• hastanelerin psikiyatri kliniklerinde başgösteren yeni bir teşhis.

    almayanın götünü kesiyolar diye bir haber çıktı da ben mi kaçırdım acaba.

    http://www.superalsat.com/images/58/581858_0.jpg

    bir zamanlar da şu vardı:

    (bkz: 2009'un renkli desenli plastik çizme furyası)

    spor ayakkabı neyse de bu tam bi komediydi. neyse ki önü erken kesildi.

    şimdi de boyfriend jeans çıkmış. hadi şimdi ederinin 4 katı para bayılıp hep beraber onu giyin. sonra da çok harika bir şey yapmış gibi mutlu olun.

    ha "sana ne" diyceksin. sen de haklısın.
  • converse 'in boku çıktıktan sonra baş gösteren hastalık.
  • bir zamanlar tutulduğum hastalık. sanırım hala var ama alınca, belirtileri biraz daha hafifledi.

    ölüyordum tek kelimeyle ölüyordum bu hastalığın pençesine düştüğümde. rüyalarıma giriyordu. internetin başına her geçtiğimde hemen sitesine girip modellerine bakıp, benim olacakları günü kurguluyordum. ama fiyatları çok fenaydı. rahatlıkla 3 converse, 2 adidas alınabilirdi. ama hep ihtiyacım yok, zaten herkesin ayağında diyerek avuttum kendimi lise yıllarım boyunca.

    bir gün bir bilinç kaybı eşliğinde, taygır taygır diyerek sayıklamaya başlamışım. işte o gün annemler bu hastalıktan illallah diyerek en yakın satış noktasına götürmüşler beni. ben heyecandan olacak tam hatırlamıyorum tabi. hemen siyah üstüne krem rengi amblemli bir taneyi geçirmişler ayağıma. işte o andan sonrasını hatırlıyorum, tekrar dünyaya geldim, sanki ilk adımlarımı atar gibi yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm. sanki bulutların üstünde yürüyordum, kesinlikle ihtiyacım vardı bu ayakkabıya. hem hastalığım hem ilacımmış. sanki sanki, platonik aşkının, aşkına karşılık vermesi gibiydi. satış görevlisinin, ayakkabı oluyor mu, oluyorsa 6 nolu kasaya bırakıyorum sözleriyle uyandım. hemen, sevgilim converse'i giydim. bu son bir veda konuşması olacaktı. başkasını seviyorken onunla olamayacağımı anlatacaktım. az canımı yakmamıştı, yağmurda su alıyordu, kışın sarıp sarmalamıyordu, zaten yaz aşkı gibiydi ilişkimiz.

    ben converse'e içinde bulunduğum durumu nasıl anlatacağımı düşünürken, kasada sıra bize gelmişti. kasiyer 189 tl, ödeme nasıl olacak nakit mi taksitli mi dedikten sonra anneme bir şeyler oldu. fenalık geçirir gibiydi. herhalde, annem de tiger hastalığına yakalanmıştı. neyse annemi toparladım, eve gittim. kutusunun içinden kullanım önerileri çıktı. ama o da ne? taygırınızı bir gün arayla giymenizi tavsiye ederiz yazmışlar. hayır olamaz, nasıl ikinci gün başka bir ayakkabı giyerim diye düşündüm uzun süre.

    şimdi ilişkimizi eskitmemek adına başka ayakkabılar da giyiyorum. ama hiç birisi onun yerini tutamıyor, gün birden beri kaç kere vuruluyorum taygırıma. uzaktan yepyeni taygırlara da göz kırpıyorum. hepiniz benim oluunnnn.
  • (bkz: tiger spor ayakkabı giyenlerin çok alıngan olması)

    ahaha giy tamam bişi demedik.
  • aynısının converse versiyonu da vardır.
    moda, bağımlılık ve rahatlık ile ilgili birşey sanırım.
  • (bkz: tayger)
hesabın var mı? giriş yap