• burada gordugumuz, hap halinde yenilen yemek konseptinin hala gerceklesmemis olmasi bana 2010 oldu uçan arabalar nerede orospu çocukları isyanini cagristiriyor.

    "ama o zaman yemegin zevkini alamazsin" demeyin. orada durmayacaksin ki. iki saat boyunca dunyanin en lezzetli bifteginin tadini damaginda birakan haplarla devam edeceksin. kolesterol derdi olmadan dondurma yiyormus hissi veren haplar da olabilir. tadinin yaninda yemegin dokusunun hissini taklit eden kimyasallar olabilir. bunun sonu yok

    hatta hapi birak, ne ugrasacagiz bu sub-optimal duyu organlariyla (kimyasal reaksiyonlar olacak da, reseptorler gaza gelecekler de, bunu elektrik sinyaline cevirecekler de), direkt beynin ilgili yerlerine elektrik sinyalini yolla. yani yil oldu 2012, mr var, cat scan var, csi miami var, cikolata yiyince hangi bolgeler uyariliyormus bak, sonra bagla sehir sebekesinden direkt hatti oraya, adam zevkten delirsin.

    bence bununla da kalmayalim. imkanim olsa gmsh'nin yuzde 20'sini bu islere harcar, o sinir tesisatini da yeniden duzenlerdim. mesela sag el parmaklarinin basinc reseptorlerini koku alma merkezine baglardim, orta parmaginiz cimdiklediginizde burnunuza papatya kokusu gelirdi. yuzuk parmagimi sicak suya tuttugumda kulaklarimda mozart cinlasa. 32 disim var, her birini bir cocukluk animla ozdeslestirsem, disimi fircaladigim zaman hayatim bir film seridi gibi gozumun onunden gecse..

    bu baglantilari para verip kolayca degistirebiliyor olsak ayni seylerden biktigimiz zaman. mesela appstore'dan yeni kokular download edebilsek beynimize, itunes kullanarak (o tarihte bile dandiktir eminim) indirdigimiz kokulari istedigimiz duyu organiyla iliskilendirsek.

    premium uyelik alinca sarhos olmak, eroinden ucmus olmak hisleri olabilir. kaka yaparken high olmayi isterdim mesela. gerci boyle istege bagli * orgazm gibi seyler yasak olurdu herhalde, dikkat gerektiren isler esnasinda millet bunlari yapip olumcul kazalara yolacar diye. lisansli olmak lazim belli modulleri kullanabilmek icin.

    orgazm dedim de aklima geldi: evrimsel bakis acisina gore bu seksi ve uremeyi odullendiren bir sey ya. yani buna sahip olan bireyler daha cok sevisip daha cok cocuk sahibi olduklarindan, orgazm olmayanlarin genleri yokolup gitmis zamanla. (aslinda bu gorus erkek orgazmi icin gecerli. kadinlar icinse daha cok yan urun gibi bir sey. fetusken erkek ve kadinin ureme sistemleri birbirine yakin oldugundan, erkege orgazm verecek genler kadinda da bulunuyor ister istemez. surada ingilizce bir yazi var alakali) bu mantigi kullanarak, istedigimiz her davranisi orgazm benzeri tecrubelerle odullendirebilir -veya tersi, aciyla cezalandirabilir- ve davranis bicimlerimizi uzun vadede yonlendirebiliriz.

    pavlov'un kopegi gibi ama ayni anda hem kopegiz, hem pavlov.
  • dünyanın en kötü şarkısına sahip çizgifilm. sözlere bak:

    meet george jetson.
    his boy elroy.
    daughter judy.
    jane his wife.

    bu mudur yani? nice to meet you amına koyim.

    insan biraz ghostbusters'a bakar, ne bileyim ninja kaplumbağalara bakar utanır bu şarkıyı yaparken. lan en olmadı taş devrindeki muadilin flintstones'a bak ona bile razıyım. ayıp. sabahın altısında nerden akla geldiyse.
  • kesinlikle bir cocugun izleyebilecegi en guzel cizgi filmiydi.
    cizgifilm boyunca supersonik teknolojik aletlerle tanisirdi izleyen; ki her cocugun hayellerini susleyip hayal dunyasini gelistirdigini dusunuyorum.
    ornegin sabah kalkip bir bant uzerine gecerdi george, icinden gectigi koridor boyunca dusunu alip - daha dogrusu robotik eller onu yakayip - disini fircalar, uzeri giydirilip parfumu sıkıldıktan sonra direk kahvalti masasina oturtulurdu. kahvaltiyi da juke box umsu makineden secer ve tabii saniyesinde onune duserdi. karisi da kuafore gidip kafasini makinaya soktugunda her saniye farkli sac renkleri ve sekillerine sahip olurdu, hatta binlerce model sonrasi normal sacini en cok begenip oyle cikmisti kuaforden.. mal.
  • karakterleri hatırlayacak olursak;

    george jetson
    38 yaşında, sevgi dolu bir aile babası olan george, gerek iş yaşamında gerekse özel hayatında olsun çoğunlukla yanlış kararlar vermektedir. spacely's sprockets şirketinde bilgisayar mühendisi olarak haftada 9 saat tam zamanlı! çalışmaktadır. jane ile evli, elroy ve judy adında iki çocuğu vardır. george hikayenin ana kahramanıdır.

    jane jetson
    35 yaşında, george'un eşi ve ev hanımıdır. modaya ve alış verişe tutku derecesinde bağlıdır. en sevdiği alış veriş merkezi "mooning dales"'tir. jane aynı zamanda sorumluluk sahibi bir anne ve ailesi için hayatı daha yaşanabilir ve eğlenceli hale getirmeye çalışan bir ebeveyndir. ev dışında "galaxy women historical society" üyesi, "leonardo de venus" ve "picasso pia" hayranıdır.

    judy jetson
    16 yaşında, ailenin büyük çocuğudur. öncelikli ilgisi o yaşlardaki her kızda olduğu gibi giyim, moda ve dedikodudur.

    elroy jetson
    7 yaşında olan elroy, jetsonlar'ın küçük çocuğudur. oldukça zeki olan elroy, uzay bilimleri alanında uzmandır. "little dipper okulu"'na giden elroy burada uzay tarihi, astrofizik ve yıldız geometrisi eğitimi alır. genel olarak yumuşak huylu ve iyi bir çocuktur.

    rosie
    45 yaşındaki rosie, jetsonlar'ın ev işleriyle uğraşan hizmetçi robotlarıdır. eski model olmasına rağmen rosie'yi jetsonlar çok sever ve asla yeni modeller ile değiştirmeyi düşünmezler. rosie her türlü ev işinin yanında, çocuklara ebeveynlik de yapar. çok disiplinlidir. zaman zaman aileye tavsiyeler vermekten kaçınmaz.

    astro
    yaşı bilinmeyen astro evin köpeğidir. esas adı tralfaz'dır. jetson ailesi onu almadan önce astro, ultra-milyoner mr. gottorocket'in köpeğidir. astro, george'un en iyi arkadaşı olmasının yanında, kısmen konuşabilmektedir.

    orbitty
    yaşı bilinmeyen orbitty, jetson ailesinin ikinci evcil hayvanıdır. orbitty esasen ayakları yaya benzeyen bir uzaylı yaratıktır. hislerini vücut rengini değiştirerek gösterir. bu karakter diziye, dizinin 1980 sonrası bölümlerinde dahil olmuştur.

    cosmo g. spacely
    yaşı bilinmeyen spacely, george'un patronu ve spacely sprockets şirketinin sahibidir. siyah saçları ve sinirli mizacıyla, muhalif bir çizgisi vardır. kısa boylu olmasından dolayı güvensiz bir tip olarak lanse edilir. spacely george'a daima bir takım fikirlerle gelir ve bunların hepsi olumsuzlukla sonuçlanır. george da sürekli bu yeni fikirleri batırdığı için suçlanır. akabinde spacely george'u tekmeleyerek ofisinden kovarken "jetson, kovuldun" der. ama bir sonraki bölümde bu durum george'un işine geri dönmeyeceği anlamına gelmemektedir.

    cogswell
    cogswell's cosmic cogs şirketinin sahibi olan cogswell, spacely'nin en büyük rakibir. sürekli spacely ve george'un başına işler açar. spacely kadar olmasa da cogswell'in de bir muhalif çizgisi vardır. o ve spacely birbirlerinin işlerini bozmak ve şirketlerini batırmak için sürekli cin fikirler peşindelerdir. cogswell sıklıkla spacely'nin fikirlerini çalmaya ve onları kendi yararı için kendi fikirleriymiş gibi satmaya çalışır. fakat bu rekabet her ikisi için de daima geri teper. işler biraz kötüleştiğinde spacely gibi çalışanlarını kovma taraftarı değildir.

    r.u.d.i.
    george'un iş bilgisayarıdır. ismi referential universal digital indexer'in baş harflerinden oluşmaktadır. insan kişiliğine sahip r.u.d.i., "insanlara yapılan zalimlikleri önleme derneği"'nin bir üyesidir.

    henry orbit
    jetsonlar'ın tamircisidir. daima yardımsever olan henry her zaman yumuşak başlıdır. henry'nin robotu mac, rosie'ye aşıktır.
  • anne ile kızı mini etek giyerlerdi. ikisinin de sütun gibi bacakları vardı. o yaşta nefsimiz uyanırdı şerefsizim.
  • garip bir aletleri vardı. böyle judy saçını içine sokardı renk renk desen desen olup çıkardı saçları. sonra parmaklarını sokardı, çatır çatır sürülmüş ojelerle çıkardı elleri. bundan bi tane edinmek istiyorum ben. ve azim yaptım ileride meendiz olup bu aleti ben icat edicem, evet..
  • 7 yaşlarındayken amerika'da izleyip, "bunlar çakmaktaşların* amerikan versiyonu olsa gerek" diye düşündüğüm çizgi film.
  • metrodaki yürüyen bantlarda her seferinde insanın aklına gelir bunlar. bir de tabii 2000 yılından itibaren uzay giysileriyle dolaşacağımıza inandığımız çocukluk günleri..
    işte tam o anda yürüyen bandın sonuna gelip zınk diye adımınızı sabit sabit duran yere atar, gerçeğin tokadıyla karşılaşırsınız *.
  • 1962 yapımıymış. back to the future'ın 80'lerin ortasına denk geldiğini düşünürsek o dönemde bu iş büyük iş olmuş.
  • onca teknolojiye rağmen televizyonlarında anten vardır bu ailenin... "ulan, uçuyosun arkadaş ne anteni ?" demezler mi adama?.. nerde kaldı o teknoloji.
hesabın var mı? giriş yap