• (bkz: ground control to major tom)

    çıkın dolaşın kendi dünyanızda tıkılı kalmayın şu koccaman dünyada yaşayın, tadını çıkarın diyor film. insana yaşadığını hatırlatan bir film, ben stillerın hem oyuncu hem yönetmen olarak en güzel işlerinden. filmde tam da bir doruk noktası voov diye kendinizden geçtiğiniz bir nokta yok ama kendi güzel temposunda duygusallaşıp izliyorsunuz.

    --- spoiler ---

    ve de walter'ın gittiği yerlerde fotoğraf çekmemesi hoştu bence, sadece gitti ve yaşadı, instagram manyağı olunan şu günlerde böyle hayatın zevkini çıkarıp gerisini düşünmemesi çok güzel, zaten sean o' connell direk söyleyerek de anlamayanların yüzüne vurdu mesajı.
    --- spoiler ---

    life dergisi film için yeni kapaklar yapmış şuradan ulaşılabilir: life magazine covers that never were
  • siradan insanlarin olaganustu hayalleri uzerine biraz da abarti sanati kullanilarak yapilmis sahane bir film.

    rutin bir hayatin, nasil kolayca ekstrem bir hayata donusebildigini anlatan, muzikleri ve renkleri cok cok guzel olan bir yapit.
    ayrica hemen cikmayin, filmin sonundaki fotograf albumu de cok hos.

    boylesine guzel bir gorsel solenin bulundugu filmin icinde cok sevdigim pompeii ve stay alive parcalarinin da olmasi bu filmi otomatik olarak favorilerim arasina eklememe sebep olmustur.

    kisaca konusu soyledir (spoiler yok ama surprizi kacmasin isteyenler okumasin):
    walter mitty ayni magazin dergisinde 16 yildir foto-edit kisminda calisan biridir. meslegini seve seve ve buyuk baglilikta icra etmektedir. ancak hayati bir rutin uzerine kurulu walter, gun icinde surekli hayal gorup dalmakta ve etrafinda olan bitenden kopmakta, kimseyi gormemekte, hicbir seyi duymamaktadir. bu, aslinda, walter'in rutin hayatindan icten ice kurtulmak istediginin en buyuk sinyalidir.

    bir gun, unlu bir fotograf sanatcisinin fotograflarini editlemek gorevinde calisirken negatiflerden birinin eksik oldugunu farkeder. bu ilginctir, cunku kendisi bu zamana kadar hicbir negatifi kaybetmemistir. aksi gibi, o unlu kisi de eksik olan fotografin derginin o ayki kapagina konulmasini istemistir ve sirket tam o ay baska bir sirkete devredilmistir. yeni patronu da walter'a eger fotografi bulamazsa isinden olacagini soylemistir. yalniz soz konusu unlu ile de uzaktan uzaga ve uzun sureli bir dostluklari vardir. kayip negatifi bulmak ve isinden olmamak icin butun dunyayi dolasmakta olan fotograf sanatcisinin pesine dusmeye karar verir. ve boylece olaylar gelisir.
  • görselliği harika bir film. yani harika derken gerçekten öyle. müzikler güzel. konu sıradışı olmasa da işlenişi hoştu. ben stiller bana zaten sempatik gelirdi yönetmenliği de başarılıymış.

    biraz "hayatı ıskalıyor muyum bir kaç yer görsem aslında" şeklinde düşünceleriniz varsa, izleyin izlettirin.
  • içindeki *, *, * propagandalarıyla insanı uzun metrajlı bir reklam izliyormuş gibi hissettiren bir garip hollywood filmi. eleştirilebilecek çok yanı olmasına rağmen, güzel vakit geçirtecek sevimli hoş bir eğlence olarak nitelendirilebilir. ama "iyi bir film" değil. güzel doğa sahneleri + hayal dünyasına ait aksiyon sahneleri ile görsel kaliteyi arttırmış olmaları ve bazı komiklikler şakalar ile kurtarıyor. bi de evet, anafikri filmin sonunda 'sean penn'den dinliyorsunuz:

    "sometimes ı don't take a picture, ı like to draw back from the camera and just be in the moment." ok. evet, son dönemlerdeki cep telefonuyla her anı "ay hadi fotoğraf çekelim" diye durdurup ölümsüzleştirmeye çalışma çılgınlığına karşı güzel bi söz. ama "meeeh" etkisi bırakmıyor değil.
  • her insan, geçmişine dair heyecanlı ve dikkat çekici hikayelere sahip olmak ister. ancak kimileri, bu hikayeleri oluşturacak anıları yaşama fırsatı bulamaz, kimileri ise, böyle fırsatlar bulsalarda, belki de cesaret edemezler.

    walter mitty, gün içerisinde, uyanık olduğu zamanlarda, bambaşka dünyalara dalan bir hayalperesttir. öte yandan; bir o kadar sıradan bir hayata sahip ve bir flört sitesinin 1-2 sütununa yazacak, okuyanları etkileyecek birkaç anı dahi bulamayan bir adamdır.

    hoşlandığı kıza açılacak ve üzerine gelen insanlara cevap verecek cesareti kendinde bulamayan walter’ın hayatı, kaybetmemesi gereken bir fotoğraf karesini kaybetmesiyle değişir.

    walter, kaybolan fotoğraf karesinin ardından, belki de kendisinin bile hayal edemeyeceği maceralara atılır. kare’nin ardından koştuğu her gün, kendine olan güvenini kazanacak ve gördüğü gündüz hayalleri azalmaya başlayacaktır.

    filmin başrol oyuncusu olan, komedi filmlerinden tanıdığımız ben stiller, aynı zamanda yönetmen koltuğuna da oturmuş.

    yalın ve ailecek izlenebilecek, şuanda vizyonda olan bir macera-komedi filmi.

    fazlasi icin : filmtavsiyeleri.net
  • orjinal hikaye nasıldı bilmiyorum* ama film mükemmel.

    bu ben stiller ın zoolander filmini tesadüfen geçen hafta indirmiştim. (bkz: #39348407)
    hakikaten iğrenç bir film ve oyunculuk.
    ama işte sinema asla sadece sinema değildir aslanlar.*
    bu filmde hem kendi oyunculuğu hem yönetmenliği 10 numara (gerçi screenplayin payı büyük)

    hele hele sean penn i bulduğu sahne ve devamı izlediğim film sahnelerinin en güzellerinden biri bence.(tabii kişisel listemde kaç tane sahne var bilmiyorum, belki 10 belki 100. demek istediğim o sahne çok çok güzeldi) insana bir paranın pulun amına koyayım, gidip gezmek, tatmak lazım isteği veriyor, evet.
  • bu yılın life of pi'sidir.
  • iğrenç bir iş gününden sonra, tam da günlük rutinlerinizi sorgularken ilaç gibi gelen harika film.
    gitmeden önce filmin sonunun daha ilk dakikalardan tahmin edildiği gibi yorumlar okumuştum, alakası yok.. bütün olumsuz eleştirileri görmezden gelerek filmi gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz.
    filmi daha bir anlamlı kılan space oddity'den bahsetmeden geçemeyeceğim.
    ve son olarak ben stiller ne kadar karizmatik olmuş öyle!

    --- spoiler ---

    http://www.youtube.com/watch?v=zrzlhd0oeto

    --- spoiler ---
  • güzel film, ama bir şeyler eksik.

    --- spoiler ---

    hiç araştırma yapmadan, filmin yalnızca remake olduğunu bilen fakat orjinalini hiç izlememiş biri olarak seyrettim. bu konumdaki bir izleyici iseniz;

    öncelikle filmden daha farklı bir son bekliyorsunuz. daha vurucu bir şey. sonuna kadar sürüklenen "ipucu bulma" olayında parçaların birleşmesini ve "aha böyleymiş, süper kurgu" diyebilmeyi mesela. 17 yaşında iken ölen baba ile fotoğrafçı arasında bir bağ olmasını, "sen bu amacı gerçekleştirmek için doğdun", "senin hayattaki görevin buydu" , "amacım seni afganistana kadar getirmek ve kendini keşfetmeni sağlamaktı" gibi bir noktaya ulaşmasını ya da. o kadar düz ki filmin bitişi. lanet olsun bu muydu yani diyorsun. bu hissi simyacıyı okurken yaşamıştım bir de. aslında aradığın şeyin ta en başında üstünde uyuyan birinin çöl yolculuğu bana ne hissettirdiyse bu da onu hissettirdi.

    bu dediğim senaryolar yaşansaydı çok klasik olurdu diyeceksiniz, doğru. aslında ipucu olayı, müthiş olay örgüsü beklerken hediyenin basit bir yerde oluşu falan hep eleştiri. yer yer pek çok filme atıf var.

    ayrıca hoşlandığı kadınla tanışmak için arkadaşlık sitesindeki gizli prens olmaya çalışan, başta iki laf edemeyen, günaydın diyemeyen adam son sahnede kocası ile barıştı zannettiği kadına iki saniyede nasıl açılabildi o da başka bir hayalkırıklığı. filmin bir kısmı çok yavaş, bir kısmı da çok hızlıydı bence.

    --- spoiler ---

    kısacası;

    güzel filmdir. renkli, eğlenceli, yer yer güldüren... oyunculuk iyi, atmosfer iyi; ama akış biraz eksik.
    güzel film, ama çok güzel film değil.

    edit: malesef ki görüntülerin ne kadar müthiş olduğunu söyleyemeyeceğim ben. çünkü izlediğim sinema netlik ayarını bir türlü yapmadı. hatta çoğunlukla uzak çekimlerde adamın yüzünü mimiklerini seçemedim. filmin yarısı boşa gitti anlayacağınız, teşekkürler agora avmve sineması. dvd'si çıksın, bluray ya da, yeniden izlicem. bu kez çok daha net olacak.
  • ben stiller ' ın hem oynayıp hem yönettiği beğenimi kazanmış bir film. ilk yarısı biraz durağan gitse de ikinci yarıda aksiyon artıyor. özellikle görsel açıdan harikaydı. gözünüz gönlünüz doyacak diyebilirim.
hesabın var mı? giriş yap