• dışlanmış gençlerin ansızın nasıl vampir oldukları ve kendilerini dışlayanlardan öç aldıklarının sere serpe gösterildiği film’ül şahane.

    --- spoiler ---

    ilk başta sormak istiyorum, filmde gördüğümüz bu gençler sahipsiz mi? star ile michael arasında geçen bir diyalog cevap veriyor soruma:

    michael: adın ne?
    star: yıldız (star)
    michael: seninkiler de mi?
    star: ne demek istiyorsun?
    michael: eski hippiler. hehe benim adımın da ay ışını ya da ay cocugu olmasına ramak kalmıs...

    hippilerin çocukları bunlar. filmdeki vampirler de, star da, michael da, sam de hippilerin çocukları. aileleri tarafından sahiplenilmemiş, birbirlerine tutunan, aileyi birbirlerinde bulmuş çocuklar. zaten kendilerini lunapark’tan kovan bekçiye karşı da, lunapark’ta üzerlerine saldıran adama karşı da birlikte mücadele ediyorlar, birlikte öç alıyorlar. yani ne people are strange ne de vampirlerin barınağındaki morrison posteri rastlantı değil.

    nasıl filmin başında görülen rengarenk “welcome to santa carla” tabelasının arka tarafında kırmızı marker ile “murder capital of the world” yazıyorsa, lunaparkta veya sokakta eğlenen punklar, çöpte yemek ararken gülen çocuklar veya “iş var mı?” sorusu “legal iş yok” diye cevaplanan michael da göründükleri kadar mutlu değiller. lunaparkta veya bir rock konserinde hepsinin yüzü gülüyor olabilir fakat bir de tabelanın arkası var. 80’lerde çocuk değildim. fakat fonda çalan müzik dışında 80’ler ile 90’lar arasında çok fark göremiyorum. en azından headbang yapan veya el çırpan yüzlerde çok değişiklik yok. filmdeki esas kötü adamın nihai amacının ise “kalabalık ve mutlu bir aile oluşturmak” olması hiç şaşırtıcı değil. esas kötümüz max, lucy’yi istiyor çünkü bir aile için “çocuklarının” ilk önce bir anneye ihtiyacı var.

    --- spoiler ---

    radio days, september, hannah and her sisters, purple rose of cairo ve bullets over broadway gibi woody allen filmlerinden ve edward scissorhands’ten bildiğim diane wiest’i ise rolünde epey yadırgadım. oyunculuğu çok iyi orası tartışılmaz ama açıkçası radio days’teki mükemmel adamı arayan kadını aradı gözlerim.

    not: filmin sonunda michael ve david’in superman gibi birbirlerinin üzerine uçtukları sahne zannedersem wachowski kardeşlere ilham kaynağı olmuş. zira matrix’teki neo ve agent smith’in birbirlerinin üzerine doğru uçtukları sahnenin aynısı. tabi garip şeyler bunlar...
  • kült desek artık yeri ve zamanıdır kanaatimce. her gün seyrederdim ben bunu. her repliği ezberlemiştim (halen iddalıyım) ve etrafımdaki insanları filmi baştan sona tek başıma oynayarak şaşırtabiliyordum. üstelik bunu yaparken tek bir vatkam bile titremiyor, tek bir kelebek tokam bile zarar görmüyordu.
  • "sleep all day. party all night. never grow old. never die. it's fun to be a vampire. "
    80 lerin gençlik filmlerinin vampirli bir uzantısı. utanmadan kült denebilir sanırım...
    (bkz: joel schumacher)
    (bkz: kiefer sutherland)
  • corey haimin parmaklarını haç şeklinde tutarak jason patricki kovmaya çalıştığı sahne süper komiktir. ayrıca jason patrickin genç kızların gönlünde yer ettiği şahane eğlenceli bir filmdir.
  • her geçen gün kötüye giden bir kurgu olan vampir filmlerinin sanırım, sanmıyorum eminim en başarılısı. twilight gibi saçma bir seriyi neden beğenmediğimi açıklarken örnek gösterdiğim bir filmdir kayıp çocuklar. çocukken izlediğimde çok korkmuştum -adamın kafasını ısırdııııı diye anlattığımı hatırlarım.
  • dünyanın en iyi filmi. konu tartışmaya kapalı.
  • filmin bir diğer ilginç özelliği ise barındırdığı kaliteli aktörlerin çoğunun sinema ve televizyon kariyerlerinde istediklerini elde edememe konusunda benzer yazgılara sahip olmasıdır. hollywood'un sivri çarkları arasında yok olup gitmişlerdir. bir tek harcandı harcanıyor derken kiefer sutherland 24 ile ortaya çıkıp parsayı toplamıştır.
  • filmde vampirlerin yaşadığı inin duvarında jim morrison posteri vardır.
  • outsiders'a göre daha az jön bulundurmasına rağmen, bu alanda iddialı filmdir. bu filmden blue jean'in birkaç sayısına yetecek genç kızlara yönelik, tek sayfalık jön haberleri çıkmıştır.

    filmle ilgili dikkat eçeken bir nokta da corey haim'in film boyunca sergilediği inanılmaz gardrobudur. alacalı bulacalı, vatkalı yazlık pardösülerin yakınına yaklaşabilen bir tasarım, houte couture dünyasında bile hali hazırda yapılamamıştır.
  • korkuyla komediyi basariyla harmanlamis film..

    --- spoiler ---
    filmdeki frog kardeslerin adlari edgar ve alan'dir*..
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap