• patrick rothfuss'un kralkatili güncesi adlı fantastik üçlemesinin ithaki yayınlarınca türkiye'de yayımlanacak 2. günü anlatan, serinin de 2. kitabı.

    (bkz: bilge adamın korkusu)
  • an itibariyle idefix, ilknokta gibi sitelerde ön siparişe girmiş olan kitaptır. gönderimler 15'inde yapılacakmış. 16 aralık'ta elimizde olabilirmiş en erken.

    edit: 19 sayfalık ön okuma için: http://www.mediafire.com/?0t1hqur9rabbu3u#1
  • 15.12.2011 tarihinde idefix vb sitelerden temin edilebilir hale gelecektir. e'lir kvothe' nin maceraları 1142 sayfalık serinin ikinci kitabıyla devam ediyor. kitapçınızdan ısrarla isteyiniz.
  • bitirmek üzere olduğum kitap. gerçekten çok iyi olmuş, ilkini de aşmış. 3 günde bin (1000) sayfa okutmuş kitap.
  • başımın belasıdır. 1142 sayfalık kitaba yapışıp kaldım, the name of the wind'i de iki günde bitirmiştim. hayatınızda çok şey olup bitiyorsa, yoğunsanız başlamayın derim. oldukça bağımlılık yapıcı.

    --- highly spoiler ---

    hani kral katili muhabbeti var ya, bu kitapta (ilk 200 sayfa içinde bir yerde) o kralın kim olacağını anlamadık mı sanki? (burada kral katili güncesi okuduğumuz bilgisine dayanarak katilin kim olduğunu the name of the wind'in ilk 10 sayfasında falan çözdüğümüzü varsayıyorum) [önemli not: çok fena spoilerlı teori yazacağım kanka, en az 300 sayfa okumadıysan devam etme, sonra küfür kabul etmem.`]` ambrose 12 kişi sonra kral olacakmış. e hali hazırda birbirlerinin kafasını koparıyorlar. neden olmasın?

    --- i told you ---
  • filmi ya da dizisi yapılmasın dediğim kralkatili güncesi adlı serinin 2. kitabı. sanırım tiryakisi oldum.
  • son kitabı çıkmadan okumayın. yoksa benim gibi dımdızlak ortada kalırsınız. yabancı siteler mayıs 2013 diyor son kitabın (bkz: the doors of stone) çıkış tarihi için .
  • kralkatili güncesinin ikinci kitabı.
    sayfa sayısına aldırmayın, kendinizi kaptırıp hemen okuyorsunuz; sonra tabii "eee üçüncü kitap ne zaman çıkacakmış ki?" sorusunu sorup, googlea yumulduğunuzda hayalkırıklığının en büyüğünü yaşıyorsunuz... çıkmasına bir sene var laaan!
    hee unutmadan bir de kalınlığı nedeniyle birçok kitap sevmeyenden aldığı yorum; "ohaa lan, tuğla koleksiyonu mu yapıyorsun?"
  • şu ana kadar okuduğum kadarıyla the name of the wind'i de aşıyor ya da ben fazla kendimi kaptırmış bulunmaktayım. iki olasılık da hoş geliyor kulağa. şu ana kadar okuduğum kısım hakkında: "more than salt" isimli bir bölüm var ki, başlı başına sanat eseri, kitaptan çekilip çıkartılsa gene ayakları üzerinde durabilecek nefis bir güzellik. patrick rothfuss, sen ne yaptın amına koyim. bu enfes bölümün hemen birkaç sayfa öncesindeki aşık olma betimlemesini zaten buraya yapıştıracam, kaçışım yok:

    --- spoiler ---

    no, it was almost as if up until that point, he'd just been occupying space around her, like a piece of furniture. but this time when she looked at him, she took all of him in. his sandy hair, the line of his jaw, the span of his shoulders beneath his shirt. this time when she looked, she actually saw him.

    let me say this. it was worth the whole awful, irritating time spent searching the archives just to watch that moment happen. it was worth blood and the fear of death to see her fall in love with him. just a little. just the first faint breath of love, so light she probably didn't notice it herself. it wasn't dramatic, like some bolt of lightning with a crack of thunder following. it was more like when flint strikes steel and the spark fades almost too fast for you to see. but still, you know it's there, down where you can't see, kindling.

    --- spoiler ---
  • bu kitap da çok başarılı, ama belki de birbirinin hemen ardından okuduğum içindir, ilk 250 sayfalık kesminden edindiğim çok olumlu izlenimlere rağmen (bkz: #30216715) kitabı geri koyduğumda the wise man's fear'ı ilk kitap kadar güzel bulamadığımı hissediyorum. üçüncü kitabı gözüm kapalı alacak mıyım? tabii ki amına koyum, hatta bu kitabın nispeten zayıf kalışını biraz da üçlemenin ikincisi olmasında görüyorum zaten. hani rothfuss o muhteşem dili, o akıcılığı, kurguyu gene konuşturmuş. yazarın kaliteli yazımına ek olarak, çok güzelce düşünülmüş ve "sonrası için" ciddi merak uyandıran kısımlar var kitapta. ama işte o relatif hayal kırıklığı da bununla bağlı: o "sonrası" denilen noktalara 2. kitap sırasında uğramıyoruz, yakınından bile geçmiyoruz. 2. kitap sahneyi hazırlıyor, ama onun dışında bu öykünün gidişatına dair pek de bir zırnık koklatmıyor. birinci kitap gibi, gösterip de vermiyor. birinci kitap bunu muhteşem bir şekilde yapmıştı, ama insan ikinciden biraz daha fazlasını bekliyormuş demek ki. en azından ben bekliyormuşum!

    gene de, çok da olumsuz konuşmayalım: bu seriyi okuyun, okumayanı, burun kıvıranı da sikin. o kadar samimi konuşuyorum bu konuda.
hesabın var mı? giriş yap