• jose saramagonun "todos os nomes" adlı romanının türkçe'ye çevrilmiş hali. sağlam bir saramago kurgulaması ile gelişen olaylar, anlatılanın altında anlatılan daha birçok şey... çevirinin hantallığına karşı direnilirse keyif verici bir tat kalıyor kitaptan geriye. bir başka keyifli saramago romanı için (bkz: körlük).
  • yabancı dillerden türçe'ye kazandırılan yapıtlarda, çevirmen faktörünün ne denli önemli bir unsur olduğunu kanıtlıyor jose saramago'nun gendaş kültür dizisi'nden yayımlanan bu kitabı. çevirmen serdar çelik'in ortaya koyduğu iş, gerçekten "yaratıcı"! okur, kendini saramago değl de james joyce okuyor gibi hissediyor. bilirsin ya, joyse'un ulysses'inde karakterlerin iç-konuşmaları alıştığımız yazı diliyle değil de, işlenmemiş, doğal halleriyle, serbest çağrışımlı ve kimi zaman sonu getirilmemiş cümlelerle ifade edilir. bu kitapta çevirmenimiz, saramago'dan bir joyce çıkarmayı başarmış, hakkını vermek lazım! hatta buyrun bir örnekle durumu açıklayayım:

    "anlaşılması kolay olacağı gibi, yaşayanları yerleştirme zorluğu, endişe verici olsa da, devamlı insan doğduğu düşünülecek olursa, fazla telaşa gerek kalmadan, gelinen şu günlerde haliyle yavaş yavaş, tatminkar bir şekilde, arşivleme konusunda, dosyaları tek tek raflara yatay mekanik algılama sistemiyle dizerek, veya fişleme konusunda ince ve ultra ince kartonlar kullanarak bu sorun çözüklenmekte."

    jose saramago, bütün isimler, gendaş kültür yayınları; s: 11

    kitabın künyesinde direktör olarak adı geçen hasan öztoprak'ı, editör adnan özer'i, çevirmen serdar çelik'i ve düzeltmen uğur aktaş'ı ayrı ayrı kutlamak lazım. mümkünse, kutlama için de birkaç düzine siyah gülden ihtiva bir çelenk yaptırılmasını öneriyorum!!!
  • küçüklüğünü bildiğim bir yazar*. eskiden arkadaşlarımın kardeşiydi, sevgililerimizi falan konuşamazdık yanında. sonra bir gün bilgisayarla ilgili teknik bir konuda yardıma ihtiyacım oldu, annemin hatırlatmasıyla bilgisayar mühendisliği yolundaki bu hatundan yardım alabileceğimi fark ettim. işte o gün anladım ki o da büyümüş, serpilmiş, ablaları gibi arkadaşım olmuş. son zamanlarda okuldu teyzelikti derken ortalıkta pek görünmüyor ama biz yine de severiz kendisini.
  • sözlügü yazilarindan mahrum birakmis taze yazar. halbuki eteginde ne taslar vardi..
  • caliskan ari olup cikmis kisi. olsun yine de seviyorum.
  • aslında yapılandırılmamış bir psikolojik otopsi çalışmasını anlatır bu kitapta jose saramago. kötü çevirisine rağmen saramago'nun en sarsıcı kitabı olduğunu düşünürüm ben bütün isimler'in. salt don jose'nin hayatı bile delirtici bir sıkıntıya neden olur insanda.
    (bkz: intihar/@ankaragazozu)
  • çevirisinden veya kurgusundan artık neden kaynaklandığını bilemediğim bir eksiği olduğunu hissettiğim kitap. ama bir çırpıda bitirme isteği uyandırdı bende adı olmayan kadını merak edip durdum .en hızlı okuduğum kitaplar listesinde puslu kıtalar atlasından sonra ikinci oldu demekki neymiş beğenmişim kitabı ne uzatıyorum kurgu falan?
  • ana dili türkçe olmayan biri çevirmiş gibi ama değil, roman gibi ama sanki değil, kitap. klasik roman kurgusuna sahip, aynı zamanda çözümlemeler, adını bilmediğim edebi oyunlar ve simgelerle dolu bir kazı alanı gibi. böyle müphem şeyler yazayım ben de, zira yazar gerçekte bu kitabı yazarak bir amaç gütmüş mü bilemedim. her şey de bir plan dahilinde olmaz yazarken ama don jose pijamalarını değiştirmişti ve banyo yaptığı için ateşi biraz daha düşüktü.
  • eteğindeki taşları dökmeye başlayan yazar, potansiyel siyasetçi, kinetik mühendis*... ayrıca kuzendir, candır.
hesabın var mı? giriş yap