• thomas jefferson’ın afrikalı amerikalılar ve insan hakları ile ilgili çelişkili fikirleri hala tartışma konusu. bağımsızlık bildirgesinin ana yazarı olan ve en önemli “kurucu babalar”’dan biri olan jefferson’ın yaşamı boyunca ırkçı düşünceler geliştirmesi gerçekten ilginç. bizzat jefferson tarafından yazılan bağımsızlık bildigesinin 2. paragrafında “bütün insanlar eşit yaratılmıştır” cümlesi hiç bir zaman jefferson’ın gerçek düşüncesi olmadığını söyleyebiliriz.

    jefferson’ın büyük eseri “notes on the state of virginia”, 1800 den önce yayınlanmış en önemli kitaplardan biri sayılır. bu kitapta jefferson virginia eyaleti ile ilgili soruları yanıtladı, sorular 1780’de virginia’daki fransa delegasyonu sekreteri françois barbé-marbois tarafından sorulmuştu. notes on the state of virginia, eyalet ile ilgili doğal kaynak ve ekonomi bilgilerinin toplandığı bir kitaptı. aynı zamanda jefferson iyi bir toplum tabiatının virginia’da somutlaştığını etkin ve ikna edici bir dille yazdı. din ve devlet işlerinin ayrılması, anayasal hükümet, güçler ayrılığı ve bireysel özgürlük alanlarına olan inancını belirtti. en tartışmalı olan kısım, kölelik ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdiği, melezleşmenin bir problem olduğu ve beyazlar ile afrikalı amerikalıların özgür bir toplumda beraber yaşayamayacağına olan inancını belirttiği bölümler.

    jefferson, bağımsız küçük toprak sahibi çiftçinin ve tarımsal yaşamın ideal cumhuriyetçi ilkelerinden olduğunu düşündü. büyük şehirlere ve finans kuruluşlarına karşı güvensizdi, yerel hükümeti yeğledi, daha seküler bir hükümeti destekledi. avrupadaki sıradan vatandaşların tiranlar tarafından yönetilmesinin sebebinin yozlaşmış hükümet kurumları ve monarşik düzen olduğuna inandı. kitapta şöyle açıklıyor “... tarıma olan bağlılığımız, insanlarımızı hammadde üretmeye teşvik edecek, hammaddeyi sanayi ürünlerine çevirenler ekonomik bağımsızlığını koruyacak.” jefferson’ın iddası, hammadde üretmek bireyleri daha fazla özerk hale getirecektir. aynı zamanda hammaddeleri mamul mal ile takas etmek, gündelik işe mahkum olan insanların tek çözümü olduğuna inandı. jefferson vari cumhuriyetçiliğin var olabilmesini temelinde kendi kendine yetebilen vatandaşlar yatıyordu. bu bireyler başka birinin kontrolü altında olmamalıydı, çünkü borç içinde olan bir birey hayatını başkasına bağımlı olarak yaşadığı için tamamen özgür sayılamazdı. jefferson’a göre, ülkenin cumhuriyet olarak kalkınabilmesi vatandaşlarının ne kadar ekonomiye, sosyal hayata ve politikaya dahil olabildiğine ve bu alanlarda özgürce hareket edebilmelerine bağlı. özel mülkiyet anlayışı burada devreye giriyor; bağımsızlığını en iyi şekilde korumak isteyen vatandaşın kendine ait bir arsası/arazisi olmalıydı. mütevazı, küçük toprak sahibi çiftçi jefferson vari cumhuriyetçiliğin bel kemiğini oluşturdu. jefferson kendi cumhuriyet anlayışı ile ilgili fikirlerini çok sıkı bir şekilde korudu. bu fikirlerini başkanlık sürecinden öldüğü tarih olan 1826’ya kadar savundu ve uyguladı. jefferson hükümet bankalarına ve kamu borçlanmasına her zaman karşı çıktı. bu uzun vadeli borçların, tekelleştirmeyi arttıracağını ve çeşitli spekülasyonların imalat işçiliği sanayisine darbe vuracağını düşündü. kongrede kendi adaylarını toplamaya başlayan ilk muhalefet partisi, bankalar ve spekülatörler, jefferson’ın tarımsal direnişi ile karşılaştı. başkanlık döneminde zamanın hazine sekreteri tarafından ulusal bankadan hükümetin elini çekmesi konusunda ikna edildi ama jefferson etkisini sürdürdü.

    kitabın “hukuk” başlıklı kısmında ise, jefferson eğitimin nasıl olması gerektiğini açıklıyor, tabii bu da jefferson vari cumhuriyetçiliğin en önemli parçalarından biri. jefferson kademeli bir eğitim sistemi öngördü, şu an dünyada uygulanan sistem gibi, ilkokul , ortaokul, lise ve üniversite. bir üst eğitim kurumu için kalifiye olanlar üst sınıfa geçecekti. bu eğitim sistemindeki en önemli nokta, herkesin en temel eğitimi alması idi. aynı zamanda ilk sınıfta hiç bir dini eğitimin olmaması gerektiğini, çünkü o yaştaki çocukların anlamayacağını söyledi. bunun yerine okulların çocukları matematik, coğrafya ve tarih alanlarına yöneltmesi gerekiyordu. özellikle antik yunan, roma, avrupa ve amerika tarihi. jefferson şöyle yazdı “ öğrencileri tarih bilgisi ile donatmak onlara geleceğe hakim olma şansı verir. başka ulusları ve başka zamanları deneyimlemek ancak tarih ile mümkün olur.” buna ek olarak jefferson, bu kademeli eğitim sisteminde en önemli olan kısımın ilkokul olduğunu söyledi.

    “notes on the state of virginia” kitabının en tartışmalı ve jefferson’ın bağımsızlık bildirgesinde yazdığı ifadeler ile çelişen kısım, afrikalı amerikalılar ile ilgili olan düşünceleri. jefferson’ın fikirleri ırkçılığın da ilerisindeydi. beyazların afrikalı amerikalılardan güzellik ve muhakeme yeteneği açısından üstün olduğunu düşündü. kitabında şöyle bir ifade geçiyor “ ilk dikkati çeken farklılığımız, renklerimiz.”. bu cümlenin devamında avrupalı ve afrikalı insanlar arasındaki asıl “ayrımı” doğanın yaptığını belirtti. jefferson’ın ırkçı ifadeleri/düşünceleri aslında 18.yy ve 19.yy amerikasında yaşayan beyazların afrikalı amerikalılar hakkındaki düşüncelerinin yansıması. bir çok beyaz, afrikalı amerikalılardan vatandaşlık hakkı konusunda üstün olduklarını ve afrikalı amerikalıların afrika’daki kolonilerine sınırdışı edilmesinin taraftarıydı. jefferson bu düşünceyi kitabında şu şekilde açıklıyor “... serbest bırakıldıklarında, ırkı melezleştirmeyecekleri bir yere götürülmelidirler.” jefferson’a göre kendi çözümü hem beyazlar hem afrikalı amerikalılar için “iyi” bir çözümdü. afrikalı amerikalılar için 3 aşamalı bir planı vardı, eğitim, özgürleştirme ve son olarak afrikaya sınırdışı etme. bütün hayatı boyunca bu planı destekledi ama bunu gerçekleştirmek için hiç bir politik hamlede bulunmadı. kitabın bir çok yerinde afrikalı amerikalıları küçük düşürmeye çalıştığını görebiliyoruz. afrikalı amerikalıların çok kıllı olduğunu, dayanılmaz bir kokularının olduğunu ve kadınların orangutanlara benzediğini söyledi. koku durumunu bilimsel bir tabana oturtmaya çalışan jefferson, beyazların aksine, afrikalıların böbreklerinden(?!?) terlediğini bu yüzden kötü koktuklarını açıkladı. jefferson bütün bu saçma düşüncelerini afrika kıtasını hiç ziyaret etmemesine rağmen ifade etti. amerikan yerlileri ve afrikalı amerikalıları kıyaslayan jefferson, yerlilerin bir sanat ruhu ve yaratıcılığının olduğunu ama afrikalı amerikalıların bir tebeşir tutmaktan aciz, düz çizgi çekemeyen, temel resim kurallarından haberiz olduğunu idda etti. fakat bu iddası tamamen yanlış, 18.yy ve 19.yy’da kölelik altında yaşamalarına rağmen inanılmaz eserler veren afrikalı amerikalılar mevcut. jefferson’ın yaşadığı eyalet virginia’da bütün afrikalı amerikalılar kalıtsal kölelik altındaydı. beyaz ve afrikalı amerikalı kıyaslamasında, jefferson afrikalıların durumunu dikkate almadı, amerikan yerlileri ile yaptığı kıyaslamada da. kitabını yazdığı dönemde, ortaçağ hristiyanlığından kalma bir evren kavramı olan varlık zinciri inancı tekrardan popüler olmuştu. jefferson’da bu varlık zincirine kendini kaptırmıştı. afrikalıların bu zincirde ayrı bir tür olarak beyazların altında ve orangutanların bir üstünde olduğuna inandı. “bütün insanlar eşit yaratılmıştır” ifadesi jefferson için muazzam bir çelişki olduğunu tekrardan söyleyebiliriz.

    bir diğer ironik durum ise jefferson ve sally hemings tartışması. thomas jefferson’ın kölesi olan sally hemings’ten çocukları olduğu iddası 1800’lerden günümüze kadar tartışıldı. 1998’te araştırmacılar jefferson’ın amcasının soyundan gelen yaşayan kişiler (field) ve hemings’in soyundan gelen yaşayan oğlu, eston hemings üzerine dna çalışması yürüttü. nature dergisinde yayınlanan sonuçlar jefferson ile hemings arasındaki direkt bağı açıkça gösterdi. dna testinden sonra bir çok biyografi yazarı ve tarihçi jefferson’ın hemings ile uzun süreli ilişkisi olduğuna karar verdi. jefferson-hemings ilişkisi amerikan toplumunun derinden çatışma halinde olan doğasını kanıtlar nitelikte. özellikle afrikalı amerikalıların toplumda yer edinebilme, daha doğrusu var olabilme çabasını özetliyor. beyaz ırkçılığı, beyazların amerika üzerinde hak sahibi olduğunu “kurucu babalar” ile olan ırksal bağlılığına dayandırıyordu. bir grup afrikalı ise kurucu babalardan en önemlilerinden birine, genetik olarak, beyazlardan daha “yakın” olması yine bir ironi olarak karşımıza çıktı.
  • bir gün yaşlı bir adam azgın akan bir nehrin karşısına geçemez ve mahsur kalır. soğuk havada bir süre boyunca bekler. çok fazla zaman geçmeden birkaç atlı gelir, adamın yanından geçip gider. arkadan gelen bir atlıya adam el sallar. atlı yavaşlar ve durur. adamı atına bindirip onu karşıya geçirir.
    attan indikten sonra yaşlı adam teşekkür eder. atlı ise gülümser ve '' size bir soru sorabilir miyim ? '' der.
    yaşlı adam '' elbette '' diye yanıt verir.
    '' yanınızdan birkaç atlı daha geçti ama hiçbirine el sallamayıp bana el salladınız. neden böyle bir şey yaptığınızı öğrenebilir miyim ? ''
    '' çünkü onların gözlerinde hiçbir şeye rastlamadım. sizin gözlerinizdeyse merhamet ve ilgiyi gördüm '' yanıtını verir.
    atlı gülümser ve '' hiçbir şey beni vatandaşlarımın sıkıntılarını fark etmeyecek bir hale getirmemelidir '' der. sonra da atına binip veda eder ve gider.
    atlının adı thomas jefferson' dır.

    not: bu hikayeyi yıllar önce, bir zamanlar ülkemizde çok sevilerek okunan tavuk suyuna çorba adlı hikaye kitaplarından birinde okudum ve hatırladığım kadarıyla yazdım. yanlışım ve eksiğim olduysa kusura bakmayın. iyi geceler...
  • o bir founding father. annesi de babasi da elit virginia kolonisindendir. declaration of ındependence yazan birincil yazar olmasi, 15 milyon dolara lousiana eyaletini satin almasi amerikan tarihindeki basarilaridir. emekli olduktan sonra university of virginia kurmustur. monticello denen evi baya guzeldir yolunuz duserse gezin gorun. unesco tarafindan world heritage site ilan edilmistir.
  • "ben şansa çok inanırım.
    ne kadar sıkı çalışırsam,
    şansımın o kadar arttığını görüyorum."

    thomas jefferson
  • 13 kasım 1787'de (bkz: paris)'ten (bkz: william s. smith)'e yazdığı mektuptan bir bölüm. ingilizce tam metin

    --- spoiler ---

    what country can preserve it's liberties if their rulers are not warned from time to time that their people preserve the spirit of resistance? let them take arms. the remedy is to set them right as to facts, pardon & pacify them. what signify a few lives lost in a century or two? the tree of liberty must be refreshed from time to time with the blood of patriots & tyrants. it's natural manure.
    --- spoiler ---

    hangi ülke yöneticilerine zaman zaman vatandaşların direniş ruhunu koruduğunu göstermeden özgürlüklerini muhafaza edebilir? bırakın, silahlansınlar. çözüm onlara gerçekleri göstermek, affetmek ve uzlaşmaktır. bir kaç yüzyılda bazı hayatların kaybolması ne anlama gelir? özgürlük ağacı, belirli aralıklarla vatanseverlerin ve zalim hükümdarların kanlarıyla sulanmalıdır. bu doğal bir gübredir.
  • 1798'de fransa ile yaptığı anlaşmada gizli maddelerden biriyle kendisine fransa'dan waffle makinesi göndertmiş kraldır kendisi ahahah.
    oysa ki aynı dönemde kuzey kısımlarda fransızlardan da isteyebilirmiş, niye böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ama çok matrak bir olay
  • 1798 de waffle makinası mı varmış ?
  • 1734 yılında çevirmiş olduğu kuran, washington’daki kütüphanede bulunuyormuş. başkan, arapça okur yazarı imiş.

    kaynakis
  • andrew marr bu adamı itin götüne sokmuştur, kendi kölesi olup köleliğe karşı çıkmasını saçmalık olarak yazmıştır. ayrıca kolonilerin britanya ile itilafa düşmesinin altında temel sebep olarak britanya nın kanada antlaşması ile amerikan yerlilerini topraklarından koparmanın, soykırım uygulamanın zora girmesi olarak belirtir. kısaca başkanın amerikan yerlileri hakkında hiç hoş olmayan söz ve uygulamalarını britanya dan kopuşta temele oturtmuştur.
  • kendi incilini yazan 3. abd başkanı.
    tutarsızlıkları olmasına rağmen birey - devlet, birey - din meselelerine fazlasıyla kafa yormuştur. din eğitiminden bağımsız olan virginia üniversitesi'ni kurmuştur. dini inancın, birey ile tanrısı arasındaki bir ilişkiden fazlası olmadığına inanmış ve kendi incil'ini yazmıştır.

    insanların neye inanması ve neye inanmaması gerektiğini dikte ettiren organize din fikrine itiraz etmiş, inancın çok kişisel bir şey olduğuna inanmıştır. aslında, kiliseyi ve devleti ayırma fikri anayasa'dan değil, bunun yerine jefferson'un danbury baptist derneği'nin connecticut komitesi'ne yazdığı bir mektuptan gelmektedir. dinin bireyci doğası hakkındaki fikirleri her zaman önemsemiştir.

    incil'lerde isa ile ilgili olan kısımlara oldukça şüpheyle yaklaşmış, isa'nın öyküsünü kağıda aktaranların vasıfsız ve cahil olduklarını ileri sürmüştür. ayrıca incil'den kaynaklanan sözlü dini geleneğin kusurlu olduğunu da savunmuştur. büyük yanlış anlamalar ve yanlış yorumlama olasılığı incil'i onun gözünde güvenilmez bir kaynak yapmıştır. jefferson, evanjelistlerin isa'nın tanrı'nın oğlu olduğuna dair yanlış fikirlerine bir kılıf oluşturmak amacıyla isa ile ilişkili mucizeleri uydurduklarını düşünmüştür.

    şüpheciliğine rağmen yine de isa'ya hayranlık duymuştur. mucizeler ve saçma olduğunu düşündüğü diğer fanteziler bir yana, jefferson, isa'nın incelemeye değer olduğunu ya da daha doğrusu felsefesinin incelenmeye değer olduğunu düşünmüştür. mucizelerin geçerliliğine güvenmese de, isa'nın sözlerinin yarattığı aydınlanmayı reddetmemiştir. hatta onu en saygın klasik yunan filozoflarının arasına yerleştirmiştir. bundan da öte, isa'nın ahlak sisteminin aslında diğer antik filozoflardan "daha mükemmel" olduğunu dile getirmiştir. buradan anlaşılacağı üzere isa'yı bir peygamber değil daha çok bir filozof olarak görmüştür.

    isa'nın bazı öğretilerine olan saygısı ve bu öğretilerin incil yazarları tarafından nasıl kaydedildiğini küçümsemesi göz önüne alındığında, jefferson'un kutsal yazıları gerçekten kendi fikirleriyle örtüşen şeylere indirgemek için nasıl can attığı açıktır. 1816 kışında (bu özel yılın farklı hikayesi şu entryde) kendi incil'ini yazmaya başlayarak bunun temelini de atmıştır.

    jefferson incil'inden kes-yapıştır işi olarak bahsedilir. kelimenin tam anlamıyla budur. jefferson aslında incil'in birkaç nüshasından sevdiği ayetleri çıkarmış ve boş bir kitaba yapıştırmıştır. yani incil'i gerçekten yeniden yazmamış ama onu yeniden yapılandırmış ve kitabına bir de içindekiler kısmı eklemiştir. inzivaya çekildikten sonra incil'i üzerinde biraz daha detaylı çalışmıştır. başlangıçta kullandığı ingilizce çeviriye ek olarak, karşılık gelen incil ayetlerini üç farklı dilde (yunanca, latince ve fransızca) olarak eklemiştir. incil'inin son versiyonunda her sayfa iki sütundan oluşmuştur. yunancayı ilk sütuna, karşılık gelen latinceyi de sağ sütuna koymuştur. sağ yapraktaki sütunlara da fransızca ve ingilizce versiyonlarını yerleştirmiştir.

    toplamda, 990 ayeti kes-yapıştır yapmış, bunları da esas olarak matta ve luka incillerinden seçmiştir. bunlar da genellikle okumaya değer ve doğa üstü görünmeyen kısımlardır. jefferson incilinde mucizelere yer vermemiştir. bunlar; isa'nın suyu şaraba çevirmesi, hastaları iyileştirmesi, lazarus'un ölümden dirilmesi gibi şeylerdir. çoğu insanın en önemli mucize olarak gördüğü şeyden, bakirenin doğumu ve diriliş'ten hiç bahsetmemiştir. son akşam yemeğini kısmen tasvir etmiştir. bu mucizeleri ve olayları, isa'nın aslında tanrı'nın oğlu olduğuna dair inancı güçlendirdiği için özellikle görmezden gelmiştir. incil yazarlarının aksine jefferson, isa'nın kutsallığına inanmamış, isa'nın ilahiliğine olan inancın artırılması için evanjelistlerce uydurulduğuna inanmıştır. isa'nın mucizelerine değil de sözlerine odaklanması, bakirenin doğumu ve diriliş'in göz ardı edilmesi, isa'nın ilahi etkisini almış götürmüştür. geriye kalan şeyler iyi bir filozofun sözlerinin yarattığı etki kadar olmuştur. jefferson'un hiç şüphesiz amaçladığı etki de zaten budur. hazırladığı incil'i yayınlamamış sadece kendisine özel yazdığını iddia etmiştir. aslında zamanının biraz ötesinde bulduğu için gizli tutmuştur.
hesabın var mı? giriş yap