• aldiği istihbarata ve emirlere kulak asmadiği için cezalandirilmiştir irwin amca... lakin hapishaneye kendisinden önce tavana vurmuş karizmasi gelmiştir, yazmış oldugu kitaplar, kazanmış oldugu zaferler, kurtarmış oldugu askerler, çekmiş oldugu işkenceler, takmış olduğu yıldızlar, atmış oldugu üçlükler, bağlamış oldugu bağcıklar gelmiştir... bu bakımdan biraz gladiator'u andirmakta film, irwin geçmekte, insanlar selam durmakta, nasil o filmde spinach'a "seninle kartacada savaştım", "94'te fenere dört attiğimiz maçta liberondum" gibi laflar ediyolarsa, burada da aynı mualameyi görmektedir adamimiz... bu arada kendisinin dünyadaki bütün savaşlara katılmış bir commandin rambo oldugunu görürüz... vietnam, körfez savaşı, bosna bunlarin akilda kalanlari... herneyse, bu kadar karizmatik bir amca elbette burada da rahat duramayacak ve "bi on sene yatip çikicam valla başka derdim yok" dese de, etliye sütlüye karışacaktir, olaylar gelişecektir... filmin ilerlemiş dakikalarinda robert redford'un ataları arasinda ameleler olduğu da göze çarpacaktir... ayrica prince of venezuela bölümü de komiktir, gülünesidir...
  • robert redford ve james gandolfini..
    herkesin saygı duyduğu usa'nın önemli generallerinden olan general irwin*'in politik bir nedenden ötürü cezalandırılması ve kaldırıldığı hapisane yönetiminin* insafsız idaresinden dolayı, hapisane sakinlerini de yanına alarak, çıkardığı haklı isyanı temel almakta olan filmdir..
    tarafımca "tam oscarlık" olarak nitelendirilmiş, fazlasıyla seyredilesi filmdir..
  • haksizliklarla mucadele uzerine yapilmis en iyi filmlerden biridir. kimse amerikan propagandasi yapiyor demesin simdi, adam ne bayragi asacakti oraya turk bayragi mi? amerikada amerikan askeri hapishanesinde gecen film sonucunda. boyle sacma milliyetci yargilara gerek yok.

    film boyunca tuyleri diken diken eden sahneler var, en az 5 kez izlemisimdir bu filmi ve hicbirinde en ufak sikilmadan ilk izledigim heyecanla izledim. robert redford inanilmaz bir oyuncu zaten, ona suphe yok, diger rollerdeki oyuncular da cok basariliydi, ve film bir liderin yapilan haksizliklar karsisinda eli kolu bagli bir grubu cekip cevirmesini ve onlara bu haksizlik ve zulme karsi gelmeyi ogretmesini anlatiyor. filmin son 15 20 dakikasi ztn tek kelimeyle muhtesemdi, hele son 5 dakika.

    kesin onyargilardan siyrilip izleyin bu filmi, o zaman anlatmak istedigi daha net oluyor.
  • --- spoiler ---

    james gandolfini'nin orospu çocuğunu ustalıkla oynadığı harikulede film. irwin reyiz ise nedense gözümde osman pamukoğlu'nu canlandırdı.

    --- spoiler ---

    edit: imla
  • sozlukte sikko olarak degerlendirilmis genel anlamda ama bence cok cok basarili bir yapim. ozellikle robert redfort'un performansi muhtesem, her karesi dun gibi aklimda..
  • askerlik kariyeri masabaşında geçmiş bir adamla, kariyerini cephede ve esaret altında geçirmiş bir generalin adalet mücadelesini anlatır.

    aslında ilk etapta gandolfini'nin canlandırdığı karakter; general irwin'e hayrandır. lakin cezaevine geldiğinde hem bu hayranlığı belirtip hem de otoritesini kurmak istemektedir. general'e kendisinin de ne kadar iyi bir asker olduğunu göstermek amacıyla askeri koleksiyonunu gösterir; film burada kopar:

    --- spoiler ---

    - bu kadar geniş bir askeri koleksiyonu olan adam cepheye hiç adım atmamış olmalı! eğer savaşsaydı bu merminin bir hatıra eşyası değil; başka bir insanı yaralayan veya öldüren bir metal parçası olduğunu bilirdi!

    --- spoiler ---

    gerçek bir liderin asla egolarıyla ve rütbesiyle insanlara üstünlük kurmak isteyen bir orospu çocuğu değil; adaletli, hızlı ve doğru kararlar verip, bu kararların arkasında duran irwin gibi adamlar olduğunu anlatır.

    robert redford ve gandolfini'nin oyunculuğunu yanı sıra onbaşı aguilar rolündeki eleman da filmin unutulmazlarındandır. özellikle selam verecekmiş gibi yapıp saçlarını düzeltme hareketiyle.

    bir de levent kırca'nın son filmiyle aynı dönemde vizyona girmişti. nereden mi hatırlıyorum?!

    andaval arkadaşım ''son kale'' yerine ''son'' filmine bilet almış; dolayısıyla bizi yanlış salona sokup film başlamadan salondan atılmamızı sağlamıştı. sonra tekrar gittik bu filme bilet aldık. izlemesi çok meşakkatli bir filmdi benim için.
  • "take a look at a castle. any castle. now break down the key elements that make it a castle. they haven't changed in a thousand years.

    1: location. a site on high ground that commands the territory as far as the eye can see.
    2: protection. big walls, walls strong enough to withstand a frontal attack.
    3: a garrison. men who are trained and willing to kill.
    4: a flag. you tell your men you are soldiers and that's your flag. you tell them nobody takes our flag. and you raise that flag so it flies high where everyone can see it.

    now you've got yourself a castle. the only difference between this castle and all the rest is that they were built to keep people out. this castle is built to keep people in. "

    sozleri ile baslayan muhtesem film.
  • filmde the shawshank redemptiona pek çok gönderme var. hatta bazı planları birebir aynı. örneğin general irwinin* bir yandan futbol topu atarken bir yandan bahisçi elemanla konuştuğu sahne, cezaevine getiriliş sahnesi ve kapıların kapandığı ilk sahnede kameranın yukarıdan yavaşça aşağıya doğru kayması gibi. cezaevi bile profilden andırmakta, o derece.
  • çok güzel olmamakla birlikte, hoşça vakit geçirmek isteyenler için ideal bir seyirlik. yalnız son sahnelerde yer alan trebuchet yapımının sadece 5 dakikaya sıkıştırılabilmesi biraz ilginç olmuş. ayrıca biri iki durum dışında, film boyunca hapishane müdürünün mahkumlara kötü davranışı da yoktur. vardır denirse orası da çocuk parkı değil derim. şahsi notum: (7/10)
  • robert redford'un uyandırdığı hapis askerler önce sahte bir isyan sergiler. amaçları, idarenin bir isyan durumunda hangi hamleleri yapacağını görmektir. bu hamleleri öğrendikten sonra gerçek isyanı başlatırlar.

    akşamdan beri bu film aklımda.

    (bkz: 15 temmuz 2016 tsk'nın yönetime el koyması)
hesabın var mı? giriş yap