• açık dünyasında sahip olduğu devasa haritanın hakkını verebilen günümüzdeki nadir oyunlardan bir tanesi. oyunu hafta içi 3 saat, hafta sonlarında 5-7 saat arası oynamalarla 3 haftada anca bitirebildim. o da en son artık lan bu bitmeyecek işim gücüm aksadı bu ipne yüzünden diyip, saraya dalmamdan. yoksa daha champions' ballad görevinde revali'nin kısmı kaldı. son hatırayı bile almadım. tonla da side ve shrine quest duruyor. onlarca item kaçırdım. royal guard's seti bile toplamadım sarayda. of ya. şimdi üniversitede öğrenci olmak sabahtan akşama kadar şu oyunu eme eme oynamak vardı.

    ortalama üstü bir pc'de cemu ve bir adet kol ile gayet keyifli bir şekilde 60 fps'de oynabilirsiniz. hele ki öğrenciyseniz atlayın serüvene.

    oyun müthiş. klasik bir nintendo oyunu zaten. nedir o? şu: oyunun mekaniklerini öğrenmek toplamda yarım saatinizi alıyor. ondan sonra ne yapacağınız tamamen size kalmış. bu mekaniklerin kombinasyonları ile oyunu tamamen kendinize ait tarzda oynayabiliyorsunuz. isterseniz kalkanla tony hawk pro : hyrule edition çekin. isterseniz, avcılık yapın. isterseniz hiç beklemeden direk gidip ganon'u kesin. seçim sizin. oyun size oynamanız için temel mekanizmayı göze batmadan verip salıyor. ilk bir iki gün oyunun imkanları sayesinde sadece sağda solda bokoblin kardeşlerimizle deneyler yaptım.

    ama bu oyun hakkındaki en önemli şey açık dünyanın hakkını verebilmesi olabilir. normalde açık dünya oyunlarında oyun içerisindeki önemli olaylar harita da sadece bir nokta da yer alır. gta serilerindeki gibi düşünün. görevin olduğu yer dışındaki yerler biraz boş kalır. botw bu olayı köküne kadar çözmüş.
    adamlar öyle güzel öyle detaylı yapmışlar ki haritayı nereye gidersek gidelim daima doğru yerdeyiz.

    bir örnek vereyim. oyunun başlangıcında görevimiz kakariko köyüne gitmek. düşüyoruz yola. normalde bu oyuna aşina olmayan biri olarak benim beklediğim, yola vururum abi, yolda savaşacağım tipler kesin çıkar. onlardan loot çekerim, bu 3-5 defa olur sonra köydeyim. olm adamlar öyle bir oyun yapmışlar ki köye gitmem gerçek hayatta iki günü buldu. nasıl oldu anlatim, köy diye vurdum yola, biraz kapışma yaşadım. sonra yolda ilgilimi karelerden oluşan iki desen ilgimi çekti. birinde diğerinde farklı bir kare var. mıknatısla eksik olan kareyi yerleştirdim. hoop korok diye bişi çıktı al sana tohum verim dedi. vay amk iyiymiş. ilerliyorum. bir tane kaya var tepeden aşağı bakıyo ikiz dağa doğru. alt tarafta da iki tane ağaç var. lan dedim şunu statis'le vurim de gol olsun. yaptım, korok çıktı.

    ilerliyorum çatışma var. hemen bombayı bokoblinlere doğru attım. malın biri bana atacam diye tuttu patlattım ortam karıştı. bir de geceydi. anam yerden iskeletler, havadan yarasalar. kaçtım. canımı kurtardım. nehirde bi çiçek ilgimi çekti, çiçeğe dokundum puf, kaçtı. o kaçıyor ben kovalıyorum. meğerse o da bulmacaymış. bi tane daha korok tohumu kaptım. daha doğru ilerliyorum çat bir anda shrine sinyali aldım. o shrine'a sardım, bulmacayı çözdüm. sonra shrine'ın tepesinde mantar vardı dedim şunları toplayayım lazım olur. sonra dedim kesin bu dağın tepesinde efsane olaylar bulurum. ne kadar mantar ve elma varsa ateş yakıp közledim. yemek kısmını fulledim. titreye titreye dağa tırmandım. o da ne iki tane shrine ama canım yok. lan dedim hay sikim geri dön. indim terse doğru, başka bir bokoblin ekibi dedim loot saldır bilader. oydu buydu diye diye köye gidemedim. oyunu oynadığımın ikinci günü ilk npc'mi gördüm, bi şaşırdım lan bu oyunda npc varmı ki? diye. o kadar kopmuşum görevden, oyundan. hyrule kazan ben kepçe amk.

    harita çok dolu, öyle böyle değil. olayların sonuçlarının çıkacağı yerler sayıca belli olsa da (loot, spirit orb, korok seed) bunların sayıca çok ve sık olması müthiş keyif veriyor. ya çölün köşesine indim, orada bile içerik var oğlum nasıl anlatayım. çölde heykel var kılıcının ucundan işkillenip o yöne hareket ediyorsunuz, efsane bir üç saat geçiriyorsunuz. oyun böyle size sürekli içerik fırlatıp duruyor. bu içerikleri çok açık ve zorunlu da yapmıyor. sizin merakınız kadar oyun açılıyor. merak etmezseniz zaten içerikler gizli oldukları için gözünüze de batmıyor. ayrıca bu olayların her biri oyunun oynanışında size büyük katkılar sağladığı için bir süre sonra manyak gibi siz ipucu vs arıyorsunuz. her yaptığınız hareket oyun tarafından bir şekilde ödüllendiriliyor. bu nedenle oyundaki tatmin duygumuzda çok yüksek.

    oyunda keyif alınacak deneyimlerin sayıca fazla olması ve bu deneyimlerin oyunun haritası içerisine homojen olarak dağıltılması müthiş olmuş. yeni nesil açık dünya oyunları bu trendi takip etmek zorunda kalacaktır. bu hem oyuncu hem de oyun firmaları için çok karlı bir durum yaratır. zira oyuncuların keyfi artarken oyunlarında ömrü artıyor. ben bu tür bir deneyimi gta serisinde isterim abi.

    bakim başka... hah oyunun haritasının coğrafi çeşitliliğinin çok fazla olması da oyundaki deneyimlerinizi çeşitlendirerek oyunu acayip keyifli yapıyor. karlı havalardan, çöllere, toz fırtınalarından, yağmurlara, lav denizlerinden buzlu denizlere, açık havalardan, yıldırımın eksik olmadığı gecelere, buz gibi ayaz rüzgarlardan, ateş gezen havalar her şey var. bunlara göre oyunun oynanışı da çok keskin değişimler yaptığından oyun gittikçe eğlenceli hal alıyor.

    örneğin yıldırımlı hava da metal silah kullanmanız büyük tehlike, açık alanda paratoner etkisi göreceğiniz için büyük risk oluyor. mecbur tahta silah, kalkan ve yay kullanmanız gerekiyor. ya da yağmurlu havalarda tırmanamayacağınız için haritada ki hareketleriniz kısıtlanıyor. buna göre rota ve oynayış belirliyorsunuz. çölde gece soğuk, gündüz sıcak ama gölge de çekilebilir vaziyette. buna göre lootlayıp düşünüp, "savaq, haydi yallah arabistan'a!" diye gitmeniz gerekiyor. her arazi ayrı güzel, her arazide ki oynayışınız da link ayrı bir link. doyamadım resmen.

    coğrafya demişken, oyunun en sevdiğim yanı bu keşif ve adaptasyon hissini sakin bir oyun akışı ile sunması oldu. oyunda müzikler sakin. oynarken genelde keşif halinde olduğunuz için minimal notalar ve doğa sesleri size eşlik ediyor. oyun sizi keşfe çağırıyor ve kafa dinlettiriyor. manzaralar ve grafikler oyunun hikayesine göre masalsı olduğundan hiç bilmediğiniz bir dünya'da olduğunuz çok gözünüzün önünde kalıyor. bu nedenle, oyunda sürekli bir keşfetme ihtiyacı devam ediyor.

    oyunda combat siz üstelemedikçe çok üst seviyeler gelmiyor. sağlam side boss'ları nerede olacağını kestirebiliyorsunuz. ancak bu mücadelelere girmek size kalıyor. bazı mücadeleler de epik olabiliyor. merak etmeyin oyun her şeyde olduğu gibi epik savaşlarınızda da sizi tatmin edecek şekilde ödüllendiriyor. hah combat demişken olumsuz yönlere gidelim.

    boss'ların hepsi tırt aga. hatta neredeyse hepsi lynel'lerden cidden daha kolay. ganon bile kuzeydeki savage lynel kadar zorlamadı beni. her boss'un hareket deseni çok ifşa olduğundan ve yavaş olduklarından boss'ların bir çoğunu iki üç kalp bile vermeden alabilirsiniz. lynel'ler ise amk ipneleri işte. zamanlamaları tutturup hasarsız kaçmak zor. uzmanlaşmak istiyor. bazı üç dört tane lizalfos bile ana bosslardan daha çok zorluyor. haliyel boss savaşlarından çıktıktan sonra çokta siklemiyorsunuz olayı. zaten ödüllendirilmeniz, farklı oluyor.

    oyunun genel işleyişinde bir hantallık var. oyunun şirin ve masalsı yapısı nedeniyle npc'ler ile al satlarınız, yemek yapmanız, iksir yapmanız, enchanment ya da boya yaptırmanız gibi olayların her birinde, her bir aksiyonun kendine ait bir animasyonu var. yani şöyle, yemek yapacaksınız attınız tavaya müzik çalıyor ve malzemeler dönüyor, sonra şok sesi ve ne çıktı. tamam kardeşim ilkinde güzel de amk ben 48 tane yemek yapıyorum bir oturuşta bir sal beni her seferinde bu animasyonlar sıkıcı oluyor. ya da ürün satacaksınız npc soruyor "bu mu?" evet diyorsunuz, soruyor "kaç tane?" hepsi, tekrar lafa giriyor "28 tanesi 16 ruppee'en şu kadar eder?" tamam al. bu oldu ya bu olay her alış ya da satışda var. bir süre sonra acayip sıkıyor. birden fazla eşya için aynı anda yapabilse güzel olurmuş.

    ha birde zelda'nın karakteri ve ses tonu acayip itici lan. ara ara maruz kalıyoruz tamam iyi insan vs'de ya ben bi kıl oldum. şov şov hareketler. link aslanım çıtı çıkmadan memleketini kurtarıyor, görev adamı. diğer şampiyonların bir karakteri var ama onlarda bu şanlı görevde elinden geleni yapıyorlar ve bu konuda sesleri çıkmıyor. zelda bacım sürekli bir drama gibi geliyor bu nedenle. neyse zaten oyunda maruz kaldığımız 5 dakikayı geçmez.

    kısacası oynayın oynattırın. böyle bir açık dünya oyununu bulamazsınız. bu tip bir yoğunluğa sahip olan rdr2 var. ancak oyunların temaları ve tarzları çok farklı olduğundan böyle bir his veren başka bir oyun yok gibi.

    9,5/10.

    ne maceraydı ama.
  • 1) octoroks'a paslı bir silah atarsanız, silahı yutar ve temiz ve yeni bir silah olarak geri tükürür.
    2) soğuk ortamlarda elixir veya sıcak kıyafetler kullanmanıza gerek kalmadan sadece "fire rod" veya meşale alarak elinize hayatta kalabilirsiniz.
    3) çölde, gölgedeki sıcaklık güneştekinden düşüktür.
    4) çok sıcak veya çok soğuk ortamlarda öldürdüğünüz hayvanlar size çiğ et yerine pişmiş veya donmuş et verecektir.
    5) eski paslanmış bir gardiyan'ı çevredeki kayaları ve cryonis'i kullanarak yerinden kaldırırsanız, altında birçok antika malzeme bulabilirsiniz.
    6) eğer köpekleri beslerseniz, sizi bazen gömülü hazine bulabileceğiniz noktalara yönlendirirler.
    7) eğer atınıza "endura carrot" yedirirseniz, daha uzun süre hızlı gidebilecektir.
    8) bir ayıya ya da geyiğe binebilirsiniz.
    9) lynel'lere de çok kısa bir süre için binebilirsiniz, ancak bundan pek hoşlanmayacaklardır.
    10) düşmanların ölü iskeletten atlarına binebilirsiniz.
    11) eğer bu iskelet atları bir at çiftliğine götürürseniz, çalışanlar korkacak ve atı bırakmanıza izin vermeyecektir.
    12) link'e gömlek giydirmediğinizde arada pazılarını sıktığınız görebilirsiniz.
    13) lizalfos'a bir bumerang atarsanız, bumerangınızı yakalayıp size karşı kullanırlar.
    14) eğer "death mountain" da yere çiğ et düşürürseniz anında bifteke döner.
    15) cryonis ile size fırlatılan buzları, oklarınızı harcamanıza gerek kalmadan, kırabilirsiniz.
    16) eğer güçlü bir düşmanı silahsız bırakırsanız ve yakınlara yaprak vb. gibi güçsüz bir silah bırakırsanız, onu alıp kullanacaktır.
    17) eğer bir hinox'un aynı gözüne iki defa üst üste ateş ederseniz, gözünü eliyle kapatacaktır ki bu da dövüşü daha zor hale getirecektir.
    18) eğer uyuyan bir hinox'un eline tırmanırsanız, sizi kendini kaşımaya çalışırken beline taşıyacaktır. eğer dikkatli davranırsanız onla savaşmadan kolyesini çalabilirsiniz.
    19) hinox'ların bacak zırhlarını yakabilirsiniz, bu silahlarınızın daha fazla zarar vermesini sağlayacaktır.
    20) bokoblinler ve diğer canavarların dikkatini elma vs. gibi yiyeceklerle dağıtabilirsiniz. etrafta yiyecek görünce koşacak ve yemeye çalışacaklardır.
    21) nadir görülen bir satıcı canavar maskeleri satar ve bu maskeleri taktığınızda düşmalar sizi onlardan biri sanacak ve kampları ele geçirmeniz kolaylaşacaktır.
    22) metal bir kutuyu elektrikli bir okla vurduğunuzda büyük alanda düşmanlara zarar veren bir elektrik alanı oluşur
    23) düşman kamplarının üzerinde salınırken bomba atabilir ve havadan patlatabilirsiniz.
    24) bomba okları yağmurda çalışmaz, patlamadan sönerler.
    25) bomba okları toplamak için yağmur yağdığı bir zaman bomba oku ile saldıran bir düşmanla savaşın ve patlamayan oklarını yerden toplayın.
    26) diğer taraftan, bir bomba okunu eğer çok sıcak bir ortamda çıkarırsanız, oku atamadan patlayacaktır.
    27) eğer bir ağacı ateşli bir kılıçla keserseniz, size odun yerine direk size kamp ateşi sağlar.
    28) "blood moon" sırasında pişirdiğiniz yemekler "critical success" kazanacak ve normal yemeklerin süper güçlü versiyonları ortaya çıkacaktır.
    29) mabet mi arıyorsunuz? havaya bakın. mabetlerin üstünde daire halinde süzülen kuşlar bulunur.
    30) "game over" yazısı nasıl öldüğünüze bağlı olarak buzlu, elektrikli veya başka özel efektle olarak görünür.
    31) eğer yokuş aşağı bir kartopu fırlatırsanız, aşağıya inene kadar devasa bir kartopuna dönüştüğünü gözlemleyebilirsiniz.
    32) kuşları korkutarak etraftaki tehlikelere doğru uçmalarına neden olup öldürebilirsiniz.
    33) çifliklerde ve köylerdeki posterler size, özel yapım bazı yemekler için tarifler sağlayacaktır.
    34) hemen her durum için özel diyalog vardır. mesela karakterler bazen link'in üstündeki farklı kıyafetlere (veya kıyafet olmamasına) bağlı olarak farklı tepkiler verirler. günün farklı saatleri de farklı diyaloglara neden olacaktır. karakterler sizin onlarda daha önce konuşup konuşmadığınızı hatırlayacak veya aynı karakter ile üst üste konuşmaya çalışma durumuna farklı tepkiler verecektir.
    35) farklı satıcıların tezgahlarının üstünde çıktığınızda sizinle farklı şekillerde konuşacaklardır. özellikle purah diyalogları pek sevimli.
    36) çoğu karakterin aynı zamanda farklı hava durumları ile değişen diyalogları da vardır, özellik yağmur bu konuda bayağı etkili.
    37) karakterler yağmur yağdığında rutin işlerini bırakacak ve yağmurdan korunabilecekleri bir yerde yağmur geçene kadar korunacaklardır.
    38) gezgin satıcılar yağmurlu günlerde daha iyi ve daha nadir bulunan mallar satarlar.
    39) eğer yağmur tırmanmanızı imkansız hale getiriyorsa, biraz odun ve bir ateşli silah ile kendi kamp ateşinizi yakıp zamanın hemen geçmesini sağlayabilirsiniz.
    40) bir göle elektrikli bir ok attığınızda tüm balıkların öldüğünü ve yüzeye çıktığını gözlemleyebilirsiniz.
    41) ateş ve buz wizzrobe'larını tek bir atışla öldürebilmek mümkün. bunun için zaafı olan element ile vurmanız yeterli.
    42) eğer haritada bir mabetin yanında hazine sandığı resmi varsa mabetteki tüm hazineleri topladınız demektir.
    43) eğer stamina'nız bittiği için havada kaldıysanız ve düşüp ölmek üzereyseniz. havadayken hızlı-seyahat yapıp başka bir noktada kendinizi bulabilirsiniz.
    44) rito köyü'nde çalan müzik hangi yan görevleri tamamladığınıza ve hangi müzisyenlerin köye geri döndüğüne bağlı olarak değişir.
    45) bombalarla da balık tutabilirsiniz veya cryonis ile balıkları sudan çıkarabilirsiniz.
    46) yağmur yağarken ateşli bir silah kullanırsanız, duman çıktığınız göreceksiniz.
    47) bir atı suya sokamazsınız. eğer bir şekilde bir at ile kendinizi suda bulursanız, hemen yüzerek sudan çıkacaktır.
    48) uzun çimenleri kestiğinizde altlarından böcekler, sürüngenler ve hatta yakalayabileceğiniz kelebek periler çıkabilir.
    49) basınç ile çalışan plakalara statis uygulayarak basınç sağlayabilirsiniz, bu da bazı bulmacaları tamamen geçmenize veya beklenmedik şekillerde çözmenize olanak sağlar.
    50) birçok düşman üzerinde statis kullanabilirsiniz, böylece görüş alanlarından çıkıp şaşırmalarını izleyebilirsiniz.
    51) düz chu jölelerini ateş veya kara bırakarak kırmızı veya beyaz jölelere dönüştürebilirsiniz. hatta biraz uğraşırsanız elektriklenmiş jöle de elde edebilirsiniz.
    52) eğer bir cucco'yu tutup bir düşmanın ona saldırmasına neden olursanız, diğer cuccolar sinirlenecek ve düşmanınıza saldıracaktır.
    53) mabedlerdeki hylian taş yazıları aslında türkçe'ye çevirilebilir ve gizli mesajlar ve ipuçları saklamaktadır.
    54) eğer yanlışlıkla koroks'ların kafasına bir taş düşürürseniz, özel bir diyalog ile size karşılık vereceklerdir.
    55) eğer hiç tahmin etmedikleri bir anda silah çıkarırsanız çevredeki karakterler haykıracak ve size farklı tepkiler verecektir.
    56) atınızı başıboş bırakırsanız etraftan elma çalabilir, ki bu da korok challange'ı kazanmanızı zorlaştıracaktır.
    57) hinox'lar etraftaki ağaçları size karşı silah olarak kullanacaktır. eğer uyurlarken etraftaki ağaçları keserseniz silahsız kalırlar
    58) ateş yarasaları alçaktan uçtuklarında çimleri ateşe verebilirler.
    59) bir objeye statis uygulayıp ardından üstüne çıkıp havaya katapult gibi kendinizi havaya uçurabilirsiniz. böylece birçok bulmacayı çözmeden atlayıp, ulaşılamayan yerlere ulaşabilirsiniz.
    60) çimenleri ateşe verdikten sonra üzerinden uçarak süzülürseniz, alevler daha hararetlenecek ve yangın büyüyecektir.
    61) "death mountain" da bir düşmana buz oku attığınızda, ok havada buharlaşır.
    62) bir maden arabasının arkasına bomba yerleştirirseniz, patlamayla arabayı ileri itecektir.
    63) oyunda önceki zelda oyunlarından kalıntılar bulabilirsiniz, mesela yıkılmış bir lon lon ranch gibi.
    64) eğer brigo link'i yüksek bir köprünün ucundan aşağı bakarken görürse, link ile konuşup intihar etmekten vazgeçirmeye çalışır.
    65) yıldırım link'in veya metal taşıyan diğer düşmanların üstüne düşebilir.
    67) bazı elektrik akımlı bulmacalar metal kutuları devreye taşıyarak çözülür ancak alternatif olarak metal silahların devreyi tamamlamasıyla da daha kolay şekilde çözülebilir.
    68) elmalar ve palamutlar gibi bazı malzemeleri kamp ateşine bırakarak direk pişmelerini sağlayabilirsiniz.
    69) zl'ye basılı tutarken sol joysticki oynattığınızda link farklı selfie pozları verir.
    70) objelere octo balonları bağlayarak uçurabilir ve sonra balonları patlatıp düşmanların üstlerine düşmesini sağlayabilirsiniz.
    71) çok kötü bir yemek pişirirseniz, yemek görüntüsü sansürlenecektir.
    72) yiyecekleri soğuk yerlerde tutarak da dondurabilirsiniz. donmuş gıdalar size bir dakikalığına ısı direnci sağlar.
    73) kek pişirebilirsiniz! elma, böğürtlen, meyve, buğday ve seker kamışı kullanın.
    74) lynel'ler bazen sizi görür görmez saldırmazlar, bakışları ile sizi gözetlerler.
    75) eğer bir lynel yanında silahınızı çıkarırsanız, onlar da kendi silahını çıkarıp büyük ihtimalle size saldıracaktır.
    76) lynel size saldırmadığında, silahı çekili bir şekilde sizi uzun uzun gözler.
    77) kolezyumdaki lynel'ler oklara eğim vererek duvarların üstünden size ulaştırabilir. yani duvarların arkasında bile güvenli sayılmazsınız.
    78) lynel'lerin içine karışmak için de bir lynel maskesi vardır ama çok zeki olduklarından sizi fark etmeleri çok zaman almayacaktır.
    79) yeterince düşman öldürdüğünüzde, aynı düşmanların daha güçlü versiyonları aynı yerlerde belirmeye başlar.
    80) "blood moon" sırasında mabedlerdeki guardian scout'lar tekrar belirir ve bu mabedlerin testleri tekrar tamamlandığında ++ silahlar elde edilebilir.
    81) bazı at çiftliklerinde atınızın dizgininin ve eğerinin rengini ve tipini değiştirmenizi sağlayan karakterler vardır.
    82) kuzeydeki hebra dağlarına giderseniz, bazen havada kuzey rüzgarlarının oluşturduğu izleri görebilirsiniz.
    83) kass isimli gezgin şair mabedlerle alakalı bulmacalar okur. bulmacaların her biri oyunun ana tema müziğinin bir bölümünün melodisi ile uyumludur.
    84) oyunda yemeklerin etkisini belirgin şekilde artıran çok nadir ve değerli yemek malzemeleri vardır.
    85) link ev satın alabilir ve evin duvarlarını bulduğu silahlar ve kalkanlarla dekore edebilir.
    86) chucu'lar ve jöleleri uzaktan ateş edilerek patlatılabilir. böylece etraflarına elemental zarar verirler.
    87) bazı böcekler, canavarlar ve hayvanlar sadece geceleri ortaya çıkarlar.
    88) oyundaki birçok mekan ikonik zelda karakterleri ve mekanları ile isimlendirilmiştir.
    89) guardian stalker'ların bacaklarına saldırarak onları sersemletebilir, ve koptuğunda tamamen haraketsiz hale getirebilirsiniz.
    90) guardian skywatcher'ların pervanelerini kopararak, yere düşüp parçalanmalarını sağlayabilirsiniz.
    91) doğru zamanlama ile bir gardiyanın lazerini tencere kapağıyla bile geri püskürtebilirsiniz.
    92) hareket kontrollü bulmacalarda joysticki tamamen baş aşağı çevirmek konsol tarafından tanınır ve tüm çevreyi baş aşağı eder.
    93) ressam pikango'nun resimlerinin aslında çok kötü olduğunu kamerayı biraz minpule ettiğinizde fark edebilirsiniz.
    94) eğer ufak bir daire cizecek şekilde kendi etrafınızda dönüp saldırırsanız, tuşa basılı tutmanıza gerek kalmadan spin attack yapabilirsiniz.
    95) bokoblin'ler ve moblin'ler yüzemezler. onları suya iterek öldürebilirsiniz.
    96) suya yakın moblin'leri çoğunlukla suda yüzlerini yıkarken veya su içerken görebilirsiniz.
    97) bir kayığı hareket ettirmek için korok yaprağına ihtiyacınız yok. sadece kayığa atlayın ve magnesis kullanarak büyük metal bir silahı arkasına yerleştirin. böylece kayığı bir sürat teknesi gibi kullanabilirsiniz.
    98) mabedlerdeki monklara dikkat edin, hepsinin kendine özel ve çoğu zaman enteresan pozlar verdiğini göreceksiniz.
    99) link'in tırmanma animasyonları tırmandığı yerin açısına, tırmanma zorluğuna göre değişim gösterir.
    100) moblin'ler etraftaki silahları alıp size saldırmak yerine, ufak bokoblin'leri size fırlatarak saldırmayı tercih edebilirler.
    yazan: emrah kırtıl
    https://tr.ign.com/…dan-aklinizi-ucuracak-100-detay adresinden alıntıdır.
  • konsol exclusive oyunları arasında en ama en iyi bir kaç oyundan biri.

    sırf bu oyun bir de super mario odyssey için switch aldım. 5 gündür aralıksız zelda oynuyorum, mario'ya ne zaman geçerim hiç bir fikrim yok.

    tamamen kontrolü senin zekana, yaratacılığına ve keyfine bu derece bırakan bir oyun daha önce oynamadım. oyun sana hiç bir şey öğretmiyor; senin neler yapabileceğini, bunları nasıl yapabileceğini öğrenmeni istiyor ve gerçek anlamda tamamen seni yalnız bırakıyor. bu da muhteşem bir keşfetme hissi veriyor. istediğin şeyi, istediğin şekilde yap diyor. tamamen sen ve beyninin içi. oynarken yapımcılar bile bunu düşünmemiştir dediğiniz anlar yaşıyorsunuz. bu gerçekten inanılmaz.

    tabi ki bir noktada limitler var. ama bunu yapmaya niyetlenip de bu derece yapabilen kaç oyun var söyler misiniz?

    depresyon günlerinde ilaç gibi geldi. günde 8-9 saat bu dünyanın içinde kafama göre takılıyorum. ana hikaye şu an için çok da umurumda değil. istersem ana hikaye ile ilgileniyorum, istersem shine keşfine çıkıyorum, istersem memory kovalıyorum, istersem dağ bayır gezip her taşın altında kendime yeni hikayeler buluyorum ve daha yüzlerce farklı şey yapabileceğimi keşfediyorum.

    eksileri de var, ama umurumda değil.

    5 gündür bir masalın içinde yaşıyorum.

    o kadar huzur buldum ki bu oyunda. gerçekten inanılmaz...
  • rpg'den ziyade action adventure türünde bir oyun olmasına rağmen fallout new vegas oynuyorken hissettiğim şeyleri hissettiriyor bana. sanırım sebepleri yalnızlık duygusunu iyi vermesi, açık dünyasındaki içerik zenginliği ve keşif konusunda seçmiş olduğu metodoloji.

    red dead redemption serisinin de hastasıyım ve spaghetti western sinematografisine aşık bir insan olarak saatlerce gezdim, hala da gezerim gerek arthur ile olsun gerek john ile. fakat yatıp kalkıp kendisini düşündüğüm, oynamadığım vakitlerde dahi aklımın dünyasında olduğu böyle bir oyun son 10 senede benim için fallout new vegas'tı.

    şimdi tuvalette elimde switch köy köy dolaşıyorum, duştan çıkıyorum saçım kururken yine diyorum şu adacığa gideyim. hangi ara boşluk bulursam link ile yürüyorum, tırmanıyorum, etrafı geziyorum. sürekli oyunu düşünüyorum, aklımın bir köşesinde hep. öyle bir tatlılıkta tasarlamışlar ki, o sempati canlılığını yitirmiyor hiç. new vegas'ta böyleydim ben en son.

    fallout'ta pragmatik, bencil insan doğasının etrafında şekillenen gerçekçi bir çevre varken, zelda'da da yine gerçekçi bir yaklaşım ile griliğe odaklanan (iyi-kötü ayrımı siyah-beyaz şeklinde yok) bir yöntem var ve japon kırsalının güzelliği ile süslenmiş bir atmosfer eşliğinde sunuyorlar bunu. doğa herşeyde ön planda. biri "interests defined as power" diyen morgenthau'yu seslendirircesine insan doğasının sebep olabileceklerini bize sunuyorken, diğeri de doğa'nın (sistem, yapı) içinde yaşayan küçük varlıkları pek de umursamadan yapacağını yapmasını güzel betimliyor. ama bunlar olurken miyazaki renkleri ve dokusunda sunuluyor herşey. daha doğrusu
    studio ghibli dokunuşu diyelim buna ki bu başlı başına apayrı bir entry konusu. oyun çoğu kişi için o beklenilen stüdyo ghibli oyunu aslında... velhasıl her ikisi de post-apokaliptik ve yalnızlık üzerine inşa olmuş oyunlar. sizi çıkardıkları macera, rol yapma oyunu olsun olmasın, eşsiz, iz bırakıcı ve etkileyici.

    hal böyle iken zelda serisinin bu son oyunu da bana göre new vegas ile, ve belki de black isle'dan çıkmış planescape torment gibi diğer yapımlarla da birlikte aynı hissiyat evreninde yaşıyor.

    koskocaman bir masal yapmışlar, içinde yaşatıyor sizi.
  • az önce bitirdim. hakkında bir kaç kelam etmek isterim. arkadaşlar teknik incelemelerinden hiç bahsetmeyeceğim zaten neden gelmiş geçmiş en iyi ikinci oyun ve son on beş yılın en iyi oyunu seçildiğini araştırırsanız milyon tane kaynak var. ki en iyi oyunda (bkz: the legend of zelda ocarina of time). kişisel deneyimlerimi paylaşacak olursam gerçekten hayatımda oynadığım (bkz: the witcher 3 wild hunt) ve (bkz: red dead redemption 2)'den bile daha çok beğendiğimi söyleyebilirim. sıralama yapacak olsam zelda rdr ve witcher 3 olarak sıralarım. benim için bu denli özel bir oyun oldu kendisi. harbiden konsol aldıracak bir oyun. seneye yeni serisi çıkıyor. heyecanla beklemekteyiz kendilerini.
  • oyun tarihine bir efsane olarak geçecek oyun. melankoliden, absürd komediye her türlü temayı içinde barındırıyor. hakkında detaylıca bir makale yazdım şurada.

    bu oyunla far cry primal'ın aynı cümlede kullanılması bile günahken far cry'ın alpha sürümü olduğu iddia ediliyor. gerçi, gelmiş geçmiş en köklü oyun firması olan ve oyun tasarımı hakkında herkesin sürekli ilham aldığı nintendo'ya bile balon denebiliyorsa, diğeri de gerçekleşebilir pek tabii, neden olmasın.

    safsata parayla satılmıyor tabii. bol keseden sallasın bakalım adam gibi adamlar.
  • skyrim'in ayak basilabilir haritasi 39 kilometrekare imis. bu oyunun sadece demosunda izin verilen alan ise twilight princess + ocarina of time + majora's mask toplam harita alanindan biraz daha buyukmus. nintendo yetkilisi bir japon abi demis ki "saga sola inceleme icin gonderdigimiz demo tum oyunun %1'ini bile gostermiyor."

    toplam harita alani: 360 kilometrekare diyorlar. skyrim oynamis olanlar bi karsilastirma yapsin, iki kez bitirmis olmama ragmen ben yapamadim, aklim alamadi. o boyutta bir haritayi adamakilli doldururlarsa, ki nintendo bu, yapar: diyecek tek bir sey kaliyor-

    vay babanin canina sicayim..
  • oyunun henüz başlarında olmama rağmen gerçekten şaşırtıcı derecede güzel bulduğum oyun. öncelikle açık dünyası gerçekten açık bir dünya. ister doğrudan oyunun sonuna doğru git, istersen yan görevlerde kaybol. aşağıda biraz oyun mekaniklerinden bahsedeceğim. pek spoiler değil gibi ama yine de uyaralım.

    --- spoiler ---

    dungeonların yerine gelen shrine yapısı keyifli olmuş. çok basit bulmacalar ile oyuna ısındırıyor. oyunun ilerleyen kısımında muhtemelen çok daha fazla zorlayacaktır. oyun bu arada gerçekten zor bir oyun. zorluk kısımı bulmacalardan değil düşmanlardan kaynaklanıyor. yapay zekaları yüksek ve özellikle oyunun başında tek vuruşla doğrudan öldürüyor. düşünmeden 3-5 düşmanın arasına dalıp çıkmanız mümkün değil. boss olmakla uzaktan yakından alakası olmayan oyunun başındaki hareket edemeyen guardian dahi daha yanına yaklaşamadan öldürüyor.

    oyunda yemek pişirmek önemli bir yer tutuyor. hem sağlık düzeltiyor, hem de belirli bir süre direnç sağlayabiliyor. örneğin karlı bir dağa gitmek isterseniz mutlaka baharatlı bir yiyecek pişirip soğuk direncinizi sağlamalısınız.

    her türlü silahın belirli bir dayanıklılığı var. bu yüzden dikkatli olmak gerekiyor. elinizdeki silah kırılıp birden çıplak elle kalabiliyorsunuz. düşmanın elinden silah alma, düşmanın sizin silahınızı alması gibi çok ilginç şeylerle karşılaşabiliyorsunuz.

    oyunun hikaye anlatımı oldukça mimimalist. zaten bildiğimiz klasik prensesi kurtar, krallığı kurtar hikayesi üzerinden yürüyor. ancak ilginç bir şekilde her seferinde dikkatinizi üzerine çekiyor. bu tüm zelda oyunlarında böyledir. bu oyunda da yine bunu başarmış. hatta üstüne koymuş.

    müziklerinden bahsetmek gerekirse eski oyunlardaki kadar akılda kalıcı, baskın müzikler kullanılmamış. yine minimalist davranılmış ve ufak piyano notalarıyla büyülemek istemişler ve başarmışlar.

    oyunun grafikleri ise nintendo switch üzerinde gerçekten güzel gözüküyor. tabi bu kısım biraz beklenti ile alakalı. gerçekçi grafik bekleyenleri üzecektir. ama oyunun masalsı havasını bence çok güzel yansıtıyor. ara sıra frame drop oluyor ama henüz kadar rahatsız edici boyuta gelmedi.

    --- spoiler ---

    genel itibari ile gerçekten güzel bir oyun. hatta harika bile diyebilirim. puanlamalar hakkında yorum yapabilecek kadar oynamadım. ama çok nadir karşımıza çıkan oyunlardan bir tanesi olduğunu şimdiden söyleyebilirim. eski oyunları oynamış insanlar duygusal olarak oyunu abartmış gibi gelebilir. ama bu oyun eski oyunlardan ciddi bir şekilde ayırıyor kendini. klasik zelda mantığını çok farklı bir yere çekip uyguluyor. gelmiş geçmiş en iyi oyun olur mu? onu zaman gösterecek. olmasa bile kişisel olarak en sevdiğim 3-5 oyun arasına girecekmiş gibi duruyor.
  • pc için, akıcı bir şekilde emüle edildikten sonra patreon sistemine geçiş yapıp orijinal platformundan daha iyi çalışır hale getirilmiş bulunmakta.

    şu anda cemu ve mapleseed ile oyunu 4k çözünürlükte 35-40 fps arası bir performansla oynuyorum. orijinal platformunda (wii u) 30 fps kilidi olduğu ve 720p çözünürlükte çalıştığı düşünülürse ortaya çıkan iş gerçekten muazzam.

    böylesine sanatla, aşkla üretilmiş bir oyunu sadece tek bir dandirik platforma hapsetmek de gerçekten yuh çektiriyor. şöyle bir şeyi neden pc için çıkarmıyorlar anlamıyorum.

    the legend of zelda - breath of the wild action rpg oyunları arasında yıldız gibi parlayan bir "eser".

    yeterince güçlü bir pc ve asgari olarak xbox 360 controller ile mutlaka oynamanız lazım. bugüne kadar oynadığınız hiçbir şeye benzemeyeceğinin garantisi benden.

    pc için emülatör rehberi
  • yepyeni switch'imin gözbebeği. pc'de neredeyse tüm açık dünya rpg oyunlarını oynamış biri olarak, aldığı övgüler ve ödüller abartı mı acaba diye merak ediyordum. oynadıktan sonra abartı olmadığını anlamış bulunuyorum. pc'de oynadıklarım da dahil olmak üzere, oynadığım en iyi oyunlardan biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. daha önce hiç nintendo konsolum olmadığı için zelda serisinin eski oyunlarını oynama şansım olmadı, karşılaştırma yapamayacağım o sebeple.

    her şeyden önce tv'ye bağlamadan bile çizimler, renkler öyle güzel gözüküyor ki. zaten gerçekçi grafikten ziyade bu tarz masalsı grafikleri hep daha çok sevmişimdir. detaylar, hava şartlarının oynanışı etkilemesi hayranlık verici. rüzgarda uçuşan yapraklar, yağmurda tırmanmanın zorlaşması, şimşek çaktığında metal kılıç/kalkan taşıyorsak yıldırım çarpması, bulutlu havada, hareket eden bir bulutun bir anda ekranı karartması, güneşli havada ise tüm renklerin capcanlı olması... gece ay manzaraları, ateş böcekleri, sürekli kaçışan sürüngenler, kurbağalar, kuşlar... seslerin güzelliği apayrı. yine kuş ve böcekten gideceğim ama geceleri cırcır böcekleri, güneşli havalarda kuş sesleri, yağmurun sesi, çimde ayrı, betonda ayrı, yağmur yağarken ayrı, yaprakların üstünde ayrı çıkan yürüme sesleri, huzur veren piyano ve keman tınılarıyla dolu müzikler... her birine ayrı hayran oldum gerçekten. tamam bu görsel ve işitsel detayları geçelim, peki oynanış nasıl mı? o da ayrı bir güzellik olmuş. açık dünya dersi vermiş adamlar. daha oyunun başında seni hop diye atıveriyor koskoca haritaya. ne yapman, nereye gitmen gerektiği bebelere anlatır gibi koca koca yazmıyor. özgür bırakıyor tamamen. ve harita gerçekten aşırı büyük. aç aç bitmiyor hala. büyük haritaların en büyük sıkıntısı boş olması durumu ise bunda yok. keşif hissi tavan yapmış durumda. gerçek anlamıyla her taşın altına bakmalısınız. para, iksir yapacağınız sürüngen vs. ya da korok seed'lerinden çıkıyor taşların altından genellikle. ya da sunaklara elma koyduğunuzda, ya da ufak bir bulmacayı çözdüğünüzde. hiçbir yer bomboş değil yani, her yerde keşfedecek, bakacak şeyler var. oyunda bulunan her şeyin -yaratıklardan tut eşyalara, çiçeklere kadar- fotoğrafını çekip ansiklopediye ekleyebilme olayı ise takıntılı oyuncular için oynanış saatini onlarca saat daha arttırabilir, benden söylemesi.

    at kontrolü biraz kötü olduğu için atı pek tercih etmesem de, 5 ata kadar evcilleştirebiliyor, isim verebiliyor ve atlarla bağ kurabiliyor olmamız aşırı şirin olmuş.

    yemek ve iksir yapma olayı apayrı bir mekanik olmuş. çok çeşitli yemekleri, deneme yanılma ile yapabiliyor olmak keşif duygusunu iyice tetikliyor. ateş bile yakılabiliyor oyunda, yani açlık mekaniği de ekleselermiş pek sırıtmayacakmış, iyice survival da olacakmış resmen. yemeklerin çoğunda bonus özellikler oluyor, kısa süreliğine atak gücü, defans, hız arttırma gibi. yemeklerin görselleri ise insanı fena halde acıktırabilecek düzeyde.

    5 gündür oynuyorum ve oyun beni hala yeniliklerle şaşırtmaya devam ediyor, "tamam, tüm mekaniklerini gördüm" diyemiyorum hala. her yerinden bir şeyler çıkan, dopdolu, capcanlı, göze ve kulağa bayram yaptıran bir eser olmuş bu. işteyken bile oynayabiliyor olmak ise paha biçilemez.
hesabın var mı? giriş yap