• amator bir oyun gelistirme firmasi tarafindan yapildigi halde grafiklerinin oha dedirtecek kadar guzel olma sebebi butun modellemelerin fotogrametri teknigiyle gercek dunyadan birebir alinmis olmasindandir.

    oyun dunyasinda henuz yayginlasmayan bu teknikte, bir objenin veya mekanin farkli acilardan yuzlerce fotografi cekilip, cekilen fotograflar bu is icin gelistirilmis yazilimlarda taranir. bu sayede neredeyse kusursuz bir gercekcilik yakalanir.

    cunku 3d tasarim ve kaplamalari tasarimcilar elde yaparken pek cok gercek dunya detayi atlanir ve gozden kacar, fotogrametri tekniginde ise hersey noktasi virgulune yansitilir model ve kaplamalara.

    bu teknik en iyi sonuclari hareketsiz ve inorganik nesnelerde verdiginden canli seylerde (insan/hayvan vesaire) kalite biraz dusmektedir haliyle.

    tabii bu oyun grafik olarak cok iyi olsa da bu teknigin asil potansiyelinden henuz fersah fersah uzaktadir. cunku eski versiyon unreal engine kullandigindan polygon hesaplama ve vertex kapasitesi gibi handikaplar sebebiyle gercekcilikten odun verilmek, kaplama ve modelleme kalitesini oyun motorunun sinirlarina dusurmek zorunda kalmistir.

    bu teknigin asil potansiyeli bir sonraki jenerasyon motor ve donanimlarla gercek manasiyla sanal gerceklik'e ulasacaktir saniyorum.

    tabii uncanny valley ne kadar kostek olur bilemem.

    oyun da lighthouse'a benziyor bu arada, hicbirsey icin olmasa bile grafikleri icin oynamaya deger.

    (bkz: fotogrametri)
  • oynadıktan sonra eğer bu oyunsa diğer oynadıklarımız neydi sorusu sorduracak cinsten bir oyun. benden önce sadece 9 entry girilmesine şaşırdım açıkçası. konusu vs. anlatılmış zaten ufak tefek eleştiri-güzellememizi yapalım gidelim;

    -grafikler 10 üzerinden 10. hatta oha dedirtecek kadar 10. dünya modellemesi müthiş olmuş. ancak karakter modellemeleri o kadar başarılı değil. oyun oynarken resmen oturup manzara izlediğiniz bir oyuna 2. sınıf karakter modellemeleri yetmemiş.
    -puzzle zorlukları tam kıvamında. ne zor ne kolay. lakin yerleri biraz daha kolay bulunsaymış iyiymiş. öyle yerler var ki orada bir puzzle olduğunu farketmeniz için şahin gözlü olmanız gerekiyor. oyunu bitirdiğim halde puzzlelardan bir tanesi kalmış sanırım. hiç farketmemişim.
    -cinayet çözme sekansı çok başarılı. inanılmaz yaratıcı bir şey olmuş. lakin yaratıcılığı puzzle zorlaştıkça arttırsalarmış biraz daha tam olacakmış.
    -hikaye, kurgu ve tabi ki final muhteşem. oyunu piç etmemek için gece karanlıkta oynamanızı tavsiye ederim. film tadında bir senaryo ve hakikaten beklenmedik bir son. son yıllarda gördüğüm en iyi finale sahip oyun bile diyebilirim.
    -open world gibi olan ama aslında olmayan oyun tarzı benim çok hoşuma gitti. geniş bir alanda oynuyorsunuz, oyunda turu geçtin artık şuradasın gibi bir olay yok. bir kasabada geçirilen 1 günü anlatıyor oyunda ve tamamen götümüzün keyfine nereye istersek oraya gidiyoruz, lakin haritanın zekice yerleşimi bizi genelde senaryo sırasında ilerletiyor.
    -puzzleların sırası karışık da çözülebiliyor. bunu yapmadan şunu yapamazsın gibi bir senaryosu yok. oyunun beni en çok zorlayan kısmı bu oldu. bir puzzle'ın ortasın gerekli cevabı bulamadığında insan daha geniş bir alanı tarıyor ve dolayısıyla başka bir puzzle'a ait bir şeyler keşfedebiliyor. ulan bunun orayla alakası var mıydı acabalara girdiniz mi baya uğraşıyorsunuz.
    -oyun biraz kısa. senaryo oldukça iyi aslında ve canavar gibi ek puzzlelar yerleştirmeye müsait. denk getirmişken vursalarmış iyiymiş. tadı damağımda kaldı böyle.

    ne diyorduk? oyun muhteşem. harika ve çok güzel, hatta anbilivıbıl. kesinlikle ölmeden önce mutlaka gereken oyunlardan.

    son olarak optimizasyon sıkıntıları çok fazla. oyunun bana kalırsa elle tutulur tek eksiği de buydu zaten. oldukça iyi bir sisteme sahip olmama rağmen yer yer takılmalar, fps değişimleri yaşadım neredeyse hiç bir aksiyon sahnesi olmamasına rağmen.

    oynayın, oynattırın.

    not: türkçe altyazı paketi de var. onu da indirin öyle yardırın.
  • oyun malum eski unreal engine 3 ile yapilmisti. buna ragmen henuz sektorde yayginlasmayan fotogrametri teknigini kullandigi icin gorsel olarak harika gozukuyordu.

    tabii motorun eski teknoloji olmasi nedeniyle yuksek cozunurluklere cikamiyor, bir noktadan sonra sapitiyordu.

    iste oyunun yapimcilari usenmemis gocunmamis oyunu unreal engine 4 ile yeniden yapmis. adini da the vanishing of ethan carter redux koymuslar.

    bu trailer'i;
    https://www.youtube.com/watch?v=ms8woibdpq8

    bu da yeni unreal engine 4 ile pc'de 4k cozunurlukteki grafik farklari;

    https://www.youtube.com/watch?v=rswwrjtl3cy

    bir indie yapim olmasina ragmen ekibin hic de amatorce degil tam aksine milleti kaz gibi yolan profesyonel firmalara nazire yaparcasina urunlerini gelistirmeye deva etmeleri takdire sayan.

    kisacasi konu guzel, oyun guzel, atmosfer guzel, atamam kendimi denize dünya güzel.
  • spoiler

    oyun analizimle geldim. lakin gerekli herşey söylendiği için ben sadece hikayeyi yorumlayacağım.
    oyunda beş ana karakter var ethan hariç. bunların ölümlerini içeren beş bulmaca dışında, kişiliklerini detaylandıran beş hikaye daha görüyoruz.
    oyun tamamen "ölüm" temasında ilerliyor. ve ek olarak keder. birinin ölümü ardından duyulan keder tam olarak. bu sebepten sleeper aslında ethan yorumu çok güzel olsa da sleeper için "ölüm" ü düşündüm ben. ecel, keder, azrailin ta kendisi. sleeper ı "uykucu" olarak değil de "uykuya yatıran" olarak yorumlayabiliriz hatta.
    öncelikle beş karakter.
    dede (ed) karısını yangında kaybetmiş, bunda kendisini suçlu olarak görüyor. 'sap' hikayesi ona yazılmış. ve aslında alkolikliğinden dem vuruluyor. oyunun başındaki tünel civarında içiyor dede hep. tıpkı oğlu gibi işlevsiz, yetersiz bir adam olarak görüyor kendini. sleeper'ın onu etkilemediğini(korkutmadığını) söylüylor ve karısının yardımcı olduğunu söylüyor. çünkü karısının kederini yaşadıktan sonra artık ölümden korkmuyor, hatta ölenlerle buluşmak sonucu gerçekleşecek bir huzuru beklediği söylenebilir. sleeper dan en az etkilenen yaşlılar diyor. öyle, çünkü ölümü en çok kabul etmiş olanlar onlar.

    travis, abi, öfkeli bir ergen. fangs hikayesi ona yazılıyor. tek arzusu buradan kaçıp daha büyük bir yere gidebilmek. ethan bunu dünyayı terketmek olarak görüyor çünkü dünyası o kasaba. ethan a ettiği eziyetin temelinde kendi depresyonu var. ethan'ın yarattığı hikayede ethan'ın ölümünü kolayca kabulleniyor. ölüm yalnızca onu alsın ve kendilerine uğramasın istiyor, kederden etkilenmek istemiyor. çünkü çok genç ve ölüm konseptini tam olarak kavrayamamış.

    anne, missy. bu çok karmaşık bir karakter. cadı hikayesi onunla ilgili. hikayede, güzel bir kadın dere kenarında oturuyor. cadı ona hamile olduğunu söylüyor. güzel kadın önce mutluluktan ağlamaya başlıyor, sonra ağlayışı hüzne dönüşüyor. (çünkü çocuk doğurmak kendi yaşlanmasını ve ölümünü başlatıyor esasında) ve o kadar ağlıyor ki çocuk doğduğunda çirkinleşmiş oluyor. çocuk büyüyor ve cadıyı bulup annesini güzelleştirmesini istiyor. cadı ona bazı sorular soruyor. (bunlar biz evi bulurken sorulan sorular) ve sonunda yalan söylediğini, annenin hamile olmadığını söylüyor. çocuk kayboluyor ve anne tekrar güzelleşiyor. burdan çıkardığımız içten içe rahatsız edici olan sonuç, annelik duygusunun içindeki korkular. yeni bir can doğrulduğunda artık kendinden vazgeçmiş olman ve yaşlılığa-doğal olarak ölüme adım atman ve bayrağı yeni bireye devretmen. ethan a göre annesi ethandan ve travisten pişmanlık duyuyor, çocuksuz günlerine özlemi var. (ethanın annesi kilolu, çirkin bir kadın) ama anne ona bir not yazıyor ve aslında onu çok sevdiğini filan anlatıyor. aslında bu not dahi bazı şeyleri inkar ettiğinin abartılı bir göstergesi. nitekim missy de ethan ı feda etmekte sorun görmüyor. ethanın ölmesiyle yalnızca ethanın acı çekeceğini, kendinin kederden (sleeper ın verdiği hastalıktan) kurtulabileceğini sanıyor.
    baba, daha pasif bir karakter. hakkında söyleyecek fazla birşey yok. madendeki labirentte onun da oğlu gibi hayalperest biri olduğunu, ancak sayısız başarısızlığa uğradığını ve bunun onu karısına ve diğer aile üyelerine karşı pasifize ettiğini görebiliriz. intiharı aslında çocuğunu kaybeden kişinin acıyı unutmaya çabalaması yerine pes etmesini anlatıyor. bu şekilde daha fazla acının olmayacağını sanıyor (prosperoya göre baba intiharıyla sleeperın beslenmesini durduracağını sanıyor ama sleeper daha çok besleniyor çünkü onun da ölümü kederi daha da artırıyor) nitekim ethan da dedesine sleeper ın kurbanlarını canlı tutmayı sevdiğini, acıdan hoşlandığını söylüyor zira ölüm ölen kişinin canını bir kez alırken geride kalanları binlerce kez öldürür.
    chad karakteri ise tam olarak "kötü adam". hikayedeki büyücü. illegal işler yapan, toplumdan soyutlanmış, diğer insanlara sebepsizce kötü davranan adi biri. tam olarak pislikten beslenen bir amca.
    ölümleri bir sıraya koyduğumuzda da bölüm adlarını denial-anger-bargaining-depression-acceptance olarak adlandırdıklarını görüyoruz.
    bunlar da bana göre yaşamın "ölüme göre" evrelerini anlatıyor. ölmek için doğuyoruz fakat çocuklukta sonsuza dek yaşamayacağımızı inkar ediyoruz. hiç ölmeyecek gibi safça yaşıyoruz (denial). ergenlik çağlarımızda ölüm konseptini anlamaya başlıyor, yok olmak için geldiğimiz bu dünyaya, bizi bu sona mahkum eden ailemize ve ölümün kendisine öfke duyuyoruz (anger). orta yaşlara geldiğimizde yaşam ve ölümle bir anlaşma/hesaplaşmaya girip, daha uzun yaşamak için yollar buluyor, sağlıklı olmaya gayret ediyor, hatta çocuk yapıyoruz. (bargaining). orta yaşların bitiminde yaşlılığın ilk belirtileri ortaya çıkınca yine de ölümün yaklaştığını ve yılların geçip gittiğini görüp depresyona giriyoruz (depression). son olarak yakınlarımız birer birer öldüğünde ve bu dünyanın tadı kalmadığında bizim de zamanımızın gelmesini beklemeye başlıyor ve kabulleniyoruz. (acceptance).

    ethan ise en saf zamanında ölümle tanışıyor. ailesi kendi kişisel dertleriyle boğuşurken onu umursamadıklarını düşünüyor. aslında bir bakıma öyle de. kendi varoluşumuzda çocukları birey olarak kabul etmiyoruz. evlat sevgisi dahi kendi ölümsüzlüğünü yontma üzerinden şekilleniyor genelde. oyun bize bu üzücü gerçekleri tatlılıkla anlatıyor. okuduğunuz için teşekkürler.

    edit: eklemeyi unuttuğum bilgi: dede oyun sonunda sleeper'dan, onun yok olması için hepimizin ölmesi gerek diyor. ölümün herkesi alana dek durmayacağını, herkes ölene dek yok olmanın verdiği hüznün bitmeyeceğini anlatıyor. bunu en iyi dede biliyor çünkü ölümü en iyi o tanıyor. ve sadece onun cesedi "huzurlu". çünkü hazır olan yalnızca oydu.
  • son zamanlarda oynadığım en güzel oyun.

    türü için anlatıcılı macera/gizem, yer yer de korku (oynayanlar hangi kısımdan bahsettiğimi bilir*) denilebilir. grafikleri harikadır, çoğu zaman oyunu oynamayı bırakıp manzaraya dalarsınız, hatta screenshot alıp başkasına gösterseniz gerçek fotoğraf diye yutturma ihtimaliniz bile var o derece yani. yine de oyundaki mekanlar aynı zamanda ciddi anlamda huzursuz edici. terkedilmiş evler, kiliseler, latince yazılar, madenler vs. dönüp resimlerine bakınca bile hafif ürpertiyor.

    oyunun tek kötü yanı çok kısa olması. uzata uzata 7 saatte bitti, keşke biraz daha uzun olsaydı.

    oradan buradan*** okuduklarım ve kendi vardığım sonuçları toplayarak amme hizmeti olarak sonunu da açıklayayım buraya, belki anlamayan, zorlanan vardır (bazı ayrıntıları ben de kaçırmıştım) bundan sonrası ağır spoiler.

    --- spoiler ---

    öncelikle oynadığımız paul prospero karakteri ethan carter'ın kafasında yarattığı bir karakter. ailesi tarafından kafasında yaşadığı ve fazlaca hayalci olduğu için sürekli itilip kakılan ethan, babası ve dedesi hariç (kendisine en iyi davranan aile üyeleri) diğerlerinin kendisini öldürmeye çalıştığı bir hikaye yaratıyor. ve biz oyun boyunca bu hikayeyi oynuyoruz. aile üyelerinin her birine karakter özellikleri izinde bir görev yüklüyor. oyunun sonunda karşılaştığımız gerçek hayattaki yangında ethan paniğine ve depresyonuna yenik düşüp kendisini odaya kilitlemeyi tercih ediyor. saat 7.00'de başlayan bu yangın süreci saat 7.04'te bitiyor ve oyun boyunca gördüğümüz saatlerin bu iki rakamı göstermesinin sebebi hikayemizin bu süre içinde geçmesi. özellikle tren istasyonu kısmında durağın direklerinden birinin iki tarafına asılmış iki saatin bu rakamları göstermesi ölüm ve yaşamı sembolize ediyor. hatta oyunda bunca tren kullanılmasının sebebi de muhtemelen bu. ayrıca oyunda saatlerce güneş batmamasının sebebi de yine aslında hikayenin 4 dakika içinde bitiyor olması.

    the sleeper diye bahsedilen canavar ise ethan'ın kendisi. ailemiz hikaye boyunca the sleeper'ı 'uyandırmaya' çalışırken ethan onlara engel olmaya çalışıyor. gerçek hayatta ise gerek annesinin 'kafanın içinde yaşama, uyan, insanlar gerçekliği sever' serzenişleri gerekse son sahnede ethan'ı odadan çıkmaya ikna etmeye çalışan (ve karbonmonoksit zehirlenmesinden dolayı uyumaya başladığı için uyandırmaya çalışan) aile üyeleri hikayenin bu kısmını oluşturuyor. the sleeper'ın uyanması için ise ethan dahil herkesin acı çekmesi gerekiyor. bu da ethan'ın kendisini sürekli ailesine yük olarak görmesi, sevilmediğini hissetmesi ve dışlanmasıyla ilgili. ethan'ın hayatta olması kendisi dahil herkese acı getiriyor onun kafasında.

    karakterimiz paul, ethan'ı odada 'bulduğunda' ethan'ın hikayesi 7.04'te tamamlanmış oluyor. karakterimize 'henüz gidemem hikayelerimi bitirmedim' diyor ve 'benim hikayem bitti, güzel bir hikaye oldu' cevabını verdiğimiz zaman ethan 'artık gidebilir miyim öyleyse' sorusunu yöneltiyor. böylece ethan'ı serbest bırakmış oluyoruz ve hikayemiz sonlanıyor. bu sona yaklaşırken aldığımız steam başarımı ise 'kabullenme'. oyun boyunca aldığımız steam başarımları arasında kederin 5 adımı var. denial-anger-bargaining-depression-acceptance. acceptance başarımından sonra dedemizin 'the sleeper artık içimizde yaşıyor' demesi de bu teoriyi kanıtlıyor. yani ethan'ın yarattığı hikayeyi hayatının son dakikalarında toparlamasına yardımcı oluyoruz ve böylece ölümünü gerçekleştiriyoruz.

    oyunun girişinde paranormal detektif olan karakterimizin 'bir çok olaya baktım ama bu benim son olayım olabilir' demesi de daha girişte verilen ipuçlarından biri. yine oyunun başında 'ethan bu dünyayı haritasını çizebilecek kadar iyi biliyor' da diyor ve o haritayı oyunun sonunda ethan'ın kaldığı yerdeki duvarda görebiliyoruz.

    muhtemelen bir daha oynarsam bir 20-30 tane daha çıkarırım (mesela oyundaki küçük hikayeler ile karakterlerin bağlantısı gibi. astronot hikayesi-ethan'ın abisi; ormandaki yaşlı adam-ethan'ın dedesi; cadı hikayesi-ethan'ın annesi vs. detaylı analiz gerektiriyorlar) kısmet redux'ına artık.*

    son olarak bir kaç da resim:

    başlangıç
    istasyondakisaatler
    madenler
    ethan'ın kitapları
    kilisenin saatleri
    mezarlık

    ve diğer harika screenhotlar:

    http://leaden.ru/…oads/2014/09/2014-09-29_00164.jpg
    http://leaden.ru/…oads/2014/09/2014-09-29_00393.jpg
    http://www.blogcdn.com/…ug/l/2014-10-01-00018-1.jpg
    http://www.theastronauts.com/…oec_screenshot_03.jpg
    http://www.theastronauts.com/…hotogrammetryshot.jpg
    http://cdn3-i.hitc-s.com/…_train_station_103978.jpg
    http://www.gamepur.com/…f-ethan-carter/screen-2.jpg

    --- spoiler ---

    9/10 oyun. alın oynayın.
  • müthiş bir atmosfer ve hikayenin yanında ortalama bir oynanış sunan oyun. 7-8 bulmaca var. bir oturuşta bitirilebilecek bir oyun. 2-3 saat sürer en fazla. ancak oyunun başındaki bulmacayı çözmeden en sondakinin parçalarına kadar ulaşabiliyorsunuz. oyunla ilgili hoşuma gitmeyen tek şey buydu. oyunu ilk açtığımda tek bir puzzle bile çözmeden biraz yardırdım. sonra baştan başladım. meğer dönrdüncü kısma kadar gelmişim. çözerek gitmek en mantıklısı.

    işleyiş: sağdan soldan parçalar toplayıp, onları ait oldukları yerlere bırakarak puzzleı tamamlıyoruz. ipuçlarını sıraya diziyoruz. böylece tüm hikayeyi de parça parça öğrenmeye başlıyoruz.

    --- spoiler ---

    1- tünelden çıktıktan sonra 4-5 tane tuzak var. onları bularak ilk puzzle'ı çözüyoruz. alkolik bir dayının işleri hep.
    2- yıkık tahta köprünün sonunda lokomotif ile ikinci puzzle başlıyor. burada bir cinayeti aydınlatıyoruz.
    3- ikinci puzzledan sonra köprüyü geçmeden ormanda biraz dolaşın. trafik lambası gibi bir şey var. ordan da astronot bölümünü çözüyoruz.
    4- sonra taş köprüyü geçiyoruz. solumuzda kalan eve giriyoruz. bu ev aslında bir puzzle. odaları doğru şekilde konumlandırırmanız gerekiyor. sıkıştığınızda güneş ve evin duvar mı merkez odası mı olduğuna bakmanız işinizi kolaylaştırır. burdan çıkınca yol üstündeki evin de tüm odalarını gezin. her odada fonda farklı diyaloglar geçiyor.
    5- kilise ile mezarlığın olduğu yere geliyoruz sonra. burada bir cinayet daha aydınlatıyoruz.
    6- madene giriyoruz. önce bir ölüm daha çözüp trenimsi araçla ilerliyoruz. o araçla çok yardırmadan arada soldan bir tünele giriyoruz. bu bölüm biraz tırstırıcı yalan yok. yaratığa yakalanmadan koşun paso yer altı kulesini bulana kadar. ordan çıkıp tekrar araca binip dümdüz yardırıyoruz.
    7- arada bir baltalı ölüm daha çözüyoruz. sonra nehrin karşısından yardırıp hikayedeki yanan eve geliyoruz. evin içinde yerdeki dalgada corvus yazıp alt kata iniyoruz. son puzzleı da çözüyoruz ve oyun bitiyor.

    --- spoiler ---
  • muhteşem grafikleriyle ve dokunaklı hikayesiyle "olmuş" oyundur.

    bitirilmeyi kesinlikle hak ediyor.

    8/10
  • görüntüleri mükemmel, auto save olayı berbat oyun. uçuşan yazı olayı da güzel ama ah o kaydetme problemi.
  • 25 eylül 2014'te ps4 ve pc için çıkacak olan yeni gerilim-korku adventure oyunu. tanıtım videosu ağız sulandırıyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=2q_anw4ptqc
  • daha başlar başlamaz "eheh, open world he mi?" diyerek karakteri çıktığı tünele geri soktum ve ters yönden ilerleyerek tünelin diğer ucundan çıkıp oyunun hikayesinin içine ettim. demek ki çok gaza gelmemek lazımmış.

    steam'de indirime girmiş oyun.
hesabın var mı? giriş yap