• açmayın papalar.
  • cast seçimi kusursuz, diyalogları kalbur üstü, akıcı, ama birazcık propaganda kokan bir film.

    bide sistin şapeli çekimleri çok güzel.

    yıllar evvel joseph ratzinger başlığına filmi çekilirse anthony hopkins oynasın yazan yazara da selam olsun.
    (bkz: dystrophin)
  • az önce izledim gerçekten harika bir iş olmuş. diyalogların işleniş ve geçmişe dönük kurgunun sessiz ve siyah beyaz anlardan, renklenip seslenmesi enfes detay. oyunculuklara zaten laf yok.

    bu arada türkçe dublajı çok iyi tebrik etmek gerek. dublajla ilgili güzel detay var sadece ikilinin konuşmaları dublaj, latince, ispanyolca ve italyanca halleri dublajlanmamış. bu da şu demek, kolaya kaçmayan seslendirme yapilmış hikayenin içine entegre edilen duygusu olan bir dublaj çıkmış. oyuncular cidden başarılı seslendirme yapmış, dublajda gerçekçilik ve duygu geçirimi bakımından muazzam bir fikir.

    bazı filmler dublajla izlenmelidir bu da onlardan biri.
  • bu tür filmleri takip etmeyenler tarafından sıkıcı denilebilir ancak olayları ele alışı ve kurgusu on numara yapılmış bir filmdir ve de kullanılan mekan karakter ve oyuncular gerçekten bu filme profesyonel bir ilgi gösterildiğini adeta kanıtlar özellikte ayrıca film sonu jenerik yüzlerde tatlı bir tebessüm bırakarak bizlere veda etmiştir.
  • "ne yaşarsanız yaşayın; yoksulluk, çocuk istismarı, katliam... yine de hiçbir şekilde dinden sapmayın." temalı, papalığın bu kadar sorgulandığı ve otoritesinin sallandığı bir dönemde sipariş üzerine yapılmış olduğunu düşündüğüm film.

    nasıl ki kapitalizmin krize girdiği dönemlerde "kapitalizm aksasa bile ondan iyi sistem yoktur. gelin onu yıkmak yerine revize edelim." sloganlı filmler çekiliyorsa bu da onun bir benzeridir. "biat kültürü, inanç, papalık size ne yaparsa yapsın yine de en iyisidir." mantığını salık veren bir propaganda filmi. ama tüm bunların dışında iki başrol gerçekten iyi.
  • tek eksiği best actor dalında bir oskar heykelciliği olan film...diyaloglar, geçişler, oyunculuklar...her şeyiyle harika...
  • oyunu, yönetimi, kurgusu, senaryosu, renkleri, müzikleri... kısacası her şeyiyle muazzam bir filmdi gerçekten. hakkında hiçbir şey bilmeden başladığım bu film beni epeyce şaşırttı ve izlediğim 2019 yapımı filmler arasında en sevdiğim olmayı başardı. özellikle arjantin'in yakın tarihinde geçen sahneler etkileyici ve futbol muhabbetleri de oldukça keyifliydi.

    "vatikan'ı aklama, propaganda" vesaire meselelerine takılmadan izleyiniz, pişman olmayacaksınız.

    9/10
  • bu filmi izlerken şunlar bilmekte fayda var:

    1) gerçek dünyada filmde papalığın yaz evinde papalar arasında geçtiğini gördüğümüz görüşme hiç yaşanmamıştır. 16. benedict'in francis'e karşı o kadar da sevgi dolu olmadığı bilinmektedir.

    2) film esasen şuanki papa francis'i anlatmak üzerine düşünülmüş ve ismi de ona göre planlanmıştır fakat anthony hopkins'in menejerlik ajansı daha eşit role sahip olmalarını istemiş ve bunjn üzerine filmin adı da değişmiştir. bu sebeple francis'in geçmişine dair flashbackler çokca varken benedict'in gençliğini, 2. dünya savaşı yillarinday ne yaptığını, neden ona nazi dediklerini görmüyoruz.

    onun dışında filmdeki teknik tercihleri çok sevdiğimi söyleyebilirim. kamera kullanımı, kurgu filmi hem dokumentarik bir havaya sokuyor hem de seyirci ile film arasındaki ilişkiyi çok canlı tutuyor.
  • “ sin is a wound, not a stain . ıt needs to be healed, treated. forgiveness is not enough . “

    “ when i put out the candle, the smoke went down instead of rising up. that’s like the rejection of cain’s offering “

    “we live in god but we’re not of it “

    “for my entire life, i have been alone but never lonely. “

    “when no one is to blame, everyone is to blame.
  • the two popes (2019)

    8.2 / 10

    öncesinde city of god gibi harika bir filme imza atmış fernando meirelles'ten yine oldukça kaliteli ve harika diyaloglara sahip bir film daha. filmin içeriğine gelmeden önce, bu film için anthony hopkins ve jonathan pryce tercihleri çok doğru tercihler olmuş. bu 2 ismin de din adamı olduğuna ikna oldum ben. ikisi de harika oynamış. filmin dinin ördüğü duvarlara, vatikan'ın ve din adamlarının gereksiz lüks düşkünlüğüne ve daha birçok konuya kardinal jorge'nin aracılığıyla getirdiği eleştiriler nefisti. ana temada din üzerine kaliteli ve keyifli bir sohbet ile devam eden film, satır aralarında ise 1976-1982 yılları arasındaki arjantin askeri cuntasına sağlam tokatlar indiriyor ve din adamlarının o cunta ile mücadelesini anlatıyor. vatikan'ın eşcinsel evliliklere bakış açısına, din adamlarının mütevazi yaşamlarının olmamasına ve hatta papa'nın yalnız yemek yemesine kadar yerinde ve doğru eleştirilere imza atıyor. her ne kadar din adamları olsa da, ikisi de milletlerinin karakterist yapısını başarılı yansıtıyor. pope benedict disiplini ve örülen duvarlara fazlasıyla sadık olması ile gerçek bir alman iken, pope francis ise futbolu sevmesi, sıcak kanlılığı ve tango yapması ile arjantin milletinin karakteristik yapısını bünyesinde fazlasıyla barındırıyor. filmde zaten bu yapıya uygun şekilde almanya-arjantin dünya kupası finaliyle bitiyor. bu senenin en underrated filmi olduğuna şüphe yok. yerinde ve doğru eleştirileriyle ön plana çıkmış, başarılı oyunculuklarla taçlanmış ve son derece zekice diyaloglara sahip kaliteli bir film. bu senenin en iyi filmlerinden biri olduğuna şüphe yok. ben çok beğendim.
hesabın var mı? giriş yap