• fikirlerini buyuk bi inatcilikla savunan hatta ugruna canini veren insandir.
    cellat onun kafasini kesmeden once,more kalkip celladi opmus:"sen ve kral bana en buyuk iyiligi beni bu dunyadan uzaklastirarak yaptiniz bunu bil" demistir.ruhunun zarar gorecegine ruhunu tasiyan bedenin zarar gormesi taraftariydi..
  • dinlere karşı da büyük hassasiyet getirmiş insandır. yani more'un devletinde insanlar farklı dinlere bağlı olabilirler(hatta dinsiz bile olabilirler) ama birbirlerine dalaşmamalıdırlar. yani ilerici adamdır, yobaz değildir hani..
  • ingilterenin karışık zamanlarında platon'un republic adlı eserine benzeyen bir kitap yazmış ingiliz hümanist, ingiltere kralına çok yakın bir devlet adamı(hatta başbakan da olmuş) insan. more'un devleti 54?? kente ayrılmıştır ve her kente 6000 aile yerleştirilmektedir. her aile 22?? kişiliktir. bu 22 kişinin yirmisi erkek, kadın, çocuk, ikisi de esirdir. platon ve more'un en büyük benzerliği esirleri toplumun temeline koymalarıdır. platon'da devlet içinde statü varken more'da öyle bir şey yoktur.(esirler adam değil ya) platon özel mülkiyet ile birlikte aileyi de kaldırıyordu. tomas amca aileye dokunmayıp evlenme, boşanma işlerini falan da güzel bir düzene sokuyordu. ev konusunda da kura ile ev dağıtıp her 10 yılda bir evin değiştirilmesini öngörüyordu. platondan ayrı olarak özel mülkiyeti herkes için yasaklamıştır. platon'un yöneticiler ve askerler için koyduğu bu yasağın nedeni yöneticilerin aç gözlü olmalarını önlemek iken more'da bu tamamiyle değişik bir şekle giriyor. more özel mülkiyeti bütün kötülüklerin, hırsızlıkların vs. kaynağı olarak görüyor. ayrıca öldürülmesinin de kurguladığı düzenle uzaktan yakından alakası yoktur, kralı dini anlamda kilisenin başı saymamasıdır kafasını götüren. katolik kilisesi katında artık bir azizdir o ayrı (bkz: platon) (bkz: campanella)
  • uluslararası bölümü birinci sınıfta çok bilmiş bir arkadaşın "heralde thomas more un utopiasını okumayan yoktur sınıfımızda, şahsen ben bu kitabı okumayan birinin bu sınıfta olabileceğini düşünmek bile istemiyorum" diye hönkürmesiyle, tabi cnm aaa olamaz tabii, diyip ders çıkışı koşa koşa almaya gittiğim utopia kitabının yazarı.
  • 1535 yılında yargılandığında kralı katolik kilisesinin başı olarak kabul ederse affedileceği söylendiğinde; "suç, düşünceyi başkalarına yaymakla olur. oysa ben sustum sadece. böyle sustum diye hiçbir yasa beni, adalete göre, haklı olarak cezalandıramaz." şeklinde cevap veren ve bu konuşmadan beş gün sonra idam edilen sosyalist yazar.
  • 1478-1535 yılları arasında yaşamış ingiliz düşünür.

    more’un en ünlü eseri olan “utopia”, günlük hayatta kullanılan ütopya sözcüğünün temelini oluşturmuş, ütopyacı veya ütopik terimleri ise aslında idealist olan, ancak aynı zamanda uygulanması mümkün olmayan veya gerçek dışı, düşünceleri savunanları nitelendirmek için kullanılır olmuştur. henüz 14 yaşındayken (1492 yılında) oxford’a hukuk tahsili yapması için gönderilen more burada, erasmus’la birlikte latince, yunanca ve eski yunan ve roma medeniyetlerine ait edebiyat ve diğer güzel sanatlar konusunda geniş bir entelektüel birikim oluşturmuştur. viii’inci henry’nin ingiltere kralı olmasından sonra bürokraside önemli görevler üstlenen more aynı zamanda oxford ve cambridge üniversitelerinde idarecilik de yapmıştır. viii’inci henry’nin roma katolik kilisesiyle olan sorunları nedeniyle kralla arası bozulan more, 1535 yılında idam edilmiştir. idam haberini aldıktan sonra erasmus, more’u “ruhu kardan daha saf ve daha önce ingiltere’de görülmemiş ve bir daha görülmeyecek bir deha sahibi” olarak tanımlamıştır.

    “utopia” adlı eser ilk olarak 1516 yılında latince olarak yayımlanmış, ingilizce çevirisi ise 1556 yılında tamamlanmıştır. bu tarihten sonra eserin temel argümanları toplumda bilinir hale gelmiş ve eser üzerine tartışmalar başlamıştır.

    more’un eserine konu ettiği utopia savaşın, suçun, adaletsizliğin, ölümcül hastalıkların olmadığı hayali bir adadır. utopia adasında her biri aynı plana uygun olarak inşa edilmiş 54 şehir bulunmaktadır. her bir şehir 30 kilometrekarelik bir araziye sahip olup, her şehirde 6.000 aile yaşamaktadır. bu ailelerden fazla sayıda çocuğu olanlar, bu çocuklardan bazılarını diğer ailelere vermektedirler. bu adada refah ve yiyecek herkese eşit şekilde paylaştırılmaktadır. hiç kimse bir diğerine göre fazla pay almamaktadır. devlet, kaynakların adil şekilde dağıtımının yapılıp yapılmadığını gözetmek ve bunun devamını sağlamakla sorumludur. günlük çalışma hem erkekler hem de kadınlar için altı saatle sınırlandırılmış olup, geriye kalan zaman güzel sanatlar, edebiyat ve bilimle ilgili çalışma yapmaya ayrılmıştır. herkesin en az bir mesleki beceri edinebilmesini sağlamak amacıyla ücretsiz kurslar düzenlenmektedir. kavga etmek sadece kendini savunmak amacıyla yapıldığında hoş görülmektedir. bu kuralı ihlal edenler kölelikle cezalandırılır. erkek ya da kız, tüm çocuklar edebiyat, matematik, güzel sanatları da içeren kapsamlı bir eğitim almaktadırlar. devlet bu eğitimin verilmesinden ve eğitimi verebilecek kapasitede öğretmenlerin yetiştirilmesinden sorumludur. ayrıca, erkek öğrenciler ve kız öğrenciler arasında herhangi bir ayrım yapılmamaktadır.

    watson’a (1994) göre more’un “utopia”yı yazmasındaki temel sebep, enflasyon, yolsuzluk, sebepsiz yere çıkarılan savaşlar, yoksulluk, mutlak monarşilerin iktidar gücünü kötüye kullanması gibi kötülüklere karşı insanları bilinçlendirmektir. more bu doğrultuda yunanca’dan aldığı bazı kelimeleri bilinçli olarak kullanmıştır. örneğin, utopia – olmayan yer veya yer olmayan (not place); bir nehrin adı olan anydrus – olmayan nehir veya nehir olmayan (not river) anlamına gelmektedir. more bir mektubunda iyi eğitim almış okurların bu tür bilinçli olarak kullanılmış isimlerin anlamını kavramasını beklediğini böylece okurlarının eserinde adı geçen yer isimlerinin hayal ürünü olduğunu anlamalarını dilediğini ifade etmiştir. 16. yüzyılda yazılmış olmasına rağmen, halen üzerinde tartışmalar yapılmakta olan “utopia”, more’un olması gereken ideal bir dünya tasavvurundan çok, yazarın yozlaşmış olarak gördüğü avrupa medeniyeti’ne bir eleştirisi olarak değerlendirilmektedir. more’un hayatta olduğu dönemde henüz sosyalizm düşüncesi doğmamış olmasına rağmen more daha sonraki dönemlerde ütopik sosyalist olarak değerlendirilmiştir.

    kaynaklar:

    guyot, y., 1910. socialistic fallacies, cope and fenwick, london.

    watson, k., 1994. “sir thomas more”, the quarterly review of comparative education, vol. 24, no. 1 / 2, 185-202.
  • kilise ve ingiltere arasındaki sidik yarışının kurbanı olmuş, değeri de çok sonraları bilinmiş düşünce insanı.

    efendim bu ingiliz milletinin sıçtığı bok bile altın değerindedir, bunlar üstün ırktır, kimseyi de beğenmezler. herşeyleri farklı olmak zorundadır. mesela inatla, sırf dünyanın diğer ülkelerinden farkları olsun diye trafiği soldan yürütürler, direksiyonu da arabanın sağına koyarlar. euroyu kabul etmezler, sterlin kullanırlar. avrupa birliğinin pek çok temelkoyucu antlaşmasına da sırf bu kibirlerinden dolayı imza koymamışlardır.

    eee bu adamların italya'daki papaya boyun eğmeleri düşünülebilir mi? elbette hayır. anglikanizm, sırf ingiliz kibirinin eseridir. ingilizlerin anglikan olmasının başka hiç bir açıklaması yoktur.

    gelelim sadede; thomas more, bu aptallığa karşı çıkmış ve din oyuncak mı lan demiş, anglikan kilisesini kabul etmemiştir. sorun da budur. ingilizlere göre vatan hainidir, vatikana göre aziz.

    teyyyy allahım, adamların din anlayışı da bu işte...
  • "silahla kazanılan şeref, şerefsizliklerin en büyüğüdür" sözünün sahibi.
  • yobaz bir katolik olmayan adam.

    sırf katolik kilisesi kralın boşanmasına imkan tanımıyor diye tüm ülkenin protestanlaştırılmasına "caiz" demediği için idama mahkum edilmiş inançlı bir adam.

    koyu bir katolik olmasına rağmen, utopyasında, isteyenin istediğine inanmasına karışmayan bir dünya yaratan, papazlarına bile "tanrım, bu bildiğimiz en iyi din olduğu için, bu şekilde ibadet etmek bildiğimiz tek yol olduğu için sana bu şekilde yakarıyoruz. yanılıyorsak bizi affet" dedirten adam.

    http://oregonstate.edu/…s/more/utopia-religion.html
  • ütopya'da yazdıkları ile hayatı çelişen düşünür. adam kitabında dört farklı dine inanan insanların birbiri ile çatışmadan yaşadığı bir ülke hayali kurmuş. ancak kitabında betimlediği bu hoşgörüyü gerçek hayatta protestanlara karşı tutumu ve viii henry'nin boşanmak istemesini katolik inancına aykırı olmasından dolayı karşı çıkmıştır. bu karşı çıkışda hayatına mal olmuştur zaten.

    sen hem dini hoşgörüden bahset, humanizmin kurucuları arasında gösteril, ama katolik inancına ters diye krala posta koymaya çalış ve bundan dolayı idam edil. garip!
hesabın var mı? giriş yap