• (bkz: sam mendes)
  • khaled hosseini nin ilk romani. afganistan ve amerikada gecen, 1970lerde baslayip 2000lere kadar suren donemin olaylarini bir cirpida okunasi bir anlatimla sunan ve bir cirpida okuyan herkesi de aglatmayi basaran son donemde okudugum en guzel eser.
  • insana neredeyse bir ani kitabi olmadigini unutturan sicaklikta nefis bir roman ama insani paramparca ediyor. zeruya shalev'den beridir dili ve anlatimi bu kadar iyi bir yazar ben bizzat kendim olarak gormedim. dogu, bati, taliban, degisen hayat karsisinda saskinlik, haksizliklar ve god bless america.
  • sabancı üniversitesi'nde ki eng 102 dersinde okutulan ve bölümlerinin öğrencilere sunum yaptırıldığı kitap.
  • film çekimlerinin tamamlandığı kitaptır. filmin yönetmenliğini monster's ball , finding neverland ve stranger than fiction dan tanıdığımız marc forster üstlenmiş.
  • isminin cazibesine kapıldım da aldım, iyi ki de kapılmışım, bu sene okuduğum en güzel roman. amir'in ülkesine ve geçmişine özlemi, babasının popülerliği ve karizması altında ezilen kişiliğiyle ve kendisiyle hesaplaşmasının öyküsü, arka planda uluslararası ilişkilerin tampon devleti bahtsız afganistan'ın etnik çelişkilerini içeren yakın tarihiyle okuyucunun ilgisini son sayfasına kadar üzerinde tutuyor. hüznün ve iyimserliğin içiçe geçtiği çok akıcı bir anlatımı var. roman tekniği ve lisanı son derece başarılı. insanın kah kabil'de kah san francisco'da golden gate parkında uçurtma uçurası geliyor. ayrıca içinde tek bir yerde türkiye ve türklerden bahsetmese de bizden de çok şey var bu romanda. afganlarla yemeklerimiz, adetlerimiz, dünyaya bakışımız ne kadar da benziyormuş dersiniz.
  • bir kelimeyle buz gibi sogudugum roman. aslinda yazimi, ifadesi, amir'in cesitli icsel catismalarinin hikayesi cok cekici, cok guzel okunuyor. ama mesela the confessions of max tivoliyle aralarinda daglar var. hikayedeki bir takim surprizler aslinda o surpriz insa edilirken bir sekilde ifsa olunmus -oyle ki normalde bir kitaba basladiktan sonra sonunu okuyup oyle devam eden ben oyle bir sey yapma ihtiyaci duymadim, ve ilginctir ki sonunu okuyup devam ettigim kitaplarda olaylarin gelisimini hicbir zevk kaybi hissetmeden takip eden ben bu kitapta ben istemeden bana verilen ipuclari ve sonlar yuzunden daha az zevk aldim.

    neyse, gelelim kitaptan sogumamin sebebine. simdi efenim, yazarimiz afgan asilli, kabil dogumlu, 1980de ailesi amerika'ya siginmaci olarak gelmis. kabil'de ne kadar yasamis, afganistan'daki afgan kulturunu ne derece yasamis bilmiyorum. ama roman bana "afganistan'i amerikalilara tanitalim bakalim" diyerek yazilmis gibi geldi. araya sikistirlimis farsi kelimeler mesela cogunlukla gayet anlamsizdi. amerikali gozuyle okuyorum, arada italik yazilmis onlara kesinlikle bir sey ifade etmeyen kelimeler, "bakin oranin diliyle boyle bisi var"in disinda veya o dile/kulture hakimiyeti ima disinda bir sey anlamaz ki amerikali ondan. cogu turkun farsca yuzunden o kelimeleri cikarabilecegini dusunuyorum, ben orta asya deneyimim yuzunden hemen hepsini anlayabiliyordum bahsettigi seylerin (mesela "chopan") ama o zaman iyice yapay geldi durup durup karsima cikan italik kelimeler. bende bir gercekcilik, "ha bu yazar bu kulturu biliyor" imaji degil, ters teperek "of, anladik biliyorsun, ne gozumuze sokuyorsun?" tepkisi yaratti.

    buz gibi sogutan kelime ise "mekro-rayan" oldu, 1975 yilinin kisinda kabil'deki mahalleleri sayarken mekro-rayan'i da araya sikistirivermis. bu da gosteriyor ki 1975 yilindaki kabil'i bize anlatirken acmis wikipedia'dan (veya baska bir yerden) kabil'in mahallelerine bakmis, bidi bidi yazmis. mekro-rayan (daha dogrusu mikro-rayon) hemen her buyuk orta asya sehrinde bulunan bir mahalle ismidir, sovyetler buralara yerlestiginde gelen ruslarin yerlestirildigi, genelde orta asyanin yerel avlu tipi evlerinden farkli olarak cok katli apartmanlarin dikildigi mahallelerdir. rayon da zaten rusca ilce demek, bir yonetim birimi yani. tamamen sovyetlerle alakali bir olusum yani, demek ki kabil'de 1979 oncesinde mikro-rayon diye bir mahalle bulunmasi mumkun degil (jstor'da bir makalede de kabil mikro rayonundan bahsederken sovyetlerin insa ettigi diye belirtmis).

    bir romanci ille de yasadigini mi yazmak zorundadir, tabii ki hayir. mesela orhan pamuk'un beyaz kale ve benim adim kirmizisi tarihi romanlar, adam arastirmis arastirmis yazmis, o donemleri bilmedigimiz icin de gayet inandirici, samimiyetinden kusku duyulmuyor. ama the kite runner'da gozume gozume sokulan kulturel referanslarin arastirma sonucu edinildigini, bilinmesiyle otantiklik havasi veren seylerin alsinda ogrenilmis oldugunu anlamak butun samimiyetini yokediyor hikayenin, engel olamiyorum. amir=hosseini denklemi uzerine insa edilmis bir roman bu, o esitlik bozulunca bir seyler havada kaliyor, sallaniyor, bir afganin bana anlattigi hikaye degil bir afgan-amerikalinin amerikalilara anlattigi bir hikaye oluveriyor (aradaki yedi farki bulunuz).

    yine de, benim gibi ufak detaylara takilan bir tip olmayanlar zevkle okuyacaktir.
  • bir solukta okuyamadığım kadar sinir bozucu kitap... öyle ki amir'e küfretmek için mola vermek zorunda kaldım sık sık... kitabın asıl beğenilme nedeni ise bana göre, hikayeyi anlatan baş kahramanın basiretsiz, ödlek ve kızılcık sopası ile dövülesi insanlardan biri olması... insanlara değişik gelen o... ayrıca boktan önyargılarla, bağnazlıkla, yobazlıkla ne hayatlar kararıyor, ne ülkeler yok oluyor gözümüze gözümüze sokulması da başka bir sinir bozukluğu...

    farsça'dan ne kadar çok sözcük almışız onu görmek enteresan tabii ama amerikalı okuyucuya fazla bir şey ifade etmeyeceği de açık.. yalnızca egzotik tadlar bırakır.. ama ingilizce kitaplarda ve şarkılarda çok vardır bu tarz yaklaşım... o açıdan yeni bir şey sayılmaz... yine de tavsiye edeceğimdir... isyanımla birlikte...
  • ayrıca aklıma gelmişken ve feci spoiler olarak,

    --- spoiler ---

    kitapta bahsi geçen 3 ana hazara kahramanın da bir şekilde ya zikilmiş ya boynuzlanmış olması da gözümden kaçmadı değil.. yani halit hüseyin'e pek bir peştun bakış açısı içerikli olmuş kuzuciğim diyorum buradan...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap