• iyimserlik ile toksik iyimserlik arasında fark vardır. toksik iyimserlikte tüm gerçeklik ve mantık kenara bırakılıp sanki hayat boyu hipnotize ezilmiş gibi bir tavır vardır. kişisel anlamda gerçeklik dediğimiz şey sanıldığı gibi durağan değildir; zamanın şartlarına, karaktere, yaşanılanlara ve en önemlisi insanın hiçbir şekilde değiştiremeyeceği genlere bağlıdır. gerçeklik algısı, kendini tanıma, dünyayı ve yaşadığın çevreyi tanıma; bunların hepsi toksik iyimserlikten sizi uzak tutan şeylerdir. kendi limitlerinizi bilmek, elinizdeki donelere bağlı olarak başkalarının limitlerini de tahmin etmek sizi "kötümser" yapsa da esasında her şey gerçeklik olgusundadır. başınıza gelebilecek tüm aksaklıkları ve kendi eksikliklerinizi yok sayıp "her şey güzel olacak" demek, her şeyin iki dudağın arasından çıkacak ve bilinçsizce söylenecek "olumlamalardan" bağımsız olduğunu görmemek belki herhangi bir dini inançtan bile çok daha şiddetli bir ruh halidir. çünkü kontrolü sizden başka bir olguya bırakmışsınızdır. ve bu olgunun dogmatik olmadığına inanırsınız. ve kendi yapabildiğiniz ve yapamadığınız şeyleri (bunlar mental, fiziksel gerçekliklere dayalıdır) kenara atıp esasında sizi seven ya da size karşı olan bir gücün var olduğuna inanırsınız. tıpkı bir sevap işlediğinizde allah'ın gözüne girip kötülük yaptığınızda allah'ın gazabından ve cehennem fikrinden korkmak gibidir. insanların çoğu kontrol edemedikleri şeyleri başka bir olguya bağlamaya çalışırlar. bu bir tanrı olabilir, yazgı olabilir, gökyüzünde yıldızların konumu olabilir, doğduğunuz saat olabilir. fanatik bir siyasal fikir olabilir ya da egonuzu zedeleyen her şeyi "yanlış" olarak düşünmenizi sağlayan arkası boş özgüven olabilir. çünkü insanlar artılarının ve eksilerinin mesuliyetini almak istemezler ve bunun daima "dışarıdan" bir güce tabi olduğunu düşünmek isterler. bu da insanı rahatlatan bir şeydir. esasında belki de şu her şeyin yapay olduğu dünyada mutluluğa götüren şeydir. ancak hiçbir şekilde mantığa uygun değildir. bir kere kaybedilen kör şekilde hissedilen "inanç" geri gelen bir şey değildir. kendinizi deneseniz, ayak uydurmaya çalışsanız dahi her zaman içinizde buna karşı çıkan bir güç vardır. bu belki genellemelere dayanan ama nadiren yanılan bir dürtüdür. onu yok etmek o saatten sonra imkansızdır. artık bir insanın hayatta kalma, üreme dürtüsü gibi bir şey olmuştur. verdiğiniz tepki otonom refleks gibi olmuştur.

    insanların doğasını az çok tanımak, şu yaşadığımız dünyada her şeyin biz insanlar için var olduğunu sanmak ya da yanlış yapabileceğimizi ve esasında bize söylenilen "mükemmel düzende" mükemmellikten en uzak varlıklar olduğumuz bilmek, hayatınızı kontrol edenin şans, imkanlar ve kendi benliğiniz olduğunu bilmek sizi mutsuz eder. sosyal düzenden de uzaklaştırır. ve daha önemlisi sizi profesyonel dünya ve "tatminkarlık"tan uzaklaştırır. ne kadar çok şeyi başarsanız dahi esasında ne kadar çok şeyin başarılamadığını görürseniz; "şükretmek" dediğiniz davranış da size tamamen yabancı olur. yapabilecekleriniz ve yapabildikleriniz; yaşadığınız anın ve çevrenin size kattıkları ve götürdükleri; kendi kişisel yetenek ve zeka seviyeniz/şekliniz hayatınızda şans olarak adlandırılabilecek bir çok şeyden daha önemlidir. çünkü yakalanan şans kazanılabilir ya da kaybedilebilir. ama size ait bu özelliklerle birlikte yaşamak zorundasınızdır. yeterince istekli ve konsantre iseniz belki bunları bir noktaya kadar değiştirebilirsiniz. ama limitleriniz ve şartların el verdiği ölçüde değiştirebilirisiniz. bunu algılayamayan insanlar işte "toksik iyimserlik" yaşayanlardır.

    burada yapılabilecek çok fazla şey kalmamıştır esasında.
  • 40 yıllık pollyannacılık olmuş sana toksik iyimserlik.
  • yukarıda biri kapitalizme bağlamış toksik pozitifliği ahahhshd bi toksik pozitif varsa o da sosyalistlerdir mk kendinize gelin cemre demirel gibi söverim size
  • en çok maruz kaldığım muamele türlerinden biri.

    azıcık yüzüm düşmeyegörsün, etrafıma hemen bardağın dolu tarafından bakçılar doluşuyor. vay efendim ne kadar şanslıymışım, aç değilmişim, açıkta değilmişim, ne güzel evim varmış, işim varmış, ailem varmış, kedilerim varmış. neden kendimi yıpratıyormuşum. bok var çünkü. o yüzden yıpratıyorum.

    kendimi mutlu etmek için kafama takmamalıymışım, eğlenmeliymişim, deniz havası almalıymışım, kedilerime sarılmalıymışım. neden bunları yapmak yerine üzülüyormuşum. bok var çünkü. o yüzden üzülüyorum.

    ya manyak mısınız allah aşkına? ben sahip olduğum güzellikleri bilmiyor muyum, şükretmiyor muyum sanıyorsunuz? tabii ki bunlar için mutluyum. ama yine de bir şeylere üzülmeye hakkım var. üzgünlüğümü yaşamaya hakkım var.

    ben kendimi oyalamak için sizin o kıçıkırık önerilerinizi fazlasıyla yapmıyor muyum zaten? çılgınlar gibi yapıyorum. size yetiyorsa ne mutlu. ama bana yetmiyor. ben hala mutsuzum.

    bunu dile getirdiğimde kadir kıymet bilmez oluyorum. güya benim iyiliğimi isteyen minnoş kalplileri kırmış oluyorum. bok. bok. bok!

    çok sinirliyim.

    toksik iyimserliğinizi alın da bi' tarafınıza sokun lütfen. hayatımda yeterince var bunlardan. bana beni anlayıp depresyonuma saygı duyan insanlar lazım.
  • ulan ne çok yeni yeni tanımlar çıktı yaa...

    vay arkadas.
  • toksik iyimserlikte durumu olduğu gibi değerlendirmek yerine hep iyi yanlarına odaklanıldığından realite göz ardı edilebiliyor. o nedenle gerçekçi ama umutlu bir bakış açısına sahip olunmasının daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum.

    yani olanı olduğu gibi anlamak, kabullenmek, gerekirse üzüntü yaşamak ama geleceğe dair umudu yitirmemek.

    edit: imla
  • toksik iyimserlikte kişiler ve duyguları önemli değildir. önemli olan bencil tavırla da olsa kendinizdir. yalnız bunu kullanan tipler onların istediği gibi olamayan kişileri toksik, manüpulatif olarak adlandırırlar. bir gün toksik dedikleri havuza kendiniz de düşerseniz çevrenizden yardım almaya hakkınız kalmamıştır yalnız. nihayetinde siz de toksik iyimserin modunu düşüren o toksik kişisinizdir.
  • (bkz: toksik olumlama)

    zavallı canlıların, hem kendini hem de muhatabını kandırarak bir şeyleri pozitive etme çabası taşıyan içi boş olgular ve eylemler silsilesi.

    bir destek cümlesi olarak en yaygın hali;
    (bkz: sen daha iyilerine layıksın)

    orta doğu coğrafyasından ufak bir örnek;

    (bkz: şükür)
  • yay dolunayının gerçekleştiği bugün dikkat edilmesi gereken bir durum. her şeyde olduğu gibi iyimserlikte de fazlası zarar. dengede kalın.
  • iyimserlik iyidir. toksik moksik farketmez.
hesabın var mı? giriş yap