• yönetmen (bkz: andaç haznedaroğlu)'nun mülteciler temalı yeni filmi. filmin dilinin arapça olması ve türkçe altyazıyla izlenmesi filmin tüm ambiyansını değiştirmiş ve anlatılanların gerçekliği ile sarsıcılığını arttırmış. hem maryam karakterine hayat veren (bkz: saba mubarak) hem de lina karakterine hayat veren minik oyuncu (bkz: rawan skef) harikalar yaratmış. çocukların oyunculuklarının ne denli eşsiz olduğunu bir kere daha görmüş oldum minik sayesinde.

    mültecilerle bu denli hemhal olmuş bir ülke olmamıza rağmen ne yazık ki mülteci temasını işleyen çok az film var ülkemizde. bu filmlere bir yenisinin daha eklenmesi, bu konunun böylesine sanatsal ve tesirli bir şekilde işlenebilmesi ve bu başarılı işin bir kadın yönetmenin elinden çıkmış olması beni çok mutlu etti.

    film suriye'den ve suriyeli mültecilerden daha ziyade savaş, savaşın bir toplum -ve özellikle de ataerkil bir toplumda yaşamak zorunda kalan kadınlar ve kız çocukları- üzerindeki etkilerini anlatarak şahane bir perspektif sunmuş. bu sayede de evrenselliği yakalamış ve çağının ötesine geçerek gerçek bir sanat eseri olma özelliği kazanmış bence.

    --- spoiler ---

    filmin ismi olan 'misafir' kelimesi çok güzel düşünülmüş, beni çok etkileyen bir detay oldu.

    filmin en kötü kısmı bence şebnem dönmez'li kısımdı. gerek oyunculuklar gerekse hikaye itibariyle filme yakışmamış bir bölüm olmuş bana kalırsa. eve suriyeli iki çocuk geliyor ve ne evin babası ne de iki erkek çocuğu bu olayla ilgileniyor. çok saçma gerçekten. her ne kadar modern dünyamızda kendi dertlerimize gark olup dünyadan kopsak da eve gelen bu iki insan hepimizin ilgisini çekerdi bence. o kısım gerçeklikten çok uzak resmedilmiş. o çocuklara gösterilmesi muhtemel çiğ ilginin üzerine gidilseydi çok daha realist ve başarılı bir temsil olurdu.

    --- spoiler ---
  • türk filmciliğinin 4,335,869' uncu, bir doğulu/güneyli batıya doğru yolculuğa çıkar ve dram yaşanır konulu, belgesel/film çalışması. ne ekmek çıktı be.
  • türkiye'nin ihtiyacı olan filmlerden; suriyeli düşmanlığının hitler almanya'sını çağrıştırdığı şu günlerde; insanlarımızın dramın bu açısını görmeye ihtiyacı var.

    ancak sinema filmi olarak beğenmedim, yönetmen ödül hedeflemiş sanırım; günahını alıyorsam kusura bakmasın ama bu kanaldan yürürse ödül alabilirim diye düşünmüş.

    sinema filminden ziyade kamu spotu gibi, duygu sömürüsü çok yüksek, bol bol çağan ırmak andık,sahi o nerelerde?

    çok klişe prototiplerle, siyasete hiç girmeden (ki siyaset derken siyasileri ya da suriye savaşı'nın dinamiklerini kastetmiyorum elbette), izleyenlere (ve çekenlere) vicdan rahatlatması sağlayacak bir yapım olmuş.

    başrol oyuncusu filmdeki gibi yunanistan'a kaçmış, oradan da bremen'e gitmiş. yönetmen halen haberleşiyormuş. ücretini slumdog millionaire filmindeki gibi oyuncu 18 yaşında gelince iletmek üzre bir hesapta muhafaza mı ettiler, yoksa ailesine mi verdiler merak ettim.
  • bu filmi internet ortamında izleyebileceğim bir site bilen varsa yeşillendirsin lütfen. ona çok teşekkür ederim
  • andaç haznedaroğlu suriyeli göçmen sorununa objektif yaklaşamamış.
    türk insanın suriyeli mülteciler konusunda iyi bir sınav vermediğini kabul ediyorum fakat bu kadarda değil.
    eğitimli, zengin karakter dışında türk insanını gömmüş andaç hanım.
    bu şekilde gözükmesinin temel sebebi hikayenin derin işlenmemesinden kaynaklanıyor.
    aslında iyi derlenmemiş göç hikayelerinden oluşuyor film.
    capernaüm un üzerine izlendiğinde misafir filmi sığ kalıyor.
    bunun sebebi tahminimce ,andaç hanımın konuya dışardan bakması, nadine libaki nin ise dil ve arap olmanın avantajı ile içerden gözlemlemesi.
  • az önce trt 2'de izlediğim, 2017 yapımı çok güzel bir andaç haznedaroğlu filmi.

    yönetmen andaç haznedaroğlu, birgün istanbul trafiğinde arabasıyla trafiğin açılmasını beklerken yanına suriyeli küçük bir kız kucağında ayağı kırık kardeşiyle yaklaşıyor. ilk başta dilenci sandığı kızın başka bir derdi olduğunu fark ediyor. bunun üzerine çocukları arabasına alıp hastahaneye götürüyor. çocukların kimlikleri olmadığı için dört tane hastahane dolaşıyorlar. bu olaydan çok etkilenen yönetmen yavaş yavaş filmi kafasında oluşturuyor. (ki filmde de bu sahneyi kullanmış.) ertesi gün gideceği bodrum tatilini iptal edip, sınır bölgelerindeki şehirlere gidiyor. kilis, şanlıurfa, gaziantep'teki kampları dolaşıyor. o insanlarla konuşuyor. ve film birkaç yıl sonra ancak oluşuyor.

    film, yaşama uğraşı veren mültecilerin gözünden savaşı, acıyı, gözyaşıyı, türkiye'de yaşadıkları zorlukları tüm çıplaklığıyla ortaya seriyor.
    mültecilere karşı ön yargılarınızı alt-üst edebilecek bir film.
  • andaç haznedaroğlu'nun suriyeden kaçan göçmenlerin hayatta kalma mücadelesini anlattığı filmi.
    film bir belgesel tadında ilerliyor. suriyelillerle hiç temas etmemiş birisine bu insanlar nereden gelir nerelerde yaşarı güzel bir şekilde anlatıyor. filmde anlatılanlardan çok daha kötü hayatlar yaşadıklarını tahmin etmek güç değil.

    naylondan bir çadır altında onlarca kişinin hayatta kalmaya çalıştığını defalarca gördüm.göçün yeni başladığı zamanlarda birgün sağlık taraması için suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye gittim, insanları muayene edip ihtiyacı olanlara ilaç ve erzak sağlamaya çalışıyorduk. arabada bir torba ilaç vardı. almak için bagajı açtım ve lanet olası kilit arızalandı bagaj geri kapanmıyordu. birkaç dakika içinde çevreme belki 50 tane göçmen toplandı hepsi arabadan yiyecek istiyordu. benimse birkaç antibiyotik dışında verebilecek hiçbirşeyim yoktu. şu hayatta kendimi en çaresiz en aciz hissettiğim anlardan biriydi. bu da böyle bir anımdır

    filmde ilk bakışta salt bir gerçeklik ifşası çabasında gibi görünse de yakalanmış güzel ayrıntılar var. kadınların hayata tutunuşları savaştan kaçarken kaş ipi epilasyon aleti almaları, çocuk başrollerin oyun parkında mutlulukları, lenanın savaşa geri dönüş isteği, çocukların geleceğe dair hayallerinin bile olmaması.. ve şehirli insanın kendini görünmez duvarlarla bu gerçeklerden soyutlaması..

    velhasıl bu filmi izleyin izlettirin derim
  • suriye iç savaşı sonrasında yıkıma uğramış evlerinden istanbul'a göç eden küçük bir kız çocuğu, kardeşleri ve onlara hamilik yapan komşusu ekseninde dönen, insanın vicdan-empati duygularını harekete geçiren bir film.

    iç savaşın ve ülkemize suriyeli mülteci akışının başlangıcından bu yana uzun zaman geçti, öfke duyduğumuz, empati kurup yardımsever olduğumuz, destekçi oldugumuz zamanlar oldu milletçe. ülkemizin ekosisteminde güçlü-zayif rekabetinde zayıf kısma giren mülteciler zaman zaman kötü muamele de gördü. mülteciler tarafından yapılan bazı zorbalıklar neticesinde halk, dışarıdan gelen bir gücün, kendisini devirmesine kızdı ve tepki de verdi.

    evet, bir yandan bakildiginda gerçekten bu filmde yasananlarda gerçeklik payı büyük diye düşünüyorum. bu insanlar ciddi manada psikolojik bir savaş da verdi. öldüler, öldürüldüler, gönderildiler ve gönderildikleri yerlerde ötelendiler. çoğumuzun hayal ettiğinde kabus sayacağı olaylara şahit oldular. dünya acımasız ve bencillik hat safhadayken baş etmeleri zordu.

    kendim de istanbul'da yaşayan biri olarak "öteki" olarak görülen mülteci kesiminin düzenlemesinin iyi yapılamadığına üzülür vaziyetteyim. ulkemizde işsizlik büyüyor, kalkınmışlık düşüyor ve mülteci sorunu halen büyüyorken bu durumu "kurtulunması gereken bir yük" olarak görmektense ortak paydaya cozulebilecek bir insanlık dersine çevirmeliyiz.

    sözün özü bu tip farkındalık yaratabilecek filmler neticesinde kendimize dönüp bir özeleştiri yapabilmeli ve optimal tabloya ulaşmak adına doğrucu düşünebilmeliyiz. bizi kim düşünsün demeden önce, en beterini düşünüp hareket etmek gerekir kimi zaman. bu "kapı açma" unutulmaz bence, mutlu edilen bir tane çocuk bile varsa, onun hatrına bu iyilikler yok olmaz. mutlu insanlar görmek dileğiyle, filmi izleyin ve kendinizi eleştirin derim. saygılar.
  • an itibariyle trt 2'de oynayan filmin geneli fazla başarılı olmasa da taş çatlasa 13-14 yaşındaki kızları koyun pazarlığı yapar gibi hiç görmediği adamlara satan suriyeli babalar ve askerdeki oğullarına ucuza çocuk gelin almaya çalışan beş para etmez türklerin olduğu kısacık sahnede insanın midesi fazlasıyla bulanıyor
hesabın var mı? giriş yap