• “one is not born, but rather becomes, a woman.” (kadın doğulmaz kadın olunur)

    (bkz: le deuxieme sexe)

    (bkz: simone de beauvoir)
  • koç üniversitesi yayınları simone de beauvoir’ın le deuxième sexe’ini yeniden türkçe’ye çevirtmiş *, çevirmen gülnur acar savran , zeynep direk’in önsözüyle yeniden satışa çıkmak üzereymiş 2 cilt halinde
    kapak tasarımı da şık olmuş bence
    https://ibb.co/r0rdczy
    önceki basımı payel yayınlarından çıkmıştı ve 3 ciltti (benim kitaplığımda da var) onların kapak tasarımı da biraz magazin dergisi havasındaydı doğrusu
    https://ibb.co/1qsyzfd

    yeni basımda çevirmen adı unutulmuş
    çevirmen gülnur acar savran feminist alanyazına katkısı çok olan bir isim. iki yılı bulan çeviri ve yayına hazırlık süreci tamamlanıp kitap matbaadan çıktığında, çevirenin adı ne dış kapakta ne de iç kapakta yer almamış. çevirmen adı sadece künyede yer almış !!!
    bu yeni basımda kitabın adı “ikinci cinsiyet” olarak çevirilmiş, kavramın türkçe karşılığı konusunda çevirmenin kaleme aldığı kısa metin kitapta yer almamış.
    ve çevirmenin kitapta yer almayan notu:

    “le deuxième sexe’i türkiyeli feministler bugüne dek hep ikinci cins olarak andı. [kitabın bundan önceki çevirisinde adı kadın’dı. (çev. bertan onaran, payel yay., 1970.)] oysa türkçe’de “genre/gender” kavramının karşılığı olarak toplumsal cinsiyet, “sexe/sex” kavramının karşılığı olarak ise cinsiyet sözcükleri yerleşmiş durumda. cinsiyet – toplumsal cinsiyet tartışmalarında bu kavram ikiliğini reddeden ve toplumsal cinsiyet kavramına ihtiyacımız olmadığını savunan feministler de var: bu feministlerin bir bölümü cinsiyetin de toplumsal olarak inşa edildiğini, dolayısıyla ayrı bir toplumsal cinsiyet kavramına ihtiyacımız olmadığını ileri sürüyor (örneğin monique wittig, stevi jackson, linda nicholson); diğer uçta ise toplumsal cinsiyetin salt baskı ve hiyerarşiyi imleyen bir kavram olduğunu, oysa kadınlığın (cinsiyetin) gelecek perspektifi açısından çeşitli potansiyellerinin olduğunu savunanlar yer alıyor (örneğin rosi braidotti). radikal bir toplumsal inşa kuramını benimseyen ama bu kavram ikiliğinden bir çırpıda kurtulmanın mümkün olmadığını söyleyenler de var (örneğin christine delphy): yapılması gereken toplumsal cinsiyetin imlediği kavramsal alana sahip çıkıp cinsiyetin kuruluş sürecini açıklayarak geleneksel anlamını sarsmaya çalışmaktır.

    kitabı bu tartışmalardan önce yazan simone de beauvoir için ise “sexe” doğal olanla toplumsal olanın diyalektik birliğini ifade eder: zaten le deuxième sexe’de anlatılan da bu birliğin tarihsel olarak oluşma sürecidir.

    böyle olunca, uzun tereddütlerden sonra cinsiyet kavramını tutarlı biçimde kullanmak adına kitabı alışageldiğimiz şekilde değil de ikinci cinsiyet olarak çevirmeyi seçtim.

    şiirlerin çevirisi için erhan acar’a ve tüm yardımları için nesrin demiryontan’a, ayrıca çevirinin son haline gelmesinde büyük emeği geçen editörüm emine sarıkartal’a teşekkür ederim.”
hesabın var mı? giriş yap