• disarda kizil olum, manastirin icinde ise her duyguyu kamcilayan bir balo vardir. balonun verildigi yer 6 salondan* olusur. her oda farkli renklere ve dekorasyona sahiptir. odalar ve renklerin siralanisi soyledir:

    1.oda* mavi dekor ve camlar
    2.oda erguvan rengi dekor ve camlar
    3.oda yesil dekor ve camlar
    4.oda turuncu dekor ve camlar
    5.oda beyaz dekor ve camlar
    6.oda mor dekor ve camlar
    7.oda* siyah dekor ve kizil camlar
  • edgar allan poe'nun "bütün öyküler i" kitabını aldım ve şimdiye değin okuduğum 7-8 hikaye arasından en güzeli. 15'den fazla hikaye daha okunmayı bekliyor ama zannetmiyorum ki hiçbiri bir "kızıl ölümün maskesi" kadar güzel olsun. inanılmaz bir hikaye gerçekten. etkisinden kurtulamadım bittiğinde ve 2 kere daha okudum.

    he ayrıca bunu sabaha karşı 4 gibi yapmayın, sonra uyku filan bok oluyor uyuyamıyosunuz.
  • 1964 yapımı bir edgar allan poe hikayesinden uyarlama film
    20 yıl öncesinin işlerine kimse göz atmıyor. fakat sinemayı keşfetmek, 50-60 hatta 100 yıl öncesine inip çok eski filmleri izlemek epey eğlenceli. bu film de 1 saat 29 dakikalık.

    filmimiz bir hastalık salgını, insanlığın zayıflıkları, tanrı inancı ve satanizm arasında mekik dokuyor. mekan tasarımları, oyunculuklar, müzikler, kostümler tiyatroya gitmişsiniz hissini veriyor.
  • gece gece aklıma düşmüş öykü.
    saray duvarları ve demir kapılar yeter mi ölümü dışarıda tutmaya?
    hiç sanmam...
  • --- bariz spoiler ---

    "ölüm gibi bir şey oldu ve de ve de herkes öldü" temalı muhteşem bir öykü. gerginliği bütün kitaba hatta bütün eserlerine yansıyan edgar bey'in bir hayal gücü kamçılayıcısı daha.

    --- bariz spoiler ---

    kırmızılı kadın* gibi bu hikayede de kırmızıya yapılan bu vurgu gayet yerinde bana göre. tabi kızıl kelimesi, tını olarak daha hoş. daha az iğreti duruyor. daha az çeviri oluyor sanki. umarım reading zindanı baladındaki "kızıl ceketini giymemişti" çevirisinin sonraları kırmızıya dönmesi gibi (ki annem hep kızıl ile başlayarak okurdu oradan biliyorum) umarım sonradan bu da böyle bir hale dönüşmez. gerçi orada orijinalinde red yerine scarlet*geçiyordu. ve bence kızıl çeviriye/ şiire muhteşem uyuyordu.

    konudan uzaklaşmış oldum sanırım. sona yazayım bunu da. kızıl ölümün maskesini sesli öykü olarak da dinlemek isterseniz efendim, pek yeni başlamış olsam da, hayli sürçmeler olsa da, sizi şu tarafa alabilirim;

    (bkz: https://youtu.be/hbephu1ppoc)
  • bu öykü yayımlandığında poe 12$ kazanmıştı; ama tadına vararak okuyan okurları için milyar dolarlık bir filmdir.
  • "nerede olursanız olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile!"(4:78) ayetini akla getiren poe öyküsü. aslında poe birçok öyküsünde islam'ın sembollerini/inanışlarını kullanmış bir yazar, yani islamiyet hakkında bilgi sahibi olduğu kesin ve mezkur ayet, bu öykünün oluşturulmasında poe'ya ilham vermiş olabilir. tabii shakespeare'in the tempest oyunu da dahil olmak üzere birçok esin kaynağı var the masque of the red death'in; şahsen, ayetin de bu kaynaklardan biri olabileceğini düşünüyorum çünkü ayet ve öykü birbirini aşırı biçimde anımsatıyor. hele "kızıl ölüm" denen şeyin aslında "ölüm"ün bizzat kendisini temsil ettiği düşünülünce, taşlar daha da yerine oturuyor.

    bir poe-sever olarak "en iyi öyküsü" demeye yüreğim el vermiyor, diğerlerine haksızlık yapacakmışım gibi geliyor ama kesinlikle en iyilerinden biri.
  • kızıl ölümün maskesi diye çevrilmiştir.
  • edgar allen poe'nun kısa öykülerinden biri. hem ölüm hem kızıl hem de maske... okur için talihsiz bir üçleme... gece okumalarında, yatağa gitmeden önce size evin tüm ışıklarını açtıracak bir öykü. sehpalardaki alevler aniden sönüyor, fildişi saatin tik tak'ları susuyor, şenlikçiler korkuyla kaçışıyor... gece cinleri bile ortalarda görünmüyor...
hesabın var mı? giriş yap