• kendi kendime guluyorum kirk saattir bunun yuzunden. ama bi sor niye guluyorum. simdi bizim hanede netflix islerine xx kromozomlular bakiyor. benim gorevim jim, uc dort gunde bir kinder surpriz yumurta misali gelen zarflari acip sasrrmak veya hayalkirikligina ugramak. actik yine bir tanesini, bu belgesel, nova versiyonu. bir yerlerden asina gibiyim, hafif bir hosnutsuzluk hissi doguyor ama hazir hanim ilime bilime merak salmisken mirin kirin edip sevkini kirmayayim diyorum. ilk on dakikasi gecti, fenalik geldi, fastforwarda bagladik. iknici diskte duzelir dedik ama yok, kah adamin okyanus kenarinda ciplak ayakli cool fizikci pozlari, kah quantum kafedeki bayik gondermeler, beynim musmula olmus zaten efektlerden. dayanamadik en sonunda, belgesel deyince bbc'den sasmayacaksin sikeyim adhdli amerikalilari mottosuna sarilarak kapadik ekrani

    demin aklima geldi, ulan suna bir giydireyim de rahatlayayim diye geldim basliga. en uzun entryi okuyorum, begenip onayliyorum, yarisina geldigimde anliyorum ki benimmis. neredeyse 2 sene oluyor, meger izlemekle kalmamisiz, belli ki ayni sekilde gaza gelip yaziyi dizmisiz. tam bir angutluk ornegi. kitaplarin altini da bu yuzden ciziyorum zaten, yoksa iki uc aya siliniyor hersey.

    neyse gunluk, bari yeni bir yorum getireyim: bence bu "yeni baslayanlar icin iyi bir format" tarzi bir bakis acisi yanlis. tam tersine, yeni baslayan bir insan, digerlerine nazaran daha cok sistematik bir yaklasima muhtactir, zira kavramlarin alti bos onun icin. bu tip belgesellerde ise yapilan, bu kavramlarin icini doldurmak, yavasca birbiri ustune insa edip yeni baslamis olanlari bir noktaya getirmek degil, boluk porcuk tanimlarin bombardimanini yapmak. ornegin elektromanyetiizmanin birlesmesi anlatiliyor sozde, 15 dakika boyunca hic bir bilgi verilmiyor, yeni baslayan adam nesini ogrenecek. tek soylenilen su: elektrik ve manyetizmanin teorileri ayriydi, birlestirildi, simdi de buna yercekimini ekleyelim. mina koyim, bunu ilk cumlede de anlarsin, fizik degil basit zeka ve dilbilgisi yeterli. hic fizik bilmeyen biri daha cok tekrarlandi diye bunu anlayacak degil, onun icin daha manyetizma nedir, elektrik teorisi neydi, nasil birlestiler gibi soru isaretleri mevcut. hayir su cok temel kavramlardan, ornegin uzayda radyo dalgalarinin veya isigin nasil ilerlediginden falan, yemin ederim nufusun yuzde 90inin haberi yoktur.

    itogluitler bunlari anlatacaklarina grafikere para yedirmisler, dort saatin yarisinda ucan elektronlar falan izliyoruz, sonra bunun adi oluyor "bilmeyenler icin iyi bir baslangic, supper bir belgesel" falan fismekan. ulan bu dunyanin herseyi yanlis yahu, bastan tasarlamak lazim.
  • türkçe altyazılı olarak izlemek isteyenler için gelsin;

    1. bölüm (einstein'ın rüyası) - http://video.google.com/…0721260235608&hl=en&emb=1#

    2. bölüm (sicimler) - http://video.google.com/…4576194834067&hl=en&emb=1#

    3. bölüm (11. boyut) - http://video.google.com/…8782841676252&hl=en&emb=1#
  • kitabini okumadim ama mengus sagolsun verilen linkten belgeseli icin konusursak, bence buyuk kismi laga lugaya gelmis. hatta bir an korktum ulan yoksa bir what the bleep do we know vakasi daha mi diye ama allahtan ikisinin arasindaki tek benzerlik animasyonlara fazlaca yuklenilmesiydi.

    eger gorelilik teorisi, einstein, kuantum, maxwell hakkinda biraz olsun birsey biliyorsaniz ilk saati tamamen gecin derim, ikinci saati fazla ciddiye almayin ne bileyim bir yandan agda yapin, tras olun, burun killarinizi sayin, ucuncu saati oturup rahat rahat izleyin. gercekten de belgeselin hedef kitlesi anladigim kadariyla dune kadar magarada yasamis olan, herhangi bir sorunun oneminin vurgulanmasi icin 50-60 kez tekrarlanmasinda sakinca gormeyen ve iflah olmaz bir cgi doyumsuzlugu ceken insanlar. yalniz allahi var, animasyonlarin bazilari sahane olmus, imax'lerde gosterseler gidip izlerim bunu.

    ozellikle ilk saat boyunca kalbimi mengene gibi sikistiran, adamlarin bir turlu sadete gelememeleri. hele bir kuantum fizigine girisleri var, rahat 10 dakka boyunca bu dunyanin ne kadar da farkli ve cilgin oldugu soyleniyor, bu fikrin cok devrimci oldugu belirtiliyor, ortaya binbir tane sifat atiliyor ama kimse bir halt aciklamiyor. tam biri bir laf edecekken zaart, bir animasyon, bir canlandirma, bir cgi yagmuru daha, ve basa donuyoruz. lan kim izler bunu tv'de falan, ilk reklamlarda atarim kendimi sokaga. sanirsin lablarda veya konferanslarda fizikciler butun gun oturup birbirlerine "abi sahane bir teori buldum, ama var ya, manyaaaaak, boyle sey yok. nasi biliyo musun, bak anlatayim, i-na-nil-maz haci, herseyi birlestiriyorum, holy grail bu ya, yedim bitirdim olayi" deyip duruyorlar, baska isleri yok.

    bu tip belgesellerde beni en cok kil eden, asil anlatici onemli bir sey soylediginde hemen araya bir roportajdan alinmis, onu onaylayan bir klibin sokulmasi. bir iki tane yaparsin eyvallah, izleyicileri uyanik tutar, kafalara da kazinir onemli seyler. ama "buyuk nesnelerle ilgili olan genel gorelilik teorisiyle, kucuk boyutlarda isleyen kuantum fiziginin uyusmadigini" ayni cumlelerle bir duzine ayri adamdan kisa cekimler halinde ardiardina duyunca mavi ekran veriyorum, kizarip bozariyorum. hayir biri de bir miktar nedenine nasilina girse gam yemeyecegim.

    ancak ucuncu saatte, o branelerden, gravitonlarin bizim evrenden cikip baska evrenlere gecebildiklerinden, bu yuzden yercekiminin diger temel gucler kadar kuvvetli olabileceginden, ekstra boyutlarin kimin kicina kactiklarindan filan bahsedince toparladi. ama onda dahi ne bileyim bir fermilab'in veya cerndeki yeni hizlandiricinin tam olarak ne yaptiklari anlatilmadi, hep laga luga. diyecegim, hic bilmeyenler izlesin, ne neymis ogrensinler, guzel bir firsat da herhangi bir populer yayindan birkac sey okumuslugunuz varsa, 3. saatten baslayip animasyonlara odaklanin ve sinirlenince nefes darligi cekmeyeceginiz havadar bir yere konuslanin.

    edit: bir de o edward witten neymis oyle ya, peygamber gibi adam, sesi de hipnoz edecekti neredeyse, ne anlatsa dinlerim koltugumdan kalkmadan
  • kitabına kıyasla belgeseli son derece sulandırılmış popüler bilim şeysi. pbs izleyicisinin dikkatini çekmek için salmışlar cgiları, kitabının onda biri derinliğe inmiş. amma velakin kuantum kafe muhabbetleri ve ölçek asansörü fikirleri nefistir, "kuantum nedir ki?" diye soran birine seyrettirmek vaciptir. string theory'yle ilgili olduğu söylense de kitabın ve belgeselin büyük kısmı o noktaya kadarki alt yapıyı hazırlamaya gitmiş, asıl amaca ayrılan bölümleri (zorunlu olarak) güdük kalmıştır. belgeseli beğenen kitabını okumalıdır, string teoriyle ilgili en anlaşılabilir yayındır kendileri. belgeselinden çok çok kaba bir fikir edinilebilir ancak. benim fikrim, (hatta yukarıda da değinilmiş, ama okumaya üşenenler için (ki ona üşenip buna üşenmeyen varsa da yuh yani (yukarıdaki dediğim de #9801233))) bu belgesellerin hazırlanma amacının büyük ölçüde reklam yapıp ödenek almak olduğudur. bir tane adam bulunacak, konuya uzman bir kaç kişiyle konunun tarihçesi ve ilginç yönleri ile ilgili üç beş soru sorulacak, sonra basacaksın cgi'ı, pbs yayınlayacak, insanlar "abi neymiş o string öyle" diyecek, sonra elinde bu belgeselle gideceksin orada burada gezecek para toplayacaksın araştırmana. şimdi brian amcanın kitabı da vardı, haksızlık etmeyelim, ama hakikaten de kitabın elegantlığı görsel ortama geçerken yok olmuş, bazı konular anlaşılmaz hale bile gelmiş. (babam, ki fizikten anlayan bir kişidir, `brane world kısımlarını (bilardo örneği hariç (ki nedense fizikte bilardoyla yapılan analojiler her zaman iyi çalışır)) hepten anlaşılmaz buldu)

    bir kaç ay evvel pbs yeni bir belgesel yayınladı ghost particle adıyla, neutrinolar üzerine, bizim bölümün konuyla doğrudan ilgili minos deneyine dahil olması nedeniyle herkes çok heyecanlıydı, emailler gitti geldi, aman herkes seyretsin bilmemne diye. amma velakin, olabilecek en kötü şekliyle anlatılmıştı, tarihteki bir çok nokta es geçilmiş, neutrinonun bir çok ilginçliğinin üzerinde bile durulmamıştı. bir ara üşenmezsem o başlığa da adam gibi yazarım neyin kötü olduğunu, neyse bunu örnek olarak verdim, demek istediğime geleyim, kayboldum yolumu şaşırdım.

    benim gözlediğim kadarıyla, pbs belgeselleri eğer yeni bir bilimsel olayla ilgiliyse, genelde çok yüzeysel oluyor. tabii konuya aşina olmayan kişiye yüzeysel anlatmak gerekir, ama bir şeyin neden önemli olduğuna dahi girmeye lüzum görmeyip, "bakın işte böyle garip bu evren, bakın ne güzel görünüyor bilgisayarda animasyonunu yapınca, ama anlamanız için uzman olmanız lazım, çok gizem dolu, algı ötesi bir konu bu" tarzı yaklaşımla kolaycılığa kaçılıyor, aslında hiç bir şey anlatılmamış oluyor. gel gelelim, elegant universe gerçekten de fiziğin en zor anlaşılan konusu ile ilgili. yani mistiklerin bayılacağı bir konu. iyi bir fizikçi ve eğitimci olan brian green bu konunun en iyi nasıl anlatılacağına dair deli gibi kafa patlatmış, enfes de bir kitap yazmış. bu sayede diyebilirim ki, pbs'in güncel fizikle ilgili yaptığı en iyi belgesel olmuş. tüm basitleşmeler doğru bir fizik eşliğinde sunulmuş, ukala fizikçileri üzmemiş, bir kavramı sembolize eden şeyin bir sembol olduğunun üstüne israrla basılmış, mistiklere aman verilmemiş, bilimsellikten hiç çıkılmamış. ama kitabın bütünlüğünden yoksun bir fotokopisi (tüm o renkli grafiklere rağmen) olmaktan öteye de gidilememiş.

    toparlayayım. kitap olmasaydı, "harika olmuş, ellerinden öperim brian dayının" derdim muhtemelen. ama kitabı okuyunca ve konunun çok daha iyi verilebileceğini farkedince homurdanıverdim, üzmeyelim birbirimizi.
  • son derece surukleyici bir bilimsel kitap. uzun zamandan beri ilk kez bilimsel bir kitabi yarida birakmamayi basaracagim sanirim. simdilik ozel ve genel goreliligin anlatildigi kisimdayim, ilk kez ozel gorelilik kavramini anlamayi basardim cok mutluyum. bilim insanlarina muhtemelen cok basit ve aptala anlatir gibi geliyordur ama birilerinin bizim gibi konu hakkinda bilgi sahibi olmak isteyen ama o kadar da cok derinlere inmek istemeyenleri de dusunmesi cok guzel oluyor.

    cok ozur dileyen ekleme: ya ben boyle dedim ama cidden bazi yerleri aptala anlatir gibi olmus. zannedersem yazar amcam formulleri bizim anlayacagimiz sekilde sembolize etmeye calismis ama ozellikle goreliligi anlatan kisimlarda cok fazla tekrara dusmus bu sebepten dolayi. bir yerden sonra insan "tamam anladik" deyip george'la gracie'yi ve bir turlu tutmayan paradoksal saatlerini en yakin karadelige firlatma istegi duyuyor ama gene de keyifli bir yapit. roman okur gibi okuyorum, sonra ne olacak heyecaniyla.
  • bütün belgesel online olarak http://www.pbs.org/wgbh/nova/elegant/program.html adresinden izlenebilir, ki kanaatimce herkes tarafından da izlenmelidir.

    150 dakikada aristoteles'den newton'a oradan einstein'a oradan da günümüze, olabilecek en akıcı ve keyifli şekilde getiriyor insanı.

    (bkz: nova)
  • the elegant universe isimli kitabi kaynak alarak cekilmis bir belgesel. kitap pulitzer odullerinde finale kaldi. once newton yasalari (bkz: gravity), genel gorecelik kuramini (bkz: gorelilik ilkesi) ve ikisi arasindaki uyumsuzlugu inceliyor sonrasinda string theorynin bu problemleri nasil cozebilecegini gostermeye calisiyor. 10 boyutlu evrenleri anlatirken kafa biraz karisiyor o yuzden aralikli okumak ya da belgeselini izlemek birebir.
  • tam adı 'the elegant universe - superstrings, hidden dimensions, and the quest for the ultimate theory' olan, türkçe'ye tübitak popüler bilim kitapları serisi içinde 'evrenin zarafeti - süper sicimler, gizli boyutlar ve nihai kuram arayışı' adı ile çevrilmiş güzel kitap. yazarı önemli sicim kuramcılarından brian greene. 20. yüzyıl fiziğinin en temel konularına (özel görelilik, genel görelilik, kuantum fiziği) şöyle bir değinilip ağırlık sicim kuramı ve evrenin sicim kuramı gözüyle tanımlanışına verilmiş. konuya yabancı olanların da oldukça rahat anlayabileceği bir dille yazılmış, en azından sicim kuramı'nın derinliklerine dalana kadar, sonrasında biraz koptum.
    lostsever arkadaşların teori oluşturma sürecinde önemli katkıları olabileceğini düşünüyorum.
  • evrenin zarafeti olarak çevrilen ve tübitak tarafından çıkarılan enfes kitap.

    süpersicim kuramının en tanınmış aktörlerinden brian greene tarafından kaleme alınan kitap, her şeyin kuramı'na giden yolda atılan adımları, einstein'den alarak başlatıyor ve on bir boyutlu uzay-zaman evrenine genişletip multiverse kavramıyla sonlandırıyor. oldukça akıcı bir dile sahip olan kitabın 470 sayfası boyunca tek bir formül yok. uzman fizik ve matematik okurları için formülün ya da ayrıntılı teknik bir açıklamanın gerektiği yerlerde, sayfanın sonundaki dip notlara referans veriliyor. modern fiziği, layman bireylere anlatmak için yazılan kitap, bu nedenle, kuramsal ve kavramsal girdaplara sokup okuyucuyu delirtmiyor.

    yine de, bu kitaptan, niyetlenen keyfi alabilmeniz için bazı temel kavramlara aşina olmanız gerekebilir. ışık hızı, standart atom modeli, kuantum fiziği, uzay-zaman kavramı, süpersicim teorisi vs. konu başlıklarında, temel de olsa bazı bilgiler edinerek kitabı okursanız, müthiş bir tatmin duygusu elde etmemeniz mümkün değil.

    çevirisi yer yer aksasa da genel anlamda büyük sorunlar çıkarmıyor. böylece elinizde, 470 sayfalık enfes bir modern fizik tarihi olmuş oluyor. her gün evinizden çıkıp karıştığınız sokaklara ve hayata, bambaşka bir gözle bakmanızı sağlayacak. valla.
hesabın var mı? giriş yap