aynı isimde "the red pill (video oyunu)" başlığı da var
  • üç beş tane ezik erkek çocuğunun hayatın anlamını çözmüş gibi takılmasına salık veren felsefemsi saçma sapan bir şey bu. yukarıda da uzun uzun entryler yazmışlar mahmut’un hikayesini anlatıp saçmalamış bir tanesi.

    red pillci arkadaşlar; siz eziksiniz. ezikliğiniz yazdığınız, yaptığınız, söylediğiniz her şeyin ama her şeyin içinde kendini çok belli ediyor. ezik olduğunuz için de kendinizi “errrrkkeeeekk” göstermek babında bu felsefeyle yatıp kalkıyor, kafa sikiyorsunuz. adam mahmut’un karısına yardım etmesine, yemek yapıp temizlik yapmasına “demasculation” demiş ya.

    beyler siz hayatınızda saygılı ve sevgili bir ilişki içerisinde bulunmamışsınız. sevdiğiniz insana yardım etmenin ne olduğunu bilmiyorsunuz. kaldı ki bir erkeğin temizliğe veya yemeğe yardım etmesini “demasculation” olarak tanımlayacak kadar da kırılgan erkekliğiniz var. o yüzden zannetiğiniz gibi “alfa” erkek değil, omega klasmanındasınız. hayatınız boyunca eziklendiğiniz için bu felsefeye sıkıca sarılıyorsunuz ; çünkü sizi ezik hissetmekten alıkoyan, “errrrkeeek” hissetmenizi sağlayan başka hiçbir şey yok. kırılgansınız. bunu kabul ettiğinizde gerçek kurtuluşa ulaşmış olacaksınız.

    not: mesaj kutuma meriç vs diye küfür edecekler için şimdiden uyarımı yapiyim. görüp görebileceğiniz en maskülen erkeklerden biriyim.
  • bu felsefe denen olayı az bir okuyayım dedim ama yok yahu. çok kötü.

    alfa erkek diye bir olay olmanızı istiyor. iyi de her kadının alfası farklıdır yahu. evet alfa erkek vardır ama her kadın için değişkendir bu alfa durumu.

    mesela alfa erkek centilmendir bir kere. kadınlara elinden geldiğince nazik ve kibar davranır. fakat bu nazik ve kibarlık, kadın görünce eli ayağına dolanan abaza abilerimizin nazik ve kibarlığı gibi değil, gayet kendini bilen bir erkek tarafından olmalı. bu sitede kadınlara çöp gibi davranılmasını söylüyor.

    mesela ev işlerine yardım eden erkek, erkeklikten çıkmış kabul ediliyor. inanılmazsınız. hiç mi tek yaşamadınız ? sizin evinize girmeyi bırak, 2 km ötesinden geçmemek lazım. alfa erkek ortamını temiz tutar. sadece ortamını değil, kendini de temiz tutar. her an sevişmeye hazır bir halde tutar. ev işlerini bırakın kadına bırakmayı, kendiniz halletmelisiniz. iş bölümü yapmak ise en iyisidir.

    daha çok gördüğüm eksik yönleri var. mesela siz olmuş bir erkeğe alfa dersiniz, ben aklı başında ve hayatı çözmüş kişi derim. aklı başında bir erkek bunları okusa güler geçer.

    çok kötü türkçe çevirisini yapan bir site var. herkes biliyor zaten ismini yazmayacağım. orada sahaya çıkmasını istiyor erkeklerin. atıyorum günde 20 kız ile tanışmaya çalış diyor haha. kimisi avm lere falan gidin demiş. abi siz manyak mısınız ? avm de gezen ve aklı alışverişte olan bir kadın ile neden tanışıyorsun ? tanışsan ne olacak ?

    hani bulunduğun ilçenin mekanlarını bil demek yok. oralarda ne içilir, ne yenir öğren demek yok. hiç bir işe yarar öneri yok.

    bir konu daha okudum. çalışan ve kartvizit dağıtan bir kız ile anısını anlatıyor. yok ben daha iyi satarım diyerek satıyormuş falan sonra kız etkileniyor falan. kurmaca olduğu o kadar belli ki daha ne kadar sıçacak diye okudum ve tahmin ettiğim gibi oldu. kızın erkek arkadaşı var ve bu gerizekalıya söylüyor. söylediği halde bu bizim anlatıcı gerizekalımız hala bir ümit kızla takılmaya devam ediyor.

    bu mu lan alfalık ? erkek arkadaşı olan birini elde etmeye çalışmak mı ? sidik mi yarıştırıyoruz ? hani broculuk nerede ? leş yahu. inanın gerçekten leş.

    psikolojisi bozuk veya hayatında kötü olaylar olan kadınları bir şekilde ağına düşürerek, onlarla sevişerek alfa olunmaz arkadaşlar. ben gerçi alfa nasıl olunur bilmem. ben elimden geldiğince kadınlara centilmen davranan biriyim. bu demek değil ki kadının her dediğini yapan, kulu köpeği olan biriyim. kesinlikle öyle değil. her olayın sınırları olmalı. ev işlerini kimseye yıkmayın ! kendi kıyafetlerinizi ve evinizi temiz tutun daha sonra kız arkadaşınızdan aynı olayı isteyin.

    avm köşelerinde önünüze gelen kıza tanışalım mı demeyin. gidin çevrenizde kahve içilecek, kafa dağıtılacak veya eğlenilebilecek mekanları öğrenin. oradan illa ki bir şekilde uyuştuğunuz insanlar karşınıza çıkar.

    yukarıda bahsettim ya centilmen ve kibar olun diye. bu durum kadının duvarlarından geçtiğinizde tam tersi olabilir ve kadın bundan inanılmaz haz alabilir. ama bunu yapmak için her zaman ilk önce centilmen ve kibar olmayı öğren.

    son olarak bu yazdığım şeyleri bir akıl verme olarak algılamayın. ben sizin kardeşiniz, dostunuz veya arkadaşınızım. ufak bir tavsiye veya öneri olarak algılarsanız mutlu olurum. öptüm sizi.
  • uzun zamandır takip ettiğim, entryler arasında birbiriyle sidik yarışına giren yazarları gösteren, erkeklerden daha çok kadınlar ve meriçlerin yazdığı ve sözlük formatının sikildiği başka bir başlık.

    -iş bu entry'de tüm yanlış bilinen doğruları özetlemek üze bir görev üstlenmektedir. sözlük femenazileri ve belki düşer meriçlerinin canını sıkabilecektir.-

    the red pill (trp)
    ataerkil düzenin erkeklere kabul edilmiş sorumluluklar üzerine kurulduğu ve bu sorumlulukları yerine getirene "erkek" sıfatının verildiği, bir erkeğin varlığının amacının kadınları her anlamda tatmin etme ve onların isteklerine göre davranma hareketlerine şekil verme süreci olduğu ataerkil sistemden asıl mağdur olduğunu iddia eden görüş.

    tarihsel süreç
    1960'lı yıllarda amerika'da kapitalizm karşıtı görsterilerin düzenlenmeye başlaması amerikayı rahatsız etmeye başlamıştı. amerikanın varlığını anlamlı ve devamlı kılan tüketim toplumları yani kapitalizmdi.

    kapitalizm karşıtı gösterilerin bastırılması için akıllı bir strateji izlendi. halihazırda var olan kadın örgütlerinin tam da aradığı şeyi kucaklarının ortasına koydu. "kadın hakları" fakat bu görüş temelinde 'eşitlik' argümanlarıyla ortaya çıkmış olsa da işler bu şekilde gelişmedi. amerikanın kadın örgütlerini finansa ederek farklı bir düşman yaratma çabasının sonucunda kadınlar temelinde tam olarak anlamadığı her kadının farklı yorumladığı bir kolektivist akım için savaş vermeye ve kadın için her alanda pozitif ayrımcılık istemeye başladılar.
    amerika bu süreçte istediğini başarmıştı. 'eşitlik ve kadın hakları' argümanları geniş kitlelere yayılmaya başlamış ve yeni popülist akım olan kadın hakları savunuculuğu, kapitalizm karşıtı protestolarının yerini almıştı. kapitalizm yerine yeni bir düşman ortaya çıkmıştı "erkek".

    pozitif ayrımcılık
    bu gösterilerden sonra kanun kadınları kayırmak için şekillenmeye başladı. toplumların iyi olan erkek kavramı kadınların tüm isteklerini yapmakla eş anlamlı hale gelmişti. eğer bir kadının istemeyeceği bir şey yapıyorsanız erkek değilsiniz anlamına geliyordu.

    *kadınlar batan bir gemide filikalara erkeklerden önce binmeyi istiyordu fakat eşitlik naraları atmaya devam ediyordu.
    *erkekler en tehlikeli işlerde çalışıyordu fakat kadınlar kendilerinin eve kapatıldıklarını söyleyip eşitlik naraları atıyordu.
    *iş cinayetlerinde kadınlardan daha fazla erkekler ölüyordu fakat kadınlar eşitlik istiyordu.
    *savaşlarda ölen insan sayısının tamamı erkekti fakat kadınlar eşitlik istiyordu.
    *psikolojik olarak çocuğuna bakmaya yeterliliği olmayan annelere çocukların vekaleti veriliyordu fakat kadınlar eşitlik istiyordu.
    *boşanma davaları sonucunda kadınların birlikte kazanılan maddi kazanımlarının çoğunu alıyordu fakat eşitlik istiyordu.
    *erkeği hayat sigortası olarak görüp bir çocuk dünyaya getiriyordu ve boşandıktan *sonra erkeğin ona çalışıp aylık nafakasını tıkır tıkır ödemesini istiyordu fakat eşitlik gösterileri, konuşmaları yapıyordu.
    *kadın ve erkeğin işlediği suç aynı olmasına rağmen %70 oranında kadınlar daha az cezai yaptırıma tabii tutuluyordu fakat kadınlar halen daha eşitlik istiyordu.

    çorap söküğü bir kere gelmeye başlamıştı ve kadınlar eşitlik değil şeytanlaştığı erkekleri her alanda mahkum etmek ve onlardan intikam almak istiyordu.

    doğa kanunları ve erkekler
    doğaya bakıldığı zamanda hangi hayvan olursa olsun güçsüz olan hayvanı annesi yuvadan atar ve ölüme terkeder. bu kural sadece erkekler için geçerli olmaya başlamıştı.
    toplumda şiddet gören bir erkek bir sığınma kurumuna başvuramazdı, zira erkek sayılmazdı.
    bir erkek güçsüz olamazdı, zira bu erkekliğine hakaretti.
    bir erkek erken boşalamazdı, çünkü erkekliğini yitirmişti.
    bir erkeğin penis boyu kadınlar için alay konusuydu, çünkü kadınlar her konuda erkeğin ihtişamlı olması gerektiğini psikolojik şiddetlerle desteklemiş ve erkeklere dikta etmişti.
    bir erkek kadınının cebini doyurmak zorundaydı, çünkü ataerkil toplum bunu emrederdi.
    çalıştığı zor işten şikayet edemezdi, çünkü bunu yapabilmek toplumlar tarafından erkeğin yüceliğiyle bu durumu ilişkilendirmişti.
    eğer batan bir gemiden ilk önce filikaya binmek isterse bu toplum tarafından ayıp karşılanacaktı çünkü erkeğin varlığının anlamı hayatının kadınlar için kolayca harcanabilmesiydi.
    savaşlarda erkeklerin ölmesi kadınlar için sorun teşkil etmiyordu onlar halen daha eşitlik naraları altında erkeklerden daha fazlasını istiyordu.

    ataerkil dil
    kadın hakları savunucusu olduğunu iddia eden popülist genç kadınlarımızın en fazla duyarını yaptığı ve her erkeğin hayatında bir kere bile olsa maruz kaldığı "bayan değil kadın" olayına gelelim.

    stratejik olarak zaten sağlam temeller üzerine dayanmayan kadın hakları savunuculuğu yani feminizm görüşü bu konuda da yine çuvallamaktadır. kadınların asıl düşmanları erkekler değil kadınlardır. eril dili değiştirmek için ilk önce şuan eleştirdiğiniz erkekleri yetiştiren anneleri yani hemcinslerinizi eğitmeniz gerekiyor. zira anne olan kadınlar yıllarca çocuklarına "erkekler ağlamaz, erkeksin yaparsın" dedi ve gece geç saatte kızı eve geldiğinde yaygarayı koparan yine bir anne yani bir kadındı.

    hem erkeklerin kadınları eve kapattığını ev işlerini ve çocuk bakma sorumluluğunu kadına yıktığını söyleyip. sürekli kadının çocuklarla ilgilendiğinden dert yanan kadınların nasıl oluyor da sorunun temeline inemiyor bu kısım şaşırtıcı.
    tarihsel süreçte kadınlar çoğu zaman sözlerini tutmamıştır. herkesin karşılaştığı bir durumla örnek vermek gerekirse. bir kadın yapmaması gereken en saçma şeyi yaptığı zamanda dahi sadece şu cümleyle kendini günümüzde aklayabilir : "ama ben kadınım"

    bir erkek için bu durum hiçbir zaman öyle olmamıştır. erkek en doğrusunu yapmak zorundadır eğer yapmıyorsa suçludur ve "ama ben erkeğim" demesi kimseye bir şey ifade etmez. erkeklerin "ama ben erkeğim" dediği tek norm çok eşlilik konusu. fakat bunun da ne kadar eleştirildiğini hepimiz biliyoruz. bir kadının ve bir erkeğin birbiriyle cinsel ilişki yaşaması durumunda hiçbir zaman kadınlar şerefsiz olmaz "şerefsiz, piç, karaktersiz" olan her zaman erkektir.

    kadınlar yarattıkları saçma durumlar sonucunda savunma olarak "ben kadınım" argümanında hemen yukarıda bahsetmiştim.
    "erkek sözü" deyimini ele alalım.

    hemen yanınızdaki bir kadına söz vermenin ne anlama geldiği ve durumlar kendi aleyhine döndüğü zamanda o sözden yüzde kaç oranla dönebileceğini bir soralım. hiçbir kadın aleyhine dönen bir durumda zarar görmemek için sözünü tutmak için bir erkek gibi canhıraş bir şekilde savaş vermeyi göze almaz.
    tarihsel süreçte de bu böyle olmuştur. verdiği sözleri duygusal olduğunu ve bu duygusallığının verdiği sözü tutmamasına yetki sağladığı görüşünde olan kadınlar ve ne olursa olsun verdiği sözü tutmaya çalışan erkeklere şahit oluyoruz.

    bu yüzden "erkek sözü". bu deyimlerle bir çok örnek verilebilir fakat bir örnek şimdilik yeterli. konuyu boğmadan devam edelim.

    kadına şiddet
    şiddetin hiçbir türlüsünü desteklemiyor ve tasvip etmiyor hatta lanetliyorum. fakat kadınlarımız bu şiddet durumunu da yanlış anlamış durumda.
    kadınların maruz kaldığı şiddet ana akım medya/sosyal medya'da acı ve duygu yüklü işlenirken erkeklere uygulanan şiddet, şiddet unsuru olarak sayılmamıştır. dizilerde bolca erkeğe tokat atan bir kadın görebiliriz fakat bu kadınlar için sorun teşkil etmez.
    hatta erkeklere haddini bildirmek amacıyla 2014 yılında çekilmiş bir klibe hemen göz atalım.
    erkeklere haddini bildiren kadınlarımız.
    erkeklere nasıl da haddini bildiriyorlar değil mi. bu videonun aynısını erkek bir şarkıcı tarafından kadınları döverken ki versiyonunu gözlerimizin önüne getirelim. nasıl rahatsız oldunuz değil mi ?

    değil kadına şiddet uygulamak bir kadınla birlikte yatakta erotik içerikler içeren khontkar adlı şarkıcının sürtüğe bak şarkısı tüm kadınlar tarafından linç edilmiş ve twitter'da adına açılan linç hashtagleri tt olmuştu.
    sürtüğe bak
    erkeklerin dövüldüğü klibe tepki göstermeyen kadın hakları savunucuları, fütursuzca bu klibi linç etmiş ve disslike kampanyaları başlatmıştı.
    ve özetle kadınlar bu konuda da samimi değil.

    kadınları anlamak
    beş yıl öncesine kadar kadınları anlamakla ilgili bir çok kitap ve makale görmüşüzdür. kadınların kendilerinin ne istediğiyle ilgili bile bir fikri yokken kadınları anlamak türkiye gündeminde yaklaşık 10 yıl kadar işlenmişti fakat artık kırmızı hap içildi.

    erkekler yaklaşık on yıl kadar kadınları anlamak konusunda ter döktü. bir kadın kaslı erkek isterken diğeri göbekli erkek istediğini söyledi. bir diğeri zengin erkek isterken diğeri kuru soğan yerim dedi. bir kadın uzun penisli isterken diğeri kısa tombul istedi. kadınlar bile ne istediklerini bilmezken erkekleri kadınları anlamaya mecbur bırakıldı ve yıllarca bu psikolojik baskı altında ter döktü.
    bu istekler dışında bir erkeğin fazla konuşmayan, göğüsleri ve kalçası büyük olan fit ölçülere sahip bir kadını arzulaması bile erkekleri linç etmeye yetti. sanki italyan erkeği. bunları istemeye ne hakkı var ki?

    fazla konuşmayan kadın
    fazla konuşmayan kadın isteği bile sürekli kadını bastırma çabası olarak anlatıldı fakat bu da doğru değil.
    kadınlar günde ortalama 20 bin kelime kullanıyorken bir erkek günde 7 bin kelime kullanıyor ve kadınlar aşırı detaycı iken erkekler sonuca bakar.

    kadınlar
    en dominant kadının bile bir cinsel ilişki sırasında "beni oramdan sik, buramı parçala, bana orospu de, fahişem de" gibi sözlerini bir çoğumuz duymuşuzdur. ne kadar güç odağı olarak görülmeye çalışıp eşitlik naraları adı altında pozitif ayrımcılık istese de bu kadar kin ve nefret erkeklere olan gizli hayranlıklarını ve erkek istemenin zıt bir tezahürü olarak kadınlar tarafından karşımıza çıkıyor.
    kadın güç ve ihtişam odağı olarak erkeği kendisi yarattı ve her zaman anlayışlı olan onun haklarına saygı duyacak onunla ilgilenecek ve hakettiğini düşündüğü değeri ona verecek erkekleri reddedip ona bunun gramını bile vermeyecek olan kendi tabirleriyle piç erkekle sevişir ve kendi egosunu alt edebilecek bir erkekten tahrik olur. çünkü birlikte olduğu kişi ondan güçlü olmalı ve ipleri onun eline vermemeli.

    kadınların istediğini söylediği şeyleri ters bir şekilde anlarsanız işte o zaman kadınları anlamış olursunuz. bunlar çocukluk travmalarından kaynaklanmakta. örneğin babasının annesini sevmediğini gören bir kadın her zaman onu sevmeyecek olan erkeğin spermlerini rahmine doldurup ondan çocuk yapmak ister.

    ve/veya babasının annesini aldattığını gören bir kadın her zaman onu aldatacak bir erkeği rahmine doldurmak ister. bu yüzden başlıkta sürekli kullanılan şu mottoya geliyoruz. alfa siker beta hesabı öder

    erkekler
    kırmızı hapı içen erkekler kadınlara artık 3 adet kaygan delik olarak bakmakta ve daha fazlasını reddetmekte. hayatlarının anlamını artık kadınları anlamakla, kadınların istediklerini yapmakla, onların istediği bir model olmak yerine kendi istediği donanımlı bir insan olup hayatlarını kadınlara peşkeş çekmeyi bırakmış canlılar.

    meriçler
    acınası erkeklerdir. kadın hakları konusunda bir kadından daha fazla östorojen salgılayabilme özelliklerine sahiptir. belki kadın haklarını savunursa bir kaç tane kuku görebilirim derdinde olup canhıraş bir şekilde kadın hakları aktivisti olmaya günlük yaşantıda ve sözlük ortamında devam etmektedirler.

    sağlıcakla!
  • birilerinin size anlatacağı ve sizin de aydınlanıp gireceğiniz bir yol olduğunu düşünmüyorum.
    öznel deneyimler ile çıktığınız arayışta karşınıza çıkacak ve aşmanız gerekecek bir olgudan ibaret.

    sorun, kadın ve erkek insan üreme zincirinin iki halkasıdır. bir şekilde bir araya gelecek ve üreyecekler.
    üreme konusu ise oldukça sıkıntılı, zira yüzyıllardır gelen bir sorunun mutluluk ve hazzın göbeğinde duruyor. üreme itkisinin gücünü de ekleyince pek çareniz kalmıyor.
    sonuçta kendinize uygun partnerler bularak seks yapmanız gerekiyor. vücudunuz sizden bunu istiyor, istenç burada oldukça kuvvetli.
    bir diğer konu ise zaman içerisinde partner arayışında karşınıza çıkan en büyük zorluk, kendiniz.
    altın oran, simetri, vücut fonksiyonlarındaki eksiklik ... kısacası uygun çiftleşme partneri olamayışınız. doğal olarak karşı taraf sizi seçmiyor. bu durumda da kuyunun dibindeki it gibi bitkin, aptal, çaresiz şekilde devinip duruyorsunuz.
    sonra tarihsel süreç içerisinde var olan ormandaki filler gibi yalnız yürümek konusunda geliniyor. hoş geldiniz.
    içinizdeki üreme dürtüsü ile olan mücadelenizde başarılar dilerim, zira bu mücadelede kazanmak demek, 4-3, 5-4 ya da benzeri şekilde bir yenilgidir. berabere kalanlar yarı tanrı, yenebilenler ise tanrı sıfatını hak ediyorlar. yalağuz insanlarla oynamayı seven tanrılar gibi değil, edilgen kalmayı başarabilen ve rüzgarın içerisinde salınırken rüzgar olabilenden bahsediyorum.
    esas olan bir insan ile sağlıklı bir ilişki kurabilmektir. o da pek kolay bulunmuyor.
  • kim ne derse desin, birçok insanın hayatını değiştirmiş öğreti, bakış açısı veya başlık bile diyebilirsiniz. 18-25 yaş aralığına onlarca kadınla bir şeyler yaşayıp neyin ne olduğunu öğrenene kadar hayatlarını berbat etmeden neyin ne olduğunu en azından anlayana gösteriyor.

    bu arada the red pill genelinde, kadın erkek ilişkileri, bir erkeğin gelişimi, felsefe vs. konular üzerine tartışacağımız yeni bir discord grubu oluşturdum. tartışmak, fikir alışverişinde bulunmak, öneriler almak, yaşadıklarını anlatmak vs. isteyen herkesi bekleriz. discord
    telegram
  • bu akıma yönelen bir çok kişi belli olay zincirinden sonra buraya ulaşır. çoğunluğu mutlaka acı çekmiştir, sorgulamıştır. yani şöyle bir iddia komple saçma: "kuyruk acısıyla gelmişler, hepsi ergen *amaçları kadınlardan intikam almaktır!"

    psikytr dr. alfred adler'in "acı", "algılama" ve "taktik" konusunda güzel bir çıkarımı var. diyor ki:
    "bütün insanlar arasında bilgilerini gerçekten arttırmayı gerçekten isteyenler yalnızca, bizzat ruhsal sıkıntı yaşaması veya başkası yaşadığında onun duygularını paylaşması sonucunda insanların değerini bir şekilde kavramış olandır. bu olgu işimizde belli bir taktik uygulanması gerektiğini de doğruluyor. çünkü bir insana ruhsal yaşamından elde edilen bilgileri kaba bir şekilde yüzüne söylemekten başka hiç birşey daha fazla nefretle ve daha yargılayıcı bir bakışla karşılanamaz."

    demek ki acı çekmeden veya acı çekenleri dinlemeden bir konuyu anlamak mümkün değildir. öğrendiklerinizi belli stratejilerle göstermediğiniz ve doğrudan uyguladığınız zaman işe yaraması mümkün değil. çünkü insan böyle tatliş bir varlık değil.

    kırmızı hap görüşünde sapanların olduğu da bir gerçek. içerideki herkesin bunu anladığını sanmayın. kişi durduk yere nefret duygusuna da sürüklenebiliyor veya kavramları eski hayallerini gerçekleştirmek için kullanabiliyor. yine dr. alfred adler şöyle diyor :
    "ufak tefek araştırmalar yaptıkları halde kendilerini insan sarrafı olarak görmeyen insan azdır!" (müthiş bir yorum, altta açıklayacağım siyah hapa uygun düşen bir durum diyebiliriz.)
    "bilim, edinilen bilgilerin acele ederek düşünmeden veya gereksiz yere anlatılmasına izin vermeyerek mütevazı olmaya zorlar."

    peki kötü ve acılı bir ayrılık sonrası ne oluyor?
    1) mavi hap(yani standart kişi)–>geri dön, ne istersen yaparım der. hayatı yıkılmış gibi davranır. o kadın özeldir. yeri doldurulamaz. burada temel bir bilgiyi bilmez:
    kadın güce aşıktır -ki bunu açıkladık (eş seçim) erkek böyle davrandığı anda bu gücünü kaybeder ve kadın karşı tarafta ilgi duyabilecek bir şey göremez. peki erkek neden hala aşıktır? çünkü erkek de güzelliğe saplantılıdır, kadının güzelliği aynı kaldığı için ne söylediğinin pek önemi yoktur, erkek ilgi duyabileceği daha güzel bir kadın bulmadığı, yani ödül mekanizmasını doyuramadığı sürece ayrılık acısını çekecektir.

    böyle bir arkadaşım vardı zamanında, kızın ödemelerini yapardı, hatalarını hoş görürdü, kavga ederdi ama rest çekemezdi, gidemezdi. en sonunda şunu itiraf etmişti: “ondan ayrılamadım, zamanında dur diyemedim, çünkü alternatifim yoktu, ona bağımlıydım.” peki ne oldu? 3 ay sonra değil 1,5 sene sonra ayrıldılar. 3 ay içinde ayrılsalar daha az acı çekecekti ama 1,5 sene sonunda mavi haplı olduğu için uzun süre atlatamadı. resmen dağıldı, paramparça oldu.

    maalesef erkekler için seks çok belirleyici bir süreç. uzun süre seks yapmazsanız, gider bir golddigger’ın, bar kaşarının ya da kırmızı alarmlarla dolu bir kadının oyuncağı olursunuz, sizi ele geçirir. sizi yönetir.

    2) mor hap–> geri dönmesi için oyun oynar ve kadınla pazarlık yapar. kırmızı hap düşünceleriyle mavi hap hayallerini elde etmeye çalışır. pua akımı bir ara buraya kaymıştı. o kadın yine tektir, yeri doldurulamaz. bence çoğu kişi mor hap döngüsünden çıkamıyor.

    3) siyah hap–> öfke kusar, sonraki bütün kadınlara kötü davranır. bir kadın yüzünden bütün kadınları kötü addeder. bu en sevdiğim grup! az bilgi, çok nefretle ortaya çıkan bir akım. kadınlar da temel olarak insan, yani farklı bir tür değil. aşağılık olmaları, nefret uyandırmaları için bir sebep yok. evet kötü kadınlar var, hatta erkeğin kötüsüne göre bunlar daha çabuk kötü yola sapabiliyor ama iyi, düzgün karakterli kadınlar da var. eminim çünkü defalarca karşılaştım.

    4) kırmızı hap–> kabullenir. gerçek bir kırmızı haplı genelde terk edilmez bu arada. acı çekmez diye bir şey yok. hormonları ve duygusu olan her insan acı çeker ama kırmızı haplı soğuk kanlıdır. hatalarını görür, ders çıkartır, hayatına devam eder. kadın erkek doğasını evrimsel nitelikleriyle anlamaya çalışır. hipergami'i öğrenir. briffault kanununu öğrenir. kendi kişisel gelişimine vakit ayırır, çoğu burada defalarca anlatıldı. ben de şurada anlattım:
    (bkz: erkek olmanın kurallari/@karanlikruya)

    kadını geri döndürme üstüne bir gayrete girmez. çünkü bilir ki kendine uygun 4 milyar kadın mevcuttur. doğru bir ilişkinin ittirerek gitmediğini bilir, sorunlar çıksa da bu sorunların çözüleceğini ve ilişkinin süreceğini bilir. ortada bir uyumsuzluk vardır. en iyimser ihtimalde o da kadın “sadakatsızlık yapmamışsa” ve özür dileyerek dönüyorsa ilişkiyi tekrardan değerlendirir.

    normali de kırmızı hapta olması gereken değil midir? yani söylediklerim akılcılıktan ne kadar uzak?

    acı konsuna dönersek. acı çekmemek için psikopat olmak gerekli. bu da beynin amigdala bölgesindeki çalışma bozukluğuyla ilgili… yani normal bir insansanız acı çekmeniz normal fakat bunu kontrol edebiliyor olmanız gerekir.
    (bkz: insani aptallaştıran şeyler/@karanlikruya)

    bu acıyla başa çıkamayıp duygularınızın sizi yönetmesine izin verirseniz sıkıntı var. salya-sümük olmak, geri dön diye yalvarmak, aşırı öfkenin devamlılığı ve bunun önüne geçememek sonrasında obsesif bozukluğa yol açıyor. yani acı acıyı doğuruyor. saçma şekilde beyninizde bir döngü yaratıyorsunuz. döngü devamlı şunun üstüne “kötü hissediyorum–>onun yüzünden–>kötü hissediyorum–>onun yüzünden”. bunu ayrılık acısı yazımda açıklamıştım. beyniniz buna göre tekrardan organize oluyor ve güzel bir major depresyon sahibi oluyorsunuz.

    bazıları trp'i karı-kız götürmek olan pua ile karıştırıyor. çok garip. bu da yanlış. kırmızı hap erkek-kadın dinamiklerini açıklayan evrimsel psikoloji üstüne yapılanmış bir düşünceler topluluğudur. pua ise istmi üstünde pick up artist olarak bilinen kadın tavlama sanatıdır. pua akımı çıktığında, trp yoktu. sonrasında trp'i bilenler pua'ı daha sağlam temellerle kullanmaya başladı.

    düşünsenize ezik, ağlak bir erkek başlığına kimse "güçlü ol" tavsiyesi vermiyor, üzülme kanka sen en iyisin, dünya kötü deniliyor ama tam tersi güçlü, karakterli, etik olmayı öğütleyen ve tamamen kişinin kendisini geliştirmesini merkez alan, kadınların doğasının "evrimsel sebeplerle" eşitlikçi değil fırsatçı olduğunu, erkeklerin ise gelişmedikleri sürece bir şey ifade etmediğini söyleyen, bunu örneklerle ispatlayan bir öğreti ise "sen iyi olamazsın, zaten eziksin" diye kötüleniyor.

    aynı matriks evreni gibi... herkese evrimsel gerçeği anlatmanız insanları kurtarmıyor, tam tersi dogmatik inançları sarsıldığı için o insanları kaybediyorsunuz ve saldırgan hale geliyorlar. fişten çekilmek ve gerçeklerle yaşamak size uygun değil ve bu çok normal. bunu anlıyorum, bu öfke aşamasını her trp'e giren kişi gibi ben de yaşadım. öfkenin sebebi kazık atan eski kız arkadaş olabilir ama devamlılığı bundan dolayı değildir. devamlılığının sebebi doğumdan itibaren size dayatılan "ilişki dinamiğinin" hatalı olmasıdır. kişi kadınlara aynı şekilde bakmayı başaramaz ki buna "fişten çekilmek" diyoruz. işte buna öfke duyar, işte bunu kabullenemez, duyduğu öfke en başta kendinedir, geçmişteki hatalarınadır. doğru tavırları geliştirmesi, kadın doğasını yeni gözleriyle algılaması uzun bir süreç gerektirir. doğum gibi sancılıdır.

    kötülemeniz, aşağılamaya çalışmanız, alaycı yaklaşmanız sadece kendinizi iyi hissettirecek süreçler ama gerçekleri değiştirmeyecek. siz her insan gibi dış dünyayı suçlayacaksınız, dış koşulları suçlayacaksınız ama kırmızı hap diyecek ki: "sorun sizin içinizde, siz önce kendinizi düzeltin."

    siz söylenip, gerçek aşk, strateji olmadan aşk diyeceksiniz fakat o kadın zamanla sizden yine soğuyacak, yine ayrılacaksınız. bir sır vereyim kırmızı hapı iyi sinderseniz de ayrılacaksınız ama arada bir fark olacak. kırmızı haplı olarak bunun olabileceğini, kadınların kontrol edilemeyeceğini ve sadece size uygun olmadığını anlayarak yeni adaylara yöneleceksiniz. yani bir bilgiyi öğrendiniz diye bütün kadınlar önünüze serilmeyecek. üzgünüm.

    bunları bir halta yaramayacağına ve hemen altımda belki 10larca entryde yine "ergen, kadın düşmanı, 31ciler" diye devam edecek kişiler olmasına rağmen yine de yazdım. çünkü bu düşüncelerimi aktarabileceğim daha uygun bir yer bulamadım.

    fon: solar field - the missing

    debe edit.
  • kadını düşman gibi gören erkeklere kendini iyi hissettiren bir yalan. kadını düşman gibi görmek de heteroseksüellikle pek uyuşmuyor, dolayısıyla red pill'ci erkekler bence kendi aralarında daha iyi anlaşabilir. ahah.

    ilişki dediğin şey karşı karşıya değil, yan yana yaşanır. sadece red pill değil, ilişkiye rekabet/karşıtlık sokan her türlü görüşten kaçmak lazım. (tabii aynılığı da aramak sağlıklı değil; bana "tamamlayıcılık" en mantıklısı geliyor.)
  • eski tadı olmayan akım.
    saçmasapan anecdotal evidence ile savunulmaya çalışıyor aynı kaynım vs.
    evet bütün dünya aynı senin kaynın gibi...

    eskinden burada makaleler, bilimsel tezler uçuşurdu da doyasıya taşak geçer eğlenirdik. şimdiki red pillciler çok kof...
  • guya erkeklere, erkek olmayi kendi degerini fark ettirmeyi falan ogreten ataerkil zirvalar silsilesi. her seyden once heteroseksist bir kere. gay bir erkek olan bana ne sunabiliyor bu kirmizi hap? uygulasamda kendimi iyi hissettirmeyecegim seyler icin cabalamam disinda? erkekleri alfa - beta statusune indirip cok az insanda sans faktoruyle olan ozellikleri ideal diye yutturup geri kalan herkese meric demek kolay tabi. ya feminazi oluyoruz ya da feminenlesmis erkek oluyoruz. ınstagrama attigimiz fotograf sayisindan tut partnerle iliskilenmede son sozu soylemeye kadar bir suru kural kaide...lan bi salin su erkekleri, kendinizi de bir salin.

    bu hastalikli ogretiyi takip eden insanlarin bazi tweetlerinden ornekler verecegim:

    corona salgininda feministler nerede tum yuku erkekler cekiyor diyor. yahu el insaf bir suru saglik sektorunde calisan kadin emekcikere de mi saygin yok.

    ıdeal erkek diye a streetcar named desire'daki stanley'i gosteriyor. bakin bir tecavuzcu ideal erkekmis. sokaga cikan her kadina tecavuz edin o zaman gerizekalilar.

    hiv+ ve lgbtı bayragini tinderda match yapan bir tweet vardi. bilmiyorsaniz soyleyeyim korunmadiginiz her iliski hiv riski barindirir. kimin hangi delige neyi soktugu cok da onemli degil.

    ıdeal kadin mumkunse universite okumamis olmamaliymis. tabi sen tahakkum uygulamaya kalkinca gozu acilmamis olsun ki "hade len" diyemesin.

    evlenilecek kadin vegan olamazmis (ne alakaysa) maksimum 1 evlilik yapmis falan olmaliymis. her sevgilim versin karim bakire olsunculuk mod on.

    en komigi de hem kadinlar calismasin evde otursun diyorlar hem bosaninca nafaka odemek istemiyorlar. hem kadini eve tik kendi icin bir hayat kurmasini engelle sonra da boyle zirla. hem ayranim dokulmesin, hem gotum sikilmesin. oldu gulum.
hesabın var mı? giriş yap