• heyecan ve eglence dozu sürekli cok yüksek olan, defalarca okunmaya degecek bir roman. karakterler o kadar sahane ki, bu veletlerin arasina karismak icin umutsuz bir istek doguyor icinizde. bu yasima geldim, kizilderili joe'dan hala tirsiyorum diyebilirim rahatlikla.

    az önce bininci kez okurken daha önce hic dikkatimi cekmeyen bir cümle gördüm :
    "tom, bu kitabin yazari gibi büyük bir düsünür olsaydi (!) anlardi ki; is tamamlanmasi gereken zorunlu bir calisma, eglence ise zorunlu olmayan bir istir."

    sen cok yasa mark twain diyorum, biraz gec olsa da...
  • is bankasi kültür yayinlari tarafindan, orijinal dilinden kisaltilmamis leziz bir cevirisi yayimlanmistir. fiyati da ustune damgalanmis olup, 3ytl olarak belirlenmistir. yani, sakiz fiyatina cocuklugumuzdan 248 sayfa satin alabiliyoruz duz hesapla. cok özlemisim be.
  • daktilo'da yazılan ilk roman'ın ismi
  • rush'un konserlerinde kullandığı bir south park introsu vardır; cartman klavyededir, şarkıya bir kez başlarlar, ancak tartışıp ikinci kez başlamak için saydıklarında ekran kararır ve rush şarkıyı çalmaya başlar.

    https://youtu.be/zzqzvpi-kzg

    futurama'da kullanıldığı sahnenin ise öncesinde fry "hayat bir video oyunu gibi olsaydı ne olurdu?" diye sormuştur, uzaylılar (from planet nintendu 64) saldırınca atarinin başına geçmiş, kulağına 'all rush mix tape'i takmış ("all right. it's saturday night. i have no date, a two-liter bottle of shasta, and my all-rush mix tape. let's rock!") ve atariyi kullanarak yukarıdan inen üç farklı tarzdaki gemiyi vurmaya girişmiştir. aynı bölümde, bir sonraki kısımda inanılmaz tatlı bir de wizard of oz parodisi vardır.

    o sahnenin de kısa klibi:
    https://youtu.be/vmcqn-dnsa0

    ( the dark side of zen ricasıyla yıllar sonra linkleri bulup eklemek bugüne kısmetmiş. * )
  • tom sawyer'ın reçel çalarak başlar kitaptaki macerası. mark twain dönemi amerikasının tipik göstergeleri vardır. mesela buharlı gemiler... arkasında kocaman çarklar olan. bunun yanında missisipi bolca geçer. sawyer'in askılı pantalonu, yürütülen jambonlar...
    çocukluğumun engin hayal gücü her ne kadar farklı çoğrafyanın kültürün bir çocuğu olsa da sawyer ile kucaklaşmak da asla güçlük çekmez. rüyalara giren balık avlama enstantaneleri, mezarlık betimlemeleri, tom'a verilen bahçe çitlerini boyama cezası, halasının mutfakltan gelen sesi falan... çocukluğun tadı ve kokusu kaybolmayan aromasıdır.

    bir başkası için;
    (bkz: oliver twist)
  • no his mind is not for rent
    to any god or government

    okullarda, tüm çocuklara, eğitim hayatları boyunca verilmesi gereken temel ders.
  • nice davulcular gördüm şu hayatımda bu şarkıyı bırak çalmayı, hiç dinlememiş olan. sonra diyorlar ki niye bu kadar agresifsin..

    davul denen vurmalı musiki aleti için trademark bir şarkıdır.
  • bir roman kahramanı olmasının yanı sıra rush'ın en muhteşem şarkılarından biridir. rush'ın normal tarzından biraz farklı olan moving pictures albümünde yer alır. bu farklılığı hiç yadırgamadım, en sevdiğim rush şarkıları arasına girdi. dinlenmeden geçilmemeli, vokalleri de çok tatlı ve dinlenesidir. pek de meşhur bir şarkıdır.

    ayrıca lost'ta john locke'un babası olacak adamın zamanında alabama'dayken kullandığı takma adlardan biridir ki bu adı başka bir karakter kullanmaya başlar daha sonra.*
  • ratm renegades albumu icin bu sarkıyı cover'lamıs ama yayınlamamıstır..ayrıca sarkının ana riffi sanitarium'un gecislerinde kullanılmıstır..bir de futurama'nın bir bolumunde fry uzaylılarla savasırken rush mix tape'inden bu sarkıyı dinler..
  • beni çocuk klasikleriyle tanıştırdığı yetmiyormuş gibi bir de rush ile tanıştıran karakter. ve o gün bugündür rush ile hiç kopmayan bağlılığımın ilk filizi.
hesabın var mı? giriş yap