• fight club ın sevmediği işlerde çalışan mutsuz insanlara yaptığı terapi etkisini, üniversitedeki mutsuz ve kopuk öğrencilere yapan film. başyapıt.
  • her izledigimde ayni seyi dusundugum film. hayir biz de universite okuduk. benim neden cesika biyil gibi oda arkadasim olmadi. biz neden cumartesi partisine hazirlik partisi vermedik. gittik istatistik, makro falan dersi aldik durduk. neden bu adamin butun kitaplarinda ve bu filmde boyle boktan dunyalar yaratiliyor ve ben o dunyalardan birinin icinde binbir entrika dahilinde yuvarlanip gitmek istiyorum ?
  • filmin iki ileri bir geri kurgusu özellikle geri çekimlerin birbirleriyle bağlantısının kurulmasında gayet orjinal ve başarılı olmakla birlikte daha sonradan kabak tadı vermektedir. bunun yanında pek çok entry'de rastlayabileceğimiz üzre van der beek dawson's creek'deki uyuz dawson karakterinin ardından şaşırtıcı derecede başarılı bir psycho* karakteri ile karşımıza çıkmıştır. bateman'ın film içerisinde sık sık tekrarladığı rock'n roll söyleminin eyvallah şeklinde tercüme edilmesi ise, bana kalırsa, ayrı bir çeviri başarısı olarak göze çarpmaktadır. ayrıca film, günümüz amerikasında* gerçek olması mümkün olmayacak kadar güzel hatun kişiler ile yakışıklı abileri barındırarak pop kültürünün parçası olmaktan kaçsa da kurtulamamaktadır. victor'un avrupa macerasının bir videoklip tadında sergilenmesi filmin en keyifli yerlerinden biriydi kanımca..en can acıtıcı olanı ise "kimsenin kimseyi asla tanıyamayacağı"..asla..
  • dawsons creekin dawson'ı ile 7th heaven'in mary'sinin oynadığı, yakında tamamlanacak bir film imiş. bol bol yakışıklı erkek ve çekici bayan bulunacakmış filmde.*
  • sonunda cd bozuk sanip 3 kere basa aldigim, endingini de soundtrackten referans alarak kurdugum film.
  • roger avarynin filmi ile bret easton ellisin romanı her ne kadar isimleri aynı olsa da * kesinlikle aynı değiller. filmin romandan ayrıldığı en önemli nokta karamsarlık konusunda. romanı okuyanlar filmin romanın yanında, karamsarlık açısından hiçbir şey olduğunu fark edeceklerdir. öyle ki kitabı okuduktan sonra film uplifting bile gelebilir. hikayenin değismesinin (ve bunun sonucu uyarlamanın bazı izleyicilere başarısız gelmesi) uzun psikolojik tasvirler de olabilir ama bu unsur da (hikayenin değiştirilmesi) filmi kitaba göre daha iyimser yapan nedenlerden biri.
    kısacası filmi de kitabı da ayrı bir tad veriyor. aşağı yukarı aynı şeyden bahsetseler de kesinlikle aynı değiller.
  • --- spoiler ---
    george michael'ın faith'i ile yatak üzerinde dans edilen sahneyi hala unutamadığım film.
    --- spoiler ---
  • ne kadar güzel bir uyarlama olduğu mutlak değer olarak bilemeyeceğim ama kesinlikle bret easton ellis'in uyarlamaları arasında en kötüsü olmadığını bildiğim film. en kötü sinema uyarlaması için (bkz: american psycho).
    roger avary zaten hep hoşuma giden bir yönetmendir ancak bu filmde bence özellikle iyi çalışmış.

    önemli not: paul'u oynayan ian somerhalder'in film boyunca ne kadar çok mor ve ötesi solisti harun tekin'e benzediğine dikkat ettiniz mi?
  • 1 kere izledikten sonra muptelasi oldugum belki sonrasinda 20 kez daha izleyip her seferinde ayni keyfi aldigim kult film. bana gore filmin en kult ve en cilgin karakteri clifton collins jr' in canlandirdigi rupert. ayni zamanda filmle ilgili bir trivia ile entrymizi bitirelim.. filmin en onemli sahnelerinden meshur the end of the world partisi 11 eylul 2001'de cekilmistir.
hesabın var mı? giriş yap