• başta 100 günde 100 kelime olarak sabah 6'da kısa ve anlaşılır şekilde dijital iletişim alanında bilgiler paylaşan, şimdilerdeyse saat 10'da okuduğu kitaplardan teknoloji, psikoloji, iletişim ve sanat alanlarında bilgilere kendi fikirlerini de ekleyerek paylaşan kişidir. çoğu sabah merakla uyanmamı acaba bu gün ne paylaşmış diye meraklanmamı sağlamaktadır.

    en sevdiğim yazılarından bir kaç tanesini özellikle bu yazıyı yazmamı sağladığı, en son paylaştığı bu yazıyı bırakarak başlıyorum.

    cesare pavese yaşama uğraşı bu gün paylaştığı bu yazıdan sonra paylaşmaya karar verdiğim için ilk bunu buraya bırakıyorum.

    öngörücü polislik (predpol)

    google etkisi

    üreten tüketici

    kırık cam teorisi

    micro söhret

    çirkin ördek yavrusu sendromu

    karpman drama üçgeni

    dunbar sayısı

    global köy

    benjamin franklin etkisi

    daha bir çok güzel yazısı var ama ilk aklıma gelen ve kaydettiğim yazılarının bir kısmı bunlar. kendisine de buradan ellerinize sağlık demek istiyorum. sayesinde ben, günlük tutmaya başladım... belki sizinde ilginizi çeken, bişeyler için adım atmanızı sağlayan biri yazısına denk gelebilirsiniz diyerekten ona teşekkürlerimi ileterek bu yazıyı burada sonlandırıyorum.
  • (bkz: sağlık bakanlığı'nın pokemon go uyarısı) başlığında konu olan komik yanıtı da veren kişidir aynı zamanda.

    "evet, güneş ışınlarının dik geldiği 11.00-16.00 saatleri arasında pokemon aramanızı tavsiye etmiyoruz. yolda yürürken, özellikle karşıdan karşıya geçerken, telefon ekranına değil, yola bakmanızı öneriyoruz. sağlıklı günler diliyoruz"
  • bugün yaptığı sunumu dinlediğim kişidir. dijital medya yöneticiliği ve sağlık bakanlığındaki başarıları ile tanınır. genç yaşına rağmen daire başkanlığına kadar yükselmiş ve sosyal medyada propaganda isimli bir kitap da çıkartmıştır.

    her gün blogunda ( www.tolgaakkus.com ) kendi yazılarını paylaşmakta fakat bunun reklamını sosyal medyada yapmamaktadır. biraz geç haberim oldu ama takip etmeye değer.
  • zeki bir adam. umarım önümüzdeki yıllarda ekranlarda daha sık görürüz. şuradaki söyleşisini dün izledim. hem eğlenceli hem de bilgilendiriciydi ama karşısında keşke ilker canikligil olsaydı ve kocaman sesiyle sorsaydı: iyi de hocam peki biz ne yapalım?
hesabın var mı? giriş yap