aynı isimde "the red pill (video oyunu)" başlığı da var
  • zengin görün, cool ol, yalnızlar kiloluymuşlar
    araba al işe yaramaz o lanet dolmuşlar
    renksiz der ki 250 g için kendini bozma
    piçliğin adını buralarda red pill koymuşlar
  • "bak örnek vereyim. kışın 3 gün elektrik kesildi evde ışık yok, kombi calısmıyor, buzdolabı çalışmıyor. sıçtın yani. elektrik kesilmesi senin suçun değil. ama ısınma, aydınlanma, yemeklerini muhafaza etme, varsa ailenin sefil olmamasını sağlama sorumluluğu senin. " skeptico

    bu örnekte alfa mindset'i olan adam ne düşünür? ailesi varsa; karı zaten 3 tane delikden ibaret, kız büyüyünce 3 delik olacak, oğlan çocukluğu bıraksın zorluklarla mücadele etmeyi kendi başına öğrensin erkek olsun biraz, hem hayatta kalırsa ilerde aynı dişi için benimle mücadele de edebilir. zaten 3 delikli kesin beni boynuzlamıştır. kimbilir kimin piçidir bunlar.iyisi mi ben evi terkedeyim evinde elektrik olan bir betanın evine çökeyim ,bunlar da başının çaresine baksın. ailesi yoksa zaten direk çökme olayına girer.

    karşı çıkılmasına karşı çıkılmasının en büyük sebebi bence şudur:

    (bkz: sunk cost fallacy)

    daniel kahneman thinking fast and slow'da zihnimizin kazanç ve kayıp karşısındaki bias'larını çok güzel anlatıyor. "kaybetme riski" bizi kazanma ihtimaline karşı çok daha fazla etkiliyor.

    elbette kolay değil senin aylarını belki yıllarını verip, sözlüğe harıl harıl enrty girdiğin,
    hayatına onunla yön verdiğin "öğreti"'nin bildiğin nazizm esintili bir kült olduğunu kabullenmek.

    vicdan önemli gençler, vicdansız kadınlardan/erkeklerden uzak durun

    edit:(alttaki entry' ye cevaben) hah tam beklediğim cevap geldi, the imla hataları. imla eleştirilerinin saygı görmesini istiyorsan sadece karşıt görüşlü entry imla hataları için değil trp ci entrylerdeki hatalar için de birşeyler yazıver. "ayar verme" de ne uyuz bir tabir arkadaş, kullanmayın artık şunu sözlükte, fularlıyım ama yeri geldiğinde maço da olurum iması mı veriyor nedir.

    edit2: (bu editin muhatabı entry'sini silip kaçmış) anlamamana hiç şaşırmadım, delik delik diye sayfalardır sayıklayan da başkaları herhalde, anlaşılan tüm kadınlar 3 delik ananız hariç . fantezi de sizin fanteziniz.
    not: işbu entry'de ironi vardır. kadınların 3 delik olarak görülmesi tavsiyesi trp camiası tarafından sıklıkla salık verilmektedir, kesinlikle benim görüşüm değildir.
  • "karı zaten 3 tane delikden ibaret"

    olm seni daha once cok basit imla kurallarini bilmedigin icin uyardim hala gelip cok basit imla hatalari yapiyorsun.

    yumuşak sessizlerin sertleşmesi kuralini ilkokulda ogretiyorlar. daha turkce ogrenmeden ikide bir red pill basligina ayar vermeye geliyorsun.

    "delikden ibaret" olmaz o. "delikten ibaret" olacak imla kurallarina gore. ciddiye alinmak istiyorsan once okuyana saygin olacak.

    yazi yazmayi bile bilmeyenlerin elestirmeye calistigi ogreti.
  • "noldu evrim öğretiliyor ondan böyle dediğin ülkelere, evrim öğretilip hiç de öyle olmayan ülke örnek verince, "ama ben sadece bu konulara çalıştım hocam bundan başkasını bilmiyoyum" mu oldun? sen değil misin burada şimdi işine geleni alan hımbıl? örnek verdin, verdiğin örneği 4 ayrı ülke örnek gösterip çürüttüm, verdiğim örneği beğenmedi paşam. bak bana gelsen desen ki senin örnek verdiğin ülkelerde şöyle böyle durumlar var ondan bu duruma örnek sayılmaz, oturur seninle asya'nın demografik yapısını tartışırım. ama siz böyle salak salak tepkiler verdikçe bu başlıkta size dümdüz söven adamlara hak verir oldum iyice. "

    sinirlenince daha güzel olmuyorsunuz; inanın. benim itirazım da anlaşılmamış zaten. aktardığım entry red pill ile bile ilgili değildi, evrimsel psikolojiyi yalan yanlış anlayıp hayattaki zayıflıklarına konu eden insanlara dair bir eleştiriydi. çok önceden yazılmış, ama sanki bu başlık için yazılmış. singapur'da kore'de japonya'da veya genel olarak asya'da kadının yeri, toplumsal hayatın kurgusu falan değildi konu; aynı kuantum fiziğini kıçından anlayıp başkalarının hiç anlamamasına güvenerek coşan insanlar gibi evrimsel psikolojiyi de uluorta ve zerre anlamadan sakız yapan insanlara dair bir eleştiri var orada; kalkıp da isveç zaten feminist yaramaz demek anafikirden bayağı uzağa gitmek oluyor. yoksa tenise çevirsek ben de sana kuzey kore'de nasıl oluyor bu işler diye sorarım; sen abd dersin devam ederiz.

    "gelip başlık altında "bilimsel" olduğunu iddia ettiğin bir yazı paylaşıp, çivi çaktığını iddia edip arkasını bir entry bile savunamayacak kadar bilgisiz olduğunu ortaya döktükçe kendini aşağlamıyor musun? sana da yazık değil mi?

    sizin amacınız bağcıyı dövmek, başka hiçbir motivasyonunuz yok şu başlığa yazarken. içinizde neyin ezikliği kalmış anlamadım ki? gel bak, 3 ay dene gelip burda amk herifler haklıymış diye ağlamaya başlayacaksın. zamanında ben bu heriflere neden hak vermedim diye üzüleceksin."

    "karşı çıkılmasının en büyük sebebi bence şudur:

    (bkz: sunk cost fallacy)

    daniel kahneman thinking fast and slow'da zihnimizin kazanç ve kayıp karşısındaki bias'larını çok güzel anlatıyor. "kaybetme riski" bizi kazanma ihtimaline karşı çok daha fazla etkiliyor.

    elbette kolay değil senin 10 sene 15 sene boyunca izlediğin yolun yanlış olduğunu, belki istismar edildiğin (iş-aşk-ailevi) ilişkilerde olduğunu kabullenmek. zaten ondan diyoruz başından beri "bu mevzu öyle keyfi 'eh işte' olan kimsenin dönüp bakacağı bir şey değil" diye. "travma lazım". bir "dönüm noktası" lazım diye. "

    dostlar ben red pill'i denedim zaten okumamışsınız:

    (bkz: #70960429)
    (bkz: #70993619)
    (bkz: #71090326)

    buradan böyle görünüyor.
    şaka bir yana herkes loser gelmiyor hayata; onun için red pill herkes için çözüm değil. ayrıca red pill işe yaramıyor demiyorum; buna ikna etmeye çalışmanıza gerek yok. güç merdiveninde sizi daha yukarı taşır elbet niye taşımasın. burada hayatı sahip olunan duygusal/maddi/fiziksel güç ekseninden değerlendirmeye itiraz var. bu bir duruş, duymaktan nefret ettiğiniz ve gücü esas alan başka akımlara olduğu gibi bir itiraz. yoksa tabi ki güçlü olun; ama bunu hayatın amacı yapmayın. zaten ne kadar güçlü olursanız olun bazıları için oğlan çocuğu olarak kalmaya devam edeceksiniz. hayatı güç ekseninden okuyup da bu durumu nasıl kabullendiğinizi bununla nasıl yaşadığınızı soruyorum ama cevap alamıyorum. özelden mahcup bir cevap var gerçi izinle aktarıyorum; reddedildiğimiz (böyle demiyor ama yanına bile yaklaşamadığımız) kadınlara karşı zaten duygusal birşey hissetmeme refleksi geliştirdiğimiz için etkilenmiyoruz diyor. bir nevi acı yok rocky durumu yani. güzel; fakat pathetic, sorry...
    siz güç merdiveninde 10 basamak çıkacaksınız diye ruhunuzu şeytana satacaksınız, ama karşılığında dorian gray olmayı beklerken melih gökçek olacaksınız. (yaza yaza bitirdik adamı).
    ve en komiği de; kadın erkek ilişkiler deyince evrimsel psikoloji, hipergami, survival of fittest vs. ; ana babaya komşuya okul arkadaşına gelince bayramınız mübarek olsun.
  • "sinirlenince daha güzel olmuyorsunuz; inanın."

    bunu bir red pill karsiti diyor inanilir gibi degil. red pill karsitlarinin entry'lerine bak. red pill'e nasil kufrediyorlar. entry yazarken fiziksel aci cekiyorlar gibi gorunuyor buradan.

    orospu cocuklari, ibneler, red pill'i fitil olarak gotunden alanlar, vs. hakaretler havada ucusuyor. en mulayim red pill elestirmeni stavrogin nickli meric bile yazarken sinirlendigini saklayamadi.

    straponla gotumuzu sikmek isteyen bir deli gelmisti. sonrasinda red pill yazarlari bicaklayip oldurmek istedigini soyleyen bile geldi buraya.

    sonra sinirlenen red pill'ciler oluyor. hadi lan ordan ikiyuzlu, yalanci, omurgasiz herif.

    "aktardığım entry red pill ile bile ilgili değildi, evrimsel psikolojiyi yalan yanlış anlayıp hayattaki zayıflıklarına konu eden insanlara dair bir eleştiriydi."

    aktardigin entry bastan asagi sacmalik dolu, cocukca, siktiriboktan, "degil" yerine "diil" yazan bir dangalagin entry'siydi. boyle salakca bir entry'yi sen ciddiye aldin diye biz de ciddiye almak zorunda miyiz?

    "sizin amacınız bağcıyı dövmek, başka hiçbir motivasyonunuz yok şu başlığa yazarken."

    bu da yanlis. kendi adima konusmam lazim, hayatta yolunu kaybeden ve bulmak isteyen erkeklere yardim etmek disinda bir amacim yok. cunku bu konuda tepki alacaklarini bile bile korkmadan yazip da benim hayatimi iyilestirmeme yardim eden adamlara borcum var.

    "hayatı güç ekseninden okuyup da bu durumu nasıl kabullendiğinizi bununla nasıl yaşadığınızı soruyorum ama cevap alamıyorum"

    hayati guc ekseninden algilayanlar feministler, social justice warriorlar. postmodernizm denen illet, hayati bir guc kavgasi olarak algilamayi ogretti bunlara.

    red pill hayati guc ekseninden gormez. hayati guc ekseninden goren rezillik icin:
    (bkz: postmodernizm)

    hayat kurtaran, cok degerli ogreti.
  • "sonra sinirlenen red pill'ciler oluyor. hadi lan ordan ikiyuzlu, yalanci, omurgasiz herif."

    sinirlenmemiş hakkaten ben yalan söylemişim.

    daha önce defalarca yazdım; tekrar yazayım; anti red pill'i birleşik bir cephe olarak görmek hatalı; burada feministi var, maçosu var, meriç'i var, feminazi'si var, troll'ü var varoğlu var. benim yazdıklarım başkasını bağlamaz, başkasının yazdıkları beni bağlamaz. trp'de birey olma dersi yok muydu; sen dersi mi kırdın?
    beni kendi yazdıklarım bağlar, bana yönelik olan ve argüman taşıyan hitaplara cevap veririm, görmezden gelmem, kaçmam. ha beni straponla becermek isteyen varsa, cevap vermeyebilirim. seni becermek isteyene istiyorsan sen yaz.
  • "daha önce defalarca yazdım; tekrar yazayım; anti red pill'i birleşik bir cephe olarak görmek hatalı"

    yahu sen ne yalanci bir insansin, inanilir gibi degil. profiline bakinca red pill karsiti neredeyse tum entry'leri favoriledigini kabak gibi goruyoruz. sen kimi salak yerine koyuyorsun?

    daha kendi aksiyonlarinin bile arkasinda duramayanlarin elestirmeye kalktigi ogreti.
  • sağlıksız bir kişisel gelişim zırvası. konuyla ilgili ilk kitap yazan voliyi vurur.
  • hayatıma renk katan öğreti.

    (#71207758)

    toplanın anlatıyorum. biz aslında anti trp olarak bir klanız; her dolunayda toplanıp erkekleri nasıl tuzağa düşüreceğimizin sinsi planlarını yapıyoruz. bunun için çeşitli yöntemlerimiz var; ve tabi ki rakiplerimiz de var. taktiklerimizden biri trp'nin kahraman neferlerinin (bkz: yavrukurtlar) ekşisözlük entrylerini eksilemek. bir diğeri de birbirimizin yazdıklarını favorilemek. bu iş ciddi kaynak isteyen emek isteyen bir çaba; onca işimizin gücümüzün arasında trp cephesinin kahraman neferlerinin (bkz: yavrukurtlar) profillerini inceleyerek açıklarını arıyoruz. işimiz gücümüz olmasa daha neler yaparız. ama maalesef her seferinde külyutmaz trp neferlerine yakalanıyoruz. kötü olmanın kaderi bu...

    (bkz: il cimitero di praga)
    madem jose saramago geldi, tabağı boş göndermeyelim umberto eco parodisi ile cevap verelim. (bakmayın denk gelmiş gibi göründüğüne aslında önceden anlaştık, dies irae de bizden; o ortalıyor biz gol atıyoruz.)
hesabın var mı? giriş yap