• 1973 yılı yapımı animasyonu için buyrun;

    http://www.youtube.com/…1tzcp6oqrle&feature=related
  • sonunda akli basina gelmis bu agacin.
    (bkz: http://xkcd.com/956/)
  • sonunu bildiginiz halde okurken hungur hungur aglatabiliyor.

    "and the boy loved the tree...very much. and the tree was happy. "
  • if these trees could talk isimli post-rock grubunun 2016 yılı the bones of a dying world albümünün 7. parçasıdır. 2. yarısında müthiş bir gitar solosu bulunmaktadır.
  • math ve post-rock tutkunlarının hoşlarına gidebileceğini düşündüğüm, sağlam bir solo'ya ev sahipliği yapan if these trees could talk parçası.
  • annuals şarkısı. bi garip.

    http://fizy.com/#s/1p3sfe

    far too fine to be
    you quiver so faint in front of me
    far too kind to me
    you follow me down every time i leave for the giving tree
    to the giving tree again
    to the giving tree again
    to the giving tree again
    whoop!
    you spun me a cloak of wool from the sheep out back
    you stand me up straight when i lean back and then you smile
    you are far too kind to me
    you follow me down every time i leave for the giving tree
    to the giving tree again
    to the giving tree again
    to the giving tree again
    oh!
    follow me follow me follow me follow me follow me follow me down down down down down down..
  • her ne kadar orjinal dilindeki dramı tam tutturamasa da bir iş için kendi çapımda yaptığım çevirisi:

    bir zamanlar bir ağaç vardı
    ve küçük bir çocuğu çok sevdi.
    her gün o çocuk gelir ve
    onun yapraklarından toplardı
    ve onlardan taçlar yapardı
    ormanın kralını oynamak için.
    onun gövdesine tırmanır,
    ve dallarında sallanır,
    ve elmalarından yerdi.
    ve beraber saklambaç oynarlar,
    ve çocuk yorulduğunda,
    onun gölgesinde uyurdu.
    ve ağaç çocuğu çok sevdi,
    ve ağaç mutluydu,
    ama zaman geçti.
    ve çocuk büyüdü.
    ve ağaç genelde yalnızdı.
    çok..
    ardından bir gün çocuk ağacı görmeye geldi
    ve ağaç “gel, çocuk, gel gövdeme tırman ve dallarımda sallan
    ve elmalarımdan ye ve gölgemde oyna ve mutlu ol” dedi.
    “tırmanmak ve oynamak için çok büyüğüm”dedi çocuk.
    “bir şeyler satın almak ve eğlenmek istiyorum
    “üzgünüm,” dedi ağaç “ama hiç param yok.
    biraz para istiyorum”
    sadece yapraklarım ve elmalarım var.
    elmalarımı al, çocuk, ve onları şehirde sat. ardından paran olacak ve mutlu olacaksın.
    ve çocuk tırmandı ağaca ve topladı elmalarını
    ve onları alıp götürdü.
    ve ağaç mutluydu.
    ama çocuk uzun süre gelmedi..
    ve ağaç mutlu değildi.
    ama bir gün çocuk geri geldi
    ve ağaç mutluluktan titredi.
    ve ağaç “gel, çocuk, gel gövdeme tırman ve dallarımda sallan
    ve elmalarımdan ye ve gölgemde oyna ve mutlu ol” dedi.
    “ben ağaçlara tırmanmak için çok meşgulum” dedi çocuk.
    “beni sıcak tutması için bir eve ihtiyacım var” dedi.
    “bir eşim ve çocuklarım olsun istiyorum,
    ve, yani bir eve ihtiyacım var.
    bana bir ev verebilir misin?”
    “benim evim yok” dedi ağaç.
    orman benim evimdir, ama sen benim dallarımı kesebilir
    ve bir ev yapabilirsin. ondan sonra mutlu olursun.”
    ama çocuk çok uzun süre gelmedi.
    ve çocuk onun dallarını kesti
    ve onları götürdü
    evini inşa etmek için.
    ve ağaç mutluydu.
    ve geri geldiğinde,
    ağaç çok mutluydu
    zar zor konuşuyordu.
    “gel, çocuk” diye fısıldadı “gel ve oyna.”
    “ben oynamak için çok mutsuz ve yaşlıyım” dedi çocuk.
    “beni uzaklara götürecek bir tekne istiyorum. bana bir tekne verebilirmisin?”
    “gövdemi kes ve bir tekne yap,” dedi ağaç.
    ve ondan bir tekne yaptı ve yelken aldı.
    “sonra yelken alıp gidersin..
    ve mutlu olursun.”
    ve ağaç onun gövdesini kesti
    ve ağaç mutluydu
    ama o kadar da değil.
    ve çok uzun zaman sonra
    çocuk geri geldi.
    “üzgünüm, çocuk,” dedi ağaç “ama sana verecek
    bir şeyim kalmadı –
    elmalarım gitti.”
    “benim dişlerim elmalar için çok zayıf,” dedi çocuk.
    “benim dallarım gitti,” dedi ağaç. “onların üstünde sallanamazsın –“
    “dallarda sallanmak için çok yaşlıyım,” dedi çocuk.
    “gövdem yok,” dedi ağaç.
    “tırmanmak için çok yorgunum” dedi çocuk.
    “üzgünüm,” diye gülümsedi ağaç.
    “keşke sana verebileceğim bir şey olsaydı...
    ama hiçbir şey kalmadı.
    sadece eski bir kütüğüm.
    “artık çok bir şeye ihtiyacım yok,” dedi çocuk.
    “tırmanamazsın-“
    üzgünüm...”
    “sadece oturacak ve dinlenecek bir yere ihtiyacım var.
    “pekala,”dedi ağaç, gerdi kendini gerebildiği kadar,
    “pekala, eski bir kütük oturmak ve dinlenmek için iyidir
    çok yoruldum.”
    gel, çocuk, otur. otur va dinlen.”
    ve çocuk da öyle yaptı.
    ve ağaç, mutluydu.

    (bkz: cömert ağaç)
  • (bkz: mother) (bkz: darren aronofsky) mother filmi benzerliğini darren da sonradan keşfetmiş. her ikisi de basit anlatımlı, derin anlamlar taşıyan kıymetli kurgular. öyle ki, 3 ayrı anlam katmanında anlamlandırılabilirler.
  • shel silverstein'in yazip cizdigi, ilk baskisi 1964'te yapilmis hikaye kitabi.
  • cocukken okuduysaniz tamam da ilk okudugunuzda buyuk adamsaniz cok feci bir sey. kalbime coktu lan resmen. bunlar hep yahudilerin oyunu abi.
hesabın var mı? giriş yap