• piyasaya yapı malzemesi olarak tuğla mukabilinden sunulmuş ciltlere sahip fantastik seri.
  • karakteri geliştirmeyle, dantel gibi işlenmiş olay örgüsüyle, entrikanın, planların, askeri stratejilerin, kılıç dövüşlerinin, mızrak dövüşlerinin harika tasvirleri ile, hikayenin arkasındaki müthiş altyapı, dünya mitolojisi ve tarihinin tersine mühendislikle incelenip, mükemmele en yakın biçimde kitaba aktarılması ile, hikayede geçen her şehrin kendine ait kültürü, geleneği olması ile, aielleri ile, her ne kadar iliklerime kadar kendilerinden nefret etsem de aes sedaileri ile, gıpta ile baktığım muhafızları ile, ve elbette bugüne kadar yaratılmış en harika anti kahraman matrim cauthon'u ile, ve serideki en canayakın kadın karakter min farshaw ile harika bir seridir.

    fantastik kurguya ilgi duymayanların bile okuması gereken enfes bir seridir. evet pahalıdır. evet kitapları neredeyse briket tuğlasını andırır. ama emin olun her kelimesiyle verdiğiniz paraya değecektir.
  • uzun zamandır neresinden başlasam nasıl bitirsem diye düşündüğüm seri.
  • fantastik edebiyata ilgi duyanların yüzüklerin efendisi serisinden sonra okumaları farz olan seridir. bu seriyi okuduktan sonra hiç bir seri aynı tadı vermeyecektir ne yazık ki. ciltlerinin büyük olması seriye başlamamış olanlar için korkutucu görünebilir fakat seriye başlamış olanlar için tatmin edici bir unsurdur. zira serinin bitmesini istemezsiniz. biraz daha biraz daha diyerekten yalvarırsınız.

    karakterler o kadar iyi işlenmiştir ki, onları tanıyormuşsunuz edasıyla okursunuz. kimilerinden gerçekten nefret edersiniz, kimilerini çok seversiniz, kimilerini sevmeseniz de desteklersiniz. hepsinin ruhsal durumlarına aşinasınızdır. öyle bir seridir işte bu.
  • tamamini okumak icin can attigim ama bitince de " nan keske bitirmeseydim sindire sindire okusaydim. " dedirtecek kitap serisi, destanimsi roman vs.
  • bir de yılan hikayesine dönmüş çizgi roman veriyonu bulunmaktadır. dabel brothers önce the new spring'i 7 sayılık halde sunmuştur. sonra da 0-1 olmak üzere 2 sayı eye of the world'e başlamıştır. sonra da kaşla göz arasında koca firma batmıştır. daha sonra işi ve hakkı dyanmite almıştır. daha önce yayınlamış 0 ve 1. sayıları kendi etiketi piyasaya sunup "db"'nin hazırlayıp piyasaya sürmeye kısmet bulamadığı 2 numaralı sayıyı sunmuştur.
    şu anda da piyasa 3. sayı bulunmakta ve 6. sayıya kadar da çıkış tarihleri ve kapakları belirlenmiştir. böyle işte.
  • ömrümü yemiş seridir. ilk kitapla 12. kitap arasında o kadar çok zaman geçti ki tekrar baştan başladım. ikinci defa okuyunca kehanetlerde vurgulananları okurken net bir şekilde görebilirsiniz. robert jordan cidden çok iyi kurmuş yapısını hikayenin. kızmayın ama ikinci defa okurken farkettiğim bir şey var ki jordan'ın çok sevdiği mekan tasvirlerini, bitmek tükenmek bilmeyen romans kısımlarını bir de her kitapta her karakteri tekrar gördüğümüzde geriye dönük bilgilendirme kısımlarını (özet de diyebiliriz) çıkartırsanız seri şimdiye kada çoktan bitmiş olurdu, prequel'ine bile başlanmış olurdu. nur içinde yatsın rahmetli lafı dolandırmayı çok severmiş meğer.
  • ömrünüzün son demlerine kadar okumamanızı şiddetle önerdiğim fantastik seri. ömrünüzün son demlerine kadar bekleyin, çıkan diğer serileri okuyun, o serilere ait yeni çıkacak kitapları heyecanla bekleyin ve okuduklarınızdan zevk alın. bütün bu önerileri yapmamın nedeni bu seriyi sevmemem değil aksine böylesine mükemmel bir seri olduğu için nefret etmemdir. zira bu seriye başladıktan sonra diğer bütün seriler anlamsız, basit ve gereksiz gelecektir. diğer hiçbir seride aradığınızı bulamayacaksınız çünkü bir fantastik seriden beklentileriniz değişecektir. bu serinin azami 700 sayfalık kitaplarını okuduktan sonra 400-500 sayfalık kitaplar dişinizin kovuğuna yetmeyecektir malesef.
    peki bu seriyi bu kadar iyi yapan nedir? ben herşeyden önce derinliği derim. yaratıcılık açısından bir tolkien olmuşmudur olmamıştır malesef fakat, bu söylediğime çok kızılacak belki ama anlatım, hikayenin işleyişi, karakter gelişimi bakımından tolkine'i duvardan duvara vurmuştur. bu seride adı geçen ülkelerin, toplumların geleneklerini, giyim tarzlarını, mizah anlayışlarını yönetim tarzlarını, sosyal yapılarını bilirsiniz. esas karakterlerin gelişimlerini en detaylı biçimde görürsünüz. bazı karakterler o kadar gerçekçidir ki onlardan nefret edersiniz. sokakta görseniz dövmek istersiniz. hatta o karakterlerin bölümlerini okumak istemezsiniz ama nedeni sıkıcılığından değil, tamamen o karakterleri tanımış olmanızdan ve bu tanışıklıktan kaynaklanan nefrettendir. yine de eninde sonunda okursunuz sinir olacağınızı bile bile. hatta bu nefret ettiğiniz karakterler sevdiğiniz karakterler tarafından ayar aldığında zevkten kaç köşe olacağınızı şaşırırsınız.
    seriyi diğer serilerden ayıran bir diğer önemli özellik, ana hikayeyi sadece ana karakterler üzerinden yürütmemesidir. seride o kadar çok karakter var ki, hepsi aslında resmin bütününü oluştururlar. bu yüzden onlara yan karakterler diyemiyorum pek. kendinizi ana karakterleri bırakıp "ulan acaba ituralde ve bashere savaşsalar nasıl olurdu" diye düşünürken bulabilirsiniz.
    bütün bu sebeplerden ve buraya yazmaya üşendiğim birçok sebepten ötürü bu seriye başladıktan sonra seri beğenmez olacaksınız. bu yüzden benim yaptığım hatayı yapmayıp, fantastik edebiyatta birçok seriyi zevk alarak ve beğenerek okumaya devam etmek istiyorsanız bu seriye 30-40 yıl daha başlamayın. ne zaman ki fantastik edebiyattan soğumaya başladınız işte o zaman bu seriye başlama vakti gelmiştir.
  • evde yer kalmadığından tüm kitapları sağa sola dağıtınca bile kimselere vermeye kıyamadığım, uzadıkça sinirlendiğim ve söylendiğim ama her yeni kitabını elime alınca her şeyi unuttuğum seridir. onca seneden ve arada okunan pek çok güzel kitaptan sonra hala benim için tektir. okumaya başlamamdan itibaren geçen 14 seneden sonra a memory of light'ın son cümlesi bittiğinde sanırım benim için de bir dönem bitecektir.
  • seriyi yıllarca büyük bir tutkuyla okuyan ve 10'uncu kitaba başlamış biri olarak söyleyebilirim ki;

    desen'de cep telefonu yerini almış olsaydı, koskoca seri 3 kitapta biterdi yemin ederim. onlarca ulus, üç ta'veren, ejderyeminliler saadet zinciri, terkedilmişler, karanlık dostları, ışığın evlatları falan filan bu kadar birbirinden bi' haber olmasa; haberlerin yayılması aylaaar aylar sürmese-bu esnada doğru yanlış birbirine karışmasa, türk filmine bağlayan karakterlerin oturup, başlarına gelenleri şöyle baştan sona anlatmayıp da yanlış anlamalara yol açması, dostun dosta kırılması falan olmasa; yemin ederim rand'le shai'tan 3'üncü kitapta shayol ghul'de kapışırdı. ömrümü yediniz lan ketum karakterler.
hesabın var mı? giriş yap