• trt'de cehennem sicagi adiyla gosterilmistir. basina buyruk gotune kuyruk yakisikli kahya rolunde paul newman benzeri bir adam ya da kendisi bizatihi oynuyordu. 90larda bir kez daha cevrilmis ve basrollerini cybill shepherd ile don johnson paylasmistir.
  • 1958 yapımı, başrolünde paul newman'ın oynadığı "the long, hot summer" adlı filmin 1965-66 yılında dizisi çevrilmiş. o dizi "cehennem sıcağında" ismi ile trt'de 1978 yılında yayınlanmıştı ve başrolünde roy thinnes oynamıştı.

    jenerikte çalan bir şarkısı da vardı.

    the long hot summer
    seems to know everytime you're near.
    and the sound of a breeze
    seems to stir all the trees
    and a bird wants to please my ear.
    the long hot summer
    seems to know what a flirt you are.
    seems to know your caress
    isn't mine to possess.
    how could someone possess a star?
    then you may long for me
    long before the fall,
    long before the winds announce
    that winter's come to call.
    and meanwhile ı'll court you.
    and meanwhile ı'll kiss you.
    meanwhile my lonely arms
    will hold you strong.
    and meanwhile
    the long hot summer
    slowly moves along.
    oh so slowly moves along.
  • woody allen'lı the front, paul newman'lı hud, sally field'lı norma rae filmleriyle tanınan martin ritt'in newman'lı diğer filmi, william faulkner uyarlaması ilk filmi. bu filmden birkaç sene sonra faulkner'ın the sound and the fury'sini de uyarlayacaktı. orson welles'in ve newman'ın eşi, birkaç filmdeki partneri joanne woodward'ın da rol aldığı film başına buyruk olan ben quick'in hızlı (quick) yükselişine odaklanır. daha filmin başında bir ahırı yakmakla suçlanıp kasabadan hukuki bir şekilde def edilen quick soluğu başka bir kasabada, tombalak welles amcamızın sahibi olduğu kasabada alır ve hemen welles'le çalışmaya başlar, olaylar gelişir. ritt'in hud filmi, cat on a hot tin roof'a benziyordu. the long, hot summer, faulkner'ın iki öyküsünden uyarlansa da gene cat on a hot in roof'a, muazzam tennessee williams'ın eserlerine benziyor. bu da biraz ilginç. evet, bir film tuttuğunda benzerleri hemen çekilir ama ritt-newman ikilisinden newman'ın rol aldığı filmin izinden giden iki filmin çekilmesi ilginç (ya da değil).

    newman gene atletle o dehşet vücudunu gözümüze gözümüze sokar. cat'te de, hud'ta da onun fiziği bol bol gösterilmişti. öte yandan newman gene kadınları baştan çıkarabilecek güçte, çapkın birisini oynuyor. ee hud da, cat'teki eleman da öyleydi. aslında newman birbirlerinden çok farklı karakterleri oynamış olsa da genelde bu karakterler hep bir noktada buluşuveriyorlar: çapkınlık. long hot summer'ı cat'e bağlayan diğer şeyse babalar (amerikalıların big daddy dediği ve 40-50'lerde sıkça karşımıza çıkan babalar) ve oğullar teması. disiplinli babalar, onlardan sevgi görmeyince kanatları kırık büyümüş oğullar/çocuklar konusu cat'in asıl konusunu oluşturuyordu. şüphesiz cat'te o diktatör babadan anne de, gelin de, torunlar da çekiyorlardı. burada da öyle bir karakter ve öyle bir ilişki ağı oluşturulmuş. tombalak welles'in canlandırdığı baba, kızlarına ilgi göstermeyen, dediğim dedik, kızlarının mutluluğundan çok soyadının ölümsüzlüğünü düşünen birisi. aslında bu diktatör babalar, sorunlu çocukları konusu cat'ten önce de sıkça işlenmiş bir konu. ama long hot summer ve hud'ta bu konunun işlenişi, cat'in konuyu işleyişine benziyor.

    velhasıl, long hot summer da oyuncularından da destek alsa da ortalamayı pek aşamayan, gene de seyri zevkli bir film. kesinlikle cat ve hud kadar çarpıcı değil. daha iyi olabilirdi, olmalıydı. oyunculara gelirsek. welles amcamız her zamanki mimikleriyle karşımızda ama yüzü ve vücudunun her yeri şiştiği için eskisi kadar etkilemiyor o mimikleri. öte yandan gene şiştiği için midir nedir ağzından çıkanlar da pek anlaşılmıyor, ki şimdi trivialara baktım da yönetmenin de post prodüksiyon sırasında welles'ten bir şey anlamadığı yazılmış, sonra bir şekilde bunun önüne geçmeye çalışmış. welles kilosundan ötürü çok terlediği için makyajlarla, protezlerle bunun önüne geçmeye çalışmışlar. bu ıvız zıvırları bırakıp newman'a dönelim, aktör gene döktürüyor. bu filmin gösteriminden bir ay önce newman'dan hamile kalıp onunla evlenen, daha sonra onunla 2-3 filmde daha rol alan, halen yaşayıp bazı animasyonlara sesini veren joanne woodward iki usta aktörden rol çalmayı başarıyor. bu arada newman gibi karizmatik bir adamın woodward'la ölene kadar (50 yıl!) evli kaldığını şu an öğrenince epey epey şaşırdım. özetle, oyuncuları sayesinde kendisini zevkle izlettiren, kötü olmayan ama benzerleri arasından sıyrılamayan bir film diye düşünüyorum. aynı konu benzer filmlerde daha iyi işlenmişti. son olarak çok fazla konuşan bir film. olaylara pek az yer veren, diyaloglara çok fazla yüklenen, karakterlerin değişimini hızlı bir şekilde geçen bir film.
  • başrolde paul newman, orson welles ve joanne woodward'ın olduğu, oyunculukları ile öne çıkan 1958 yapımı keyifli bir film.
    orson welles' in performansı ve yeşilçam filmlerini anımsatan hikayesi ile kendisine inanılmaz bağlıyor. en iyi performansı değil ama zengin, hatta tüm kasabanın
    sahibi bir adamı canladıran orson amcama hayran olmamak elde değil. film boyunca ekranda o olsun istedim; o mimikleri, yerinde harlanıp sönen bir alev gibi diyalogları bizlere ağa babayı hissettirdi.
    newman ise bildik uyumsuz rolünde. atleti ve baklavaları ile ortada gezip yine deli laflar ediyor.
    filmde çalıştığı çiftlikte kovulup "nereye gidersen git, yeter ki git" denilen quick isimli çiftçi bir delikanlının rastgele bindiği bir otomobille rastgele bir kasabaya gelip oranın en zenginin çiftliğinde çalışmaya başlamasıyla gelişen olayları izliyoruz.
    bu zengin adamın servetini bırakmayı güvenmediği salak bir oğlu ve bir türlü evlenmekten gözü olmayan bir de kızı var. "benim oğlanın bana torun vereceği yok, en iyisi şu " rahibe"yi evereyim der ve olaylar gelişir...
    finali fazla havada kalıyor; süresi yarım saat daha uzatılıp sağlam bir final yapılsa kızgın damdaki kedi gibi olabilirdi.
  • dönemin iyi oyuncularını bir arada izlemek dışında pek bir numarası olmayan, basit öyküsüyle sıkıcı bir film.
    sadece bu dönem için değil, o dönem için de fazla basit ve klişe bir yapım. bizdeki yeşilçam melodramları tadında bir olmamışlığı var.
hesabın var mı? giriş yap