• yapılmış ilk anti-nazi film olmakla beraber charlie chaplin'in konuştuğu ilk filmdir. böylece chaplin kafam(ız)daki pantomimci imajını da silmiştir.

    aynı zamanda 300 sayfadan uzun bir senaryoya sahip ilk filmdir. hatta hynkel'in dünya şeklindeki balonla oynadığı o mükemmel sahnedeki her hareket tam olarak belirlenmiş, senaryonun 3 sayfasını kaplamış, 3 günde çekilmiştir; ki bu da bize charlie chaplin'in mükemmeliyetçiliği hakkında bir fikir verir.

    ülkelerin ve kişilerin ismi ise ilginç semboller olarak görülebilir. örneğin:

    bacteria (italya): italya bakteri, yani hastalığın* çıkış yeri olarak nitelendirilmiş.

    adenoid hynkel (adolf hitler): ses benzerliklerinin yanı sıra adenoid sözcüğü de önemlidir çünkü "bir enfeksiyon ya da hastalık sonucunda büyüyüp kocaman olabilen" geniz eti anlamına gelmektedir.
  • directed by: charlie chaplin
    produced by: charlie chaplin
    written by: charlie chaplin
    starring: charlie chaplin
    music by: charlie chaplin

    71 yıl olmuş. hiçbir komedi onun yanına bile yaklaşamadı.
  • kumandan, berber dükkaninin önünde askerler
    tarafindan asilmak istenen chaplin'e sorar:
    - sen aryan degil miydin?
    cevap:
    - hayir, ben vejetaryenim.

    chaplin: 1
    fasizm: 0
  • film süper de, bu süperliğinin günümüze ulaşmasını çekilen kadar, çekilmeyen bazı sahnelerine de borçlu olduğuna inanıyorum.

    şarlo'nun toplama kampında geçirdiği zaman sadece kıytırık 2 adet sahne ile verilmiş. birinde yatakhaneye yatmaya gidiyor(kıytırık dedim ama deli gibi güldüğüm bir sahnedir) diğerinde de kendine gelen mektubu okuyor. sonrasında çekilen tüm nazi almanyası filmlerin odağında toplama kampı varken burada tabiri caizse zart diye geçmesi filme belki de bugünkü saygınlığını kazandırıyor.

    önce şunu bir kenara yazalım. film 1940 yılında çekiliyor. yani daha ikinci dünya savaşının başları. toplama kampı mefhumu ise dünya için tam bir muamma. insanlık o kamplarda olan olayların içeriğini öğrenmek için 5 yıl sonraki nürnberg mahkemelerinde açığa çıkan belgeleri-itirafları bekleyecek. yani film çekildiği sırada o kamplarda ne olduğunun bilinmesi veya tahmin edilebilmesi mümkün değil. şarlo da bu işe soyunmuyor zaten ama yine de bu kararının keskinliğini anlamak güç. sonuçta yahudilerin milyonlar halinde toplanarak oralara götürüldüğünü biliyor. hynkel'in dünya balonuyla yaptığı dans senaryoda sayfalarca betimlenmişken, bu toplama kampı mevzusu da son derece çekici bir konu olsa gerek. hem fikir yürütmek için hem de sıradan bir hapisane dahi olsa yaşanan insanlık dışı durumun verilmesi açısından. peki ne yapabilirdi?

    orayı bir hapisane gibi tasvir edebilirdi ve film bugünkü bilgilerimiz ışığında zayıf hatta komik duruma düşerdi. bu komik durum şarlo'nun arzuladığı türde bir komiklik değil tabi ki. ya da orada olanları tahmin yoluna gidebilirdi ve orada olan gerçek her tür tahmini aşacağı için bu sefer yine bugünkü perspektifimizden, büyük ihtimalle acınası bir çaba olarak niteleyecektik. ama şarlo o enteresan dehasıyla mıdır nedir hiç dokunmamayı tercih ediyor ve hiç dokunup başka yerlere sapmadığı için finaldeki tirad da hala eşitlik özgürlük adına evrensel bir beyanname olarak gücünü, güncelliğini sürdürmekte.

    büyüksün şarlo..
  • muhtemelen sinema tarihinin ilk büyük hiciv filmi olmasına rağmen hicvin nasıl yapılacağını en iyi anlatan film. simgeler, kişiler, olaylar o kadar yerli yerindedir ki... ayrıca chaplin'in ilk sesli filmi olmasına rağmen herhangi bir ses senkronizasyonu sorunu yoktur, herşey muhteşemdir. hitler'in sonunun ne olacağını o zamandan böyle net görmek ve balonu patlatmak da ancak chaplin gibi bir dahinin yapabileceği bir şeydir zaten...
  • işgal altındaki yugoslavya'da partizan bir grubun sinema bobinlerini değiştirip s.s. subaylarının önünde oynattıkları film, subaylardan birinin kalkıp makine dairesine ateş ettiği söylenir
  • charlie chaplin in filmin sonundaki vurucu konuşmasıyla akıllarda yer eden klasik.

    --- spoiler ---

    bu sondaki meşhur tiradın tamamı türkçeye çevrildiğinde aşağı yukarı şöyle bir sonuca ulaşılmakta:

    "özür dilerim, ama ben bir imparator olmak istemiyorum. bu benim işim değil. ben, kimseyi yenmek veya yönetmek istemiyorum. ben, mümkünse herkese yardım etmeliyim: musevi, musevi olmayan, siyah veya beyaz olana. hepimiz birbirimize yardım etmek isteriz. bu insanlığın getirdiği bir olay. birbirimizin perişanlığıyla değil, mutluluğunu görmek-yaşamak isteriz. birbirimizden nefret etmeyi ve küçük görmeyi de istemeyiz. bu dünyada herkes için bir yer var ve dünya hepimizi geçindirecek kadar zengin. hayat yolu özgür ve mutlu olabilir, ama biz bu yolu kaybettik. hırs insan ruhunu zehirledi,dünyada nefretle dolu barikatlar kurdu, kan dökme ve acının içine sürükledi. hızımızı artırdık ama kendimizi kilitledik. bize zenginliği veren mekanizma, bizi isteklerin içinde bıraktı. bilgimiz bizi alaycı, zekamız sert ve kırıcı yaptı. çok düşündük ama az hissettik. makinelerden çok insanlığa ihtiyacımız var, zekadan çok da iyilik ve kibarlığa. bunlar olmadan hayat vahşi olur ve bizler de kayboluruz. uçak ve radyo bizi daha çok biraraya getirdi. bu buluşlar insanlığın iyiliği, evrensel kardeşliği ve birliği içindi. şimdi bile benim sesim bütün dünyada suçsuz yere hapse atılmış ve işkence görmüşlerden, sistemin kurbanlarına ve ümitsiz insanlara kadar milyonlara ulaşıyor . beni duyanlara sesleniyorum, ümitsizliğe kapılmayın. üzerimizdeki bu acı, insanlığın ilerlemesinden korkanların hırsı yüzündendir. insanların nefreti geçecek, diktatörler ölecek, halktan alınan güç tekrar halka iade edilecektir. insanlar ölmeye devam ettikçe, özgürlük hiçbir zaman yokolmayacak. askerler! kendinizi köleleştiren, küçümseyen, ne yapmanızı ne hissetmenizi söyleyenlere vermeyin. sizi deneyen, sürüymüşsünüz gibi sürenlere, savaş zaiyatı olarak sunanlara karşı koyun. siz makina ya da hayvan değil, insansınız ! insanlığın sevgisini yüreğinizde taşıyorsunuz! nefret etmeyin! sadece sevmeyen ve normal olmayanlar nefret eder. askerler! kölelik için değil özgürlük için savaşın! luka'nın 17. kısmında, tanrı'nın krallığının insanların içinde olduğunu, seçilmiş bir topluluğun değil bütün insanların içinde,arasında olduğunu söylemekte. makineleri ve mutluluğu yaratacak olanlar da bu insanlardır, özgür ve güzel bir hayatı yaratacakları gibi. o durumda, demokrasi adına bu gücü biz kullanalım. hepimiz birleşelim. yeni, gençlere çalışma, yaşlılara güvenlik veren bir düzen için savaşalım. bunların yanında, sertliğin gücü artırdığını söylerler. yalan söylüyorlar! bu sözlerini hiçbir zaman tutmayacaklar. diktatörler kendilerini özgürleştirirken insanları köleleştirirler. şimdi biz sözümüzü tutmak için savaşalım. özgür, sınırları kaldırılmış, açgözlülük, nefret ve şiddetin olmadığı, dünyayı ilerlemeye, insanlığı da mutluluğa götürecek şeyler için savaşalım. askerler, demokrasi adına, hepimiz birleşelim!"

    --- spoiler ---

    videosu için:

    http://www.youtube.com/watch?v=5ivpiwzqcuy
  • filmin yapımı 1937'de, henüz nazizmin büyük bir tehdit olarak görülmediği bir zamanda başlamıştır. charlie chaplin'in öngörüsüne bakın... ne var ki, hitler'in avrupa'yı karıştırması ve fransa'yı işgali sonrası, chaplin haklı olarak biraz yusuflamış ve filmin sonunu değiştirerek ünlü konuşma sahnesini koymuştur (son sahnenin orjinalinde sanırım askerler hep beraber dansediyor). film gösterime girdiğinde hitler tarafından tomanya! ve işgali altındaki tüm ülkelerde yasaklanmıştır. yine de hitler merakını yenemeyip filmi yalnız başına 2 kez izlemiş, hakkında ne gibi bir tepki verdiği bilinememiştir. chaplin bunun üzerine "i'd give anything to know what he thought of it" demiştir.

    slapstick taşlama. ancak chaplin gibi bir dahinin altından kalkabileceği, cüret edebileceği bir isyandır bu film.
  • napaloni ile kucuk hinki*nin, malikaneyi gezdirirken ugradiklari berber salonundaki koltuklari fitifiti yukseltip inatlastiklari sahne mukemmeldir.

    yapildigi donem(1939-1940) dikkate alındığında insan daha da etkileniyor. öngörü, kara mizah, mangal gibi yurek hepsi birarada.
  • bu filmde ozellikle chaplin in sallamasyon almancasi gülmekten kirip gecirir...
hesabın var mı? giriş yap