• erkekler için amelie.
  • harika bir film. tek bir fotoğrafın üzerinden böylesine güzel bir hikayenin çıkması çok iyiydi. ayrıca filmdeki sahneler gerçekten muhteşemdi, görsel açıdan süper bir film olmuş.

    film ne kadar iyiydi şöyle anlatayım. eğer bir filmi izlerken sıkılmışsam sondaki credits kısmını izlemeden hemen kalkarım. the hunger games: catching fire ve the hobbit filmlerinin ikisini de beğensem de yer yer çok sıkıldığımdan filmden sonra hemen salondan dışarı attım kendimi. the secret life of walter mitty ise o kadar hoşuma gitti ki, credits kısmı bitene kadar salondan çıkmadım. sanki filmin devamının gelmesini istiyor gibiydim. o kadar iyi bir filmdi.

    ben stiller'ın gerçekten çok iyi işler çıkardığını düşünüyorum. yönetmenlik koltuğunda da oldukça başarılıydı. filmin oyunculuk anlamındaki yıldızı ise benim için kristen wiig'di. tamam stiller ve adam scott da oldukça iyiydi, sean penn rol aldığı kısa sürede etkileyici bir karakter sergiledi ama kristen wiig kentli, modern kadını o kadar iyi yansıtmıştı ki ve o kadar tatlıydı ki, oyunculuğundan etkilenmemek mümkün değildi. bazen en güzel roller basit görünenler olabiliyor.

    --- spoiler ---

    filmde sakallar da sembolik bir görev görüyordu. örneğin patron rolündeki adam scott'ın gür, düzgün kesimli sakalı iş dünyasında gerçek bir erkek olmaya, kendini kanıtlamaya, genç yüzünü daha sert göstermeye çalışan birinin bıraktığı bir alfa erkek sakalı gibiydi. yanında çalışan 2 işadamının sakalı ise daha düzgün, spor, modern iş adamı tipinde bir sakaldı. walter mitty'de ise başta kendine güvensiz, yalnız va mutsuzken, henüz hayatı deneyimlememiş biriyken sakal yoktu. ancak hayatını dönüştüren macerasından döndüğünde birdenbire kendine güvenen, kendiyle barışık biri olduğunu anlatırcasına daha özgür, makinelerle düzeltilmemiş bir sakalı vardı. kısaca baktığımızda, dergiyi yönetmeye gelenlerin sakallarının daha maskülen, baskın, alfa erkek olarak görünmek için bırakılan sakallar olduğunu; walter mitty'nin sakalının ise yaşanmışlıkla ve deneyimle gelmiş, daha doğal ve organik bir sakal olduğunu söyleyebiliriz. bir nevi filmde birazcık da olsa değinilen dijital fotoğraf-analog fotoğraf farkı gibi.
    --- spoiler ---
  • bu filmi bir süre önce izledim, yan tarafta görünce içimden yazmak geldi, oncelikle çok beğendim,hayata dair saptamaları çok hoştu.fimde bir sahne özellikle çok etkiledi.

    --- spoiler ---

    sean penn'in canlandırdğı ünlü fotoğrafçı ile himalayalarda çok nadir görünen kaplanı bekleyen kahramanımız,kaplan nihayet ortaya çıkınca heyecanla deklanşöre basmak isterken sean'ın kıpırdamadan durmasına şaşırıp nedenini sorduğunda,aldığı cevap çok güzel.bazen düğmeye basmaktansa o anın tadını çıkarmayı yeğlerim.

    --- spoiler ---

    şimdilerde elimizde akıllı telefonlar her anı resimlemeye çalışırken,aslında ondan önemli olanın o anı yaşamak olduğunu unutuyoruz sanki.
    son olarak filmden bir söz
    "guzel seyler ilgi istemez"
  • ben stiller'dan ikinci bir chas tenenbaum performansı çıkmayan film. buna rağmen eğlenceli bir filmdi.

    --- spoiler ---

    eyjafjallajökull nasıl okunur geyiği sanırım uluslararası bir geyik haline geldi.

    --- spoiler ---
  • gidip izlenilmeye değecek bir film. doğa sahneleri daha uzun olsa daha çok severdim.

    ben stiller'in forrest gump'i.
  • sigur ros yakışırdı bu filme.

    aşırı çılgın bedişe bağlanan yerlerde biraz yeter der gibi olunuyor ama filmin mesajı o kadar naif ve dürüst ki bu biraz gerekliydi.akışı bozan şey ilk yarıda esas kızla olan bazı şirket sahneleriydi.
    insanları gaza getirmek uydurulan şeylerden yok bu filmde. gaza getirmiyor. fotoğrafçının uçağın üstünde durduğu sahnede zihnimde canlanan imajıyla bize sunuluşu örtüştü müthiş bir an'dı.
    film bana tam istediğimi verdi ne eksik ne de fazla. hakkında bahsetmek istemediğim kendime saklayacağım bütün halinde ayrıntılar yakalamak da mümkün.
    sosyal hayat dediğimiz kendi isteklerimizle başkalarınınkinin harman olduğu arenada gösterdiğimiz mücadele bizim cesaretimizden geliyor sayılmaz,kural en iyi çıkarı korumaktır sadece. güçlü olmak, çoğunlukla güçlü olmak en kolay seçenek olduğunda seçilip uygulanabilen bir şeydir. walter mitty'nin omzundaki yükler kalktığında güçlü olmak en kolay seçeneğiydi.
    bu arada sıla hasreti gibi bir his var içimde izlandaya karşı.
    korkacak olan izlemesin.
  • son zamanlarda izlediğim en iyi filmlerden biriydi.
    gece seansında, koca sinema salonunda tek başına izleyince filmin içinde bi an ben de vardım. o derece güzel etkileyici, akıcı sahneleri vardı.
  • sean penn'in "ben artık yaşlandım, bilge dede rolleri bekleyebilirsiniz" dediği,
    kristen wiig'in "ben de aynı zooey deschanel ve katy perry'ye benziyorum" dediği,
    ben stiller'ın ise, "ben artık olgunlaştım, şaklabanlık beklemeyin" dediği filmdir.
    http://www.frameby.com/…t-life-of-walter-mitty-2013

    şaka şaka, ben stiller'ı zoolander 2'de izleyecekmişiz tekrar.
  • uzun bir süredir, “ohh bee” dedirten tek filmdir. gerçek 4 yıldızdır notu. aynı, gerçek 4 yıldızlı otellerin gereksiz lüksle saçmalamış 5 yıldızlı otellerden daha iyi hissettirmesi gibi. gitmeden önce okunan tanıtım yazısından, sanki walter arada orta dünyaya gidiyor sonra geri geliyor gibi bir şey anlaşılmaktayken, hiç alakası olmadığını söylemek lazım.
    filmin sonunda okuyunca öğrendim ki, ben stiller hem oynamış hem de yönetmiş. aferin. filmde her şey var sanki, aşk, çözülecek bir sır, hayal gücü, macera, kovalama, bütün filmlerde olması gereken patlama, komedi,müzik, görsel efektler, felsefe, hayat (lıfe (gözkırpma)). oyuncular da iyi aslında, sean penn, shirly maclanine, ama bence en önemlisi fotoğrafçılık var. hem filmin fotoğraf olarak görüntüleri, hem de sean penn’in oynadığı rolün fotoğrafçılık hakkında söyledikleri ve yaptıkları.
    grönland, izlanda ne süper yerler. tabii türkiye’kadar gelişmemiş buralar. bir tane bile avm, gökdelenimsi yok. ne var? doğa.. insanın daha iyisini asla yapamayacağı doğa var.
    evet, bazı yerlerde tempo düşüyor, sanki yavaşlıyor gereksiz yere ama olsun çabuk geçiyor o anlar.
    fimin sonu da çok güzel.
    --- spoiler ---

    filmin başında, filmi kim çekti? parayı kim verdi? kimdi bu yolsuzluk yapan firmalar? (karıştı…) konusunda çıkan yazıların harika bir şekilde, sanki orada zaten varmış gibi duran şehir, asfalt yazıları gibi yapılmış olması, iyi bir film olabileceği heyecanını ve umudu arttırdı.

    içinde bulunduğu durumla ilgili hayal ettikleri ile gerçeğin geçişmeleri çok güzel.
    şirketi kapatmaya gelen hıyar(doğrusu dick head)-salak genel müdür ve yardımcısı tiplerin sakallı olmaları, şirketin digital’e geçişi konusunda personelle konuşurken düştükleri acınası durum, konuşma tarz ve şekilleri, gerçek hayatta görülebilen sıradan şeyler oldu artık. lanet olsun bu anlayışa. öküzlüğün yükselişi bu.
    izlanda’da püsküren volkan adının, sanki normal bir kelimeymiş gibi söylenmesi, bize ön yargılarımız konusunda ders veriyor.
    iki yanından çekilince kopmayan oyuncak adam için verilen, şehir içindeki mücadelede, asfaltları kazıyacak kadar güçlü rakipler…
    life dergisinin mottosu
    life dergisinin kapaklarının arka arkaya gösterildiği, derginin nelere tanık olduğunu gösteren sahne.
    grönland’da helikopter pilotunun verdiği , “8 kişi olan yerde sevgilini/karını aldatma” öğüdü
    akılda kalanlardan sadece bir kaçı.
    --- spoiler ---
  • çok hoş çok şeker içinde güzel detaylar barındıran, uzun zamandır izlediğim en sevimli film.

    --- spoiler ---

    grönland ve izlanda manzaraları , yanardağ, kurumsal şirket saçmalıkları, büyükşehir yalnızlıkları hepsi dozunda verilmiş. benjamin button 'a baya bir gönderme var ki zaten, filmin
    adı yeter. izleyin izlettirin.
    not: şu sakallı menıcır ne kıl herifti lan ama tam bir ideal yönetici. şirketler çok severler böyle kıl adamları.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap