• filmin en süper analizi babamdan gelmiştir:

    "adamın sohbetine doyum olmuyor."
  • physical graffiti albumunun en iyi sarkilarindan bir tanesidir ve sozlukte diger led zeppelin sarkilari gibi cok az ilgi gormus.
  • grupların ya da sanatçıların müzikal anlayışlarının, yapmak istediklerinin oldukça kristalize bir şekilde ortaya çıktığı eserler vardır. bu şarkı led zeppelin için tam da böyledir. bu şarkıyı adam gibi kavrayan diğer led zeppelin şarkılarına çok aşina hissedecektir kendini, ilk dinleyişinde bile. oldukça sert tonuyla, led zeppelin'in heavy metalin kökenleri arasında sayılmasını da açıklayan bir eserdir.
  • led zeppelin basliginda, grubun ayrintilariyla butun diskografisinin yazildigi bir entry haric, hic deginilmemis sarkidir. gozden kacmasi uzucudur.
  • tarihteki en hakkı yenen 10 şarkı listesi yapılsa bir numaraya bunun konması gerek.
  • yol görünümlü çöl, çöl görünümlü yol filmi.

    film, ilkelerin, ideallerin, uğruna yaşanacak, savaşılacak değerlerin olmadığı post apokaliptik bir dünyada geçiyor. tabi her post apokaliptiği mad max sanmayın dostlar.

    filmdeki dünya, çöküş'ten 10 yıl sonra diye ifade ediliyor. belirli bir tarih yok. bir adamın arabası çalınır ve arabasını geri almak için avustralya çöllerini geçmeye koyulur protagonist.

    filmde ,guy pearce kariyerinin en iyi oyunlarından birini vermiş. yüzündeki o bitmiş, tükenmiş öfke, nefret dolu adam ifadesini film boyunca minimal oyunculukla büyütüyor. bizim bu sikik dizilerde uzun sessizliklerde nasıl rol yapacağını şaşıran kötü oyunculara, replik olmadan, oyun olmadan nasıl oynanacağının dersini vermiş adeta.

    yönetmen ilke ve ideallerin olmadığı bir dünyada insanların yaşama tutunma çabalarını anlatıyor aslında. filmin finalini gördüğümüzde kahramanımızın neden arabasını almak için bu kadar garip bir motivasyon içinde olduğunu anlıyoruz.

    yaratılan dünya, mad max gibi uçlarda, kanunsuz, ve korkunç bir dünya değil. o anlamda filmde yaratılan minimalist gerçekçilik takdire şayan. kahramanların yaratılan dünya içinde hayatta kalma, eylem motivasyonları kesinlikle inandırcı. anlık, beklenmedik, şiddet ve patlamalar filmin atmosferi bağlamında fazlasıyla gerçekçi ve rahatsız edici. tümden bir kanunsuzluık yok ama tümden kanunlarda yok. ikisinin arasında ki ince çizgi de insanlar içgüdülerinin yönlendirdiği bir ilkellik ve zaruriyetle hayata tutunmaya çalışıyorlar.

    benim için iyi filmin birkaç kıstası var. bunlardan biri karakter motivasyonlarını ifade ediş biçimi ve karakter tutarlılığı. filmde guy pearce'ın canlandırdığı karakterin bir sahnesi var ki ''bir filmin ruhu tek sahne de ne kadar iyi özetlenirin'' en güzel örneklerinden biri o sahne kanımca. oradaki diyaloglar hem karakterin yönelim ve motivasyonunu, hem o dünyanın gerçekliğini, mükemmel bir şekilde özetliyor. karakterin giriştiği bu eylem felsefi olarak kişisel bir hesaplaşmanın ilk adımı. kahramanın kendisiyle, dünyayla, bugün ki gerçeklerle ve geçmişte işlediği suçlarla yüzleşmesinin ilk adımı. bu dünya içerisinde varlığını sürdürmek için kendine söylediği yalanların biricik ve yegane nedeni. bu dünyada insanlar hayatta kalmak için kendilerine iyi bir neden bulmak zorunda adeta. kahramanımızda yıllardır bu nedeni arıyor, kendini öldürmeden geçirdiği her günde daha pişman, yalnız ve öfke dolu bir adam haline geliyor hem yaptığı şeyler yüzünden hem de dünyanın hali yüzünden.

    hatta ben bunu biraz daha ileri götürüp şöyle bir okumaya vardırdım. dünyanın şimdiki haliyle karakterin hali birbirine koşut, paralel. birbirinden besleniyor. bir bakıma dünya ve karakter aynı şey. karakterimiz yaptığı şeylerden ötürü büyük bir pişmanlık ve vicdan azabı içinde günden güne ölüyor. ama kendini öldürmüyor. o kadar cesur değil. ama hergün yaptığı eylemin dünya ve hakikatle olan bağını sorguluyor. bu onu yiyip bitiriyor. bu dünya da tıpkı kendisi gibi bitik ve yitik bir dünya. ne tam olarak yaşıyor, ne de tam olarak ölü. tıpkı kahramanımız gibi. dünya ne tamamiyle kendini kapatıyor, kontrolden çıkıyor, ne de iyileşiyor. tüm bu ''çöküş'' diye adlandırılan oaly aynı zamanda kahramanımızın ruhsal durumunun metaforu aslında. birşeyler bitik ve yitik. ama birşeyler yine de sürüyor. tıpkı kahramanımız gibi.

    --- spoiler ---

    asker: bunu kendim için yapıyorum.

    eric : neyi kendin için yapıyorsun? neyi kendin için yapıyorsun?
    karımı öldürdüm ben. bir adamın evine girişini gördüm. adamın onu parmaklamasını izledim.
    sonra da ikisini öldürdüm. kimse peşime düşmedi. 10 yıl önce oldu bunlar. bu durumu kendime hiç açıklamadım. kimseye yalan söylemedim. kimseden kaçıp, saklanmadım. bir çukura gömdükten sonra, arkamı dönüp evime gittim. kimse peşime düşmedi. bu durum bana kalbimin kırılmasından çok daha fazla acı veriyor. bir öneminin olmadığını bilmek-- böyle bir şeyi yapınca kimsenin senin peşine düşmeyeceğini bilmek. benimki gibi bir şey yapınca mutlaka bir anlamının olması gerekiyor. ama artık bir önemi olmuyor...
    --- spoiler ---

    hasılı the rover basit bir fikri incelikli bir işçilikle işleyen, yüzeyde fazlasıyla basit, sıradan gibi duran hikayesinin içine yerleştirdiği şok edici anlık şiddet patlamalarıyla, karakterlerinin değişim, dönüşümlerini aktardığı minimalist oyunlarıyla ve tabi ki o dünyaya ait boşluğu daha da derinleştirdiği eşsiz çöl manzaralarıyla ve (öyle görünmemesine rağmen) derin senaryosuyla çok sağlam bir film. sıkı bir (yer yer sanatsal) dram-yol gerilimi izlemek isteyenler kesinlikle kaçırmasın.

    filmin yönetmeni david michôd bir önceki filmi animal kingdom da da sosyal duyarlılığı yüksek kaliteli bir drama imza atmıştı. o filmde de guy pearce çalışmıştı yönetmen. buu filmiyle de benim için rüştünü ispatladı ve takip edilecek yönetmenler arasına adını yazdırdı.
  • bazı melodiler şarkıdan ötedir, bazı sözler şiirden ötedir, bazı vokaller sesten ötedir, işte bu şarkı bu üçünün birleşimidir. rüzgara ıslak gözlerle bakarak göz kapaklarını kirpiklerinde yüzdürmektir.
  • mülkiyetin bir anlamının kalmadığı dünyada, insanın aslında elinde sadece iletişimin kaldığını söyleyen bir film. ha insanlık bunun farkında mı, tabii ki değil. asla da olmayacak. david michod iyice aklımıza girdi mi? elbette. guy pearce acayip bir oyuncu mu? bittabii. robert pattinson umut vaadediyor mu? neden olmasın?
  • ergen filmlerinin unutulmaz dandik oyuncusu robert pattinson hiç beklenmedik şekilde başarılı oyunculuğuyla rüşdünü ispat etmiş. uyduruk ve anlamsız hollywood filmlerinden sıkılanlar için sağlam bir alternatif.

    --- spoiler ---

    finalde; her şey bir köpek cesedini gömmek için miydi dedirtmiştir.
    --- spoiler ---

    (bkz: robert pattinson)
  • biraz ağır olmakla birlikte sonuna kadar artan bir beğeniyle kendisini izletmeyi başaran david michod'un başarılı post-apokaliptik filmi.
hesabın var mı? giriş yap