• şimdi dönemin avrupasındaki normal bir insan aklının alamayacağı çılgın ilişkileri kastım üşenmedim araştırdım ettim. ilk bölüm itibariyle dizideki önemli hükümdarlar ve aralarındaki karmaşık ve çarpık ilişkiler şunlar efenim;

    şimdi ilk olarak kralımız henry viii ve francis i kuzenler. yeri gelmişken söyleyeyim, bizler francis i'i türk tarih kitaplarından yakından tanıyoruz. bu francis, ispanya ve avusturya ile (ikisi de aynı adam aslında, ileride göreceğiz) savaşıp yenilen ve hemen kanuni sultan süleyman'a bir telefon çakıp "yenildim kurtar beni pls ltf tşk" diyen şu meşhur fransa kralı. işte fransa 16. yüzyılın başında, o dönem için inanılmaz bir şey olan müslüman sultandan ve hatta halife sıfatına sahip bir adamdan yardım isteyecek kadar çaresiz. henry viii bunun farkında ve kuzeni francis'e savaş açmak istiyor. fakat türlü oyunlarla alter rex kardinal wolsey kendi çıkarlarını da zedeleyeceği için onu savaş yapmamaya ikna ediyor.

    öte yandan dizide imparator olarak geçen, kendisi henüz görünmemiş insan da kutsal roma germen imparatoru charles. bu charles, habsburglar'dan charles v. ve ileride charles i adıyla ispanya kralı da oluyor. hatta tam sıfatı kutsal roma germen imparatoru, kastilya ve aragon kralı (reconquista yeni yeni tamamlanmış, isabella ve ferdinand yeni yeni evlenmiş, ispanya yeni yeni birleşmiş o dönemde, o yüzden ispanya yerine "kastilya ve aragon" adı geçiyor), napoli ve sicilya kralı (bildiğiniz roma'dan itibaren güney italya), burgogne ve milano dükü ve hollanda kralı (evet hollanda da ispanya'ya ait o dönem, fransa'nın kuzeyinde de güneyinde de doğusunda da ispanya var, francis'in neden bu kadar tırstığı anlaşılıyor). bütün bunların yanı sıra bir habsburg olduğu için avusturya'nın ebedi sadakatine de sahip. bırakın bütün bu ülkeleri, sadece ispanya'ya sahip olsa dahi henry ile francis'e söz geçirebilir durumda. ama zengin ispanya, çarls'ın imparatorluğunun bir parçası sadece. yani bu imparator charles, o dönemde avrupa'nın afedersiniz en taşaklı adamı. tabii osmanlı sultanı kanuni hariç. çünkü bu charles v, osmanlı imparatorluğu'nun savaşmak için can attığı fakat bir türlü adam gibi savaşamadığı şarlken. "şarlken", yani "charles quint", yani "charles v", çaktın? (gereksiz bilgi : osmanlı imparatorluğu'nun alman seferleri ve macar savaşları sırasında sürekli savaştığı avusturya kralı ferdinand da bu şarlken'in kardeşidir.)

    yani uzun lafın kısası, dizideki imparator charles, sözünü avrupa'da sultan hariç herkese geçirebilecek güçte bir adam. sultanla da işi olmadığı ve dizide de sultan olmadığı için dizinin en güçlü hükümdarı. üstelik bir de ingiltere kraliçesi ile birinci dereceden akraba. henry viii'imizin de boşanmak için can attığı karısı katherine'in erkek kardeşi miymiş kuzeni miymiş neymiş. yakınlar yani. henry viii boşanmak için bu kadar uğraşırken, charles da kardeşi katherine'in aşağılanmasına izin vermek istemiyor. o yüzden henry viii, papa'dan, eşinden boşanmak için özel bir izin istediğinde papa'ya vatikan'a dayanmış olan ordularını hatırlatıyor ve "izin vermeyeceksin..." diyor. izin çıkmıyor ve meşhur kavga da burada patlayıveriyor.

    bir de hükümdar olmasa da diğer önemli karakterlerden olan kardinal wolsey hakkında bir kaç kelime etmek gerekiyor. bu adam henry viii'in sağ kolu. ilk bölüm itibariyle bu da gözküyor zaten. "bir şansımı deneyeyim" diyor papa olmak için, fakat ingiltere ile papalığın arası açılınca kralın tarafında kalıp alter rex oluyor. henry viii "ipimle kuşağım sikimle taşağım" şeklinde yaşarken kardinal wolsey işleri yönetiyor.

    ha bir de son olarak, henry viii'in arkasından "thomas! thomas! kanki bakar mısın bi" diye koşuşturduğu hümanist thomas, ileride utopia adlı eseri ile hızlı bir yükseliş yakalayacak olan thomas more'un ta kendisidir.

    işte kısaca dönemdeki önemli kişiler ve aralarındaki ilişkiler böyle. bir avuç adam birleşip "real real time" multiplayer europa universalis 2 oynamışlar 1500'lerde. şimdi bize de izlemek düşüyor.
  • 10 bolumluk ilk sezonu bir cirpida bittikten sonra yapilabilecek yorumlar arasinda $unlar olabilir:

    - viii henry cok pompaci bir kraldir
    - viii henry'nin etrafindaki kadinlar da cok pompacidir
    - viii henry'nin etrafindaki adamlar da pompayi kutsal saymaktadir (kardinali wolsey dahil)
    - anne boleyn'i oynayan natalie dormer domuza benziyor
    - jonathan rhys meyers "guzel erkek" olarak anilsa da, goruldugu kadari ile yakin arkada$i duke of suffolk charles brandon'i oynayan henry cavill daha kadinlara hitap ediyor
    - sam neill cok baba adam
    - o kadar karinin arasinda yine en anlamli yuz ifadesi kralice katherine (k ile) of aragon'undur, bravo.
    - ben devamli sir thomas more'u oynayan jeremy northam'in $apkasini cikardiginda lord voldemort cikacak diye bekledim.
    - cnbc-e'nin tanitim fragmaninda calan muzik baba bir warhammer 40k oyunu olan chaos gate'in "corpus sanctis ultramarini" chant'idir. hangi arkada$ bulup kullandiysa aferin diyorum. bayramda gelsin elimi opsun ekstra harclik verecegim.
  • sadece wolsey karakteri icin birakmadan izledim ilk sezonunu. seks sahneleriyle de once biraz mucadele ettim, gozumu kapadim filan, ama olay iyice konulu pornoya donunce koyverdim.

    ilkin sozlukculere bir cift lafim var: bu yaziyi nasil okuyosun? internet sayesinde. e ne diye tv'den sikik gibi reklamli, sansurlu versiyonuyla kasiyorsun kardesim, indir torrentten sezonu, arka arkaya izle, begendigin pozisyonlari geriye alip analiz et, ogren.

    simdi roma hakkinda, misir hakkinda bir dizi yapacaksan, bolca seks sahnesi olur, hatta olmali. ilginc cunku, ortalama misirlinin suslenip, makyajla, tutsuler ve mantarlar esliginde ayin yaparmiscasina takilmasi veya roma orgyleri. kultur vasitasiyla ulasmak ve cesitliligi kutlamaktir bu. ama kardesim 16.yy ingilteresinde, senin benim gibi gorunen abaza bir saray erkaninin birbirini son derece atraksiyonsuz sekillerde tokmaklamasindan banane, aynisi bizim evde de oluyor. hikaye bu tip entrikalar uzerine donse anlarim ama cogu sahne resmen arayi doldursun diye konmus.

    kostumler sahane, henry sanirim her sahnede ayri bir kiyafet giyiyor, ya da recycle ediyorlar da ben adamin gozlerine takilmis oluyorum, farketmiyorum. fakat bu tip dekorlarin disinda, hikayenin kendisinde pek bir is yok. sonucta neredeyse 1er saatlik 10 bolum izledik, onemli tarihsel olaylar bir paragrafta ozetlenebilir. sanirim asil sorun, ilk bolumlerde wolseynin entrikalariyla fransa-ingiltere dengesinin kurulmasi, papalik hirsi filan guzelce islenmisken, ikinci yarisindaki gerilim noktasinin boyle reelpolitik hesaplardan ziyade hiyar bir herifin hiyar bir evlilik sevdasindan ibaret olmasi. boyle olunca biraz sogudum. asalet havasindaki kralicenin aslen sumsuk karinin teki olmasi da cabasi, halen herife umut besliyor, bakireyim filan diyor. evlenseler de gitsek havasina girip, wolsey askina izledik.

    tabii o donemde got kadar olan ingilterenin basindan da baska olaylar gecmiyor herhalde. adamlarin 16.yy nufusu 3 milyonken, kanuninin hukmettigi topraklarin nufusu 30 ila 50 milyon arasinda tahmin ediliyor. bizde boyle bir dizi yapsan suffolk duku, norfolk agasi gibi iki uc karakterle kurtaramazsin, sittin tane vali var komutan var, bunlarin her birinin sultana ve birbirlerine pazarlayacak ucer kizlari olsa, en azindan 10 senelik dizi kontrati lazim.

    heyecan olsun diye bir suru tarihsel olayi carpitmislar, wikipediada yaziyor hepsi. yalniz thomas more karakteri carpitma degil. bahsi gecmis diye uzerinde duruyorum, more hakikaten de lutheranlari kaziklara cakip yakmistir. kendisi bizim alistigimiz anlamda ozgurlukcu bir humanist degil, utopia eserinde de bu acik zaten; adam jakobenistin krali. hersey tepeden en ince ayrintisina kadar duzenlensin, herkes bu duzene itaat etsin, guzel ve verimli calisan bir kalibin icinde kalsin, cikintilik yapmasinlar. o kalip da elbette hristiyan dini; kafaisndaki ideal toplum hiyerarsisinin omurgasi olacak olan kilise hiyerarsisine o yuzden sadik. ve bu hiyerarsinin verimsizligini ve adaletsizligini elestirenler, yani freethinkerlar (bunlar daha orgutlu degiller gerci), lutheranlar filan, onun kafasindaki duzenli dunya acisindan en tehlikeli insanlar, nefret ediyor adam. bu yuzden lutherle olan polemikleri ciddi akademik yazismalar degil, demagojidir. dindar ve itaatkar muslumanlari bile daha cok sevecegine eminim.
  • dün azuth bey diyenar'dan ntv tarih ve bilumum kültürel magazin satın alınca ben de altta kalmayayım diye gittim bu dizinin ilk sezon dvd'sini aldım. adam tabii popüler de olsa gidip en nihayetinde okunan birşey almış; halkın seviyesine inmemekte kararlı. ama ben her kesimi kucaklayan bi insan olduğum için tabi gittim sizin için the tudors aldım. ilk disk, yani ilk dört bölüm biraz evvel bitti, işte yorumlar;

    (spoiler neyin yok, güvenle okuyun)

    - tayt sarayın ve bilhassa kraliyet ailesinin vazgeçilmezi. yaz kış taytla geziyorlar. başka ülkelerin kralları elçileri falan da geliyor onlar da taytla geziyorlar. bizim kızları ortaçağa göndersek kimse yadırgamaz britanya yöresinde. kışın üşüdüğü için külotlu çorap giyen erkekler de rahat olsunlar, ortam süper.

    - henry çok yakışıklı, öyle böyle değil.

    - insanlar genelde çok dindar. en okumuş adam bile günde asgari yarım saat dua ediyor. vatikan ise irticai faaliyetlerin odak noktası haline gelmiş. allaha şirk falan koşmak çok tehlikeli. şayet koşacaksanız bir iki yüzyıl daha bekleyin.

    - ünvan veya toprak sahibi olmak için illa birilerine meydan okumak gerekiyor. ama meydan okumayı kazanmak şart değil, kaybetseniz de "önemli olan yarışmaktı" diyerekten, cesaretinizden ötürü şövalye ilan edilebiliyorsunuz.

    - kadın olmak iyi değil. yani prenses bile olsanız gidip sizi 90 yaşında bir hükümdarla evlendirebiliyorlar. kadın olmamaya gayret edin. gerekirse sakal bırakın.

    - sinsilik revaçta. herkes çok sinsi.

    - kralsanız eğer evli kadınlarla falan da birlikte olabiliyorsunuz. kral değilseniz de oluyor aslında ama sonra kocasından fırça yiyorsunuz falan, o kadar zahmete değmez, zaten bi ton kadın var meyhaneye falan gitseniz. gereksiz yere tepki çekmeyin bence.

    - bilimi çok sevmeseler de sanata epeyce değer veriyorlar. sanatçı olmakla bilim adamı olmak arasında kalırsanız, tercihinizi sanattan yana kullanın. kese kese altın var + kızlar teklif ediyor.

    - öyle çok yakışıklı falan olmanıza gerek yok, genç olmanız yeterli. para ve ünvan peşinde koşarak gençliğinizi heba etmeyin; sonra mevki geliyor ama kızlar yüzünüze bakmıyor, benden söylemesi.

    - kral sanıldığı gibi çok mesafeli falan değil. eşiyle dostuyla arada kanka muhabbeti yapıyor. böyle çok soğuk olmayın, biraz sıcak kanlı olun, o size gelir. şeker gibi insan ya... tanısanız...

    - din adamları tıpkı satrançta olduğu gibi çapraz gidiyorlar, yollarına çıkmamaya gayret edin.

    - cinsel yaşantıları pozisyon açısından çok zengin. yeniliğe açıklar. eğer renkli bir cinsel yaşam arzu ediyorsanız fransız ya da fransa'da yetişmiş bir gelin alın.

    - genç hanımlar için de ispanyol erkeklerini öneriyorum. pancar motoru gibi takır takır.

    - oturduğunuz konutun büyük ve güzel olmasına özen gösterin ama fazla ihtişamlı olmasın. yoksa sonra kral görünce "benim olsun mu bu?" diye soruyor, siz de hayır diyemiyorsunuz tabii.

    - bir üstteki husus eşiniz için de geçerli. çok güzel bir hanımla evlenirseniz kral sezonluk olarak kiralama teklifinde bulunuyor. iş çirkinleşiyor. yine de boyu boyunuza, huyu huyunuza olsun.

    ...

    şimdilik anlatabileceklerim bu kadar, hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.
  • vallahi de adamın teki şimdi şimdi kızını krala pazarladı..
    hatta önce kızına "bak gir yatağına, paranın muna koycaz kızım.. hem sende ateşli bişeysin, kaldırırsın kralınkini" dedi..
    valla ya..
    oha..
    edit: poturgilinpotur'unun mesajı yardımıyle, bu tekilifi kızına yapanın, ingilterenin fransa büyükelçisi olduğunu öğrendim..
    amaaaan, ar namus kalmamış anacım.. büyükelçi bunu yaparsa, napacak yorkshire muhtarı?..
    sorarım..
  • genelde hep olduğu gibi sezonları arka arkaya izleyince dizinin metabolizmayı etkilemesi durumu bu dizide de ortaya çıkıyor. karakterler o kadar çok reverans yapıyorlar ki, bir bölüm bitince sanki elli dakika boyunca yirmi beş kez ben eğilmişim gibi belim ağrıyor. hareketlerime bir yavaşlık geldi, benden bir şey istenince yes majesty diyerek reverans etmek istiyorum. eve gelen misafirler bana eğilerek selam versin ben de hafif bir baş hareketiyle buyur edip "your grace" diyeyim istiyorum, olmuyor. dizinin gerektirdiği azami asaleti tutturmam bu yüzyılda imkansız. ben bir sonraki henry ve uçkuru konulu diziyi bekliyorum. beklerken bir yandan da cast için bu kadar güzel insanı bir araya getiren the tudors'u izliyorum. bir sonraki uyarlamada henry'nin aslına uygun olarak göbekli, gıdılı, kocaman bir adam tarafından canlandırılmasını, anne boleyn'in biraz etine dolgun olmasını -sürekli ziyafet halinde bir kadın nasıl o kadar ince kalabilir!-, karakterlerin biraz daha günümüz güzellik standartlarından ayrılmasını diliyorum. bakalım o zaman da bu kadar bayılarak izleyecek miyiz.
  • ingiltere kralı olmanın hiç de hoş birşey olmadığını gün geçtikçe anlamıza sebebiyet veriyor.

    iki dakika rahat yok arkadaş,

    - ispanyollar, fransızlar, portekizliler, iskoçlar, vatikan... bırakmıyorlar ki adam bir nefes alsın. sürekli politik bir karışıklık, politik olmasa dini bir huzursuzluk çıkıyor. iki dakika huzur yok. daha doğrusu iki dakika civarında huzur var, ötesi yok.

    - adamın hanımına halleniyorlar. hoş birşey değil. gece ben uyuduktan sonra eşime halleneceklerse ne anladım ben krallıktan. eksik olsun öyle krallık. olaya bak ya. ohooo...

    - henry'nin sağlık sorunları çok asap bozucu. elbette o dönem tıbbiyenin hali ortada, ama bacağındaki o yara çok feci be. yani içinden alien çıksa "yok artık" demezler. geçen bölümde kafam kadar irin çıktı. irin-i şerif. ıyyyy.

    - bir de mesela birden fazla çocuk yapınca çocuklar arasında da haliyle rekabet oluyor. yani normal bir insan olsan çocukların oyuncak falan paylaşamaz, en kötü ihtimalle miras davası olur. ama el kadar bebeler koca ülkenin kavgasını veriyorlar, olacak iş değil.

    - evlilikte de şöyle bir dert var; soylu bir kızla evleneyim diyorsun, ailesi çörekleniyor hemen saraya. güzel bir kızla evleneyim diyorsun, bu sefer de saray halkı kızın üstüne çörekleniyor. hem güzel hem soylu biriyle evlendiğin zaman da doğum yaparken ölüyor. nahlet gelsin.

    ...

    daha sayamayacağım bi ton dert var. hakikaten tarihi bir şahsiyet olmanın ötesinde yarardan çok zararı var ingiltere kralı olmanın. bence tahtta hak iddia edebilecek konumdaki bir soylu olmak daha güzel olurdu, liderin iki puan gerisinde şampiyonluk mücadelesi verir gibi. he ya...
  • --- spoiler ---

    şu dizide 3 sezondur görmediğim vahşet kalmadı;wolsey kendi boğazını kesti, yuh dedim. anne boleyn'in kellesi futbol topu gibi havada uçtu, ohara dedim.sırf sayı olsun diye köylü astılar,vay anasını dedim ama cromwell'in idamı sırasında sarhoş cellatı izlerken ananın amı dedim artık. infazdan önceki gece içirilip sarhoş bi şekilde infaz mı yaptırılır adama amına koyim ya.baltayla parçalayarak öldürdü adamı,ne piskopatmışsınız amına koyim.

    --- spoiler ---
  • bu pazarki bölümünde de 16. yy itibariyle "modern world", "pan-european institutions"* gibi kavramlardan dem vurabilen tarihi dizi olmuştur.

    -- şu globalleşen dünyamızda fransayı mransayı bıraksak da okyanus-aşırı sömürgelere mi yönelsek diyorum kardinal hazretleri?
    -- şüphesiz ki derin bir terminolojik anakronizm içindesiniz haşmetmeapları, ve kim ki zamandışılık illetinden içtinab etmez, şüphesiz ki onlar elem verici bir azaba yaslanacaklarıdır (?)
    -- muhterem kardinalim, canterbury başpiskoposum, malumu âlîniz anakronizm kavramımız da henüz icad edilmedi, bu konuda mazur görülmekliğim yüzyıl itibariyle istilzam etmez mi, yahut şahsınızın tarizleri de hakeza zamandışı değil midir??
  • 2.sezonda papa peter o' toole'muş. bu adamı da seviştirirlerse helal olsun diyecem senaristlere.
hesabın var mı? giriş yap