• altyazısı tüm mecralardan kaldırılmış, fazla popüler olmayan ama denilene göre yüksek kaliteye sahip bir diziymiş.
    edit: türkçe altyazıları opensubtitles sitesinde hala varmış.
  • opensubtitles sitesinden de çoğu bölüm altyazısı kaldırılmış dizi.

    "görüntülemek istediğiniz sayfa, dmca'dan aldığımız bir şikayet üzerine engellenmiştir" uyarısı veriyor.

    bütün bölümleri indirdim elimde patladı türkçe altyazısını zamanında indirmiş olanlar yeşillendirebilir mi?

    edit: yeşillendiren arkadaşlara teşekkürler. +rep, emeğe saygı, şukela!
  • handmaid's tale, gördüğüm en iyi ve en rahatsız edici şeylerden biri, korkunç gibi değil, alışık olmadığımız bir rahatsızlık. çünkü çok makul bir durum, izledikten sonra "sadece dizi" deyip geçmiyorsunuz.

    keyifle izlenecek şeyler bakıyorsanız bunu geçebilirsiniz. izledikten sonra bir süre daha rahatsız hissettirmeye devam ediyor.
  • genel izleyici için izlemesi zor bir dizi olsa gerek. konu ağır, işlenişi daha da ağır çünkü. uzun, diyalog içermeyen sahneler çokça var mesela. ama bunların hiçbiri değil, diziyi izlerken -özellikler bir kadınsanız- ister istemez "bu durumun içinde ben olsaydım ne yapardım" diye düşünüyorsunuz. diziyi izlemeyi zorlaştıran şey bu aslında. dizi görsel olarak tatmin edici olmasının yanında, distopya seven izleyiciler içinse o ağır gerilimi çok güzel işliyor.

    özellikle üçüncü bölümü aşırı sinir bozucu, sinir bozuculuğu da ne kadar başarılı olduğunun göstergesi. şimdi sezon ortasındayım, sinirim bozula bozula izlemeye devam edeceğim, ve her kadının izleyip üzerine düşünmesi gereken bir dizi olduğunu inanıyorum.

    --- spoiler ---

    üçüncü bölümün başlangıcında, june'un iç monoloğu bile sinir bozmak için yeterlidir. belki de empati yapması nedense çok kolay geldiği içindir.

    "now i'm awake to the world. i was asleep before. that's how we let it happen. when they slaughtered congress, we didn't wake up. when they blamed terrorists and suspended the constitution, we didn't wake up either. they said it would be temporary. nothing changes instantaneously. in a gradually heating bathtub, you'd be boiled to death before you knew it."

    üçüncü bölümde flashback sahneler "önce"deki yaşantılarının o kaynama noktasına gelip, birdenbire değiştiği anları anlatır. bütün kadınların işten çıkarılışı, mal varlıklarına el konulup "kocalarına ya da nesillerine" aktarılışı, yapılan protesto, protestodaki müdahaleler... tamam susuyorum.

    dizideki her kadın için durumun çok zor olduğunu düşünüyorum. belki de en rahatı marthalar -hizmetçiler- ki onlar da... hizmetçi işte. kesinlikle yerinde olmak istemeyeceğiniz grup tabii ki de handmaidler. eşler için de durum pek iyi değil, kocaları başka bir kadınla önlerinde sevişiyor -tabii o seremoniye sevişmek denilirse-, çocukları olduğunda kendi çocukları olmuyor aslında... aslında dizideki yönetimin mantığında, böyle bir kısırlık salgınının olduğu bir toplumda en kıymetli kadınların "verimli" olanlar olmaları gerekirken, en akıl almaz eziyetleri onlar görüyor. bu da "geleneklere dönüş" mantığı yüzünden tabii. neyse. henüz sezon ortasındayım.

    --- spoiler ---
  • lan acaba günün birinde bunlar yaşanır mı diye düşüne düşüne okuduğum kitap. margaret atwood ablamız her distopyanın içinde bir ütopya bulunduğunu belirterek, romanın türünü “üstopya” olarak tanımlamış ama bence resmen distopya. ablalarım, annelerim, kardeşlerim kitaptaki cümleyle sesleniyorum size “nolite te bastardes carborundorum” yani "piçlerin seni ezmesine izin verme!"
  • dizinin ne kadar harikulade olduğundan bahsetmeyeceğim. offred'den alıntı da yapmayacağım. yukarıdaki entry'lerde defalarca tekrarlanan sözleri bir de ben yazmayacağım, ne kadar çarpıcı olsalar da. izlediğim en iyi dizilerden biri. dizide çalan şarkılar da en az dizi kadar iyiydi. her bölümde çalan şarkıların tek tek listesi için: buyrun.

    margaret atwood'a bu distopyayı yarattığı için ayrıca teşekkür etmek gerek.
  • (bkz: nilüfer baş) inceleme videosunda diziyle ilgili güzel detaylara yer vermiş.

    -gilead ismi incilden alınan bir referans
    -kostümlerden kırmızı olan magdalenalı meryeme mavi olan meryem’e refere ediliyor.
    -ilk eş değerli görüldüğü için dokunulmuyor bunlara echo kadın deniliyor ve damızlık yapılmıyor ama echo kadın dizide ele alınmadı.
    boşanan, ikinci kez evlenen/evlenilen ya da dul olan kadınlar için bu koruma ortadan kalkıyor. offred kocasının ikinci evlendiği kadın bu nedenle suçlu birisi.
    -serena joy ebeveynliği eş olmayı görev olarak gören bir kadını temsil ediyor. cinsiyeti kadın olmasına rağmen erkek dünyasına ait bir figür. kitapta daha yaşlı ve vaiz konumunda. azizlikle bağdaştırılan bir takma isim serena joy.
  • (bkz: yeni türkiye)
  • tabi dizisini izliyorum. barış özcan'ın herkese tavsiye etmiyorum demesi üzerine izlemiştim. merak mefhumu daha da depreşti. izledim mükemmel birşey. ama barış abinin neden herkese tavsiye etmediğini halen anlamadım.

    kadınların sosyal hayattan iş hayatından çıkarılmasını konu alan hatta hayattan çıkarılmasını konu alan bir dizi. iç matematiği çok güzel kurgulanmış. herhangi bir hata bulamıyorsunuz. izleyin efendim.
  • hulu platformunda yayınlanan margaret atwood'un romanından uyarlama, bilim kurgu-drama tarzında bir dizi.
    imdb
    haneke nin rahatsız ediciliğine sahip bir dizi. en azından bende öyle bir hissiyat uyandırdı, diyaloglar, sahneler çok doyurucu beğendim, başarılı bir proje.
hesabın var mı? giriş yap