the phantom agony
-
beş ayrı versiyon klip çekilmiş epica şarkısı (bkz: oha)
-
5:55-6:05 arasındaki, doğu ezgilerini hatırlatan kısa parçası muhteşemdir.
tam olarak "teach me how to see and free the disbelief in me / what we get is what we see, the phantom agony " denilen kısma denk geliyor.
bunun hemen ardından gelen latince kısımda ise şöyle deniliyormuş:
"a te spiritus noster devoratur et nostra anima capitur." -
etkisini sakin bi sokakta, kulakta son ses mp3 playerla, yürürken gösterendir. klibiyse büyük hayal kırıklığı bana göre. komik resmen. epica yı görmeden dinlemek her daim etkiyi yüze katlıyor buna da emin oldum artık.
-
[i. impasse of thoughts]
i can’t see you, i can’t hear you
do you still exist?
i can’t feel you, i can’t touch you,
do you exist?
the phantom agony
i can’t taste you, i can’t think of you,
do we exist at all?
[ii. between hope and despair]
the future doesn’t pass
and the past won’t overtake the present
all that remains is an obsolete illusion
we are afraid of all the things that could not be
a phantom agony
do we dream at night
or do we share the same old fantasy?
i am a silhouette of the persen wandering in my dreams
tears of unprecedented beauty
reveal the truth of existence
we’re all sadists
the age-old development of consciousness
drives us away from the essence of life
we meditate too much,
so that our instincts will fade away
they fade away
what’s the point of life
and what’s the meaning if we all die in the end?
does it make sense to learn or do we forget everything?
tears of unprecedented beauty
reveal the truth of existence
we’re all pessimists
teach me how to see and free the disbelief in me
what we get is what we see, the phantom agony
[iii. nevermore]
the lucidity of my mind has been revealde in new dreams
i am able to travel where my heart goes
in search of self-realisation
this is the way to escape from our agitation
and develop ourselves
use your illusion and enter my dream... -
epica'nın sağlam bir albümü ve aynı isimli bir şarkısı bulunuyor. bütün parçalar güzel ama yine de içlerinde en iyileri
1. cry for the moon
2. the phantom agony
şarkıda [iii. nevermore] olarak geçen kısım : a te spiritus noster devoratur et nostra anima capitur (google translate : i gather that you absorb our spirit and our soul is taken) not : türkçeye çevirisi çok kötüydü bu daha iyi.
3. façade of reality
olarak sıralayabilirim. -
retrospect'in arkasına *10. yıl şeysine remaster edilmiş epica albümü. ayrıca 2. bir cd hazırlayıp buna da aynı şarkıların orkestra ile enstürmantal versiyonlarını şeetikleri albüm.
ismide the phantom agony expanded edition şeklinde geçiyor.
tracklist şöyle:
cd1
01. adyta
02. sensorium
03. cry for the moon
04. feint
05. illusive consensus
06. facade of reality
07. run for a fall
08. seif al din
09. the phantom agony
10. veniality
11. the phantom agony (single version)
12. triumph of defeat
cd2
01. adyta (orchestral)
02. sensorium (orchestral)
03. cry for the moon (orchestral)
04. feint (orchestral)
05. illusive consensus (orchestral)
06. basic instinct (orchestral)
07. run for a fall (orchestral)
08. the phantom agony (orchestral)
09. veniality (orchestral)
10. feint (piano version)
11. cry for the moon (single version)
12. run for a fall (single version)
açıkçası orkestra versiyonlarını beğenmedim. yeni bir şarkı eklememişler. bir iki bonus bir şeyler beklerdim. the classical conspiracy albümündeki orkestral parçalar bu albüme göre çok daha dolu geliyor. bu albümdekiler sanki midi dinliyormuş hissi veriyor. orkestranın yanında çok fazla klavye efekleri var malesef.
edit: yeniden kaydedilmemiş, remaster edilmiş. açıkçası bence ticari bir albümden ibaret olmuş bu expanded edition versiyonu. ben diyorum artık işi iyice ticarete bağlıyorlar diye kızıyorsunuz bana (bkz: #32622753)
edit 2: veniality the phantom agony ep albümünde mevcut. -
(bkz: do we exist at all?)
-
epica'in cry the moon ve senserium sarkilari gibi diskografinin en efsanevi sarkilarindan birisidir. introsu muazzamdir.
-
bugun tesadufen denk gelince epica dinlemeyi ne kadar ozledigimi fark ettim. albume adini veren sarkiyla ilgili de sacma bir anim geldi aklima.
bir arkadasa ders calismaya gitmistik 3 kisiyiz, evde bizden baska kimse yok. mustakil ev, biraz da merkeze uzak. ben de telefona doldurmusum epica sarkilarini, o donem cok dinliyordum. neyse calistik bitirdik sonra biraz muhabbet edelim dedik birden korku- gerilim filmlerinde calan tarzda ortami buz kestirecek gerginlikte bir ses duyulmaya basladi. sanki birileri ayin falan yapiyormus, kurban da bizlermisiz gibi. sesin nereden geldigini anlamaya calisarak dehsetle birbirimizin suratina bakiyoruz, cama firlayip bahceye goz gezdirdik ama kapidan cikip bakmaya da gotumuz yemedi. kapana kisilmislik hissiyle ne bok yiycez simdi diye dusunerek birbirimize bakiyoruz.
hani boyle filmlerde birilerini oldurmeden once gerilimin doruga tirmandigi cildirtan uzunlukta bir an olur ya, iste o an'in icindeymisiz gibi deli dehset korkuyoruz ama sesin nereden geldigini de bir turlu bulamiyoruz. bilmedigimiz bir ayinin icinde miyiz, kumpasa mi dustuk, film mi cekiliyo ne oluyo aq saskinligiyla donumuza dolduracak kivama geldik yani. hayir bizi kim o evde esir alip da oldursun, nereden baksan sacmalik ama o korkuyla mantikli dusunemiyoruz iste.
sonra bir aydinlanma yasiyorum ben hemen. haaa heee tamam tamam yaa diyorum. aciklama yapmak uzere sazi elime alarak arkadaslarimi rahatlatiyorum, sonra hayvan gibi guluyoruz.
meger bu kaynagi belirsiz(?) ses benim got cebime koydugum telefondan geliyormus, ben ustunde otururken kendiliginden sarki acilmis. ben de arama kurtarma ekipleriyle beraber kendini arayan kayip adam gibi bizzat kendi got cebimden gelen, kendi playlistimdeki sarkinin introsunu taniyamayip gaipten geldigini sandigim sesin kaynagini ariyormusum mal gibi. boyle cok fantastik malliklara imza atmayi severim.
telefonu eze eze koltukta otururken ekran kilidi acilip muzik menusune girilip bu sarkinin acilmasina olanak saglamis serefsiz telefonum da n73, ekran kilidi falan yoktu oyle dumduz daldan dala acilmis her yeri. herhalde biraz da bu albumu digerleri kadar cok dinlemedigimden sarkiyi taniyamamisim diye dusunuyorum ama yine de nereden baksan mallik. bos yere korktugumuzla kaldik salak gibi iste.
korku ani 20 saniye miydi 30 muydu net hatirlamiyorum ama beni min 5 yas yaslandirdi serefsizim. gerci sonra baya gulmustuk, o bolum guzeldi. hatta o arkadaslarimla ne zaman bir araya gelsek mutlaka bu olayi bir tur hatirlayip guluyoruz.
lan hadi onlar epica dinlemiyordu sen nasil tanimadin salak diye kendime de hala hayret ediyorum ama korku psikolojisi cok acayip, mantik tamamen devre disi kaliyor. yapacak bir sey yok.
bu soft-travmatik aksamuzerinden sonra hikayedeki masum iki kisi hayatlari boyunca kendi iradeleriyle asla epica dinlememekle birlikte son derece normal insanlar olarak hayatlarini devam ettirmekteler. artik birer aile babasi, 2 bebek anasi gibi sifatlara sahipler. epicasever arkadasimiz ise cok gezip ayagina cesitli renk ve kalinlikta boklar bulastimasina ragmen, herhangi bir satanist paganist falanfilanist ayininde oldurulmeden hayatina devam edebilmenin hakli gururuyla gunlerini doldurmakta efendim.
flash tv gercek kesit'ten bu haftalik da bu kadar. sari biyikli gunler. -
(bkz: senfonik metal)
albüm genel olarak organize dinin tehlikelerini ve siyasi konuları işler, özellikle sözü bestesi kendisine ait olan adytaşarkısını hangi kafayla yaptığını kendisine sormak isterdim.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap