• umberto eco'nun efsane romanından uyarlanarak sean connery'nin müthiş oyunculuğunu sergileme şansı yakaladığı filmdir. geçtiği dönemi çok güzel yakaladığını düşündüğüm bu film, gerçekçiliğe ve görsel estetiğe de sahiptir. filmle ilgili tek komiklik ( o dönem için gerekli bir ayrıntı olmasına rağmen ) sean connery'nin saç tipidir. ortası delik bir saksıya benzettiği kafasını sayın connery her sahnede izleyicinin gözüne sokmaktadır.

    kiliselerin ve din adamlarının hakimiyetini kabul etmiş orta çağ avrupasında, gülmenin günah sayıldığı için yasak olması ve güldüren kitapların da okunmaması için zehir sürülmüş sayfalardan oluşturulması detaylarını barındıran bu film, ağır tempoya sahip ancak kesinlikle sıkıcılıktan uzaktır... merak unsurlarıyla izleyiciyi kendine bağlar, dolayısıyla herkesin izlemesini tavsiye ederim.. özellikle de ortaçağ tarihini merak eden ve sevenler için..
  • bugüne dek izlediğin binlerce film arasında insanlık tarihine müthiş bir ışık tutan güzel film. senelerce anlatmaya çalıştığım yabancı dilde mistik bir kutsal kitapla insanları kandırmanın o zamanlar hristiyanlık için ne boyutlara geldiğini ve bu durumun cehaletten nemalanan dinin gücünü mükemmel şekilde yansıtmasını tertemiz belgeleyen bir film olmuş. bugünün türkiye çapındaki arapça islam uygulaması da bu filmdekilerin modern halidir sadece etraflıca düşünüldüğünde. ne yazık.
  • - üstadım, siz hiç aşık oldunuz mu?
    - aşık mı? evet, bir çok defa.
    - öyle mi?
    -evet, elbette. aristo'ya, ovid'e, virgil'e...
    - hayır hayır, benim kastettiğim...
    - evladım! aşkla şehveti karıştırmıyor musun?
  • (bkz: gulun adi)
    (bkz: umberto eco)
  • melk'i adso karakterini oynayan ergen yaşlardaki christian slater'in berbat bir oyunculuk sergilediği filmdir. filmin başından sonuna kadar takındığı ''bir haftadır kabızım.'' yüz ifadesi ile filmi resmen piç etmiştir.
  • "gülmek korkuyu öldürür. ve korku olmadan inanç olamaz. çünkü şeytan korkusu yoksa, tanrıya ihtiyaç da kalmaz" şeklinde mükemmel bir diyaloğa sahip film.
  • dün gece izlemeye başlayıp bugün bitirdiğim sanırım 3. kez izlediğim enfes umberto eco şahaseri.

    ’kadın erkeğin değerli ruhunu ele geçirir, ölümden daha az acı olan şey kadındır’’

    film, fransisken rahip baskerwille’li william ve çömezi melkli dom adso’nun “bütün hristiyan aleminin en iyi kütüphanesine” sahip olmakla övünen benediktin manastırına doğru yol alırken başlar. göstergebilim profesörü olan eco, dönemin orta çağ koşullarını, aydınlanma öncesi durumu, kilisenin iktidarı ve engizisyon gibi konuları polisiye roman konusu ile süsleyerek sunmuştur.

    filmde, şehirlerden uzak, çevresinde küçük bir köyden başka hiç bir yerleşim yeri olmayan, korunaklı duvarlarla çevrili bir manastır görüyoruz. ayrıca manastırın dikkat çeken ilk özelliği uzun ve neredeyse hiç penceresi olmayan bir kulesinin olması. işte manastır rahiplerinin övündüğü kütüphane burasıdır.

    filmin ana karakterinin aksine manastırdaki rahipler bir çok konuda bağnazlar. kehanetlere inanıyor, manastırda yaşanan ölümler ve cinayetleri dini kehanetlerle açıklıyor, hatta bilginin üzüntü, keder getireceğini söylüyorlar. bunu rahiplerden birinin “bilgisini artıran, üzüntüsünü artırır.” sözlerinde görüyoruz.

    burası bir manastır, bir ibadethane olmasına rağmen papazlar arasında yasak olan şeyleri de görüyoruz. örneğin bir kaç yiyecek karşılığı köylü kızlardan faydalanan rahip ile genç ve yakışıklı rahiplere ilgi duyan rahip gibi. yine rahiplerden biri bu olayı şöyle dile getiriyor: “doğaya uygun ve aykırı şekilde baştan çıkarma.” manastırdaki ilk ölüm (intihar) de aslında “doğaya aykırı bir şekilde” rahipler arasından yaşanan baştan çıkarmanın ardından duyulan pişmanlık sonucu meydana gelmişti.

    ''şüphe inancı azaltır.''

    sansürifade özgürlüğü ve cehaletaydınlanma

    film, bir çok şeyi zıttı ile birlikte sunuyor. kütüphanenin ve kitapların ulaşılamaz olması, kilisenin bilgiyi tekelinde bulundurması ve iktidarını koruması şeklinde yorumlayabiliriz. bilgiyi elinde bulunduran aynı zamanda güce de sahip olur ve hükmeder. çünkü okuma ve yazma henüz halk tabanına ulaşmış değildir. bundan dolayı da köylüler rahatlıkla “cennetten toprak” karşılığı manastıra alın teriyle yetiştirdikleri yiyecekleri getirip verebiliyorlar.

    kütüphanede yasaklı ve sakıncalı kitapların bulunması aynı zamanda modern dönemin sansür uygulamalarının bir örneğidir. hangi kitapların okunabileceğini hangisinin ise okunamayacağına birkaç kişi karar veriyor. aynı şekilde farklı görüşlerin de yayılması ve ifade özgürlüğünü kısıtlamanın en yaygın uygulamasıdır.

    umberto eco, bu eserinde okuma-bilgi, aydınlanma öncesi karanlık çağı, cehaletin kol gezdiği dönemi göstererek, günümüz insanına aydınlanmanın, eğitimin önemini gösteriyor.

    aydınlığın, ışığın değeri, karanlık çökünce anlaşılıyor.
  • il nome della rosa umberto eco'nun aynı isimli romanından uyarlama dizi. pek çok "hikayesinden ziyade altındaki felsefi zenginliğiyle ünlü" romanın uyarlamaları hikayeye odaklanmasından (yani bana kalırsa kitabın anlaşılmamış olmasından) dolayı biraz önyargıyla ilk bölümü izledim.

    biraz sevdiğim kaliteli işlerdeki oyuncuları görmemle - (bkz: the night of) 'da da yan başrol oynamış john turturroburada da william of baskerville rolünde çıkarım yeteneği yüksek, zeki bir rahibi oynuyor. yine (bkz: lost) (bkz: person of interest) gibi dizilerde oynayan michael emerson ise bir manastırın başrahibi - biraz da repliklerin yine felsefeyle harmanlanmasını görmemle biraz da mantıksal ve görsel kurgu olarak dönemi güzel yansıtmasıyla bayıldığım bir dizi oldu ve hatta kütüphanede kitap yazan "hattat"ları, çalışma şekillerini görünce mest oldum diyebilirim.

    tarikatlar ve vatikan arası sürtüşmeler, din ve siyasetin iç içe geçmesi, din ve felsefenin (ve hatta bilimin) iç içe geçmesi tam da ortaçağı yansıtan bir ortam ve hatta kütüphanede kitap yazan "hattat"ları görünce mest oldum diyebilirim. insanlar gerici savaş yanlısı zihniyetten kaçıp dine (felsefeyi de kapsayan) ve fenne sığınırken din nasıl bugünkü (yani kendisinden kaçıp bilime ve felsefeye kaçılan) konumuna gelebildi insan gerçekten hayret ediyor. iyi ki dindarların aydın olabileceği kadar geri kalmış bir zamanda doğmamışız.

    --- spoiler ---

    "how will be recognize dolcino's followers from true christians?"

    "kill them all. god will recognize his own."

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    umberto eco'nun aynı adlı romanından uyarlanan ve türkçe "gülün adı" olarak bilinen 1986 italya-fransa-almanya ortak yapımı jean-jacques annaud filmi. film, roman kadar geniş yankı yapmasa da, kitaba olan ilgiyi artırmıştır. ayrıca baskerwillelı rahip william rolünde james bond rolüyle bilinen sean connery'yi görmek, izleyicileri çok memnun etmiştir. kaderin bir cilvesi olsa gerek, filmde meşhur bond düşmanlarından biri olan hugo drax rolünü oynayan michael lonsdale de rol almıştır. ayrıca filmde christian slater'ı çocuk yaşlarında izlemek de mümkündür. senaryo, romana sadık bir şekilde uzun diyaloglardan ve betimlemelerden uzak, cinayetler, bilgiye olan tutku ve ihtiraslar üzerine kurulmuştur. film, genelde başarılı bulunmuş ve romana gelen aşırı yorumların tersine başarılı bir uyarlama olarak değerlendirilmiştir. konusu orta çağ italya'sında geçen film, birbirinden ilginç karakterlerle, manastırın romandaki o ilginç atmosferini izleyiciye başarıyla yansıtmaktadır.

    oyuncular
    sean connery - baskerwillelı william
    christian slater - melkli dom adso
    manastır
    michael lonsdale - fossonovalı abbonne
    volker prectel - hildeshiemli malachi
    ron perlman - salvatore
    elya baskin - st wendelli severinus
    william hickey - casaleli ubertino
    feodor chapliapin jr - burgoslu jorge
    helmut qualtinger - varageneli remigio

    diğerleri
    f.murray abraham - bernardo gui
    leopoldo trieste - cesenalı michelle
    valentina vargas - köylü kız

    konusu
    filmin hikayesi, 13. yüzyıl avrupa'sında siyasi bir çalkantının olduğu zamana denk gelir. imparator ve papalık makamının yetki savaşı, kilisenin halk üzerindeki etkisi, halkın kiliseye olan bakışı, hıristiyan tarikatlar arası sürtüşmeler, bilgiye olan açlık, ihtiraslar ve özellikle de romanında ana teması olan cinayetler üzerine yapılmış polisiye bir yapımdır. fransiskenler'in lideri cesenalı michelle'in, isa ve havarileri'nin yoksul olduğunu, yoksul bir yaşam sürmenin gerektiğini söylemesinin ardından, imparator, fransiskenler'e karşı bir yakınlık hisseder. oysa papa xxıı. ioannes, tüm tezlerini yetki ve varlık üzerine kurmuştur. italya'nın kuzeyinde bir manastırda cinayet işlenmiştir. saygın ve bilgili bir fransisken olan baskerwilleli rahip william (eski sorgucu), olayı araştırmak üzere imparator tarafından görevlendirilir. babası tarafından, rahip william'ın yanına eğitilmesi için verilen genç rahip melkli dom adso da bu görevde hazır bulunur.

    eleştiriler
    senaryosunu oluşturan romana gelen aşırı eleştiriler, filme pek yansımadı. film genelde başarılı bulunmuş, yorumlar genelde '' filmi daha iyi, romanı daha iyi '' gibi görüşler üzerine olmuştur. bu belki de, romanın eleştiriye maruz kalan konularına fazla değinilmeyip, senaryonun ayıklanarak yapılmasının bir sonucu olabilir.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt0091605/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…e_name_of_the_rose_(film)

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/wiki/gülün_adı_(film)

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=6wcmwmuj4_a

    --- spoiler ---
  • romanini okumadim. filmi basarili. filmi hakkindaki goruslerim

    --- spoiler ---

    -hikaye guzel (4/5) hem on plandaki saglam dusunulmus detaylariyla cinayet cozum anlatimi, hem de arka plandaki ortacag kilisesinin etkisinin boyutlarinin tasviri ... sadece baslarda akicilik dusuktu.
    -oyunculuk perfect (5/5) ozellikle de sean amcam.
    - cekim teknikleri ve mekan da hostu (4/5) disi heybetli ici kasvetli binalar; o yillardaki teknolojiye gore yeterli teknikler (kutuphane labirentindeki o karmasa belki daha iyi yansitilabilirdi, ayrica golge isik olaylarinda eksikler var)
    -ses efekt kullanimi basarili (4/5) dozunda gerilim. bir tek su labirent kutuphaneyi bulduklarinda sevinme.sahnesinde verilen cosku efekti asiriydi
    -muzikler normal (3/5)
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap