• tabi ki tıp alanında başarılı olacak kişilerin tarih, coğrafya, edebiyat gibi alanlarla ilgili kişilerden seçilmesi lazım. hatta resim dersindeki not ortalaması da önemli derecede etkili olmalı.

    (bkz: baran 14 yaşında arkadaşları ona einstein diyor)

    edit: tıp aslında ne sözel ne de sayısal, aslında arada kalmış bir bölüm diyenler olmuş. şöyle bakmakta fayda olur; biyofizik, fizyoloji, biyoistatistik, biyomekanik, biyokimya gibi tıbbın temelini oluşturan alanlara bir sözelcinin hakim olabilmesi gerçekten zor. çünkü bu alanlar fizik, kimya ve matematik bilgisi gerektiriyor. isteyen google' bu söylediğim alanları yazsın, ne demek istediğim anlaşılacaktır. vücutta yer alan herhangi bir eklemin biyomekaniğini anlamak belirli bir düzeyde fizik bilmeden mümkün değil. bir çalışma yapmak isteyen hekim biyoistatistik bilmeden yani matematikle ilgili belirli bir seviyede bilgisi olmadan bunu yapamaz. anatomiyi öğrenebilmek için mutlaka fizik, matematik eğitimi almış olmak gerekir. biyokimya var örneğin kimya eğitimi olmayan biri tıp fakültesinde biyokimya ile karşılaşınca kamyon farı görmüş tavşan gibi kalacaktır. bahsettiğim alanlarda yeterli olamayan bir kişinin hekimlik için de yeterli olabilmesi mümkün değil. özetle, sadece sözel alanda eğitim almış bir kişinin tıp okuması doğru olmayacaktır. tıp için ezberden ibaret diyenleri de bu bahsettiğim alanları araştırmaya davet ediyorum.
  • izlediğim doktor dizilerine dayanarak tıbbın bitirici vuruşunun analiz değil sentez işi olduğunu söyleyebilirim.

    hasta masada ve doktorlar teşhisi koymuş. peki en etkili çözüm hangisi? işte sentez burada devreye giriyor. herkes görüşünü bildiriyor ve en makul olanı kabul ediliyor. iyi de sentezi yapabilecek bilgi birikimi nereden geliyor? işte onlar hep ezber.

    sayısal mı, sözel mi? darılmasınlar ama üniversitedeyken tıpçıların gördükleri fizik, matematik derslerine gülerdik. bu derslerin formalite olduğunun da farkında olmak lazım. ileri analizle beyin ameliyatı yapan cerrah görmedim ben.
    sözelden öğrenci alamazlar çünkü yaptıkları iş analitik zeka gerektiriyor yani metematik ağırlıklı olmalılar. sanılanın aksine sayısal bölümler ezbere daha yatkındır. işlem yaptıkları şeyler dolar kuru değil ki günlük değişsin. kanunlaşmış, tartışmaya kapanmış veriler çoğu.

    doktor savunacağım aklımın ucundan geçmezdi.
    (bkz: cerrah diye gidilen doktorun asistan çıkması/@mrclever)
    sırf ezber üzerinden gidilip tıp sözel bir bölüm denilecekse ya hepimiz doktoruz ya da bazılarımız nasıl sayıları sayabildiğini, kelimeleri okuyabildiğini idrak edememiş.
  • ezberle uğraşmamak için puanım istanbul’daki bütün tıp fakültelerine yetmesine rağmen mühendisliği seçtim.
  • gelip burada yüzeysel bakış açısını satmadan önce tıp fakütesi ders programlarına bakmamış yazar beyanatıdır. sürekli dua ezberleyen imam hatipliler boş hayallerinden lütfen vazgeçsin!

    örneğin marmara tıp fakültesi ders programı:

    1. sınıf
    ıntroductıon to cell and cellular replıcatıon
    cellular metabolısm and transport
    development and organızatıon of human body
    ıntroductıon to nervous system and human behavıor

    2. sınıf
    cell and tıssue ınjury – ı
    cell and tıssue ınjury – ıı
    hematopoıetıc system and related dısorders
    musculoskeletal, ıntegumentary systems and related dısorders
    respıratory system and related dısorders

    3.sınıf
    cardıovascular system and related dısorders
    gastroıntestınal system, metabolısm and related dısorders
    nervous system and related dısorders
    growth, development, mental health and related dısorders
    urınary and reproductıve system and related dısorders

    şimdi soruyorum; edebiyat, tarih, felsefe, coğrafyayla nasıl hayatta kalacak bu sözelciler. ezber yöntemleri hafıza geliştirmek için yapılır ve bunu toplumun her bireyi yapabilir. hafızasını geliştiren bireyler, daha kolay öğrenir lakin bu durum onlara sayısal yatkınlık sağlamayabilir.

    çoğu mühendislik dalı zaten medikal alanlarla kesişmekte ve medikal çözümler üretmektedir.
  • kısmen yanlış bir önermedir.

    bizim sayısal olarak adlandırdığımız şey gerçekten matematiksel işlemlerden ibaret bir kavram olsaydı bu bölüm matematik, fizik ve eser miktarda kimya içerirdi. dikkat ederseniz biyoloji neredeyse hiç görülmezdi(çünkü bu mantığa göre ezber). ama durum öyle değil çünkü bu bölümü anlamı açısındam tam olarak karşılayan isim " fen bilimleri" veya "fen kolu" dur.

    asıl üstünde durulması gereken nokta sayısal işlemler yapılıp yapılmadığı değil, sayısal mantık kullanılıp kullanılmadığıdır. hiçbir sayısal işlem yapmadan sadece mantık yürüterek çözümlediğiniz matematik problemlerini veya önermelerini düşünün.
    matematikte işlem kolaylığı için kabul görülen değerleri düşünün.
    0! ve 1! neden 1'e eşit? veya her sayının sıfırıncı kuvveti neden 1'e eşit? cebirde payda sıfır olduğunda tanımsız iken soyut matematikte neden sonsuza eşit?
    bunları hiç düşündünüz mü?
    çünkü bunlar içinden çıkılmaz hesaplamaları, mantıksal çelişkiyi engellemek için yapılan basit bir kabul görme olayıdır. yani biz öyle istediğimiz için öyledir. bu da zaten sayısal zekânın gerekliliğidir.
  • öncelikle yukarıda söylenen bir yanlışı düzelteyim. tıp fakültesinde matematik veya fizik dersi alınmaz. içerisinde yalnızca bir bölüm bulundurur ve bu bölüm tamamen bağımsızdır.
    biraz ileri giderek kendimi eski bir matematikçi olarak değerlendiriyorum ve şunu söyleyebilirim: sağlam bir analitik düşünce tıbbın direğidir. tıbbiyenin konuları uçsuz bucaksızdır ve hepsine hakim olmak -bence- imkansızdır. ancak mevcut bilgilerinizi doğru analiz ederek cevaba ulaşmanız çok daha kolaydır.
    evet, inanılmaz çok ezber var; ancak analitik bir düşünce yapınız oturmadıysa ezberler bir işe yaramayacaktır. tüm bilgiler birbiri ile ilişkilidir ve sağlam analitik zeka domino taşlarını doğru yerleştirir, seriler arasında bağlantılar kurarak, sizin az taş devirerek daha çok taş yıkmanıza yardımcı olur.
    ayrıca hızlı sonuca ulaşmak da oldukça önemlidir. matematik, programlama yeteneğini geliştirir. bir hekimin acilde günde 200-400 hasta bakarken en çok işine yarayacağı yetenektir bu.

    eğitim sistemimizin hatalarının farkındayım. ama tıp ağırlıklı olarak sayısal bir disiplindir. tüm dünya da bunu böyle kabul eder.
  • yalan mı? değil. her gördüğünü ezberlemek zorunda hissediyorsun kendini.

    lisede deli gibi matematik çözerken bir anda kendini 4 tarafı ezberle örülmüş bir dünyada buluyorsun. bir tarafta her kelimesi ezber biyokimya bir tarafta anatomi bir tarafta biyoloji.

    tıp'a sözelden almak da pek mantıklı bir iş olmayacaktır. edebiyat ezberleyen adam mı doktor olacak? bak bu da çok acımasız oldu. galiba sorun en dipte başlıyor.
  • sözel puan sıralamasında sözelcilerden daha yüksek puan alan, bunun yanısıra sayısal kabiliyeti ve mekansal zekası daha yüksek olan kişilerin doktor olduğu dünyamızda, sözelcilerin olsa olsa zannettiği durumdur.

    dikkat ettiyseniz düşündüğü durumdur demedim.
  • sözelci öğrenci potansiyelini düşünerek, iyi ki daha donanımlı öğrencilerin tercih ettiği sayısaldan öğrenci alıyor sonucuna vardıran yargı.
  • mühendisliğin aslında sözel bölüm olduğu gerçeği ben hiç makine üreten bir mühendisin sinir sistemiyle yaptığını görmedim.
hesabın var mı? giriş yap