• roger waters abimizin de müzikal anlamda katkıda bulunduğu filmdir. howard shore ile birlikte yaptıkları "hello i love you" isimli parça filmin sonundaki yazılarla birlikte çalıyor. şarkıda geçen "dark side of the moon" ve "is there anybody out there" dizeleri ise abimizin pink floyd günlerine gönderme olarak algılanıyor.

    filmin altı yaşındaki oyuncusu rhiannon leigh wryn da şarkının nakaratlarında roger waters ile vokal yaparak "ben alti yasindan beri pink floyd u anlıyorum lan" deme hakkını kazanmış. onu da ekleyelim.

    filmin ilk gösterimi de 23 mart'ta yapılacakmış.
  • (bkz: #10623237)
  • enteresan bir film, çocuk masallarını zaman yolculuğu ile birleştirerek sunan bir yapıt. vakit geçirmek için seyredilebilir.
  • umudumuz çocuklarımız modunda şirin, fantastik bir film. alis harikalar diyarında ya bir dolu gönderme yapıyor ama işin gerçeği çok da dişe dokunur değil. son yıllar da herkesi etkisi altına alan "dünyamızı biz tüketiyoruz" söyleminin çocuklara anlatılış ya da çocuk gözüyle anlatılış biçimi diyebiliriz. daha karamsar bir açıyla büyüklere anlatılış tarzı için;

    (bkz: children of men)
  • çocuk filmi zannıyla karşısına geçip koltuktan düşmemle son bulan müthiş bir film. adamı beklentisiz yakalıyor ve alıp bir o yana, bir bu yana çalıyor bu film.

    fringe knowledge denen birşey vardır, tam türkçe karşılığı yok ama sonuçta uç noktada seyreden teoriler ve düşünceler diyebiliriz. ilk defa bir filmde bu kadar çok "fringe" konuyu bir arada, hem de gayet derli toplu gördüm. bu film çok az sayıda velet için e.t. geyiğinden çok daha etkili, çok daha derin anlamlar içeriyor olacak - bir tür dekoder yani. e.t.'nin bu kadar tutmasının nedeni spielberg'in yığınlara neyi nasıl anlatacağını çok iyi bilmesiydi. bu filmde öyle bir dert yok.

    --- spoiler ---

    ufaklık örümceklere einstein rosen köprüsü yaptırıyor, yahu bu brian greene efendinin de teorisi değil miydi diye düşünürken, brian greene filmde konuyu ilgilendiren bilimadamlarının arasında ortaya çıkıyor "henüz bu işin uzmanı yok" diyor - evet o da oynuyor filmde! geçit açılıp kapanırken kutsal geometri (sacred geometry - (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/sacred_geometry) şekilleri oluşuyor ve bunların mandalalarla yakın ilgisi var (edirne'deki selimiye camii'nin tavanında birleşme noktalarına dikkatle bir bakın yolunuz o tarafa düşerse).mandala'ların ortadoğu dinleriyle bağlantı noktası diyebileceğimiz "dağların ardındaki kitap" ufak kız tarafından söyleniyor, ki konuyu bilen öğretmen ve kız arkadaşı ağızları açık kalakalıyorlar karşısında. bu arada annenin bakışları ve tepkileri muhteşem, konuyla önceden hiç bir ilgisi olmadığı için "what? c'moon you don't believe it right?"diyor. seyircilerin çoğunun film ile ilgili görüşü bu aslında. veya ufak kızın bakıcısı ayarında tepkiler çoğunlukta genelde - onlara ulaşmanın yolu e.t. tarzı filmler . ama tüm bunlarla öyle ya da böyle yakından ilgilenenler bu filmi ağızları açık seyrederken en sonda roger waters uzun süredir duyduğum en iyi parçayla "millet haberiniz olsun çocuklarınız sizi açık kitap gibi okuyor" diyor ve koltuktan düşmek farz oluyor artık.

    filmin en temel konularından biri olan "genetic alterations" konusuna hiç girmiyorum bile, onun için şu meşhur gray alien'larla ilgili teorileri kurcalamış olmak gerek çünkü. filmin zayıf noktası burada çünkü gri genleriyle insan genlerini karıştırıyor finalde ve çözümün bu olduğunu söylüyor. fringe knowledge teorisyenleri için pek kabul edilebilir birşey değildir bu.

    sonuçta sürprizlerle dolu, bazı konularla ilgilenenler için altın madeni gibi bir film var karşımızda. arşive alınıp baş köşede durmasında yarar var.

    --- spoiler ---
  • filmin içinde yedirilmiş halen tartışılan güncel konuları, konularla ilgisi olan insanları anında cezbettiği gibi ilgisiz bünyeleri de ilgilenmeye sevkedebilecek huşulukta bir film.
  • dokuzuncu nesil bir yazar.
  • fen öğretmeninin tişörtündeki pink floyd tdsom (the dark side of the moon) ışık prizması resmi gözden kaçmadı.
  • son zamanlarda dikkatimi çeken ve okuyunca mutlu olduğum çoğu entarinin onun klavyesinden çıktığını fark ettikten sonra, iznini almadan badi listeme eklediğim yazardır.

    yazdıklarını okurken çok yakın bir arkadaşımın yazdığı bir şeyi okuyormuş gibi bir ruh haline girdiğimi, kendi kendime "evet yahu" deyip durduğumu fark ettim. sakin, bilgilendirici, dolu dolu ve düşünerek yazıyor. kendinin ne olduğu ve kimin ne olduğu konusunda yüksek bir farkındalığı var. net konuşuyor ve bunu yaparken empati kurup farklı bakış açılarını da ortaya koyabiliyor.

    güzel insan vesselam.
  • sözlüğe eskisi kadar çok giremiyorum. o yüzden de fazla yazar okuyamıyorum ne yazık ki. badilerimin entryleri dışında dikkatimi çekip, aklımda kalan bir yazının sahibidir the last mimzy. (bkz: her şeyin ters gitmesi/@the last mimzy).

    bugün de tesadüfen heybeliada gezisini anlattığı satırlarını okuyunca merak ettim ve başlığını ziyaret ettim. dostum akincibeyi'nin de övgü dolu cümlelerini görünce hiç şaşırmadım. sözlükteki değerleri hep arka arkaya keşfediyoruz.

    her şeyin ters gitmesi entarisi yüreğimi cızz ettirmişti. çünkü ben de 1 yıldır iş konusunda sıkıntılar çekiyordum ve aralıktan beri de işsizdim. diğer yazılarını da okudum. düzgün ve içten bir kişinin kaleminden çıktığı belli. tartışmak istediğim fikirleri de var. örneğin kürt sorunu sadece sınıfsal mıdır? ben o kanıda değilim. ama neyse bunu tartışmanın yeri burası değil.

    en azından bilmesini isterim ki, hayatta her şey bir ara ters gitse de, kendisini hiç tanımayan ama fikirlerini ve duygularını paylaşan ve saygı duyan insanlar var. zaten bir insanı iyi tanımanın en iyi birinci yolu beraber yolculuğa çıkmaksa, ikincisi sözlükteki entarilerini okumak bence.

    kendisine her şeyin ters gitmediği, ailesi ile beraber nice mutlu günler diliyor, müsaadesi ile okunacak yazarlar arasına katıyorum.
hesabın var mı? giriş yap