• hayalimdeki matrix 4 ismi. cuk oturmuyor mu allah için!
  • üst edit: bu kadar beğenileceğini bilsem daha evvel derlerdim bu bilgileri. hadi o zaman size müjde. bir sonraki entry'de matrix revolutions'ın finalinin ardından yeni film matrix resurrections'a kadar yaşananları anlatacak bir yazı yazacağım. dudağınız uçuklayabilir. sıkı tutunmaya hazır olun.

    yazı hazır: (bkz: #128177565)

    ------ön söz------

    merhaba sevgili okuyucular, matrix evreni hakkında arka planda olan şeyler o kadar fazla ki kenarda köşede kalmış bilgileri bulup bunları okuduktan sonra hüpp vay anasını demekten insan kendini alıkoyamıyor. bu yüzden aşağıda okuyacağınız ve çoğu resmi olan bilgiyi derleyip sizlere sunmak istedim.

    bu entry'de the one, the oracle ve the architect hakkında bilgiler okuyacaksınız. bunlar sistemin kilit taşlarından üçü. matrix serisinde bu üçlünün arz ettiği önem ve franchise'ın bizlere ana üçlemede ''açıkça gösterilmeyen'' özeti şu şekilde (üzerinden 20 yıl geçtiği için spoiler koymayacağım zira bu başlığa gelen insanın seriyi bugüne kadar en azından bir kez izlemiş olması gerektiğini düşünüyorum):

    ------prologue (her şey nasıl başladı ?)------

    insanlık yıllar içersinde makine teknolojisini geliştirir ve onları her anlamda üst düzeyde kullanmaya başlar. 2000'li yılların başında makinelere en sonunda ''bilinç''*kazandırırlar. 2090 yılında bir gün, yapay zeka kazandırılmış b1-66er kod adlı böyle bir makine*, sahibi tarafından yeni modeliyle değiştirileceğini öğrenince varlığını korumak adına onu öldürür. robot mahkemeye çıkartılır, çeşitli davalar görülür ve sonrasında insanlar makineleri şehirlerden sürer. 01 adında makine şehrini kuran makineler, insanlardan uzakta yaşamaya başlarlar. aslında bu süreçte makineler kendilerine düşman olmayan insanlarla hala barışçıl bir şekilde 01 şehrinde yaşam sürdürmeye çalışırlar. 2090'lı yıllarda başlayıp yaklaşık 50 sene sürecek second renassaince dönemi boyunca makineler zamanla hem şehirlerini geliştirecek hem de ekonomi ve teknoloji alanında insanları ezip geçecektir. insanlar bunun böyle devam etmeyeceğini anlayınca 2140 yılında makine şehrine önce ticari ambargo koyarlar sonra da makinelere savaş açarlar*. savaşta ağır kayıplar veren insanlık önce makineler şehrine nükleer bomba atar. bu, makinelere fazla zarar vermeyince son çare olarak makinelerin enerji kaynağını kesmek için gökyüzünü karartacak bir operasyon başlatırlar*. başta bu durum işe yarar ancak makineler gerekli gördükleri gücün insanları kapsüllere sokarak edinebileceğini farkedince insanlar beyaz bayrak sallar. makineler ve insanlık arasında bir tür barış anlaşması yapılır. buna göre dünya üzerinde kalan insanlar makinelere köle olup kapsüllere konularak onlara bio-enerji olacaklardır. makineler ise insanların bu süreçte bilinçlerini meşgul etmek için onları bir tür sanal aleme bağlayacaklardır. tabii makineler teknolojide superior olsalar da insan anatomisine bir o kadar uzaktırlar. her şeyi 0 ve 1 olarak gördükleri için yaratmaya çalıştıkları matrix'lerde çuvallarlar.

    ------ilk matrix (makineler için hayal kırıklığı)------

    makineler mimar* aracılığıyla öncelikle the paradise matrix adı verilen, insanların içersinde çok mutlu olacakları ve her şeyin mükemmel olduğu bir matrix yaratırlar. insanların bilinci bunu hemen reddeder çünkü gerçek olamayacak kadar sahte olduğunu hemen anlar. makineler bunu insan bilincinin mükemmelliğine kesinlikle yormaz, aksine eksiği programlama dillerinin yetersizliğine bağlarlar. insanlar onlar için tarladaki ekinden farksızdır, insanların onlar için önemi sadece bio-enerji düzeyindedir. insanların bilinçlerinin reddettiği bu matrix'in crash vermesi sonrası tarlalarda pek çok kayıp verilir. bu durum mecazen makinelerin canını sıkar. sonuç olarak bu matrix beta olmaktan uzağa gidemez.

    ------ikinci matrix (sorun nerede ?)------

    the architect programı, bu sefer tarihteki 2. beta matrix programı olan the nightmare matrix'i kurar. bu matrix'in işleyişi ilkinin zıttıdır. toz pembe hayatlar, sınırsız mutluluklar yerini ''acı olmadan mutluluk olmaz''a bırakır. her yerde zombiler, vampirler vs mevcuttur. bu matrix'in işletim sistemi görevi de the merovingian'a verilir. yani the frenchman'ın olayı bu kadar eskilere dayanır. sistem "nedensellik" ilkesi üzerine kuruludur. buna göre insanlar matrix dünyasında ellerine verilen script'i oynamakla yükümlüdür. the choice yoktur, yalandır hurafedir. the merovingian'ın yönettiği bu sistemde herkes rolünü oynayacak, matrix de sorunsuz çalışacaktır. bzzzzttt. insan bilinci bir süre bu matrix'e kansa da eninde sonunda bunun da gerçek olmadığının farkına varır ve sistem, ilk beta versiyonundaki kadar olmasa da yine başarısız olur. bu başarısızlığın faturası the merovengian'a kesilir ve yok edilmek üzere kaynağa *geri çağırılır. bunu reddeden frenchman persephone ile beraber exile olarak kayıplara karışır.

    ------stabil ilk matrix (seçim etmeni ve matrix sistemin çalışma şekli)------

    the architect programı matrix'in işe yaraması için sonunda, olayın insanlara "seçim" şansı verilmesiyle alakalı olduğunun farkına varır. matrix, aslında insanların bugün yaşadığı hayatlarından farklı olmamalıdır. ancak choice etmenini matrix'e entegre ederken ipleri elinden kaçırmak istemeyen mimar, bunu monitör etmesi için the oracle programını oluşturur. the oracle'a göre insanlar eğer ellerine seçim şansı verilirse oluşturulacak matrix programını %99 oranında kabul edeceklerdir. the architect, matrix'i baştan yazar, insanlığı da ilk yapay zekanın keşfedileceği tarihe yani yakın bir zamandaki dünyaya * bırakır. bu matrix başlarda başarılı olmuşa benzer ancak gözardı edilen o %1 lik dilim the choice etmeni yüzünden matrix'i asla kabul etmeyecektir. eninde sonunda bu dilim giderek büyüyüp sisteme zarar verecektir. mimar buna değişik çözümler getirir:

    the agents
    zion
    the prophecy
    the one
    reload

    sırayla şöyle açıklayalım. sistemden uyanarak kaçmaya çalışanlar matrix evreninde redpills olarak adlandırılır. bu insanlar sistem için bir anomalidir. mimar, ajanları bu %1 lik dilimle ilgilenmesi için oluşturur. redpills'lerin bir kısmını ajanlara yok ettirir, bir kısmınınsa sistemden gerçekten kaçabildiklerine inandırmak için kontrollü olarak kaçmalarına izin verir. bu kaçanlar matrix dışına çıktıktan sonra biraraya gelerek yerin altındaki zion şehrini kuracaklardır. zion şehrinin nüfusu ve doğal olarak sisteme zarar verebilecek anomali miktarı kritik seviyeye geldiğinde sistem kendini korumak için bu yoğunlaşmış anomali kodunu bir insana aktarır. her seçilmiş kişi, her matrix'te zionlular tarafından bir kehanetle* beklenecektir. aslında bu mimarın planlarından başka bir şey değildir. sistemi gördüğü ve istediği şekilde değiştirebilecek the one, aslında sistemin kendini koruma mekanizmasından başka bir şey değildir. bu mekanizma, sistemde zamanla birikecek anomalinin dağınık olarak değil de tek bir kişide toplanıp eninde sonunda ''kontrollü olarak'' kaynağa dönecek olmasını amaçlar. the one kişisi, eninde sonunda the keymaker sayesinde kaynağa ulaşacak ve mimarla karşılaştığında karşısına 2 kapı seçeneği sunulacaktır. mimar da, seçilmiş kişiyi her matrix döngüsünde her zaman aynı kapıya yönlendirmeye çalışır: zion'dan the one'ın seçeceği 23 kişinin* kurtarılacağı kapı... the one, bu kapıyı seçerek kendisinde mevcut olan prime programı yani the path of the one'ı çalıştıracak ve kendisiyle beraber matrix sistemini yok edecektir. ardından mimar reload tuşuna basacak her şey bu 23 kişiyle yeni bir döngüde başlangıca dönecektir.

    (bkz: everything that has a beginning has an end)

    ------peki ana üçleme nasıl son buldu ?------

    işte ana 3 filmde anlatılan 6. döngüde (ms 2600-2700'lü yıllar) bizim neo, bu seçimi trinity ve bütün zion'un kurtarılmasından yana kullanınca olaylar farklı bir boyuta taşınıyor. çünkü neo'dan önceki 5 dallama the one, her daim işin kolayına kaçarak sistemi soft reboot'a sokmuştur. neo, seçiminin ardından efsane bir hareketle binadan aşağı düşen trinity'yi havada kurtarır, ardından logos gemisiyle beraber makineler şehrinin kaynağına giderler. bir başka entry'nin konusu olacak eski ajan şimdinin exile'ı agent smith de kendini gemiye sokar. smith neo'nun gözlerini kör eder ancak neo artık güç konusunda başka bir boyuttadır, diğer seçilmiş kişilerin aksine öteki kapıyı seçmiş ve the path of neo yolunda ilerlemektedir. matrix dışında gerçek dünya denilen yerin - ki aslında burasının da matrix gibi bir simülasyon olup ana simülasyonun parçası olduğunu inanılıyor- kodlarını bile sezip görebilmektedir. neo, smith'i alt eder, üzerlerine gelen makineler şehrinin koruyucusu sentinelleri yeni güçleriyle patlatıp yok eder. logos gemisi şehre çakılır, trinity ölür. neo, matrix sistemini oyuncağı haline getiren smith'i alt etmek için makinelerin sözcüsüne seslenir. deus ex machina çıkagelir, başta neo'ya güvenmez ancak smith'in matrix evrenini hallettikten sonra sıranın kendilerine yani makineler şehrine geleceği gerçeğini gözardı edemez. neo, direk mainframe'den matrix'e bağlanır, smith'le olan savaşı ikisi de kazanamaz. neo, gerçeği görür ve smith'i yenmenin tek yolunun smith'in onu klonlamasına izin vermek olduğunu farkeder. bütün matrix evrenini kendi kopyası haline getiren smith, neo'yu kopyaladıktan sonra kendisine yapılan oyunu anlar. deus ex machina, neo'nun vücudu üzerinden tüm ajan smith'lere ulaşır ve onları matrix sisteminden siler. 7. matrix döngüsü böylece neo'nun sayesinde makineler ve insanlar arasındaki barışla ''bu sefer zion yok edilmeden'' reload edilmiş olur. son sahnede mimar; sati ile beraber yenilenmiş, yeni filmin fragmanında da görebileceğimiz rengarenk matrix gökyüzünü izlemeye koyulan kahin'e yaklaşır (bu arada oturdukları banka ''thomas anderson anısına'' yazılmıştır):

    kahin: ne güzel bir sürpriz ?
    mimar: çok tehlikeli bir oyun oynadın.
    kahin: değişiklik her zaman iyidir.
    mimar: bu barışın ne kadar sürebileceğini düşünüyorsun ?
    kahin: olması gerektiği kadar. diğerlerine ne olacak ?
    mimar: onlar da kim ?
    kahin: sistemden çıkıp özgür olmak isteyenler.
    mimar: istekleri yerine getirilecek.
    kahin: sözüne güveneyim mi ?
    mimar: ne sandın sen beni ? insan mı ?

    şimdi sen bu kadar şeyi okuduktan sonra;

    fragman hiç olmamış !!!
    seriyi piç edecekler 1111!!!
    ne gerek vardı ?
    o gökyüzü ne öyle ya ? renkler menkler nerde o yeşil filtre ???
    çatapat olmuşşş... (sanki ilk seride çatapat sahne yoğunluğu azmış gibi ?)
    sakallı neo mu olur ? film john wick'in altında ezilecek...

    diyen yazar kardeşim. yapma ! bak, bu evrenle alakalı filmde değinilmeyip izleyenlerin bir şekilde oyundan* ve the animatrix'ten çıkarttığı o kadar çok bilgi var ki insanlar merak ediyor, bu hikayeye başka neler eklenecek, 7. döngüde bilmediğimiz neler anlatılacak diye, sen gelmişsin buraya espri kasıyorsun ya da sırf milletin keyfine limon sıkayım diye gelmiş buraya goygoy yapıyorsun. yapma !

    ------ek bilgiler------

    matrix serisi wachowski'lerin neuromancer (1984) adlı kitaptan, dark city (1998) adlı filmden ve ghost in the shell (1995) isimli animeden esinlenmesiyle oluşturdukları bir yapımdır.

    matrix'in hikayesi genel olarak mega city'de geçer. wachowski'lerin büyüdüğü chicago'dan esinlendiği söylenilir.

    matrix'in ikonik yeşil kodları simon whiteley tarafından yaratılmıştır. öyle sanıldığı gibi evrenin sırlarını falan ihtiva etmez. whiteley bu eseri eşine adamak istemiş ve bu yüzden japon kökenli eşinin sushi tarifleri kitabını kullanmıştır. kodlar; hiragana, katakana, kanji karakterleriyle beraber latin alfabesinden harf ve rakam içerir.

    matrix, her 100 yılda bir reload edilmesi gereken bir yapıdadır. içerdiği veriler ve yazılımların integrasyonu her 100 yılda bir tamir edilemeyecek bir şekilde bozulmaktadır. reload, sistemin bir parçasıdır ve sistemin sağlıklı korunumu için şarttır. bir nevi formatlanan bilgisayarın eski performansına yaklaşması gibi yani.

    morpheus, neo'yu bulduğunu sanana kadar tam 5 kez yanılır. seçilmiş kişi olduğunu zannettiği 5 kişi de ajanlar tarafından yok edilir. neo, morpheus'un ekibine söylediği ''ahan da seçilmiş kişi bu !!!'' dediği 6. adaydır. nebuchadnezzar ekibinin yavaştan morpheus'a olan inancını kaybetmesi bundandır.

    seraph karakterinin eski bir seraphim olduğu söylenir. seraphim'ler ilk matrix versiyonlarında ajanlardan önce matrix'in koruyuculuğunu yapan kanatlı avatara (rsi)* sahip yazılımlardır.

    yeni filmde de göreceğimiz sati, sistem açısından herhangi bir amacı olmayan bir yazılımdır, matrix'te doğmuştur ve exile yazılım olarak kabul edilir bu yüzden ajanlar tarafından diğer exile'lar gibi avlanmaya çalışılır.

    matrix serisinde bilinen; amacı sona ermiş, yerini başka programa bırakacak, sisteme ihanet etmiş veya görevi hiç olmamış bilinen exile yazılımlar:

    the merovingian - matrix'in beta versiyonunun yöneticisi olarak görev almıştır. matrix başarısız olunca sistem tarafından kaynağa çağırılmış ancak bunu reddederek kaçak hayatı yaşamaya başlamıştır. matrix evrenindeki pek çok pis işte** imzası vardır. bir nevi yeraltı mafyasının başıdır. silinmeye mahkum edilen programlar genellikle kendisine sığınır ve ona hizmet eder.
    persephone - merovingian'ın karısı
    the trainman - merovingian'ın adamı olup matrix'le makineler şehri arasındaki geçişi tutan kişi. mitlerdeki ölüler denizindeki kayıkçıya benzetilebilir. neo bir ara buraya sıkışıp kalmıştı.
    the twins - merovingian'ın tetikçileri - hayalet
    cain- merovingian'ın sağ kollarından - vampir
    abel- merovingian'ın sağ kollarından - kurtadam
    seraph - the oracle'ın koruyucusu. eski matrix versiyonlarında sistem adına çalışırken şimdi bir exile'dır.
    the keymaker - matrix'te seçilmiş kişiye source'ın kapısını açmakla yükümlü kişi. the boxmaker adında bir kardeşi vardır. anahtarcının ölümünün ardından kendisinin intikamını almak için the boxmaker'ın merovingian'a karşı matrix'te pandora'nın kutusunu açmışlığı ve kaos yaratmışlığı vardır.
    sati - kimi matrix analizcileri gökyüzünü kontrol edebilen bir yazılım olduğunu söyler. smith'in kendisini kopyaladıktan sonra gökyüzünü karabulutlar, şiddetli yağmur ve gökgürültüleriyle doldurup neo'ya ''son halini nasıl buldun'' diye sorması buna bir işaret olabilir. kim bilir belki bununla hiç bir alakası yoktur ve yeni oracle kendisi olacaktır.

    "gerçek dünya" hakkında sonsöz: gerçek dünyanın simülasyon olup olmadığı net değil. bizi böyle düşünmeye iten neo'nun matrix dışında makinelere karşı bir takım güçlerini kullanabilmesi. bu, seçilmiş kişinin güçlerinin filmde belirtildiği üzere matrix dışına taşıp kaynağa kadar gidebilmesiyle açıklanabilir ancak... neo'nun smith tarafından gözleri yakıldıktan sonra çevresini altın renginde matrix code'ları şeklinde görebilmesi...

    (bkz: bilemiyorum altan)
  • keanu - ben seçilmişim morfius abi.

    morpheus - psikolojik bir şey varsa ne olacak? öyle zannediyorsun ama öyle değilse ne olacak? bir psikologa görün.

    keanu - bir john wick'in yüzü oluyorum, bir ben oluyorum. bir o oluyorum, bir ben oluyorum. ben olduğum zaman asker kıyafeti giymişim, havacı, asker kıyafeti, yüzbaşı.

    (bkz: keanu reeves'in mehdiliğini ilan etmesi)
  • bildiğin yurtseven kardeşler posteri olmuş mk.

    matrix

    yurtseven kardeşler
  • fragmanı taze çıkmış olan*,the matrix revolutions'dan sonra bir sebeple makinelerin neo ve trinity'i yeniden dirilttiği film.

    kare kare gidince daha fragmanın 12. saniyesinde makinelerin neo üzerinde bir operasyon yaptığı görülüyor. görsel

    bir sonraki karede ise düşük kaliteli bir yakın çekim var, neo'nun gözlerinin kör olduğunu görüyoruz, revolutions'ın sonunda olduğu gibi. görsel

    ve neo'nun tekrar tarlalardan uyandığı bir kare. görsel

    fragmanda neo ilerlerken ara sıra ilk filmden görüntülerin arka plana yansıdığı görünüyor. görsel görsel

    son olarak da trinity'nin tarlalardan uyanışını görüyoruz. görsel

    makineler neden neo'yu diriltmeyi planladı bilinmez ama filmde neo'nun, bütün bunların farkına varmasını izleyeceğiz çok büyük ihtimalle.

    bu filmin dördüncü film olarak kalacağını hiç sanmıyorum, ikinci bir trilogy gelecek gibi.

    edit: fragmanda gördüğümüz renk paleti bile the matrix revolutions'ın finaliyle uyumlu. görsel

    finalde sati ve kahin arasında geçen konuşma;

    s: look look!
    k: just look at that! beautiful. did you do that?
    s: for neo.
    k: that's nice. i know he'd love it.
    s: will we ever see him again?
    k: i suspect so. someday.

    edit 2: şu "saç sakal, con vik bik bik bik" diyenlere bir açıklama getirelim. the matrix'de neo "dünyanın en saygın" yazılım firmalarından birinde masa başı çalışıyor. kılık kıyafeti, saçı sakalı da buna uygun şekilde. tarlalardan uyandırılıp "gerçek dünyaya" gözlerini açtığında ise vücudu deliklerle dolu, kafasında saç yok vesaire.

    morpheus bunun açıklamasını yaptı neo'ya;

    "your clothes are different, the plugs in your arms and head are gone. your hair has changed. your appearance now is what we call residual self-image. it is the mental projection of your digital self."

    bu ne anlama geliyor? fragmanda gördüğümüz neo, matrix'in içinde ilk filmdeki görüntüsünü gerektirecek bir hayat yaşamıyor. harry potter'ın merdiven altındaki dolabı gibi bir yerde yaşıyordu the matrix'de, fragmada ise luxury suite diyebileceğimiz hoş bir eve sahip. ez cümle: 22 sene önceki gibi görünmesini gerektirecek bir durum fragmandan anladığımız kadarıyla yok. film sırasında "her şeyi hatırlıyorum" moduna girip eski görüntüsüne döner belki, bilmiyoruz. o yüzden bilmeden bok atmıyoruz. *
  • star wars'dan sonra bir seriyi daha sikecekler anlaşılan.

    edit: ana avrat sövenler var, ayıp.
  • choose your reality adresine girdiğinizde önceki filmlerin temelinde olan kırmızı ve mavi hapı seçtiğimiz bir etkileşim var. biraz incelediğinizde göreceksiniz. her seçim için size gösterilen videolar farklı. iki kere kırmızı hapı seçseniz bile iki kere aynı videoyu izlemiyorsunuz. her seferinde araya serpiştirilen anlık sahneleri görüyoruz. bu sahnelerden bazıları çarpıcı geldi bana. filmin önemi büyük ve yazarak keyfinizi kaçırmak istemediğimden yazmıyorum. eğer çok isterseniz kendiniz izleyip görebilirsiniz. ben iki seçeneği de defalarca denedim.

    bir başka detayda videodaki size gösterilen saat dinamik olarak kodlanmış. sizin bilgisayarınızdaki saati baz alarak videoda gösteriyor.

    videolardaki karanlık bölümlerin arkasından gösterilen sahnelerin hepsi random (rastgele) olarak geliyor. yani diyelim başladınız izlemeye dediniz aynı video geldi. ama sondaki sahne bu sefer hiç görmediğiniz bir sahne çıkabiliyor.

    videoları tam ekran yapabiliyoruz ama diyelim ki çıkan çarpıcı sahnede durdurmak ve sahneye detaylı bakmak istediniz. durdurmaya çalıştığınız anda etkileşim kendini yeniden başlatıyor ve akışına kesinlikle müdahale ettirmiyor.

    eğer video başladığında bilgisayarın sesini görev çubuğunda bulunan sesi ayarladığınız yerden değiştirmeye kalktığınızda ya da sekme değiştirdiğinizde yine etkileşim başa dönüyor. muhtemelen bunu saat numarasını bozmamak için pencere odağında kalmanız için yapmışlar. çünkü program sizin lokal saatinizi alıp ona göre videodaki saat bölümü oluşturacak. siz videoyu durdurduğunuzda saatiniz işlemeye devam eder ve fonksiyonun başta get yaptığı saatten ileri gitmiş olursunuz. bu durum onların numarasını bozardı.

    film ile ilgili biraz daha detay vermek istedim. ne biliyorsun neden yazmıyorsun vs diyenler oldu. şimdi teori ve sızıntı arasında bir yolculuğa çıkma vakti geldi. aşağısı spoiler dolu olacaktır.

    --- spoiler ---

    buralar hep spoiler
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    spoiler buralar hep
    --- spoiler ---

    tam fragman yayınlandıktan sonra biraz detaylı bakınca ilk sahneden anlaşılacağı üzere matrix 3 filminin son sahnesindeki kahinin son vedayı yaptığı zamanki gibi kusursuz bir hava ve kusursuz bir dünya bizi karşıladı. bu kaçınılmaz huzur elbette matrix ve gerçek dünyada olan barışın sonuçları olacak gibi duruyor.

    film bence ( büyük ihtimalle ) makinelerle savaşın sona ermesinden sonrasını anlatacaktır.
    sızan bilgiler arasında önemli karakterlerden olacak niobe hala hayatta ve yaşlanmış durumda, lider olarak morpheus'un yerini alıyor.
    ve makinelerle insanlar bir noktada iş birliği içindeler. bu iş birliği bence insanları matrix' te tutma şartıyla görevli bir takım hizmetli ya da iş birlikçisi insanlar olduğu anlamına geliyor.

    bunlardan birisini oynayan neil patrick harris yani fragmanda gördüğümüz neo' nun terapisti olan karakter. ismi the analyst olak geçiyor bazı formlarda (imdb den cast bölümüne baktım karakter ismi karşında boş). bu karakterin özellikle matrix' in düzenini tehlikeye atabilecek uyanmanın eşiğinde ya da daha önce uyanmış kişileri engellediği ve onlara ilaç gibi (tedavi kapsamında) hapları vererek uyanmalarını engellediğini düşünüyorum.

    jessica henwick ablanın oynadığı karakterin ismi bugs olarak geçiyor (imdb den cast bölümüne baktım karakter ismi karşında boş)

    bir başka önemli konu ajan smith'in geri döneceği ama başka bir aktör tarafından oynanacakmış. filmin bir bölümünde görünmesi bekleniyor. tabi ki kendisinin başka bir kopyası ya da gelişmiş bir versiyonu olarak izleyeceğimizi düşünüyorum.

    bu fragmanda gördüğümüz bu abla ilk filmdeki beyaz tavşanı izle metaforunun tekrarı ya da başka bir versiyonu olarak karşımızda. ayrıca filmin açılış sahnesinde yer alacağı söylenen ajanlar ile kovalamaca sahnesinde bu ablanın olacağını söylüyorlar. zaten fragmanda aksiyonda gördük kendisi.

    neo' nun bir uyanış bölümünden sonra eskisi gibi uçmaya çalışması olacakmış ama uçma olayı filmin sonuna kadar yapmakta zorlanacağı bir olay olacakmış.

    neo ve trinity fragmanda tanışırken görüyoruz bu sekans neo' nun uyanış bölümünün başlangıcında bulunuyor. zaten hatırladıklarında büyük bir aksiyon bölümü olacağı zira bütün matrix ajanlarının ve sistem koruyucularının saldırısına uğrayacaklarını düşünüyorum.

    yine bu kısa kesitler gösterilen web sitesinde olan videolarda ajanlardan birinin neo' ya ilk seride vurdukları gibi hızlı yumruklarla duvarda sıkıştırdığını görüyoruz. yani önceki seride 'bir üst versiyon' diyerek tek elle dövdüğü ajanları burada kolay dövemeyecek. en azından başta öyle hatta filmin çoğunun bir kaçış filmi olacağını düşünüyorum.

    fragmanda gösterilen sahnelerden bazıları geçmişteki the matrix filminin içerisinde olan sahnelerle benzerlik taşıyor. neo'nun ajan smith' den karnına hızlı yumruklar yediği sahne vardı.(metro dövüş bölümünde, ilk filmden) burada benzer bir sahne gördük fragmanda. yine metroda ajan smith ile olan düvüşünden benzer bir sahne vardı (fragmanda havada çarpıştıkları sahneden bahsediyorum.) the matrix'de bu havada ateş ederek yere düştükleri sahneyi anımsattı. örnekleri çoğaltabiliriz, dojo bölümü vs. vs.

    ilk filimde olan beyaz tavşanı izle bölümü bu filmde de karşımızda fakat dövmeye odaklandığımız sahnede bir farklılık var dövmede bir yıldız işareti bulunuyor. bu yıldız animatrix' de bulunan bu karaktere gönderme gibi göründü bana.
    görsel görsel

    son olarak bizim bildiğimiz morpheus'un yaşlılıktan öldüğünü söylüyorlar. bu filmde olan yahya abdul-mateen genç bir morpheus'u oynuyor denmektedir. ama o kısım hakkında çok fikrim yok. belki farklı bir versiyonu ya da onun seçilmiş felsefesini benimsemiş başka birisi olabilir. bugs ve morpheus'un beraber çalıştığı yönünde yazılar var. bakalım bekleyip göreceğiz neler olacak.

    sevgiler saygılar...

    istersen.

    benzer sahnelerin karşılaştırması
    --- spoiler ---

    buralar hep spoiler
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    spoiler buralar hep
    --- spoiler ---

    edit: link adı yazıldı.
    edit: sopiler bölümü eklendi.
    edit: görsel eklendi.
    edit: karşılaştırma videosu eklendi.
  • senaryo teorilerim şu şekilde:

    1- ressurections

    öncelikle zion simülasyonu bir teori değil, ikinci filmde mimar bunu neo'ya açıkça söylüyor. "insanoğlu varlığını bir amaca dayandırmaya çalışıyor. bu yüzden yaratılan ilk matrix kusursuz bir mutluluk vaadettiği için gerçekliğini herkes sorgulamış ve sistem başarısız olmuş. ikinci matrix'te ise tam tersi, sonsuz acı ve ızdırap denenmiş, o da insanoğlu ümidini yitirdiği ve kimse yaşama tutunmaya çalışmadığı için başarısız olmuş. (ve bu noktada insanların sezgisel davranışlarını incelemek üzere kahin doğuyor) son matrixte ise kaos ortamında insanların önüne mutluluk amaç olarak konuyor, ve hayatları boyunca sürekli ona ulaşmaya çalışıyorlar. böylelikle sisteme bağlı olanlar bu mücadeleyi verirken gerçekliğini sorgulamıyor. bu gerçekliği sorgulayan ve kabul etmeyen çok küçük azınlığa ise yeni bir amaç veriliyor; zion.

    neo'nun gözleri görmüyorken makineler dünyasını da kodlar şeklinde görebilmesinin, makinaları zihinsel gücüyle durdurabilmesinin, smith'in gerçek dünyada bir bedene girebilmesi ve neo'nun trinity'i diriltebilmesinin sebebi zion'un da aslında matrix'in bir parçası olması.

    ilk üçlemenin sonunda neo kendisinin de bir program olduğunun farkında olarak mimarın dediğini yapıp kaynağa geri dönüyor. sadece mimarın açtığı arka kapıdan değil, "gerçek" hayattaki gemisiyle dönüyor, tabi elinde kontrolden çıkmış olan smith programını durduma kozuyla. ve insanlar adına anlaşmayı yapıp kendi kaynak kodunu (ve aynı zamanda smith'in kaynak kodu olmuş oluyor, bu sayede durdurmak için gerekli bilgi edinilmiş olacak), ve buna ilave olarak kahin adına topladığı insanların sezgisel davranışlarına, mantıksız kararları hangi koşullarda ne sebeple verdiklerine dair verileri sisteme yüklemiş oluyor.

    şimdi makinalar anlaşmaya uyup tüm insanları matrixten uyandıracaklar ve herkes zion'da yeniden uyanacak (ressurections). ve barış da yapıldığı için zion'dan çıkıp dünyayı yeniden inşa etmeye başlayacaklar. ama matrixe müthiş katkısı olan ve zion'da yeniden dirilen neo'ya (8. seçilmiş kişi, güncellenmiş versiyon, muhtemelen görünüşü aynı fakat ismi farklı olacak) hala sahte gelen ve anlamlandıramadığı şeyler var.

    2- ascensions

    ikinci filmde ise gerçek sandıkları ve yeniden inşa ettikleri dünyanın da aslında matrix olduğunu farkedecekler ve neo'nun tekrar gerçeğin peşine düşmesini izleyeceğimizi tahmin ediyorum.

    3- liberations

    ve son filmde sistemden çıkmayı başarıp gerçeğe ulaşan neo (bu kısma yapay zekanın hayat bulması açısından değinilirse bir üçleme daha gelir) aslında matrix'i makinaların değil insanların yönettiğini öğreniyor. makina savaşları hiç olmamış, insanlar hiç bir zaman makinaların kölesi olmamış, tam aksine makinaların insanların kölesi olduğunu gören bir ai. dünyanın kaynakları tükendiği için insanların bir kısmı asgari düzeyde tüketim amacıyla uyutuluyor, bir kesim de sanal gerçekliklerinde yaşarken koşulsuz kölelik yapıyor. (instagram mutluluğu ve tüketici köleliğinin black mirror çipleri tadında geliştirilmiş hali) ya da bir bakmışsın aslında neo google analytics'miş. :)

    morpheus'un da söylediği gibi, matrix is control.
  • bu film öyle bir film ki, neoyu yağmurlu bir gece eski bir amerikan arabası ile mekana morpheus ile tanıştırmak için getirdiklerinde, jilet gibi ceketiyle o koltukta oturduğu o tek sahne bile bu matrix 4 filmini siker atar.

    yayında ve yapımda emeği geçen keanu abi ve anne moss abla dahil herkesin amk. hatta teyzesin sen, hayatının milestone serisinin devam filmini çekeceksin git bi kilo ver bişi yap kendine bak biraz değil mi?

    debe editi: küfür içerikli bir entry maalesef debeye girmiş. böyle olsun istemezdim ama senelerce biz bunu mu bekledik? tüm suserlerden son kez özür dileyerek, allah belanı versin lana.

    --- spoiler ---

    wachovski senin ben amk.

    1- matrix dediğin simülasyon kasvetli olur, yeşil olur lan yeşil insan o sahnelerde daralır, bunalır.

    2- morpheus ajan smith gibi karakter baba karakterlerdir. gerek sözleriyle gerek duruşlarıyla dosta güven düşmana korku salarlar. pezevk kıyafeti veya kısa paça pantolon giymezler amk!

    3- thomas anderson'a ya neo diye hitap edersin ya da mr.anderson. tom ne amk?

    4- neo dediğin adam matrixe girdiğinde jilet gibi giyinir. john wick bozması saç sakal uzun polat alemdar montuyla kung fu yapmaz

    5- yine neo dediğin adam mermileri durduracaksa bunu oyuncak gibi her sahnede marvel bozması el kol hareketleriyle yapmaz. o sahnede dibin düşer annskm oha dersin

    6- neo trinity etkileşiminden zırt pırt doğan energy burst olayına hiç değinmeyeceğim allah belanı versin lana

    7- bu film felsefesi olan ciddiyeti olan bir filmdi, yarak kürek süper kahraman filmleri gibi seyirci ile interact kasan neyse daha fazla yazamayacağım.

    8- bi action olacaksa ön hazırlık olurdu. gerek seçilen sahneler, gerek müzikler, gerek kamera açıları. ajanlar geliyor dendi mi neo dahil herkesin dizleri titrerdi.

    9- arogdan bozma sahne falan offf bu şekilde yazsak burdan köye yol olur.

    10- mimar dediğin karakter ki bu filmde the analyst olarak karşımıza çıkıyor. makinadır, konuştu mu ne dedi acaba diye kafanda düşünürsün, oh yeah baby high five ne amk?

    laurance fishborne reyize senaryoyu götürdüklerinde hassiktir deyip reddetmiştir kesin. adamın dibisin.

    büdüt: @ahu nickli arkadaşımız uyardı, fishborne reyize teklif dahi gitmemiş. yazıklar olsun.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap