aynı isimde "the man in the high castle (dizi)" başlığı da var
  • ortalamanın biraz üstü bir ilk sezon ancak devamında harika bir ikinci sezon izledik. güzel yanlarını uzun bir başka entride anlatırım ancak ikinci sezonla ilgili ufak bir iki eleştirim olacak.

    --- spoiler ---

    kitabı okumadım. belki de birebir aktarım yapılmıştır ama meditasyonla paralel evrenlede dolaşılabilmesi biraz absürt geldi. tamam bilim kurgu işin içinde var ama ne bileyim. yine de o kadar rahatsız etmedi.

    daha çok rahatsız eden mevzulardan biri ise ikinci sezon final bölümünün çok hızlı aktarılması oldu. geçişler çok hızlıydı. yani daha da açmam gerekirse bu bölümü ballandıra ballandıra iki bölüm halinde yazabilirlermiş. on bölüme kasmak için final hikayesini sıkıştırmışlar. misal john smith "berlin'e gitmem lazım. görüşürüz" diyor. bi sahne sonrası adamı direk berlin'de gösteriyorlar. bari araya bi on saniye farklı karakterlerin görüntülerini koysaydınız.

    mesela frank öldü mü kaldı mı hiç bir belirti yok. hani karakter büyük ihtimal devam edecek. ama bu belirsizlik kasıtlı değil de unutulmuş bir detay olarak hissettirdi. yine aynı sahnede inspector kido'nun patlamadan kurtulma klişesi. tamam güçlü bir karakter. ölsün demiyorum ama bombanın dibinden de kurtarmayın. hikaye gereği devasa büyüklükteki patlamanın uzağına çekin karakteri.

    bununla birlikte direnişin tüm kıta çapında koordine ayaklanmaları doğru düzgün aktarılmadı. sadece japonlara yaptıkları patlamayı görebildik. bununla ilgili detaya girmelilerdi ki hikayenin kendisi direnişten ortaya çıkıyor yahu.

    --- spoiler ---

    sonuç itibariyle eleştirilerim olsa da ikinci sezonuyla gayet güzel bir tad bıraktı zihinde. üçüncü sezonu beklemeye başladık şimdiden.

    son olarak ayrıca alexa kalp ben.
  • --- spoiler ---

    bu juliana ölsün diye cok bekledim ama gebermedi sillik. tam kestiremedim ama frank frink insallah ölmemiştir. o enkazdan chief inspector sag cikti bizimki de ciksin. bi de ed i cok sevdim.
    --- spoiler ---
  • "ırksal olarak bu adamın akrabası mıyım diye merak etti. birbirimize niyet ve amaçlarımız aynı olacak kadar yakın mıyız? öyleyse bu psikotik karakteri ben de içimde taşıyorum. içinde yaşadığımız psikotik bir dünya. iktidarın başındakiler deli. bunu ne zamandır biliyoruz? peki bunu kaçımız biliyoruz?...belki de deli olduğunu biliyorsan deli değilsindir. ya da en sonunda akıl sağlığına kavuşursun..
    fakat, diye düşündü, deli ne demek? yasal bir tanımlama. peki ben ne demek istiyorum? bunu görüyor, hissediyorum, ama tam olarak ne?
    ....

    bunun sebebini biliyorum, diye düşündü. tarihin mağdurları değil, aracıları olmak istiyorlar.kendilerini tanrı’nın kudretiyle özdeşleştirip tanrısal olduklarına inanıyorlar. deliliklerinin özünde bu yatıyor. bir arketipin etkisi altındalar, egoları psikotik olarak o kadar kabarmış ki, birbirinden ayırt edemiyorlar. bu, aşırı gurur yapanla tapılanın birbirine karışması. insan tanrı’yı yenmedi; tanrı insanı yendi.
    kendi çaresizliklerini anlamıyorlar. zayıfım, küçüğüm, evren katında hiçbir değerim yok. beni fark etmiyor, görülmeden yaşıyorum. ama bu neden kötü olsun ki? böylesi daha iyi değil mi? tanrılar, kimi fark ederse onu yok eder. küçük olursan, yüce olanın kıskançlığından kaçabilirsin."
    philip k dick
  • --- spoiler ---

    listen here, this is new york city.
    ıf you got a problem with hitler
    than you got a problem with me.

    --- spoiler ---
  • (bkz: naziler kazansaydı olabilecekler) burada benzer eserleri ve olasılıkları toparladım
  • (bkz: ss-gb)
  • 1. sezonu yeni izliyorum. newyork'taki alman general ali koç ya la bildiğin..*
  • cık.
  • nerde kaldın özledik yahu.
  • nereden izlendiğine dair fikri olan varsa mesaj mı atmalı acaba?
hesabın var mı? giriş yap