the sisters
-
(bkz: shawshank redemption)
-
hala var olmaları bile beni yarmaktadır.
az evvel küçükçiftlik park konserine yine iliştirildiklerini gördüm.
bu kardeşlerden biri organizasyonu yapan beyin eşi olduğu için devam edebiliyorlar. ama be kardeşim şaka mısınız ya. herkes yaşamanın kolay yolunu bulmuş be.
mabel matiz konserine gidiyorsun mesela ama bunları dinlemek zorundasın. gelen kalabalıktan böyle böyle kendilerine pay çıkarıyorlar.
bir çeşit işkence ikilisi
(bkz: epifoni events) -
şarkı geçişleriyle kulak kanatan dj ekibi.
düz (bkz: varoş) un karşılığı. -
tek numaralarinin ikiz olmasi olan dj ekibi. kendilerini gectigimiz cumartesi kadikoy dorock'ta dinledim. o kadar kotu performanslari var ki, spotify rastgele oynat ozelligi bile daha iyi liste yapar. ne dinleyiciyi yukseltmeyi biliyorlar ne de sahne sovuna dair gram bilgileri var. yillardir sektorun icinde olmalarina ragmen kendilerini zerre gelistirmemisler. ama bu halleriyle bile hala is yapmaya ve kalabaliklari toplamaya devam ediyorlar. cunku ozellikle istanbul'da ciddi mekan bulma sikintisi var dinleyiciler icin. varolan mekanlarin sahipleri de sadece paralarina baktiklari icin bir adim oteye gidemeden boyle varosluklara maruz kaliyoruz.
-
(bkz: varoş kardeşler)
-
girişini daha önce bir yerden hatta bir yeşilçam filminde duyduğuma neredeyse emin olduğum (bkz: renaissance) şarkısı. şarkı katmanlardan oluşuyor. progressif rocktan uzaklaştıkları bir şarkı aynı zamanda. new age, keltic hatta klasik müzik tınıları duymamak mümkün değil.
bazı kısımlarını sanki (bkz: secret garden) yapmış bazı kısımlar (bkz: enigma) esintili. sonra sanki (bkz: camel) geçip gidiyor şarkının ortasından hatta zaman zaman (bkz: caravan) flütleri de var.
olağan dışı bir şarkı... her bir bölümünde apayrı şeyler hissediyor ve duyuyorum. şu zamana kadar bunu keşfetmemiş olduğuma üzüldüm.
the sisters- renaissance -
(bkz: kız kardeşler/@ibisile)
-
arthur allan seidelman yonetmenligini yaptigi ve chekov'un uc kiz kardes'den esinlenmis muthis bir film, arthur allan siedelman bundan once ki filmi puerto vallarta squeeze gibi tirnak isirtan bir film hatta. oyunculuk ve dialoglar, izleyicinin filmin zamanina, filmin yasamina, toplumsal kurallarina ve karekterlerin icinde ki tuhaf puturleri zimparalamasina, bugununde yok edip, filmin icinde ki zaman diliminde dilim dilim olmasina neden oluyor, olmayanlar kafasi karisiyor. yada olanlar olmayanlara anlatiyor.
-
(bkz: twisted sisters)
-
renaissance'in novella albumunun 2. $arkisi.
the sisters worked for the people round them
their spanish lace wove some bread for the poor
and they cared and tried but were worn with
their fears and the years of heartbreak
dust and wine stained the men who knew them
the sweat of days in the angry sun
and the men were weak, and they cried
and they asked, "sisters, make us holy."
the sisters prayed, "give us hope for something."
the men asked, "where is your god today?"
and the empty eyes as the sisters prayed held
their thoughts unspoken
there was nothing they could do
earth was dust for miles around
nothing new survived
everything was barren on the land
and the truth they tried to understand just died
everything was barren on the land
and the truth they tried to understand just died
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap