulunuyor ve kanimca aslinda her insanin birer "tanri" olduguna dikkat cekiyor. ancak, gezegen ko$ullarinda evrimle$erek bu forma burunen insanoglu en buyuk gudusu olan ureme ve hayatta kalma, soyunu devam ettirme durtusu sebebiyle zihinsel surecler anlaminda negatif bir evrim geciriyor ve aslen ayni anda evrenin her yerinde olan biten her $eyden haberdar olabilecek bir algilama mekanizmasina sahip olabilecekken, hayatta kalmayi etkilemeyecek algilamalari suzen bir filtre sistemine sahip oluyor. huxley'e gore meskalin bu filtre sistemini by-pass etmekte ve kollektif bilincteki bircok bilgi, duyum ve hissin ki$inin beynine akmasina sebep olmaktadir. yazarin, bir diger buyuk usta william blake'e yaptigi atifin onemi de burada ortaya cikiyor, "eger alginin kapilari temizlenseydi, her$ey insana oldugu gibi gorunurdu: sonsuz".

    senelerdir ba$ucumdan ayiramadigim bu buyuk eseri her gozden geciri$imde tek kelimeyle mest oluyorum. kisacik bunyesinde senelere sigabilecek uzamda bir felsefi, sosyolojik ve tinsel kulliyat barindiriyor. dunyaya farkli bir "kapi"dan bakmak isteyen her ruha ilac gibi gelecegi kesin.
  • filozof bilimkurgu yazarı aldous huxley'in meskalin etkisi altında, bilim adamları denetiminde yazdığı deneysel kitap. okuduktan sonra beğenip altını çizdiğim (hem de fosforlu kalem ile) yerlerden bir kaç el emeği göz nuru anektod:

    - hazretleri gene meskalin etkisinde kendinden geçip, bu dünyadan kopmuş bir şekilde felsefi düşüncelere dalmıştır. ansızın odada bulunan karısı ve yakın dostunu görür ve çok rahatsız olur. ve der ki;
    'ikisi de o an için meskalinin beni kurtardığı dünyaya aittiler; benlikler dünyası, zaman, ahlaki yargılamalar ve yararcı ilişkiler dünyası, kendini zorla kabul ettirme dünyası (herşeyin ötesinde , insan hayatına dair unutmak istediğim özellik buydu), kendinden çok emin olmak, fazlaca anlam yüklenen sözcükler ve putaparcasına tapılan fikirler dünyası. '

    orjinali:
    there were two people in the room with him, he writes, "but both belonged to the world from which, for the moment, mescalin had delivered me - the world of selves, of time, or moral judgments and utilitarian considerations, the world (and it was this aspect of human life which ı wished, above all else, to forget) of self-assertion, of cocksureness, of over-valued words and idolatrously worshipped notions."

    - ' özgür insanlığın yapay cennetlerden vazgeçmeyi bırakması pek mümkün görünmüyor. çoğu erkek ve kadın en kötüsünde çok acılı, en iyisinde de öyle tekdüze bir hayat sürüyorlar ki, kaçma arzusu ve birkaç anlık bile kendini yüceltme özlemi şimdi ve eskiden beri ruhun en başta gelen isteklerinden biri olmuştur. sanat, din, dans ve müzik h. g. wells'in sözleriyle bütün bunlar duvardaki kapılar olmuştur.'

    - 'kapıdan dönen insan asla gidenin aynısı olmayacaktır. daha akıllı ama daha az kendinden emin, daha mutlu ama daha az kendinden memnun, cehaletini anlamakta daha alçak gönüllü, ancak sözcüklerle şeylerin, sistematik çıkarsamayla bunun edebiyen nafile kavramaya uğraştığı o kavranılamaz gizemle ilişkisini anlamakta daha donanımlı olacaktır.'

    velhasıl dediğim gibi kitabın çoğunluğu yazar kendi dünyamızdan kopmuşken yazılmıştır. yani yazarın kendi deyimiyle kitaptaki düşünceleri, 'bilinçli aklın ev yapımı ürünü' değildir. ama kanımca gayet kafa açıcı bir kitap bu. 'ne kadar?' derseniz cevap olarak gene ingiliz asilzadesinden alıntı yapayım: '' acıklı gerizekalılığımızda 'önemsiz şeyler' diyerek kafamızı televizyona çevirdiğimiz şeylerin gerçek önemini, en azından biraz anlamamıza yetecek kadar.'
  • --- spoiler ---

    - her birey doğar doğmaz kendini içinde bulduğu dil geleneğinin hem yararlanıcısı hem de kurbanıdır; dil, onun diğer insan deneyimlerinin biriktirilmiş kayıtlarına girebilmesini sağladığı ölçüde yararlanıcı, dil onu indirgenmiş bilincin mümkün olan tek bilinç olduğuna ikna ettiği ve onun gerçeklik duygusunu bozduğu ölçüde kurbandır; böylelikle kendi kavramlarını veri, kendi sözcüklerini de gerçek şeyler yerine koymaya eğilimli hale gelir.

    --- spoiler ---
  • aldous huxley'in peyotenin etkin maddesi olan meskalin adlı uyuşturucuyu kullanarak yaşadığı algısal değişimi bizimle paylaştığı eser.

    öncelikle belirtmekte yarar var; huxley'nin söylediğine göre meskalinin diğer uyuşturucuların aksine vücuda zarar verici ya da bağımlılık yapıcı etkisi yokmuş, sağlıklı bir insanda uyuşturunun etkisi 9-10 saat sonra geçiyormuş. (eğer kişinin sağlık problemleri varsa, -örneğin karaciğer, meskalin karaciğerde biriktiği için- meskalinin etkisi negatif olabiliyormuş.) (meskalin şizofrenin iki evresi olan cennet evresini yaşatıyormuş insana, eğer karaciğerde bir problem varsa cehennem evresini yaşamak da muhtemelmiş)*

    meskalini kullandıktan sonra aldoux huxley kendinde meydana gelen değişiklikler hakkında şunları söylemiştir:

    " 1) anımsama ve "mantıklı düşünme yeteneğinde herhangi bir azalma olmuşsa bile bu çok azdır. (uyuşturucunun etkisi altındaki konuşmalarımın kayıtlarını dinlediğimde, her zamankinden daha aptal olduğuma dair en ufak bir belirti göremiyorum.)

    2) görsel izlenimler önemli ölçüde güçlenmiş ve göz, çocukluğun önyargısız algısının birazını yeniden kazanmıştır; ancak duyularla algılananlar derhal ve otomatik olarak kavrama dönüştürülememektedir. uzama olan ilgi ortadan kalkmıştır ve zamana olan ilgi neredeyse sıfıra düşmüştür.

    3) gerçi zihin hiçbir şekilde zarar görmemiş, algılama olağanüstü güçlenmiştir, ancak irade daha kötüye doğru derin bir değişim geçirmiştir. meskalin kullanan kişi herhangi bir şey yapmak için hiçbir bir neden göremez ve normal zamanlarda onun harekete geçmesini sağlayacak nedenlerden çoğuna karşı derin bir ilgisizlik duyar. onun bu tür şeylerle canı sıkılmaz, zira bunun içi iyi bir nedeni vardır, çünkü düşüneceği başka şeyler ardır."

    4) bu iyi şeyler(benim durumumda olduğu gibi) "dışarıda" ve "içeride" veya iç ve dış her iki dünyada, aynı zamanda veya arka arkaya yaşanabilir. bunların daha iyi şeyler oldukları, bu uyuşturucuya sağlam bir karaciğerle ve sakin bir kafa ile alan herkes tarafından kendinden menkül görünüyor."

    "bilinçli egonun bütün yapabileceği istekleri ifade etmekten öteye geçmez, sonra bunlar, egonun çok az denetleyebildiği ve hiç anlayaadığı güçler tarafından yerine getirilir. eğer ego daha fazlasını, yaparsa çok fazla kaygılanırsa, gelecek için fazla kaygılandığında -o güçlerin etkinliğini azaltır ve hatta güçleri zayıflamış gövdenin hastalanmasına bile neden olabilir. benim şimdiki durumumda bilincim bir egoya bağlı değildi; başına buyruktu. bu, gövdeyi denetleyen fizyolojik zekanın kendi aşına buyruk olması demekti. uyanık olduğu zamanlarda kendi numaalarını sergileyen ve her şeye burnunu sokan o nevrotik, neyse ki şu an için devre dışıydı."

    beyne yeterli miktarda glikozun gitmemesiyle birlikte egonun beslenememesi, kişinin kendi dışına çıkması; çıkarlardan, tabulardan, benliklerden ve gereksiz şeylerden arınma; yararlı olan şeylere karşı tam bir dikkat yetisi, algıda berraklık, kısacası dolu dolu yaşam.

    insan algısının mükemmelliyeti konusunda meskalin kesinlikle çözüm değildir, yazarın da belirttiği gibi bu sadece bir deneydir. çözüm insan algısının gelişimi üzerine çözüm üretmek ve bunu uygulamaya geçirmektir.

    huxley bu konuda şunları söylemiştir:

    " samuel renshaw gibi gestalt psikologları**, insan algılarının keskinliğini artıran ve alanını genişleten yöntemler geliştirmişlerdir. ama eğitimcilerimiz bunları uyguluyorlar mı? yanıt:hayır!"

    bu yöntemler kullanılsa eminim ki savaşlar son bulur ve yaşadığımız dünya -düzen içerisinde- barış ve huzur ile dolu olurdu.

    william blake'in de dediği gibi:

    "eğer algı kapıları temizlenseydi herşey insana, olduğu gibi görünürdü:sonsuz"
  • --- spoiler ---

    önerme şudur: beyin, sinir sistemi ve duyu organlarının işlevi aslında eleyicidir, üretici değil. her insan, her an kendi başına gelenleri anımsamak ve evrenin her yerinde olan her şeyi algılamak yeteneğine sahiptir. beyin ve sinir sisteminin işlevi büyük oranda yararsız ve ilgisiz bu bilgi kütlesinin her yeri kaplamasından ve kafamızı karıştırmasından bizi korumaktadır, bunu da doğal olarak her an anımsayacağımız veya algılayacağımız şeylerin çoğunu dışarıda bırakarak ve uygulamada yararlı olabilecek görünenlere özel bir seçim sonucu çok az yer açarak yapar.

    --- spoiler ---

    not: incecik olmasına aldanıp kolay okunabilir bir kitap olduğu sanılmasın. algı kapılarımızın temizlenmesi ve sonsuzluk arasındaki ilişkiye vurgu yapan aldous huxley eseri.
  • aslında bu kitabın asla tam olarak 'algılanamayacagını' anlatan bir kitaptır.
  • bu kavramı daha önce william blake, cennet ve cehennemin evliliği eserinde şu şekilde ifade etmiştir:

    if the doors of perception were cleansed everything would appear to man as it is: infinite

    bir de nörobilimsel bakınız verelim: (bkz: thalamus)
hesabın var mı? giriş yap