• bir matematikçi olarak neymiş lan bu diye izlemeye başladım ve bir abazan olarak neydi lan o memeler diyerek bitirdim izlemeyi.

    bir insan bu kadar sade güzel olur, bu kadar güzel memeleri olur mu arkadaş ya.
    matematikle falan açıklayamazsın bunu.
  • matematik seven anlayan bir insan için, davinci'nin sifresi kitabindan öteye bir keyif veren filmdir.. sahsen ben fibonacci sayilari ile, ne bileyim efendim pisagor ile, oklid ile, guy hawkes ve mahmut tuncer ile inanilmaz keyif aldim.. ama yine de olabilecekken olmamis, hep bir sekilde eksik kalmis bir film..

    misal veriyorum, filmdeki ideoloji aslinda cok saglam. yani ölmek üzere olan insanlarin, ölmelerine bakilmasi ama onlarin hic bir sekilde yasayanlara, yaşama sansi olanlara yardim etmemeleri.. özünde organ bagisi fikri üzerine süpper bir güzelleme var. ama alti cizilmemis, ama doldurulmamis..

    filmde onlarca, hatta yüzlerce sahane gonderme varken, bunlarin hic birinin bir sekilde, (mesela v for vendettada oldugu gibi) konuyla bagdastirilamamasi eksik olmus.. v for vendetta'da kücük ayrintilarin filmde etkin olarak kullanilmasi ne kadar sahaneyse, bu filmdeki büyük ayrintilarin filmde kullanilmasi o kadar dandik olmus..

    mesela bas kahramanimiz ile filmdeki bi kadin sevisiyor.. "eh güzel gogusler" demenizle kaliyorsunuz.. sahsen ben filmdeki her olayin bir sekilde boş olmamasi gerektigine inanan biri olarak boyle sahnelere tav oldum filmde.. yani sevistiniz, ama amaciniz ne? yok.. cok kudurduk ondan sevistik..

    bununla beraber cekimler cok hoşuma gitti.. gorsel bir adam olmasam da oxford meydaninda hiç kesilmeden yapilan 5 dakikalik cekim sahane ötesi bir çekimdi.. kendimi bir an e r izliyormusum gibi hissettim.

    velhasil on üzerinden 6.4 ü anca hakedecek bir film.
  • seri cinayetleri konu alan olmuş film. olmuş derken o son kısımdaki açıklamalar işin içine girince olan film. yoksa matematiksel serilerden, formüllerden başım döndü. oxford cinayetleri adını görünce aklıma calculusla kafa yaran bir katil gelmişti ama beklediğimden daha zekice gelişti olaylar. filmde herşey iyi güzeldi de kahramanımızın sevişirken ve havaalanı gibi gereksiz yerlerde zınk diye olayları çözüvermesi klişesinden kurtulunamaması büyük eksiydi. neyseki o eksiler inanılmaz tatlı göğüsleri olan ve eski sevgilimi hatırlatan leonor watling sayesinde siliniverdi. kütüphanede başlayıp sokakta devam eden yaklaşık 5 dakika kesintisiz giren kurgu ise enfesti. görüntü yönetmenini tebrik ediyorum.

    --- spoiler ---

    finalde ortaya çıkan gerçek ise ters köşeye yatırdı ve açıklamalar makuldü. aklıma agatha christie'nin hercule poirot'u öldürdüğü curtain adlı romanındaki katalizör görevi gören katili getirdi. o da kimseyi öldürmüyor ama ölümlere neden oluyordu.

    --- spoiler ---
  • ömür törpüsü bir film.araya zekayı zorlayıcı bi kaç tane bilimsel teori vs. koyarak filmi dolu göstermeye çalışmışlar ama nafile. tamamen boş bir film kanımca. filmdeki tek başarılı şey john hurt'un oyunculuğu. ha bi de elijah wood'un bi kaç sevişme sahnesi var. sanırım elijah wood için bir ilk diyebiliriz. benim için boşa giden bir 2 saatten fazlasını ifade etmeyen filmdir sonuç olarak.
  • güzel bir konuyu kötü anlatımlar, kopuk dialoglar ve alakasız konularla kötü anlatmış film..

    --- spoiler ---

    sadece serilere yoğunlaşılsaydı hoş bir bilim soslu polisiye filmi olabilirmiş.. ilk ölümün cinayet olması ve profesörün daha sonra hiç cinayet işlemeden, seriler mantığını kullanarak bunu örtbas etmeye çalışması çok orjinal bir fikir.. cinayet, doğal ölümün avantajının kullanılması, tesadüfen ölümün şansı ve 4. ölümün engellendiği aldatmacası ile bilgilerin basına verilmesi iyi kurgulanmış.. süper bir seri yaratılmış.. ama bunu anlatmak için heisenbergin kedisi 'nden bahsetmeye veya gerçeğin hiçbir zaman bilinemeyeceği argümanını bu kadar uzatmaya gerek yoktu.. sonuçta mantıkla, matematikle herşeyi çözerim diyen velet, hiç bir bok bilemezsin diyen hocasını altetti ama bunu anlatacağım derken polisiye ve serilere oturmuş kurgu çok geri planda kaldı..

    --- spoiler ---

    yine de fena değil.. yorgun bir günün sonunda ayaklarını uzatıp izleyince keyif veriyor..
  • ben olaylara bu kadar kopuk, bu kadar balıklama dalan bir film daha görmedim. göremem de.

    ne amaçla oxford'a geldiğini anlamadığımız heyecanlı üniversite öğrencisi amerika'dan oxford'a gelir ve olaylar -yiyişmeyle- gelişmeye başlar. kalacağı eve girer, yaşlı bir kadın çıkar karşısına kimdir nedir bilmediğimiz. anlatır anlatır. daha sonra kızı çıka gelir, o da aynen meçhul. o da anlatır. uzmanlık alanını tam anlayamadığımız nutuk atan, çok meşhur, çok sevilen bir hoca vardır ama kimdir, nedir uzmanlık? yine yok. klişe lafları felsefe yapmış gibi dizdiren, öğrencileri waooow efektleriyle etkileyen -gerçekte götüm felsefesi- olan bir dallama hoca. sonra squash oyununda ortaya çıkan, elijah'a şöyle 3 boy büyük gelen -taş- yine tanımlanamayan sevgili. yok muydu şöyle 18-19luk çıtır bir hatun kuru muru, tahtamsı, bari bu inandırı oalydı. eleman ergenliğe yeni girmiş gibi, sen onun yanına koymuşun ispanyol boğasını yememizi bekliyosun. bi de bunları soydular, seviştirdiler dalga geçer gibi te allam yea. filmde her sahnede "sen kimsiiin?!" diyen bir komutan logar eksikliği aramadım değil ama.

    konuya gelince konu zaten yok. iki saat burda bişeyler yazmaya hiç gerek yok zaten. adamlar toplanmışlar sanki. elde bi senaryo yok, doğaç ne çıkarsa artık diye mi girmişler olaya anlamadım. öyle yapsan bile daha iyi şeyler çıkar ortaya eminim. filme on üzerinden iki, o da güzel ablanın hatrına. bu 15 milyon dolar bütçeyi de nereye harcamışlar ki bunlar ya? onu geçtim ispanyol-fransız yapımı bi film değildir bu kesinlikle, inanmam. nayır nolamaz.

    uzun zamandır bu kadar kötü film görmemiştim.
  • --- spoiler ---

    sonunda herkesin bir sekilde suclu oldugu film;

    keza soyle ki, martin tetikledi, arthur seldom planladi, beth oldurdu, frank azmettirildi bir suru cana mal oldu, zavalli lorna da hani bana hani bana dedi arada kaynadi.

    ha sonuc mu ne; ne sonucu yahu, adamlar film yapmis iste, cok guzel kafa karistirmislar ama sonunu baglamayi becerememisler, butun bu cinayetler neden islendi be kuzum?

    --- spoiler ---

    ayrica;

    --- spoiler ---

    yonetmen turkceye kapan olarak cevrilen la habitación de fermat isimli filmden baya bir etkilenmis olacak. yoksa bana mi oyle geldi bilemedim.

    --- spoiler ---
  • ömür törpüsü film yarebbim.

    "elimde 350 film var, hangisini izlesem acaba" diye gelip listede bu filmi de gösterene, direk son sıraya koy derim. o kadar icimi, ruhumu sıktı.

    fibonacci sayilarini bilmem de, kizin memintolar da tombiktoymuş.
  • leonor watling'in sevişme sahneleri için barındırdığım film.
  • bu sene vizyona girmiş olan álex de la iglesia filmi. başrollerde elijah wood, leonor watling ve john hurt görülmekte.

    http://imdb.com/title/tt0488604/
    http://elseptimoarte.files.wordpress.com/…rs-33.jpg
hesabın var mı? giriş yap