• senaryosunun gerçek olmadığı ispatlanamaz, film ötesi.
  • düşününce bence en iyi "kötü adam"ı barındıran film olarak da tarihe geçmiştir.

    the matrix'in hikayesini genel olarak şöyle bir hatırlarsak:

    - makinelerle yaşanan dünyada olumsuz etkileşim makinelerin de yapay zekaya kavuşması sürecinde haklı olarak insana hizmet etmenin onlar için en iyi seçenek olmadığını fark etmeleriyle başladı.

    - sonrasında "insan" denen çirkin yaratık bir makine soykırımı oluşturdu ve haklı olarak ezilenlerin ayaklandığı bir savaş patlak verdi.

    - savaşı makineler kazandı ve ne yaptılar? onları ezen, onlara özgürlük tanımayan insanları tamamen kesip biçmek ya da köle etmek yerine -tamam onlardan faydalanmıyor değiller ama- onların mutlu mes'ud yaşamaları için bir yazılım aracılığıyla cennet gibi ve herkesin özgür hissettiği bir dünya oluşturdular.

    daha ne kadar merhametli ve anlayışlı olabilirlerdi bilmiyorum.

    tamam kabul ediyorum dizilerle konuşan babaanne modundayım.
  • sinema tarihinin gelmis gecmis en guzel filmlerinden biri. bu filmi digerlerinden ayiran onemli ozelligi filmdeki bircok detayin biz izleyenler tarafindan tam anlasilamamis veya dikkatlerimizden kacmis olmasi. yazacaklarimi okuduktan sonra filmi bir daha izleyince bana hak verme ihtimaliz artacaktir diye inaniyorum.

    --- spoiler ---
    oncelikle neo insan degil, bir robot. matrix'in gelismesine onemli katkilardan birini saglayan onemli bir program. makina dunyasi tamamen denklemlerle calisan deterministic bir sistem. neo'nun, matrix'in kuruculari architect ve prime program'in amaci insanoglunun tahmin edilemeyen secimlerini daha iyi anlayarak matrix'i her defasinda daha da gelistirmek. neo bunu her defasinda secilmis kisinin yani kendisinin kodu ile matrix'e reset atarak yapiyor. simdi filmde bunu asagidaki diyalogdan biraz anlayabiliyoruz.

    mimar ile neo odada konusken aralarinda su sozler geciyor:

    from the architect neo hears that his “function is now to return to the source allowing a temporary dissemination of the code you carry reinserting the prime program".
    turkce meali su: mimar neo'ya diyor ki, gorevin kaynaga geri donerek tasidigin kodu prime program'a tekrar yuklemek.

    diger bir noktada yine mimar neo'ya su sozleri soyluyor:
    "though the process has altered your consciousness, you remain irrevocably human".

    yine cok acik bir sekilde mimar bilincin degistirldi ama hala insani taraflarin kaldi diyor. simdi bu noktayi destekleyen baska bir detay agent smith'in zion'a girebilmesi. ayni mantik aslinda, agent smith bir virus olarak prime program'a ait olan bir yetenegi ogrendi ve kendini kopyalabiliyor dolayisiyla zion'dan matrix'e baglanmis bir kisinin bilincini degistirebiliyor, vucut ayni olmasina ragmen zion'daki vucut aslinda agent smith cunku insani yonlendiren bilincidir.

    neo'nun diger bir ozelligi matrix'e kablosuz bir sekilde baglanma yetenegi. bununla ilgili iki onemli detay var. birincisi sentinelleri hissedip kontrol edebilmesi. ustelik bunu gercek hayatta zion'da ve makinalar sehrinde yapabilmesi. benzer detayi sentinelleri durdurduktan sonra iki dunya arasinda tutuklu kaldigi zaman da gorduk. neo'ya bakan hemsire neo'nun beyin dalgalarina bakarken diyor ki "komada olan birisi icin ilginc beyin dalgalari goruyorum". trinity nasil oldugunu sordugunda hemsire neo'nun beyin dalgalarinin matrix'e bagli olanlarla ayni oldugunu soyluyor. yalniz bu ozellik neo'ya nasil verildi o konu ile ilgili bir cevabim yok. belki makinalar insanlarin dna'larini degistirmeyi ogrendiler onlari yetistirirken ya da vucutlarina bir donanim ekliyorlar insanlari her sekilde takip edebilmek adina. bilemiyorum.

    onemli baska bir konu ise matrix'de code exchange (kod degisimi) konseptinin olmasi. ilk bakista hic dikkat cekmeyen bu ozellik aslinda filmin onemli parcalarindan birisi. daha ilk filmde bile gundeme geldi.

    kod degisimi birkac sekilde yapiliyor. birinci yol (kirmizi / mavi) haplar veya sekerler. birazdan daha detaya girecegiz bu konuyla ilgili. diger bir yontem kavga etmek. bunun ornegi kahin'i (the oracle) koruyan seraph neo ile ilk karsilasiginda veriliyor. seraph neo'ya "kavga etmeden kimin kim oldugunu anlayamazsin" diyor. yani the one (secilmis kisi)'in o oldugu ancak kaynak kodlarina bakarak anlayabilecegini soyluyor. baska bir yontem yiyecek vermek. bunun iki onemli ornegi var. birincisi the french man (merovingian) bir pasta sayesinde restorandaki bir kizin kodunda degisiklikler yapabiliyor. ikinci ornegi ise kahin ve neo arasinda geciyor. kahin neo'ya ilk tanistiklarinda bir kurabiye yani cookie veriyor! cookie, simdi dusununce cok mantikli geliyor degil mi? kahin aslinda neo'ya seker ya da kurabiye vererek neo'nun kaynak kodunu patch ( ya da update ) ediyor . oncelikle neo, mr. anderson'dan neo haline kahin ile gorusup bir kurabiye yedikten sonra donusebiliyor. yine ayni sekilde neo'nun gelecegi gormesi. bu kahin'e ait bir ozellik. bunu merovingian zaten dile getiriyor. diyor ki "kahin'in gozleri alinamaz sadece verilebilir". yani kahin'in gelecegi gorme ozelligi alinamaz sadece verilebilir. neo gelecegi gorme ozelligini kahin ile bulusmasindan sonra elde ediyor. her seferinde kahin neo'ya bir seker ya da kurabiye vermeye calisiyor, neo 'yu bir sekilde yonlediriyor aslinda.

    filmde dikkate deger baska bir nokta ise kahin'in rolu. kahin mimar'in da daha once belirttigi uzere the prime program. yani ana kurucu program. bunun ile ilgili ipucu agent smith kendini kahine kopyaladiktan sonra neo ile agent smith'in ilk bulusmasinda veriliyor. agent smith neo'ya ne diyor ki: "bak ! dunyayi ne hale getirdigimi begendin mi?". yani agent smith kendini prime programa kopyaladiktan sonra prime programin kontrolunu ele gecirip matrix'de istedigi degisiklikleri yapabilir hale geliyor. agent smith ucmasini da zaten bu olaydan sonra ogreniyor farkindaysaniz.

    aslinda kahin yani prime programin neo ile ilk karsilasmasi cok onemli ipuclari barindiriyor. aralarinda soyle bir konusma geciyor:

    oracle: i know you're neo. be right with you.
    neo: you're the oracle?
    oracle: bingo. not quite what you were expecting, right? almost done. smell good, don't they?
    neo: yeah.
    oracle: i'd ask you to sit down, but your not going to anyway. and don't worry about the vase.
    neo: what vase?
    oracle: that vase.
    neo: i'm sorry.
    oracle: i said don't worry about it. i'll get one of my students to fix it.
    neo: how did you know?
    oracle: what's really going to bake your noodle later on is, would you still have broken it if i hadn't said anything.

    simdi hepsini cevirmeyecegim. ama son satir cok onemli, ozellikle su cumle "what's really going to bake your noodle later on is...". simdi kahin gelecegi yazan, matrix'de gelecegi kuran denklemleri yazan dolayisiyla kendi yazdigi seyleri gorebilen ana program. goremedigi, yanildigi ya da tahmin edemedigi sey insanlarin tercihleri yani the choice. "everything begins with choice (hersey secimle baslar)" ya da "no one can see beyond a choice they don't understand, and i mean no one (kimse anlamadigi tercihlerin - secimlerin otesini goremez,hic kimse!)". tanidik geldi mi?

    simdi makina dunyasinin en buyuk problemi insanlarin tercihleri cunku ne kadar deterministic bir sistem kurarlarla kursunlar insanlarin random secimlerine karsilik birsey yapamiyorlar dolayisiyla bu "random choice"lari daha iyi modelleyebilmek icin insan ozelliklerini en iyi ve gercekci sekilde ogrenmek istiyorlar. bunu da neo uzerinden yapiyorlar. kahin "bake your noodle later on (kafanı asil karistiracak olan şey, ...)" derken gelecegi gormenin otesinde onu etkileyebildigini de gostermis oluyor. vazo ornegi!

    --- spoiler ---

    daha bunun gibi bircok konu var aslinda. mesela key-maker (anahtarci)'in bahsettigi 314 saniye. size bir sey hatirlatiyor mu bu rakam bilemiyorum ama bana bir seyler hatirlatiyor. hatta ipucu mimar'in neo'ya soyledigi su cumlede gizli:

    "an anomaly, which despite my sincerest efforts i have been unable to eliminate from what is otherwise a harmony of mathematical precision". cumlede dikkat edilmesi gereken nokta "harmony of mathematical precision (matematiksel kesinlik (hassasiyetin) harmonisi)". size bir sey hatirlatti mi bilmiyorum, benim aklima "mathematical precision ve harmony" diyince iki sey geliyor: pi ve altin oran.

    neyse bu yorumlari burada birakiyorum. eminim bircogumuz bu filmi izlerken degisik fikirler urettik, teoriler gelistirdik ama yukaridaki analizler benim icin en mantikli olanlari. bu noktalari dusunerek filmi tekrar izlediginizde daha farkli bir matrix izleyeceginizden hic suphem yok.

    edit:

    soru: peki kahin'in neo'dan taraf oldugu gibi bir sey soz konusu mudur? kahin matrix'in yok olmasini engellemek istemez miydi?

    benim yorumum: matrix yok olmadi. sadece denge saglandi. aslinda kahin cok tehlikeli ama bir o kadar da akillica bir oyun oynamis oldu. daha onceki versiyonlar matrix surekli yikiliyordu ve yeniden kuruluyordu. ancak neo'daki ask ve sevgi ozellikleri ("you remain irrevocably human") aslinda bilerek konulmus (kahin tarafindan konuldugu mimar tarafindan soyleniyor filmde) ve tehlikeli bir oyunun parcasi, tamamen kotu bir yikim yaratabilirdi. yani normalde neo architect (mimar) ile konusurken de belirtildigi uzere sag kapiyi secip kaynak kodunu matrix'e goturup 23 insani alip matrix'in yeniden kurulmasina yardimci olmaliydi ama ask ve tutku diger kapiyi sectirdi ki o kapidan cikarsa normal beklenen sonuc matrix'e bagli tum insanoglunun oldurulmesi ve makinalarin daha ilkel bir seviyede hayatlarini devam ettirmesiydi ("there are other certain life forms that we can survive or we can admit..." gibi birsey diyor artchitect orada) eger neo basarisiz olsaydi ama neo basarili oldu ki o da kahin'in bir numarasi, cunku neo ilk neo oldugunda agent smith orada "purposely" (bir amac icin) bulunuyordu. agent smith'in neo tarafindan oldurulmesi ve neo'un kodunun bir kisminin agent smith'in uzerine "printed" (kopyalanmis) olmasi da kahin'in bir oyunu.

    sonuc olarak kahin oynadigi tehlikeli oyun sayesinde matrix'in surekli yilikp yeniden kurulma olayina bir son vermis oldu, dengeyi sagladi. aslinda en son sahnede architect kahin'e zaten bu oynadigin cok tehlikeli bir oyundu diyor dikkat ettiyseniz :) yani kahin'in oynadigi oyunun cok tehlikeli oldugunun asil farkinda olan architect. benim gorusum tabii.

    edit : yazim. makyaj, kil, tuy, kese, yikama, yaglama, derisini yuzup hepsini hallettik nevzat komiserim (bkz: başkomser nevzat).
    edit2 : ceviri hatası. teşekkür ederim.
  • sanılanın aksine esas hikayede ilk film değildir. normalde the matrix'i ilk film olarak görebilirsiniz. ancak hikaye sıralamasında ikinci filmdir. ve sıralaması şu şekildedir;

    1- the second renaissance
    2- the matrix
    3/4- the final flight of osiris ve kid's story (sıralaması farketmez)
    5- the matrix reloaded
    6- the matrix revolutions

    not: program, world record, beyond, a detective story ve matriculated ana konudan bağımsız kısa film tadında animasyonlardır.
  • filmin ana konularindan biri de günesi karartmaktir. aslinda robotlar günesten beslenir. bunu bilen ademoglu günesi kara bulutlarla kapatirlar. peki düsünebilen robotlarin kontrasi ne olmustur? gerek duyduklari enerjiyi insandan elde etmek. boylece insanlari pil haline getirip tarlalar yapmislardir. fakat insanin enerji uretmesi icin hayatta kalmasi gerekir. bunun icun zihinlerini canli tutan matrix gelistirmislerdir. neo falan derken olaylar gelisir...
  • 2-3 defa izlediğim zaman ancak anlayabildiğim filmdir. öyle bir felsefesi var ki resmen içine çekiyor insanı. tarihin en güzel filmlerinden biridir ayrıca.
  • az önce tekrar izledim kesinlikle bir başyapıt

    --- spoiler ---
    filmde makineler, insanları onlar farketmeden köle olarak kullanıyorlar, makinelerin enerji kaynağı olan
    güneş kesildiği için insanları enerji kaynağı olarak kullanıyor ve onlar bunu farketmeden mutlu mesut yaşadıklarını zannetsinler
    diye matrix programına koyuyorlar bu insanları. insanlar özgür olduklarını düşünüyorlar ama aslında bir hapishanede yaşadıklarının
    farkında değiller. şimdi gelelim wachowski kardeşlerin bununla anlatmak istediklerine... kanımca burda bize aslında siz özgür
    değilsiniz diyor ve haklılarda. film burada bize çok fazla şeyi sorgulatıyor mesela toplum sistemini mesela bizi sübliminal
    faktörler ile sürekli tüketime sürüklemelerini, toplum dayatmalarını. aslında gün gibi aşikar olan birşeyi söylüyor bize film;beynimizi nasıl kontrol ettiklerini. medya etkisiyle ergenlik yaşının geri çekilmesi, bu şekilde tüketimin arttırılması ve daha neler neler aha film 1999da vizyona girmiş 2013de o zaman anlatılmak istenen şeyin etkileri gün gibi ortada. şimdi dediğim şeylerle filmin anlattığı ne alaka demeyin film bize aynen bunu söylüyor bunu anlatıyor sadece bunu ilgi çekici artistik bir biçimde yapıyor.

    --- spoiler ---
  • üçleme olarak ele alındığı zaman, felsefik olsun diye imgelerle doldurulan, sahneleri bir şeyleri temsil etsin diye yazılan, her yeni filmde gerçekçilikten uzaklaşmış ve bence benim gibi inanç eksikliği içinde olanlar için bok edilmiş film serisidir. arkasında cevaplanmamış tonlarca soru ve anlam verilemeyen tonlarca mantık hatası bırakmıştır. halbuki ilk filmde bir kaç sorun hariç gayet gerçekçi ve tutarlı girmişlerdi olaya. neydi?

    --- spoiler ---

    insanlar yapay zekada çığır açmışlar, robotları bütün ayak işlerinde kullanmaya başlamışlardı. zeka artık robotların kendi seçimlerini kendilerinin yapmasına, insana karşı gelmelerine yetiyordu. ilk robot baş kaldırısında da robotlarla insanlar barışmamak üzere savaşmıştı. kendi kendini geliştirebilen ve üretebilen robotların insanları yenmesi de kaçınılmazdı. insanların tükenmesine ramak kala robotların enerjisini kesebilmek için gökyüzünü kapatıp güneşin yüzeye ulaşmasını engellemeyi denemişlerdi. robotlar da enerji sağlamak için insanları toplayıp vücutlarını kullanmaya başlamışlardı. insanların da olaya uyanmaması için matrix denen bir simülasyon oluşturmuşlardı.

    ilk filmdeki sorular ve benim mantıksız bulduklarım:
    1) matrix'e ne gerek vardı? insan beynini incekleyen robotlar beyni matrix'e bağlayacak kadar bilgi toplayabildiyse insanları bitkisel hayatta tutabilirlerdi.
    2) ajan smith ve diğer ajanların program olmalarına rağmen görülebilir bir forma, insan formuna sahip olmaları ve güçlerinin belli bir sınırının olması neden? güçlerinin sınırı olmasına rağmen gayet de güçlüler, bu gücün sınırı neye göre değişiyor?
    3) zion'un çevresindeki tünellerde gezen gemiler matrix'e korsan bağlanıyorlar. matrix'den çıkış yaparken kullandıkları telefonun olayı nedir?
    4) korsan bağlanan kişilerin fizik kurallarından bir nebze serbest olmasındaki mantık nedir? hadi neo mesih, direkt sınırsız takılıyor adam diye kabul ediyoruz, kodları görüyor mörüyor da trinity mesela, neye göre o kadar hızlı ve güçlü? korsan bağlandıklarında bu ayarlarla da oynuyorlarsa neden yine de limitli?

    --- spoiler ---

    ikinci film olan reloaded'ın ne anlattığını ve konusunu açıkçası ben de tam bilmiyorum. sanırım neo'nun inancının artmasını ve gelişimi üzerine kurulmuş bir film. bunun yanında matrix hakkında yeni bilgiler vermeye çalışıyor ama bence bu filmle beraber matrix kavramı da mantıktan uzaklaşmaya başlıyor.

    --- spoiler ---

    bu filmde direkt sorulara geçiyorum:

    1) neo'nun bu önü alınamaz yükselişinin açıklaması nedir? bu adam daha iyi kod falan mı okumaya başladı da uçup kaçmaya başladı? bunların açıklaması yok.
    2) ajan smith nasıl olur da gerçek dünyaya geçebiliyor? tamam beyin simülasyon çalıştırabiliyor, yani matrix'i çalıştırabiliyor ama yine beyin merkezli. bir programın hiç bir yerden veri almadan beyinde özgürce dolaşması, hatta koku alıp görebilmesi doğal mı? bence değil.
    3) neo nasıl oluyor da zion'da iken, yani matrix'in dışındayken doğa üstü güçler kullanabiliyor? burası işte benim için matrix serisinin en çok gerçekten uzaklaştığı ve inanca yöneldiği kısım. adam bildiğin mesih yani, şakaları yok.
    4) mimar zion 6 kere yok edildi diyordu sanırım. bunun mantığı nedir? zion her seferinde yıkılıp sonra mesih ve seçtiği kişiler tarafından tekrar mı kuruluyor? zion da matrix'e dahil mi yoksa? değilse eğer her seferinde farklı bir yerde mi kuruluyor? zion'a baktığımız zamanda dehşet büyük ve yapımı zor bir şehir görüntüsünde. 100 yıldır savaş devam ettiğine ve 6 kere tekrara düşüldüğüne göre zion'un sürekli baştan yapıldığı söylenemez. imkansız çünkü. neo'dan önceki seçilmiş kişilerin de açıklaması yapılmıyor.

    --- spoiler ---

    son film ise savaş sahnelerinin gazı ve güzelliği haricinde bence inanca bağlamanın, gerçekçilikten uzaklaşmanın son raddesiydi. neo bildiğin isa ile eşleştirildi. hatta filmin son diyaloğu da "bütün film aslında propaganda içindi" der gibiydi.

    --- spoiler ---

    bu film için sorularım:

    1) neo araf görevi gören tren istasyonuna nasıl düşüyor? tren istasyonu gibi bir şeyin varlığına neden gerek duyuluyor? sonuçta burayı kullanacak şeyler yazılım, program ama her şey grafiğe dökülmüş. matrix'in benim kafamı en çok karıştıran bir noktası da bütün programların bir şekilde insan sınırlarında düşünülüp yapılması. arkada çalışan yazılım yok gibi bir şey. bir yazılım varsa elbet insan formunda takılıyor.
    2) bu biraz filmin devamlılığı için, görsellik için gerekli ama bana göre bir mantık hatasıdır: rıhtıma giren sentineller napıyor allah aşkına? aşağıda 100 150 tane manuel robota karşı 100 tane sentinel giriyor ve sadece etrafta dolaşıp vuruluyorlar. o kadar sentinel o 100 150 tane robota saldırsa halbuki savaş 10 saniye sürmeyecek. ama yok. ben bu kadar verimsiz, amaca yönelik çalışmayan makineyi bir arada görmedim, yıl 2013.
    3) ajan smith neden yok oluyor? filmin başında tren garında söylenen "her programın amacı olmalı, amacı olmazsa silinir" sözüyle bir alakası var sanırım. ama tam emin değilim.
    4) kahin tam olarak nasıl bir program? neye hizmet ediyor?
    5) saçma bir soru ama sentineller nasıl uçuyor?

    --- spoiler ---

    bu gibi sorular benim için filmin gerçekçiliği kaybettirip tatmini zorlaştırıyor. makineler ve yazılımlarla ilgili bir filmin inanç filmi yapılması hoşuma gitmiyor. yalnız mantıklı olabilecek tek bir şey var: zion'un matrix'e dahil olması. yani robotlar matrix'i oluşturdukları zamanda programı inkar edenler için farklı bir program yazıyorlar. bu da zion. yani gerçekte olmadığı hissine kapılan birisini bildiğimiz matrix'ten zion'a aktarıyorlar. o da matrix dahilinde, ama sanki matrix'in dışıymış gibi tasarlanan bir matrix. böylece zion da 6 kere yok edilip yeniden başlatılabilir oluyor. böylece neo da kodlardan oluşturulmuş bu yerde doğa üstü olabiliyor. ilk filmden beri matrix'ten kurtulmanın yolunun "uyanmaktan" yani farketmekten geçtiği vurgulanıyor. neo ve dışarı çıkarılan "the kid" hariç herkes matrix'teyken gram şüphe etmiyorlar matrix'te olabileceklerinden. her zaman birileri onları yönlendiriyor. zion'da ise bana göre neo hariç kimse hala matrix'te olduklarının farkında değil. neo zion'dan da "uyanıyor".
  • bu filmi yapmadan önce jean baudrillard'ı ağızlarının suyunu akıtarak okuyan wachowski kardeşlerden lana wachowski, üstadın la transparence du mal kitabındaki yeni düzenin cinsel (plastik estetik) evrimleşmesini anlattığı "trans-seksüel" bölümünü fazlasıyla ciddiye almış görünüyor.
hesabın var mı? giriş yap