• hugh laurie gunluk tutmaya karar verir. yazar eder fakat kendi yazdiklarindan kendi sikilir. yazdiklarini uydurmaya, uydurduklarini gunluge yazmaya baslar. gunluk renklenir, olaylar gelisir, the gun seller olur
  • hugh laurie'nin 1996'da yazdığı, ilk -ve şimdilik tek- romanı. gayet sürükleyici bir roman olup, hugh laurie abimizin rol yapma, bilimum enstrüman çalma yeteneğinin yanı sıra iyi bir yazar olduğunun da ispatı. çok güzel tasvirlerle, akıcı bir macera hikayesi.

    son baskısının üstünde ise house m.d.'nin kaleminden gibi bir ifade var.
  • hugh laurie'nin eğlenceli ve farklı polisiye romanı. bu tür romanları çok seven çok okuyan biri olarak farklı bir dili olduğunu söyleyebilirim romanın. oldukça muzip. yazan adam muzip, roman da muzip.

    tüm polisiye romanlardaki klişelerle dalga geçmiş yazarken, bol bol farklı farklı alanlara ve konulara gönderme yapmış bol bol detayları anlatmış. mutlaka okunmalı. fikir vermesi açısından aşağıda iki örnek veriyorum.

    --- spoiler ---
    misal romanın başında bir yerde,

    "ben kızın bağırmasın diye ağzını kapattım, hollywood filmlerinden öğrendiğimiz üzere, o benim elimi ısırmaya çalıştı, ben de ses çıkarırsa canını yakacağımı söyledim..."

    diyor, tam kelimesi kelimesine hatırlamasam da...

    bir başka yerinde,

    "öndeki adam taksiye bindi, ben de arkasından başka bir taksiye binerek takip ettim.
    en basit takipçi bile takip ettiğiyle aynı taksiye binmemesi gerektiğini bilir..."

    gibi bir şekilde anlatıyor.
    --- spoiler ---
  • hugh laurie'nin muhteşem kitabı. okuduktan sonra hemen başlığına baktım ve geçişlerin, karakterlerin vs. eleştirildiğini gördüm. ben orjinal dilinden okudum ve bunların hiçbirinde bir sıkıntı görmedim, tam tersine inanılmaz bir akıcılık vardı kitapta. hugh laurie'nin harika espri anlayışı ve house-vari benzetme ve metaforları sayesinde her karakter gözümün önünde kirpiğine kadar canlandı, sahneler hakeza. sadece son bölüm (spoiler vermeyeyim şimdi de son saldırı diyip geçeyim) biraz aceleye gelmiş gibiydi, onun dışında bir kusur göremedim şahsen.

    ayrıca "adam tıpkı house beyler" benzetmesi de biraz yersizdir kanımca, çünkü lang, house'a göre biraz daha aptal, biraz daha şebek bir karakterdir. anlatım tarzı ve diyaloglardaki/karakterlerin sahip olduğu düşünce zinciri house benzeri bir düşünceye yakın olduğu için öyle bir izlenim uyandırmaktadır.

    sanırım hayatımda ilk defa bir kitabı okurken bu kadar güldüm.
  • hugh laurienin bestseller kitabı. laurie thomas lang isimli bir eski scots guards elemanının başından geçenleri birinci ağızdan anlatıyor. kitap konusu itibariyle aslen bir casus romanı olsa da karakterin düşüncelerinde ve konuşmalarında sürekli ince bir alay söz konusu. bu da kitabın eğlenceli kısmını oluşturuyor. lang etrafındaki kişilerle, olaylarla, ortamlarla ve en önemlisi kendisiyle dalga geçebilen bir karakter. hugh laurienin zekası ve müthiş komedi anlayışı olay örgüsünde, ufak ayrıntılarda ve karakterin düşünce balonlarında kendini gösteriyor. türü* sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap. türkçe çevirisi varmı bilemeyeceğim ancak varsa bile laurienin eğlenceli anlatımı ve kıvrak dilinin kaçırılmaması için orjinal dilinde okunması gerekiyor şahsımca. robinson crusoe ellerinde bulunmasa bile 6 hafta içinde getirtebiliyor bu kitabı. şiddetle tavsiye ediyorum.
    şuradan ilk chapter okunabilir:
    http://www.powells.com/…how=067102082x&page=excerpt
    okunamazsa şuradan ilk chapterın bir kısmı okunabilir:
    http://www.amazon.com/…2?ie=utf8&p=s00f#reader-link
  • hugh laurie'nin, oyunculuk kadar olmasa da yazarlık yeteneğinin de olduğunu gösteren romanıdır. kafa dağıtmak için okunabilecek eğlenceli, kolay okunabilen bir romandır.
  • bir kitabevine sorduğum ve aynen şu cevabı aldığım kitap;

    -en son 2007de sipariş verdik.

    silah tüccarı adıyla nihayet yayınlandı.
  • eğer roman okurken romanın kahramanını biri canlandıracak olsa en iyi kim oynayabilirdi diye düşünen insanlardansanız, herif bizi nasıl esir aldıysa artık, bu romanın kahramanı için aklınıza house md' den başkası gelmiyor.

    & polisler yeni suç dosyalarını üstlenmek istemezler, bu genel bir kuraldır. eğer jant kapaklarını çalan bir genci yakalamaya çalışırken bir seri katilin cinayet mahalline çağrılırlarsa kanepenin altında jant kapağı aramaktan kendilerini alamazlar.
  • hugh laurie'yi house'dan tanıdığım için hugh'nun diyaloglarının kendi yeteneği değil de, senaristlerin zeka ürünü olduğunu sanırdım. lakin öyle değilmiş. hugh laurie de gerçekten oldukça başarılı diyaloglar yaratabiliyor imiş. başarılı.

    edit: ayrıca kitabın ana karakteri olan thomas lang isminde bir davul virtüözü var. davuldan soğutur.
  • cogu insanin bu kitabi okuyama yeltenmesinin nedeni, yazarin adi. 10 parmaginda 10 marifet hugh laurie 1996 ilk kitabini da yazmistir. agir house eksikligi hissettigim bir dönemde, hugh laurie'nin baska islerini arastirirken buldum bu kitabi.
    okumaya tereddüt ettim açikçasi. hayal kirikligina ugramak istemedim.

    ama 10 numara kitap. hani söyle iyi bir hikayesi olan, iyi yazilmis, bir oturusta okunan kitaplar var ya? bitirince seker yemis gibi bir tad birakan kitaplar? onlardan biri iste 'silah tüccari'.

    oldukça klise bir film kurgusu gibi duran hikaye, ana karakter lang'in bakis acisiyla ilerliyor. amaç güldürmek (biraz da düsündürmek) ve hugh laurie bunu lang sayesinde çok iyi basariyor. oldukça sempatik bir karakter olan lang'in olaylara bakis açisi, alayci tonu, tepkileri zaman zaman house'i andiriyor.

    iyi bir aktör ve iyi bir müzisyen olan hugh laurie'nin ayni zamanda iyi bir yazar oldugunu kanitlayan kitap.
hesabın var mı? giriş yap